Türkiye’de İş Dünyası dergisi 2023 yılının sonuna yaklaşırken altıncısını gerçekleştirdiği Mahkeme Sohbetleri’nde yine birbirinden önemli iş insanlarını bir araya getirdi. Buluşmada, “Dijital Finans” alanında Türkiye’deki oyuncuların başarılı bir performans ortaya koyduğunu söyleyen iş insanları, bu alandaki çalışmaların mevzuatlarla desteklenmesi noktasında sorunlar yaşandığına dikkat çekti.
Geçtiğimiz ay üçüncü yıl dönümünü görkemli bir etkinlikle kutlayan Türkiye’de İş Dünyası dergisi Aralık sayısında da dolu dolu bir içerikli okurlarının karşısına çıktı. Bu sayısında; son dönemde herkesin diline pelesenk olan elektrikli otomobillerden dirençli kentlere, kadınların tutkusu olduğu mücevherden tüm dünyanın heyecanla beklediği COP28’e kadar birçok konuya mercek tutan Türkiye’de İş Dünyası dergisinin Aralık sayısının kapağına taşıdığı isim ise göklerde birbirinden önemli başarılara imza atan Mehmet Tevfik Nane oldu. Karadaki başarısını uzun yıllardır göklere taşıyan Nane dergiye verdiği özel röportajda elde ettiği başarının altında yatan başlıklara dair ipuçları verdi.
Mahkeme Sohbetleri ile bugüne kadar altı ayrı buluşmada iş insanları ile bir araya gelen Türkiye’de İş Dünyası dergisi, 29 Kasım Çarşamba günü “Dijital finans” başlığı ile gerçekleştirdiği buluşmada; Hazine ve Dış Ticaret Eski Müsteşarı Tevfik Altınok, Türkiye Ödeme ve Elektronik Para Kuruluşları Birliği (TÖDEB) Yönetim Kurulu Üyesi Erdal Özcan, Fintech İstanbul Kurucu Ortağı Prof. Dr. Selim Yazıcı, Envoyo Satış ve Pazarlama Direktörü Almila Demirdağ, Dinamik Yatırım Menkul Değerler Genel Müdür Yardımcısı Özlen Bilgin ve Kripto Para Uzmanı Oytun Es’i aynı masa etrafında buluşturdu.
Toplantının moderasyonunu gerçekleştiren Türkiye’de İş Dünyası Dergisi Genel Yayın Yönetmeni Celal Toprak, bu buluşmaların dost meclisi olduğunu aktararak, şu ifadeleri kullandı; “Bugün Mahkeme Sohbetleri’nin altıncısını yapıyoruz. Bugünkü başlığımız ‘Dijital finans’. Bugüne kadar gerçekleştirdiğimiz bu buluşma serimizde birçok sektörü bir araya getirdik. Bu konseptimiz biraz iş dışında aslında. Çünkü toplantılarımız herkesin içtenlikli sektörüne ilişkin yaşadığı sorunları ve çözüm önerilerini paylaştığı bir dost meclisi havasında geçiyor. Buradan elde ettiğimiz çıktıları ise hem gazetemiz hem de dergimizde paylaşıyoruz. Tüm bu organizasyonu Destek Patent iş birliğiyle gerçekleşiyoruz.”
Dijital finans ve patent arasındaki ilişkiye değinen Destek Patent Yönetim Kurulu Başkanı Kemal Yamankaradeniz, fintechlerle ilgili şu değerlendirmede bulundu; “Şimdilerde finans teknolojisi gelişiyor. Özellikle yenilik isteyenlerin değer görmesi için patentle korunması gerekiyor. Dijitalleşmenin seviye atladığı günümüzde patentle korunmanın hızlandırılması sağlanmalı. Türkiye olarak fintechler konusunda çok iyiyiz. Bunların dünyaya açılabilmesi dünyaya hem teknoloji satışı hem de sermaye girişinin sağlanması konusunda fintechlerin patentle korunması ve korunan teknolojilerin de dünyada finans enstrümanı olarak da kullanılır hale gelmesi önemli bir aşamada olduğunu gösterir.”
Şirketlerin patente bakış açısını değerlendiren Yamankaradeniz; “Patentin olması için buluşların inovasyon ve Ar-Ge çalışmalarının hızla yapılması gerekir. Türkiye olarak sanayi çalışmalarında, Ar-Ge’de, yetişmiş insan gücünde yeterli sayıda olmamıza rağmen patent müracaat sayısında maalesef 10 binli sayıları henüz geçemedik. Bu sayının artırılması için yapılması gereken gayet açık ve net; 220 binden fazla Ar-Ge’de çalışan teknik personelimiz var. Bu 220 bin kişi aslında devrim niteliğinde çalışmalar yapabilir çünkü söz konusu teknolojinin gelişmesi dolayısıyla ülke ekonomisinin gelişmesi ve kalkınması anlamına geliyor. TÜBİTAK yıllar önce yerli patent başvurularına destek veriyordu ama son yıllarda patentlerin daha nitelikli olması amacıyla bu konuda bir düzenlemeye gitti. Türkiye içinde yapılan patent müracaatlarına verilen destekleri kaldırdı. Bu konudaki desteklerin artması ile KOBİ işletmelerin de patent sahibi olmasının önü açılacak. Aynı zamanda TÜBİTAK olarak da akademisyenlere, yani üniversitelere verilen desteklerin, üniversitelerin elde ettiği patentlerin Türkiye’de tesciline de destek verilmesi bu alanın büyümesinin önünü açacaktır” dedi.
Hazine ve Dış Ticaret Eski Müsteşarı Tevfik Altınok, mevzuata ilişkin bilgileri geçmiş tecrübelerine de dayanarak şu şekilde aktardı; “Mevzuat hazırlamak elbette önemli ancak mevzuatı hazırlayacak olan yönetimin öncelikle liyakatli kişilerce yürütülüyor olması gerekiyor.
‘BDDK, TMSF, Merkez Bankası gibi finansla ilgili kuruluşlar içerisinde hangisinin mevzuatını düzenleyeceğiz? Bunu bankalar mı yapacak? Devreye BDDK mı SPK mı girecek veya bunların müşterek olduğu bir yer mi yapacak?’ gibi sorular bu anlamda önemli hususlar. Örneğin Maliye Bakanlığı’nın içinde hazine lafı geçen kuruluş yok, yalnızca adında geçiyor. Mevzuatı hazırlamak basit bir olay değil, madde ile aktarmam gerekirse; 167. maddede piyasalarla ilgili bütün konular düzenlenirken bir yasaya dayalı olması şartı getirilmiş. Seksenli yıllarda patlak veren Kastelli olayını hatırlıyorum, çok yakından bildiğim bu olay üzerine mevzuatı dönüştürmüştük. El konulan kurum ve kuruluşlara el koymuştuk. Nasıl yöneteceğiz sorusunun cevabını aramıştık. Turgut Özal Bey’in ısrarıyla hazinenin başına geldim. İstanbul Menkul Kıymetler Borsamız vardı ama menkul kıymetler ile ilgili yapımız sıfırdı. Menkul Kıymetler Borsasının hiçbir işe yaramadığını görünce IMF’den yardım istedik. Yani çalışmaya 1980 yılında başladık ve 1982 yılında SPK’yı kurduk. Şimdi mevzuatlar böyle hazırlanıyor.”
Fintech İstanbul Kurucu Ortağı Prof. Dr. Selim Yazıcı; “30 yıldır İstanbul Üniversitesi’nde Öğretim Üyesiyim. 2016 yılında Fintech İstanbul adında bir platform kurduk. Finansal teknoloji alanında ne varsa Türkiye’de hepsini tek bir çatı altında toplayıp hem Türkiye’de hem de yurt dışında bunu tanıtmaya çalışıyoruz” dedi.
Bankacılık sektörünün evrim geçirdiğinden bahseden Yazıcı, “Son sınıftan öğrencilerime bazen ‘Bankacı olmak isteyen var mı?’ diye soruyorum. Bu yıl yüz kişilik sınıftan hiç el kalkmadı. Bu sektörü korkutmalı mı bilmiyorum ama bankacılığın bir evrim geçirme sürecinde olduğunu söyleyebilirim” ifadelerini kullandı.
Türkiye’de ihracatçıyı zorda bırakan konular olduğuna da dikkat çeken Yazıcı, “Yurt dışı ayrı bir konu çünkü orada mevzuatın farklı konuları da devreye giriyor ancak Türkiye’de bir de çek konusu var. Çekin dijitalleşmesi ticaretin önünü ciddi anlamda açacak. Bunda bile mevzuatta hala dokunulmayan konular var. “Şimdi al sonra öde” diye dünyada çok kullanılan bir yöntem var. Türkiye’ye 1,5 – 2 yıl önce giren çok büyük bir şirketin sahibiyle konuştuğumda hedefinin; 18 milyon 15 yaş üstü bankaya hiç gitmemiş, cebinde kredi kartı olmayan kişiler olduğunu söyledi. Bugün bakarsanız Turkcell Paycell’de bunu hedefliyor” diye konuştu.
Dinamik Yatırım Menkul Değerler Genel Müdür Yardımcısı Özlen Bilgin, “Dinamik Yatırım Menkul Değerler, 1990 yılından beri faaliyet gösteren Egemen Menkul Değerlerin 2019 yılında el değiştirmesi ile beraber, dinamik adını alarak Dinamik Menkul Yatırım Değerler A.Ş olarak yatırım hayatına başladı. Dinamik’te şu anda dijital tarafa ağırlık veriyoruz. DİHAP adını verdiğimiz yeni bir uygulamamız var. Bu uygulama; hem yurt dışı piyasalar, hem yurt içi piyasalara aynı anda yatırım yapabileceğiniz bir uygulama olacak. Çok yakında lansman yapacağız” diye konuştu.
Herkes tarafından kullanılabilecek bu uygulamanın asıl gençlere hitap ettiğine değinen Bilgin, sözlerini şöyle sürdürdü; “Yurt dışı piyasalara ilgi duyan, aynı zamanda yurt içi piyasalarda da yatırım yapmak isteyen herkes bu uygulamayı kullanabilecek ama uygulamanın gençlere daha çok hitap ettiğini söyleyebilirim. Hem BİST üzerinden hem NASDAQ üzerinden yatırım yapmak isteyen tüm kullanıcılar bu uygulamadan işlem yapabilecekler. Piyasa çok çalkantılı bir dönemden geçti, geçmeye de devam ediyor. Bu sebeple de borsada istediğimiz noktalarda değiliz. İnsanların borsa tarafına ilgileri devam ediyor. İstanbul Menkul Kıymetler Borsası şu ana kadar 8 milyonu aşkın bir yatırımcı sayısına ulaştı. Ne yazık ki bu rakamlar çok sağlıklı değil. Bu rakamın içinde halka arzın getirdiği küçük yatırımcı ve çok yüksek faiz kullanan yatırımcılar da mevcut. Borsa bilinçli yatırımcı tarafından kullanıldığı takdirde çok istikrarlı bir yatırım aracı.”
Kripto paralar her geçen gün etki alanını artırırken kazançlı bir yatırım aracı olarak görülüyor. Çok kısa sürede zengin olma arzusunun insanları hataya sürüklediğini söyleyen Kripto Para Uzmanı Oytun Es, “Güven olgusunun ciddi anlamda olgunlaşabilmesi için regülasyonlar şart. Yani regülasyonlardan kastım şu; devletlerin bu alanda sınırları net bir şekilde çizmesi lazım. Şu an dünyada bununla alakalı adımlar atılıyor. Eş zamanlı olarak ülkemizde de adımlar atılıyor. Tabii ki bu kolay bir şey değil. Çok geniş kapsamlı bir piyasadan bahsediyoruz. Bütün bunları göz önünde bulundurduğumuz zaman 2024 yılı içerisinde regülasyonların gelmesi ile beraber hem borsa tarafında hem de yatırımcılar tarafında kripto para ekosistemine olan güvenin ve adaptasyonun daha da artacağını düşünüyorum” değerlendirmelerinde bulundu.
Yatırımcıların dikkat etmesi gereken hususlara da değinen Es, şöyle konuştu; “İnsanlar çok kısa sürede zengin olma isteğinden vazgeçmeliler. Çünkü bitcoin ve diğer alt coinler bir gecede zengin olma aracı değil. Yani diğer yatırım enstrümanlarına hangi gözle bakılıyorsa buraya da o gözle bakmakta fayda var. Yatırımcılara şunu söyleyebilirim; en başta borsa seçimlerini çok doğru yapmalılar. Alacakları bitcoin ise veya altcoin ise önde gelen köklü borsalardan bunları almalarında fayda var. Ve en önemli şeylerden bir tanesi bu piyasaya borçla kredi çekerek girmemelerini öneririm. Son olarak da yeni yatırımcının en çok mağdur olduğu alan kaldıraçlı işlemler. Kaldıraçlı işlemlerden yeni yatırımcının uzak durması gerektiğini düşünüyorum.”
E-ihracat giderek büyüyorken Türkiye’de bu kavramın henüz yeteri kadar bilinmediğini söyleyen Envoyo Satış ve Pazarlama Direktörü Almila Demirdağ, “Türkiye’de ihracat biliniyor ancak e-ihracat henüz istenilen sevide değil. Bilinen e-ihracat da daha çok toptan veya distribütör kanalı ile satış anlamına geliyor. Dolayısıyla Türkiye’deki üreticiler ürünlerini bir toptancıya ya da distribütöre verip yurt dışına gönderdiklerinde ihracat yapıyor kabul ediliyor. Ancak e-ticaret platformlarıyla bire bir tüketiciye ulaştığınız e-ihracat hala toplam ihracatın yüzde 1’i seviyesinde bile değil.” dedi.
Önümüzdeki süreçte e-ihracatın geleceğinin nasıl olacağını ilişkin görüşlerini paylaşan Almila Demirdağ, sözlerine şu şekilde devam etti; “Bundan 10 15 sene önce e-ticaret yeni gelişiyordu. Hepimiz ‘platformlardan alışveriş yapsak mı, yapmasak mı acaba’ diye düşünüyorduk. e-ticaret o dönem toplam perakende satışlarının yüzde 1’ini oluşturuyordu. Ama bugüne geldiğimizde lokal platformlarda perakende satışlarının yüzde 30’u 35’i yapılıyor. Hatta bu rakamların çok kısa bir süre içerisinde yüzde 50’leri aşacağı bekleniyor. Bu da şu anlama geliyor; e-ticaret toplam ticaretin neredeyse yarısını oluşturacak. Dünya bu konuda çok daha ileride. Özellikle Amerika, İngiltere ve Almanya’da e-ticaretin gelişmesine paralel olarak e-ihracatta gelişim kaydediliyor. Örneğin Amazon Avrupa ve Amerika’da çok kuvvetli. Dolayısıyla Türk üreticilerin buralarda da mutlaka ürünlerini sergileyebileceğine ve kendilerini alternatif satış kanalları bulabileceklerine gönülden inanıyoruz. Çok başarılı sonuçlar da alıyoruz. Bütün markaları bu yolda başlamaya ve ilerlemeye teşvik ediyoruz.”
Nakit ödeme sistemleri yerini yavaş yavaş dijital ödeme sistemlerine bırakıyorken dijital ödemede Türkiye’nin geldiği son noktayı aktaran Türkiye Ödeme ve Elektronik Para Kuruluşları Birliği (TÖDEB) Yönetim Kurulu Üyesi Erdal Özcan, bu konuya TÖDEB’in katkısını da ekleyerek şu ifadeleri kullandı; “TÖDEB olarak tüm finansal teknolojileri aynı çatı altında topladık. Şu an itibarıyla lisanslı kuruluşlar bizim üyemiz olmakla birlikte günün sonunda teknolojiyle uğraşan tüm şirketler bir yerden finansa dokunuyor. Bu çerçevede finansal teknolojiyle uğraşan tüm şirketlerimize bir çatı kuruluş olarak yol göstericiliği yapıyoruz. Türk milleti olarak nakitsiz olmaya uygun bir toplumuz. Bu sebeple finansal teknolojilerin geleceği anlamında -zaten yeni kuşak bununla birlikte doğuyor- nakitsiz bir topluma daha kolay geçiş sağlayacağımızı düşünüyorum.”
Fintek sektöründe gelecekte bizi bekleyen trendlerden de söz eden Özcan; “Bilindiği gibi Merkez Bankamızın dijital para çalışması söz konusu. Bu anlamda biz hem kültürel olarak hem de alışkanlık olarak nakitsiz topluma kolay adapte olabiliriz. Diğer taraftan geleceği teknolojinin yönlendirmesini de buna kaynak olarak gösterebiliriz. Blockchain tabanlı teknolojilerin hayatımıza yön vereceğini ve kişilerin işlemlerini bu platformlar üzerinden yürüteceğini düşünmekteyim. Burada tabii şirketlerin de hem teknoloji hem blockchain ürünler ortaya çıkarmasını bekliyorum” diye konuştu.
GÜNDEM KORİDORU
22 Kasım 2024