İstanbul Havalimanı’nın ve Kanal İstanbul’un hemen yanı başında bir ihracat şehri… Dış ticaret uzmanı Sabri Varol’a göre kendi sınırları olan, yerli-yabancı iş adamları ve tüccarların yaşadığı, vizesiz pasaportsuz girilebilen bir ihracat şehri İstanbul’a sınıf atlatır.
Sadece ticaretin döndüğü, kendi sınırları olan, yerli-yabancı iş adamları ve tüccarların yaşadığı, vizesiz pasaportsuz girilebilen bir ihracat şehri düşünün. Dünyanın en büyük toptancı pazarı olarak bilinen Çin’in Zhejiang eyaletinin Yiwu şehrini akla getiriyor. Ancak Yiwu için yüzde 100 ticaret şehri demek mümkün değil. İstanbul ise bu anlamda biçilmiş kaftan. İstanbul Havalimanı’ndan en fazla 4 saat uçuş ile 67 ülkeye ulaşılabilmesi, ‘Bir Kuşak Bir Yol’ projesinin can damarını oluşturan Yavuz Sultan Selim Köprüsü’nün bu şehirde bulunması en büyük avantaj. Buna jeopolitik gereklilikleri de ekleyin. Pandemide tedarik zincirinin kırılmasıyla Çin’den mal tedarik edemeyen Avrupa ülkelerinin Süveyş Kanalı’nın kapanmasıyla aynı sorunla yeniden yüzleşmesi İstanbul’u ticaretin başkenti olarak öne çıkarıyor.
Uluslararası emtia piyasalarında aracılık hizmeti veren dış ticaret uzmanı Sabri Varol’a göre İstanbul Havalimanı’nın hemen yanı başında bir ihracat şehri, Kanal İstanbul projesi ile İstanbul’a sınıfı atlatabilir. Varol, Türk Yıldızı adını verdiği bu modelin bütün dünyadan alıcı ve satıcıları bir araya getirebileceğini belirterek “Avrupa, özellikle Almanya ve Fransa, 60’lardan bu yana fuarlarıyla dünya ticaretinde söz sahibi olamaya başladı. Bilhassa Almanya, on yıllardır dünyanın en büyük ihracatçıları arasında olmasını bu fuarlara borçlu. Günümüzde ise Avrupa ve ABD’deki fuarlara gidebilmek, vize ve maliyetler başta olmak üzere çeşitli sebeplerle zorlaştı” dedi. Varol’a göre Osmanlı zamanında İstanbul, Kapalıçarşı ile nasıl ki ticaret şehri hâline dönüştüyse, Türk Yıldızı da günümüzde İstanbul’u ticaret üssü hâline getirebilir.
Peki model nasıl işleyecek?
Varol, model hakkında şu bilgileri veriyor: İhracat şehri, yerli ürünlerin sergilendiği daimî bir fuar alanı aslında. Katlarında tırların dolaşabildiği bina ve yollar, sergi alanları, ofis blokları, yeme-içme ve eğlence mekanlarıyla devasa bir kompleksten bahsediyorum. Bağımsız bir ülke gibi, kendi sınırları, hukuku, polisi, idari amirleri olmalı ve bütün dünya tüccarlarına güven vermeli. Hatta şehir otoritesi, farklı ülke yetkililerinden oluşabilir. Anadolu’daki üreticilerin yer aldığı bu şehre giriş vizesiz olsun. Dünyanın her yerinden ihracat şehrine özel charter seferlerinin yapıldığı, Afrikalı tüccarın bile rahatlıkla konaklayabildiği, yeme içme maliyetlerinin çok düşük olduğunu bir şehir. Afrika’dan, Asya’dan, Dubai’den yerel bankaların olduğu, yabancı tüccarın kendi ülkesindeki banka çekiyle satıcıya ödeme yapabildiği bir sistem. Diğer taraftan yurt dışındaki alıcılar ödemelerini dijital Türk lirası ile yapabilmeli. Sözgelimi Nijerya’daki tüccar, kendi yerel bankasında DTL hesabı açabilir ve istediği miktarda Naira’yı DTL’ye çevirebilir. Ardından bu DTL üzerinden ihracat şehrinde satın alma yapabilir. Türkiye ve Nijerya Merkez Bankaları da kendi aralarında altın üzerinden mahsuplaşır. Hatta bu vesileyle ihracat yaptığımız ülkelerin merkez bankaları, DTL rezervleri oluşturabilir.
Türk Yıldızı modelinin dev bir serbest bölgeye dönüşeceğini ifade eden Varol, şöyle devam etti:
Yabancı tüccar, kendi malını getirip gümrük vergisi ödemeden antrepoya koyabilmelidir ki diğer ülkelerin tüccarlarıyla barter yapabilsin veya antrepoda devrini yapıp, eline geçen para ile kendi ülkesine yeni mal alabilsin.
Bu serbest bölgede Londra Metal Borsasının depoları da bulunmalıdır, böylece şehir emtia piyasalarında da bir merkeze dönüşecektir. Mal derken sadece bildiğimiz ihraç ürünlerini düşünmeyelim, değerli taşlar ve altın, bakır gibi kıymetli metaller de bu şehirde gümrüksüz depolanabilmeli. Bu sayede dünyada belli ülkelerde tutulan kıymetli stoklar, Türk Yıldızı’na taşınmaya başlayacaktır.
GÜNDEM KORİDORU
21 Kasım 2024