DOLAR 35,2650 0.1%
GBP 44,3254 0.19%
EURO 36,8091 0.24%
ALTIN 2.978,670,54
BIST 10.019,981,05%
BITCOIN 3352438-3.30495%
ETH 118415-4.1677%
İstanbul
11°

HAFİF YAĞMUR

İlham kaynağı bilginin ışığına ulaşma

İlham kaynağı bilginin ışığına ulaşma

İletişim sektörü, hızla değişen ve gelişen dinamikleriyle her zaman ilgi çekici bir alan olarak karşımıza çıkıyor. Sektör özelinde başarılı bir kariyer inşa etmek ve şirket kurup sektöre yön verebilmek ise büyük bir başarı. İletişim sektöründe 15 yılı geride bırakan Aristo İletişim Kurucusu Çınar Ergin, “İyi iletişimin gücüne inanarak ve bu gücü doğru stratejilerle birleştirerek, sektörde fark oluşturacak bir ajans inşa etmeyi hedefledim” diyor.

07/12/2024 14:29

Fransa’da Lyon Jean Moulin Üniversitesi’ndeki Ekonomik ve Sosyal Yönetim eğitimi ardından Marmara Üniversitesi’nde Gazetecilik eğitimi alan Aristo İletişim Kurucusu Çınar Ergin, önemli kurumlarda gazetecilik mesleğini icra ettikten sonra iletişim ajansı kurmaya karar veriyor ve elde ettiği deneyimlerle 2009 yılında Aristo İletişim’i kuruyor ve ajans sektörde tam 15 yılı geride bırakıyor.

İyi iletişimin gücüne inanarak ve bu gücü doğru stratejilerle birleştirerek, sektörde fark oluşturacak bir ajans inşa etmeyi hedeflediğini söyleyen Ergin, “İlham kaynağımız Antik Yunan düşünürü Aristo’nun “bilginin ışığına ulaşma” arayışıydı. Bu felsefeyi, hizmet verdiğimiz her markaya en doğru iletişim stratejilerini sunma misyonuyla ilerletiyoruz” diyor.

15 yıl boyunca birlikte çalıştığı yol arkadaşlarının emeği ve katkıları ile Aristo İletişim’in bugüne geldiğini dile getiren Ergin, “Her birinin değerlerimize sahip çıkması ve bu yolda bizlerle birlikte ilerlemesi ile her geçen gün daha güçlü ve yenilikçi bir ajans haline geldik. Başarımız, sadece bir vizyonun gerçeğe dönüşmesinin değil, aynı zamanda bu vizyonu benimseyen, inanan ve bu yolda beraber yürüyen insanların ortak başarısının bir sonucu. Bugün ilk günkü heyecanımızla, sürekli ‘işimi nasıl daha iyi yapabilirim?’ sorusuyla iş ortaklarımıza değer katmaya odaklanıyoruz” diyerek şirketin başarısındaki sırrı dile getiriyor.

“YAPAY ZEKÂ İLE SEKTÖRDE GELİŞİM YAŞANIYOR”

Dijital dönüşüm ve yapay zekâ ile birlikte birçok sektörde değişim ve gelişim süreci yaşandığına dikkat çeken Ergin, iletişim dünyasına yansıyan değişimin, markaların kişiselleştirilmiş, hedef odaklı ve etkileşimli içerikler üretmesine olanak tanıdığını, ajansların da müşteri beklentilerine daha dinamik ve veriye dayalı çözümler sunmasına imkân sağladığının altını çiziyor. Ergin, “Özellikle sosyal medya, büyük veri analitiği, dijital pazarlama araçları ve yapay zekâ, markaların en küçük segmentlere kadar inmesine olanak tanıyor ve her bireye özel deneyimler sunuyor” diyerek sosyal medyanın iletişimdeki etkisine vurgu yapıyor.

Yapay zekânın PR profesyonellerinin daha stratejik karar alma ve planlamaya odaklanmasını sağlayan bir araç olduğunu söyleyen Ergin, “Pazar ve rakip analizlerinden tüketici tercihlerine kadar birçok açıdan yapay zekânın etkin kullanımı hedef kitlede yankı uyandıracak etkili mesajlar ve stratejik iletişim planları oluşturulmasına destek oluyor” diyor ve konuşmasına devam ediyor: “İletişim profesyonelleri olarak analiz etme, strateji oluşturma ve yapay zekânın sağladığı bilgilere yaratıcılık katma becerileri asıl güçlü olmamız gereken alanlar.”

“GÜÇ HEDEF KİTLENİN ELİNDE”

İletişim sektörünün son 15 yılda büyük bir dönüşüm geçirerek köklü değişiklikler yaşadığını dile getiren Ergin, markaların mesajlarını büyük kitlelere ulaştırmak için geleneksel araçlar kullandığını, izleyicilerin, dinleyicilerin ve okuyucuların ise genellikle pasif alıcı konumda olduğunu söylüyor ve dijitalleşme süreciyle birlikte, interaktif bir sürece geçiş yapıldığını, bu süreçle de marka-tüketici ilişkilerinin yeniden tanımlandığını ifade ediyor.

Dijitalleşme ile birlikte hedef kitlenin, markalara olan olumlu ya da olumsuz bildirimlerini dile getirebilecek güce sahip olduğunun altını çizen Ergin, “İnsanlar, sosyal medya platformları, mobil uygulamalar ve web siteleri gibi etkileşim fırsatı sunan çeşitli kanallardan dünyada birçok markaya, önemli isme ulaşabiliyor; derdini, talebini, beklentisini iletebiliyor” şeklinde konuşuyor.

Dijitalleşme süreci ile birlikte hedef kitlenin değişen ihtiyaç ve beklentileri markaları daha şeffaf, samimi ve toplumsal konularda duyarlı olmaya yönlendirdiğini vurgulayan Ergin, şunları söylüyor: “Bu doğrultuda markaların da iletişim ajanslarından beklentileri bu değerler etrafında şekilleniyor.

Artık markalar daha hedef odaklı, yenilikçi ve sonuç odaklı iletişim çözümleri bekliyor. Bir markanın sadece iyi ürün sunması tüketici için artık yeterli değil. Tüketici markanın toplumsal tavrını analiz ediyor ve bu konularda yaptığı çalışmaları değerlendiriyor. Özellikle yeni nesil tüketiciler markaları daha iyi bir gelecek için duyarlı görmek istiyor.”

Adsiz tasarim 20

SOSYAL MEDYA İLETİŞİM STRATEJİLERİNİN MERKEZİNDE

Çınar Ergin, sosyal medyanın günümüzde iletişim stratejilerinin merkezinde yer aldığını ve markaların hedef kitleyle doğrudan, anlık etkileşim kurmasına olanak tanıdığını söylüyor. Bu platformların, markaların kişisel hikâyeler, özgün içerikler ve yenilikçi kampanyalar aracılığıyla hedef kitlelerine ulaşmalarını da sağladığını ekliyor. Sosyal medyanın iletişim üzerindeki olumlu etkileri üzerine fikirlerini paylaşan Ergin, “Markaların daha yakın, samimi ve etkileşimli bir bağ kurmasına yardımcı oluyor. Anında geri bildirim alma, katılımcı bir takipçi kitlesi oluşturma ve marka bağlılığı oluşturma gibi fırsatlar, sosyal medyanın güçlü yönleri arasında yer alıyor” diyor.

Sosyal medyanın olumsuz taraflarından da bahseden Ergin, şunları söylüyor: “Sosyal medyanın olumsuz tarafları da göz ardı edilemez. Bilgiyi hızlı bir şekilde ulaştırma konusunda en önemli mecra olan sosyal medyada dezenformasyon sorunu markaların ve iletişimcilerin üzerine eğilmesi gereken önemli başlıklar arasında yer alıyor.”

İletişim sektörünün, dijitalleşme ve teknoloji gelişimiyle doğru orantılı bir süreç yaşayacağını ön gördüğünü dile getiren Ergin, “Yapay zekâ, veri analitiği ve sanal gerçeklik (VR) gibi teknolojiler daha yaratıcı ve etkileşimli kampanyalar geliştirmemize olanak tanıyacak. Sürdürülebilirlik, etik marka yönetimi ve sosyal sorumluluk da önümüzdeki yıllarda iletişim stratejilerinin odak noktasında kalmaya devam edecek. Müşterilerin artık eksiksiz iletişim desteği ve tek noktadan hizmet beklentisi de iletişim ajanslarını entegre bir hizmet anlayışına yönlendiriyor. Bu nedenle artık iletişim ajansları sosyal medya, influencer iletişimi, markalama, işveren markası danışmanlığı, medya planlama, pazarlama ve yaratıcı kampanya yöntemi de dahil olmak üzere entegre bir hizmet yapılanmasına gidecek” diyor ve iletişim sektörünün geleceğine dair düşüncelerini paylaşıyor.

Kariyerlerini iletişim sektörü üzerine planlayan gençler için tavsiyelerde bulunan Ergin, şunları söylüyor: “İletişim sektörü, dinamik ve sürekli değişen bir alan olduğu için öğrenmeye açık olmak, yeni trendleri takip etmek ve dijital beceriler geliştirmek büyük önem taşıyor. Aynı zamanda, iyi bir dinleyici olmak, müşterilerin gerek ihtiyaçlarını anlamak gerekse projeye özgün ve etkili çözümler geliştirebilmek adına önemli bir değer. Çok okumalı, çok izlemeli ve dünya gelişmelerini yakından takip etmeliler. Sürekli ‘işimi nasıl daha iyi yapabilirim’ sorusuyla değer oluşturmaya odaklanmalılar. İletişim sektöründe, profesyonel ilişkiler kurmak ve ekip içinde verimli çalışmak başarı için büyük fırsatlar sunuyor. LinkedIn ve Instagram gibi sosyal medya platformlarında aktif olmak hem profesyonel ağlarını genişletmek hem de sektördeki güncel gelişmeleri takip etmek adına önemli kanallar.”

“HİBRİT MODEL SİSTEMİYLE ÇALIŞIYORUZ”

Son olarak şirketin çalışma sistemi hakkında bilgiler veren Ergin, “Pandemi döneminin bize kazandırdığı en önemli olumlu gelişmelerden biri uzaktan çalışma sistemine geçiş oldu. Şu an hibirit bir model sistemiyle çalışıyoruz. Aristo İletişim olarak, reklam ajansımızı da dahil ettiğimizde 45 kişilik güzel bir ekip ile çalışmalarımızı sürdürüyoruz. Bu modelde, ekip arkadaşlarımız haftanın 3 günü evden çalışıyor. Geri kalan günlerde ise ofiste bir araya gelerek iş birliğimizi pekiştiriyoruz” diyor ve şöyle devam ediyor: “Evden çalışma, ekip arkadaşlarımıza daha fazla odaklanma imkânı tanıyor, ofis günlerinde ise yüz yüze etkileşim ve eş zamanlı beyin fırtınaları ile yaratıcılığı teşvik ediyoruz. Bu denge hem iş süreçlerinin hızla ilerlemesini sağlıyor hem de takım içindeki uyumu güçlendiriyor. Hibrit çalışma modelimizin, verimlilik üzerinde pozitif bir etkisi olduğuna inanıyoruz.”

En az 10 karakter gerekli