Gündelik hayatın koşturmacası içinde çok da düşünmediğimiz, ancak varlığıyla milyonlarca sofrayı bereketlendiren, un aslında derin bir hikayeye sahip. Bir çuval un için tarladan sofraya uzanan uzun ve meşakkatli bir yolculuğun son durağı diyebiliriz. Güneşin olgunlaştırdığı başakların özenle hasat edilmesi, değirmenlerde sabırla öğütülmesi ve nihayetinde o bembeyaz toz haline gelmesi, başlı başına bir emek anlamına gelir. Her bir gramında, toprağın bereketi, çiftçinin alın teri ve değirmencinin ustalığı saklıdır. Un, sadece ekmeğin değil, aynı zamanda nice lezzetin de temelini oluşturur. İşte böylesine değerli bir besinde söz sahibi olan isimlerden biri olan Söke, hem üretimdeki kalitesi hem de çeşitliliği ile sektörde önemli bir yükü omuzlarına alıyor. Türkiye’nin köklü un markalarından Söke, yarım asrı aşan yolculuğunda istikrarlı kalite anlayışı, inovasyon yatırımları ve sürdürülebilirlik vizyonuyla sektörde öncü konumunu koruyarak yolculuğuna devam ediyor. Söke’nin yolculuğunun tek bir kırılma noktasından ziyade sürekli gelişim üzerine kurulu olduğunu vurgulayan Söke Yönetim Kurulu Başkanı Dr. Eren Günhan Ulusoy, “Üretim teknolojilerimizi yenilememiz, kalite standartlarımızı yükseltmemiz ve tüketici beklentilerine hızla uyum sağlamamız markamızı büyüten en önemli unsurlar oldu. İstikrarlı ve sürdürülebilir kalite anlayışımız, bugün de en güçlü kasımız” dedi.
BÖLGESEL FABRİKADAN GLOBAL MARKAYA GEÇİŞ
Markanın geçmişten günümüze olan hikayesini anlatan Dr. Eren Günhan Ulusoy, “1963 yılında bölgesel bir fabrika olarak kurulan Söke, 1982’de ikinci fabrikasının devreye girmesiyle ulusal marka kimliği kazandı. Bugün ise vizyonunu, sürdürülebilirlik, inovasyon ve global açılım hedefleriyle zenginleştirdi. Stratejik olarak hem yerel pazardaki liderliğimizi güçlendirmeye hem de Söke lezzetini dünya sofralarına taşımaya odaklanıyoruz.”Başlangıçta standart un üretimi yaptıklarını,zamanla fırıncılık, pastacılık ve endüstriyel üretim gibi farklı alanların ihtiyaçlarını gördüklerini belirten Ulusoy, bu farkındalığın Ür-Ge yatırımlarını artırarak özel amaçlı un üretimine yönelmelerini sağladığını söyledi. Ulusoy, “Bugün her kullanım alanına özel çözümler sunuyoruz. Hem müşterilerimizin verimliliğini hem de markamızın değerini yükselten bir üretim stratejimiz var” ifadelerini kullandı.
TÜKETİCİ ALIŞKANLARI YAKIN TAKİPTE
Söke’nin ürün stratejisinin iki ana eksende ilerlediğini kaydeden Ulusoy, ev kullanıcılarına pratik paketler ve kullanım kolaylığı sunduklarını, profesyonel işletmelerde ise performans ve tutarlılığa odaklandıklarını anlattı. Ulusoy, “Evde pasta yapan bir tüketici de, yüksek hacimli üretim yapan bir fırın da ihtiyacına uygun unu bizde bulabiliyor” dedi. Tüketici alışkanlıklarını düzenli pazar araştırmalarıyla izlediklerini söyleyen Ulusoy, son yıllarda glutensiz, tam tahıllı ve fonksiyonel un çeşitleri geliştirdiklerini aktardı. “Ekmek miksleri gibi pratik ürünlerle de tüketicilerimize mutfakta zaman kazandırıyoruz. Yenilikçi ve güvenilir marka konumumuzu güçlendirmeye devam ediyoruz.” Ulusoy, Ür-Ge çalışmalarının Söke’nin büyüme stratejisinin merkezinde yer aldığını vurgulayarak “Süreç pazar araştırmasıyla başlıyor, laboratuvar formülasyonları ve deneme üretimleriyle ilerliyor. Ürünler teknik performans ve lezzet testlerinden geçtikten sonra pazara sunuluyor. Global trendleri izleyerek bunları yerel ihtiyaçlara uyarlıyoruz” dedi. Yeni un türlerinin geliştirilme süresinin kullanım amacına göre birkaç aydan bir yıla kadar sürebildiğini söyleyen Ulusoy, akademik yayınlardan, tedarikçilerden ve profesyonel kullanıcı geri bildirimlerinden beslendiklerini belirtti.
GELECEĞE SAHİP ÇIKIYORLAR
İklim krizinin tarımı doğrudan etkilediğine dikkat çeken Ulusoy, Söke’nin sürdürülebilirlik vizyonunu şu sözlerle aktardı: “Yerel çiftçilerle uzun vadeli iş birlikleri kuruyor, sözleşmeli tarım modeliyle hem üreticiye güvence sağlıyor hem de kaliteli hammadde teminini garanti altına alıyoruz. Eğitim programlarıyla çiftçilerimizi iklim dostu uygulamalar konusunda destekliyoruz.
Enerji tarafında da güçlü bir dönüşüm yaptıklarını ifade eden Ulusoy, “Tüm elektrik tüketimimizi kendi GES’imizden karşılıyoruz. Böylece çevresel ayak izimizi azaltıyor, maliyetlerde sürdürülebilir avantaj sağlıyoruz. Enerji fiyatlarındaki dalgalanmalardan bağımsız olmak rekabet gücümüzü artırıyor” dedi.
KÖKLÜ GEÇMİŞ, GÜÇLÜ MARKA BİLİNİRLİĞİ
Söke’nin rakiplerinden ayrışan yönlerini sıralayan Ulusoy, köklü geçmiş, güçlü marka bilinirliği, sürdürülebilirlik yaklaşımı ve yerel üreticiye verilen desteğin altını çizerek, “Çevreye duyarlı üretim anlayışımız ve çiftçilerle kurduğumuz güçlü bağ, tüketicilerin bilinçli tercihlerinde etkili oluyor” diye konuştu. Un sektöründe marka sadakatinin nesiller boyu süren güven ilişkisine dayandığını vurgulayan Ulusoy, “Tüketicilerimizin mutfaklarında sadece bir ürün değil, güvenilir bir partner olmayı hedefliyoruz. Kaliteyi ve gıda güvenliğini sürekli ön planda tutarak müşteri beklentilerini karşılıyoruz” ifadelerini kullandı. YEREL DAMAK ZEVKİNE UYGUN ÜRÜNLER İhracatta mevcut pazarlardaki güçlerini artırırken yeni fırsatlara da odaklandıklarını belirten Ulusoy, “Özellikle unlu mamuller kategorisiyle uluslararası pazarda farklı bir konum hedefliyoruz. Yurt dışı fuar katılımlarımız hem müşteri ağımızı genişletmek hem de global bilinirliğimizi artırmak açısından stratejik önem taşıyor” dedi. Global pazarlarda farklılaşmak için uluslararası standartlarda sertifikalı ürünler sunduklarını belirten Ulusoy, aynı zamanda yerel damak zevklerine uygun ürünler geliştirdiklerini aktardı: “Orta Doğu için sert buğday unları, Avrupa için organik çeşitler gibi ürünlerle farklı pazarların beklentilerini karşılıyoruz.” Önümüzdeki dönemin öncelikli konularından birinin dijitalleşme ve e-ticaret olduğuna dikkat çeken Ulusoy, “Özellikle unlu mamuller kategorisinde dijital kanalları daha etkin kullanarak tüketicilere doğrudan ulaşmayı hedefliyoruz. Aynı zamanda üretimden lojistiğe kadar tüm süreçlerde dijital altyapımızı güçlendirerek verimliliğimizi artırıyoruz” dedi.
GÜVENİLİR MARKA, GÜÇLÜ GELECEK
Söke’nin yolculuğunu özetleyen Dr. Eren Günhan Ulusoy, en büyük hedeflerinin sürdürülebilir kaliteyle nesiller boyu güven veren bir marka kimliği inşa etmek olduğunu ifade etti. Ulusoy, “Bizim için un sadece bir ürün değil, güven ilişkisi. Tüketicilerimizin mutfaklarında yer almak, onların yaşam kalitesine katkı sunmak en değerli kazanımımız” diyor.
