HAFİF YAĞMUR
Küresel piyasalarda artan belirsizlikler ve ekonomik dalgalanmalar, güvenli liman olarak görülen altına olan talebi artırıyor. ABD Başkanı Donald Trump’ın tarife politikalarındaki tutarsızlıkları, Çin Merkez Bankası’nın altın rezervlerini artırması ve Orta Doğu’daki çatışmalar gibi faktörler, altının ons fiyatını yıl başından bu yana yüzde 14’ün üzerinde kazandıran bir yükseliş trendine soktu.
Küresel çapta artan jeopolitik riskler, altının güvenli liman özelliğini ön plana çıkarıyor. Orta Doğu’daki çatışmaların devam etmesi ve Rusya-Ukrayna ilişkilerindeki belirsizlik, yatırımcıları riskli varlıklardan uzaklaştırarak altına yöneltiyor.
ABD ile Çin arasında yeniden alevlenen ticaret savaşı ihtimali de bu talebi güçlendiriyor. Trump’ın son dönemde Kanada, Meksika ve Çin’e yönelik gümrük tarifesi açıklamaları, piyasalarda risk algısını artırırken altın fiyatlarını yukarı taşıyan temel unsurlardan biri haline geldi.
Uzmanlar, bu dinamiklerin altının ons fiyatını desteklemeye devam edeceğini belirtiyor. Londra’dan New York’a olan altın akışı, gümrük vergisi korkularıyla hız kazanırken bu durum fiziki talebin de arttığını gösteriyor.
Çin’deki bireysel yatırımcıların emlak piyasasındaki belirsizlikler nedeniyle altına yönelmesi, küresel talebi daha da yukarı çekiyor. Son veriler, altının 3 bin 17 dolar seviyesini aşarak rekor kırdığını ortaya koyarken bu yükselişin temelinde hem jeopolitik hem de ekonomik faktörlerin birleşimi yatıyor. Piyasalarda, Ukrayna’da barış ihtimaline rağmen altının değer kaybetmediği, aksine güçlendiği gözlemleniyor.
Merkez bankalarının altın rezervlerini artırma politikaları, altının ons fiyatındaki yükselişin önemli bir dayanağı olmaya devam ediyor. Çin Merkez Bankası, Şubat 2025 itibarıyla rezervlerinin yüzde 5,9’unu altın olarak tutuyor ve bu oranın orta-uzun vadede artacağı öngörülüyor.
Küresel çapta merkez bankalarının 2024’te 1000 tondan fazla altın alımı yapması, bu trendin devam ettiğini kanıtlıyor. Polonya ve Türkiye gibi ülkeler de rezervlerini artırarak altına olan güveni pekiştiriyor.
Bu alımlar, altının fiyatını destekleyen mikro ve makro faktörlerin birleşimini yansıtıyor. Çin’deki ekonomik teşvik paketleri ve Almanya’dan gelen mali destek haberleri, likidite krizinin şu an için uzak olduğunu gösteriyor.
Uzmanlar, merkez bankalarının altın talebinin sağlıklı bir seviyede kalmasının, ons fiyatında kalıcı bir yükseliş trendi yaratabileceğini vurguluyor. Altının borsa yatırım fonlarına olan ilgisi de yıla güçlü bir başlangıç yaptı ve kaldıraçlı fonların net uzun pozisyonları, yükselişin devamına işaret ediyor.
ABD’de açıklanan enflasyon verilerindeki yavaşlama, Fed’in faiz indirimlerine yönelik beklentileri artırıyor. Şubat ayına ilişkin TÜFE ve ÜFE verileri, 2025’te üç faiz indirimi ihtimalini kuvvetlendirirken bu hafta açıklanacak Fed kararlarında üyelerin iki indirimden üçe geçiş yapabileceği konuşuluyor.
Düşük faiz ortamı, altın gibi faiz getirisi olmayan varlıkları cazip hale getiriyor. Ancak, Michigan Üniversitesi tüketici güven endeksinin martta 57,9 ile beklentilerin altında kalması ve kısa vadeli enflasyon beklentisinin yüzde 4,9’a yükselmesi, stagflasyon endişelerini körüklüyor.
Küresel borç yüklerinin artması ve ABD’deki mali istikrarsızlık endişeleri de altına olan talebi besliyor. Trump yönetiminin politikalarının enflasyonist baskı yaratabileceği düşüncesi, yatırımcıları tahvil yerine altına yönlendiriyor.
Fed’in faiz indirimlerini ötelemesi durumunda bile, jeopolitik ve ticari belirsizliklerin altın fiyatlarını destekleyeceği öngörülüyor. Uzmanlar, altının ons fiyatında kısa vadede 3 bin 30-3 bin 40 dolar, uzun vadede ise 3 bin 200 dolar seviyelerinin hedeflenebileceğini ifade ediyor.
Altının ons fiyatı, jeopolitik gerginlikler, ticaret savaşı riskleri ve merkez bankalarının altın alımları gibi faktörlerle yükseliyor. ABD’deki enflasyon verilerindeki yavaşlama ve Fed’in faiz indirim beklentileri de bu yükselişi destekliyor. Ayrıca, Çin talebi ve Londra’dan New York’a altın akışı, fiyatları yukarı çeken diğer unsurlar arasında yer alıyor.
Uzmanlar, altının ons fiyatında yükseliş trendinin 2025’te devam edeceğini öngörüyor. Kısa vadede 3 bin 30-3 bin 40 dolar, uzun vadede ise 3 bin 200 dolar seviyeleri hedefleniyor. Fed’in faiz politikaları, gümrük tarifelerinin seyri ve Çin’in altın rezervlerini artırması, bu tahminlerde belirleyici olacak.
Altın, jeopolitik ve ekonomik belirsizlikler nedeniyle güvenli liman olarak cazip görünüyor. Merkez bankalarının alımları ve stagflasyon endişeleri, altına talebi artırırken uzmanlar, yükseliş trendinin devam edebileceğini belirtiyor. Ancak, ara ara kar satışları olabileceği için piyasa koşulları dikkatle izlenmeli.
GÜNDEM KORİDORU
06 Mayıs 2025