Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası (TCMB) blog sayfasında yayımlanan bir analizde, SGK Sağlık Uygulama Tebliği (SUT) düzenlemelerinin enflasyon üzerindeki etkisi mercek altına alındı; ekonomistler, son iki ayda yapılan muayene katılım payı değişikliklerinin manşet ve çekirdek enflasyon göstergelerine yansımalarını değerlendirdi.
TCMB ekonomistleri Merve Çapan, Orhun Özel ve Hakkı Yılmaz tarafından kaleme alınan analizde, SGK Sağlık Uygulama Tebliği’nde (SUT) yapılan değişikliklerin enflasyona etkisi detaylı bir şekilde incelendi; 25 Ocak 2025’te resmi sağlık hizmeti sunucularında muayene katılım payı 6,50 TL’den 30 TL’ye, özel sağlık hizmeti sunucularında ise 15 TL’den 50 TL’ye yükseltilirken, 23 Şubat’ta bu rakam ortalamada 10 TL’ye çekildi.
Bu düzenlemeler, Tüketici Fiyat Endeksi (TÜFE) sağlık grubunda iki kalemi doğrudan etkiledi: kamu muayene katılım payı ve özel hastane doktor muayene ücreti; analiz, esas etkinin resmi sağlık sunucularındaki artıştan geldiğini, özel hastane ücretlerinin zaten yüksek olması nedeniyle buradan enflasyona önemli bir katkı olmadığını ortaya koydu.
Yapılan hesaplamalara göre, SUT düzenlemeleri ocak ayı enflasyonuna 0,56 puan yükseltici etki yaparken, şubat ayında 0,29 puan düşürücü yönde bir yansıma gösterdi; yılbaşından bu yana kümülatif etki ocakta 0,76 puan, şubatta ise 0,34 puan yukarı yönlü oldu.
Mevsimsellikten arındırılmış verilerle bakıldığında, ocak ayındaki düzenleme aylık enflasyonu 0,4 puan artırırken, çekirdek göstergeler olan B ve C endekslerini ortalama 0,6 puan yukarı çekti; şubatta ise bu etki tersine dönerek enflasyonu 0,1 puan aşağı yönlü etkiledi.
TCMB’nin bu analizi, enflasyonun geçici dalgalanmalarını anlamak ve ana eğilimi daha net görmek isteyen piyasa katılımcıları için önemli bir rehber sunuyor; uzmanlar, bu tür geçici etkilerin ayrıştırılmasının enflasyon beklentilerini doğru okuma açısından kritik olduğunu belirtiyor.
TCMB ekonomistleri, enflasyonun ana eğilimini değerlendirirken SUT düzenlemelerinin geçici etkisini dışlayarak dikkat çekici bir bulguya ulaştı; yıllık tüketici enflasyonundaki yavaşlamanın, baz etkilerinden çok ana eğilimdeki düşüşten kaynaklandığı tespit edildi. Mevsimsellikten arındırılmış ana eğilim göstergeleri, geçen yıl şubat ayında ortalama %4,1 seviyesindeyken, bu yıl şubatta %2,4 civarına geriledi; bu, enflasyonun altında yatan dinamiklerin iyileşme gösterdiğini ve sürdürülebilir bir yavaşlama trendine işaret ettiğini ortaya koyuyor.
Analiz, SUT düzenlemelerinin ocak ayındaki enflasyon artışını geçici bir şok olarak nitelendirirken, şubatta bu etkinin bir miktar dengelenmesiyle ana eğilimin daha net göründüğünü vurguladı; geçen yıla kıyasla ana eğilimde görülen net iyileşme, TCMB’nin para politikası adımlarının etkisini de yansıtıyor. Çekirdek göstergelerdeki bu düşüş, enflasyonun talep yönlü baskılardan arındığını ve daha çok arz yönlü faktörlerin etkili olduğunu gösteriyor; bu da TCMB’nin faiz politikalarının enflasyonu dizginlemede başarılı olduğuna dair bir ipucu sunuyor.
Piyasa katılımcıları, bu verilerin TCMB’nin gelecekteki politika kararlarını şekillendirmede önemli bir rol oynayabileceğini, özellikle enflasyon beklentilerinin anchoring (çapalanma) sürecini destekleyebileceğini değerlendiriyor.
TCMB’nin blog yazısı, enflasyon verilerini daha iyi anlamak için SUT düzenlemelerinin etkisini ayrıştırmayı amaçladı; ocak ayındaki 0,56 puanlık artışın büyük ölçüde muayene katılım payındaki yükselişten kaynaklandığı, şubatta ise 0,29 puanlık düşüşle bu etkinin kısmen geri çekildiği hesaplandı. Bu ayrıştırma, manşet enflasyonun ötesine bakarak çekirdek göstergelerdeki hareketleri ve ana eğilimdeki değişimleri daha net bir şekilde ortaya koyuyor; yazıda, düzenlemenin olmadığı bir senaryoda TÜFE’nin nasıl şekillenebileceği de karşılaştırmalı olarak sunuldu.
Mevsimsellikten arındırılmış veriler, ocak ayındaki düzenlemenin aylık enflasyonu 0,4 puan artırdığını, şubatta ise 0,1 puan azalttığını gösteriyor; bu, enflasyonun geçici şoklardan sıyrılarak ana eğilime odaklanmasını sağlıyor. Çekirdek göstergeler olan B ve C endekslerindeki 0,6 puanlık artışın şubatta dengelenmesi, enflasyonun kontrol altında tutulduğuna dair bir sinyal olarak değerlendiriliyor.
TCMB’nin bu yaklaşımı, enflasyonun yüzeysel dalgalanmalarından ziyade yapısal trendlere odaklanmayı teşvik ederken, piyasa analistleri bu verilerin TCMB’nin faiz politikalarını ve enflasyon hedeflemesini nasıl etkileyebileceğini yakından izliyor.
TCMB’nin SUT düzenlemelerini dışlayarak yaptığı analiz, yıllık enflasyondaki yavaşlamanın ana eğilimdeki düşüşten kaynaklandığını ortaya koyarak piyasalara önemli bir mesaj verdi; bu, enflasyonun yalnızca baz etkileriyle değil, temel ekonomik dinamiklerle gerilediğini gösteriyor. Ana eğilimdeki %4,1’den %2,4’e düşüş, TCMB’nin sıkı para politikası duruşunun etkisini yansıtırken, enflasyon beklentilerinin çapalanmasında da ilerleme sağlandığını işaret ediyor.
Bu analiz, TCMB’nin gelecekteki para politikası kararlarına da ışık tutuyor; şubat ayındaki ana eğilimdeki iyileşme, faiz indirimi beklentilerini öteleyebilecek bir sinyal olarak değerlendirilirken, SUT gibi geçici etkilerin ayrıştırılması politika yapıcıların daha sağlıklı kararlar almasına olanak tanıyor. Piyasa aktörleri, TCMB’nin bu verilere dayanarak enflasyon hedeflemesini güçlendirebileceğini ve 2025’in geri kalanında enflasyonla mücadelede daha net bir yol haritası çizebileceğini düşünüyor. Öte yandan, küresel ekonomik belirsizlikler ve iç talep koşulları, bu yavaşlamanın sürdürülebilirliğini test edecek faktörler olarak öne çıkıyor.
GÜNDEM KORİDORU
23 Mart 2025Veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. Detaylar için veri politikamızı inceleyebilirsiniz.