İsrafın önlenmesi, gıda ve beslenme güvenliğinin iyileştirilmesi hem Türkiye’de hem de dünyada büyük önem taşıyor. Tarladan sofraya gelmeden tonlarca yaş sebze ve meyve ziyan oluyor. Pazara gelinceye kadar ürünlerin yüzde 20-25’i kayboluyor. Tedarik zincirindeki süreçler, depolama, sunum mekanları ve tüketici alışkanlıkları gibi birçok sebep israfa neden oluyor. İsraf sadece üründe değil, aynı zamanda kullanılan su, enerji, tohum, toprak, gübre, ilaç ve finansmana kadar birçok kalemde yaşanıyor. Bu zayiat, kaynakların da israf edilmesine yol açıyor.
FARKINDALIK OLUŞTURALIM
800 bin üyesiyle dünyanın ikinci büyük odası olan İstanbul Ticaret Odası da yeni bir kampanya ile farkındalık oluşturmayı hedefliyor. İTO öncülüğünde, kamu ve STK’ların da desteğiyle ‘Gıdada İsrafa Dur De İstanbul’ kampanyasıyla kaynakların verimli şekilde kullanılması amaçlanıyor. İstanbul’daki israfı yapılan araştırmalarla gözler önüne seren İTO, ‘Gıdada İsrafa Dur De İstanbul’ afişini, İstanbul’un dört bir yanına asacak. Kampanyanın detaylarını anlatan İTO Başkan Yardımcısı Ahmet Özer, israfın hem bünyeye hem de bütçeye zarar olduğunu söyledi. 2022’den 2023’e geçerken aniden yükselen fiyat artışlarının sebebini öğrenmek için araştırmaya başladıklarını anlatan Özer, tarlada 1 lira olan domatesin sofraya gelene kadar 10 lira olmasının arkasındaki nedenlerden birinin israf olduğunu aktardı. Özer, henüz tüketicinin evine girmeden, kaybolan ürün miktarının çok fazla olduğunu dile getirdi.
ÇALIŞMALARIN SAYISI ARTMALI
Ahmet Özer, “Ne kadar çok israf ederseniz, o kadar çok enerji kaynağı kullanırsınız. Bu sebep bizi yola çıkardı” diyerek, durumu şöyle özetledi: “Türkiye kendi kendine yetebilen bir tarım ülkesiyken, bir noktadan sonra dışardan ürün alan toplum haline geldi. Bir yıl önce çıktığımız bu yolda süreçleri daha yeni başlatıyoruz. Önce gerekli araştırmaları yaptık. ‘Gerçekten israf bu düzeyde mi?’ Bunların hepsini araştırdık. Geldiğimiz noktada böyle bir israfın olduğunu gördük. İsrafın neticesinde her şeyi pahalı yiyoruz. İstanbul genelinde çalışacağız. Bundan sonra kamuyla daha çok projeler olması gerektiğine inanıyorum. Bu çalışmaların sayısı artmalı. Farkındalık oluşturmak istiyoruz. Az tüketin de demiyoruz. Ülke kaynaklarının verimli kullanılmasını tavsiye ediyoruz.”
TALEBE GÖRE ÜRETİM
Ahmet Özer, gıda israfı ve üretim aşamasındaki süreçlerle ilgili olarak da şu bilgileri paylaştı: “Tedarik zinciri süreçleri, tüketici alışkanlıkları, kafe, restoran, otel, depolama gibi birçok alanda ciddi israf var. Dünya genelinde gıda israfının oranı yüzde 30’lara yaklaştı. İsrafı sıfıra indirmek tabii mümkün değil. Ama en azından yüzde 10 seviyesine bile düşürsek, yüzde 20 daha uygun şartlarda enerji harcayacağız. Elimizdeki varlıkları yüzde 20 daha az harcadığımızı düşünürsek, çok iyi bir kazanım elde edeceğiz. Düzenli, istikrarlı ve talebe göre üretim olmalı. Özellikle taze sebze ve meyvede talebe göre üretim yapılmalı. Fazlasını yaptığınızda üretim alanında yok etmek durumunda kalınıyor veya hiç toplanamıyor. Tarladan çileği ve kıvırcık marulu üstü açık şekilde getirmeye çalışırsanız, 1 saat içinde yolda çürür. Tedarik zincirinin, lojistiğin ve depolamanın düzgün olması lazım.”
MİLLİ GELİRİN YÜZDE 15’İ
Reis Gıda Yönetim Kurulu Başkanı Mehmet Reis ise Türkiye’nin gıda israfında 214 ülke arasında 15’inci sırada yer aldığını belirterek, ülkemizde bir yılda mili gelirin yüzde 15’inin israf edildiğini söyledi. Gıda arz güvenliği için sadece üretim artışının değil, kayıp ve israfın azaltılmasının da önemli olduğunu vurgulayan Reis, “En çok fire yaş sebze ve meyve grubunda oluyor. Bu ürünlerin tarladan pazara gelinceye kadar yüzde 20-25’i kayboluyor. Ülkemizde yaklaşık 18-20 milyon ton civarında yaş sebze ve meyve israf ediliyor. Bunun maliyetinin ise 43 milyar dolar olduğu ifade ediliyor” diye konuştu.
2 MİLYAR İNSAN AÇKEN 1 MİLYAR TON GIDA ÇÖPTE
Reis Gıda Yönetim Kurulu Başkanı Mehmet Reis, sadece Türkiye’de değil, dünyada da hızlı bir tüketim, israf ve kayıp olduğuna dikkat çekerek, üretilen toplam gıdanın yüzde 30’unun, yaklaşık 1 milyar ton gıdanın üretilmeden çöpe gittiğini söyledi. Reis, bu miktarın küresel bazda üretilen ama tüketilmeden çöpe atılan gıdaların 2 milyar insanın beslenmesine yetebildiğinin altını çizerek, “BM raporuna göre, 733 milyon insan açlıkla mücadele ediyor. 2,8 milyar insan da sağlıklı beslenemiyor.
Bakıldığında dünyayı besleyecek şekilde gıda üretimi var. Ama buna rağmen küresel açlık ve yoksulluk devam ediyor. İnsanların sağlıklı yaşamı devam ettirebilmesi için sürdürülebilir gıda sistemlerine geçilmesi gerekiyor. 2 milyar insan da sürekli temiz suya erişemiyor. Hepimizin tasarruf kültürünü öğrenmesi lazım. Hem devletin hem de STK’ların bu konu üzerine gitmesinde çok büyük fayda var” diye konuştu.
İSRAFIN YÜZDE 60’I HANE HALKINDAN
İstanbul Gıda ve İhtiyaç Maddeleri Perakendeciler Derneği Başkanı Faruk Güzeldere, gıda israfının hem ekonomik hem de sosyal bir sorun olduğunu ifade ederek, şu değerlendirmelerde bulundu: “Birleşmiş Miletler Çevre Programı (UNEP) tarafından hazırlanan 2024 yılı raporuna bakıldığında, gelişmekte olan ülkelerde gıda kayıpları daha çok üretim, saklama, işleme, dağıtım ve pazarlama aşamalarındaki altyapı eksikliğinden kaynaklanıyor.
UNEP’in 2024 Gıda İsrafı Endeksi Raporu da bu noktada gıda perakende sektörünün önemini vurguluyor. Küresel boyutta olduğu gibi ülkemizde de perakende sektöründe yaşanan en büyük gıda israfı, saklama ve dağıtım süreçlerindeki koşulların yetersizliğinden kaynaklanıyor.
Özellikle sıcaklık ve nem yönetiminin doğru koşullar altında ve standartlara uygun şekilde sağlanamaması, gıda maddelerinin lojistikten perakendeye gelinceye kadar tüm süreçlerini olumsuz etkiliyor. Tüketicilerin ihtiyaç dışı gıda satın alması ve doğru saklama koşullarına riayet etmemesi, gıdaların bozulmasına yol açıp, hane halkının gıda israfındaki payını artırıyor. Gıda israfının yüzde 60’a yakını hane halkı tarafından yapılırken, yüzde 15’e yakın bir miktarı ise perakende sektöründe ortaya çıkıyor. Bu oran içerisindeki perakende sektörü; distribütörleri, halleri, süpermarketleri, marketleri ve bakkalları, kasapları, manavları ve pazarları kapsıyor.
Burada üzerinde durulacak asıl konu, kolektif çaba. Dünya genelinde her gün haneler tarafından en azami ölçüde bir milyar öğün yenilebilir gıda atılıyor. Bu nedenle gıda israfı sorunu her yerde. Kamu ile özel sektör iş birliği, gıda atığını azaltmada etkili olur. Burada üretim ve tedarik zincirlerindeki tüm aktörler rol almalı. Toplumun her kesiminde farkındalık yaratmak ve etkin çözümler üretmek, gıda israfının önüne geçecektir. İstanbul Ticaret Odası’nı, gıda israfına dikkat çeken ve bu konudaki faaliyetleri esas alan çalışma ve projelerinden dolayı tebrik ediyor, İstanbul PERDER olarak destek vermeyi bir vatandaşlık ve insanlık görevi addediyoruz.”