Cumhurbaşkanı Yardımcısı Cevdet Yılmaz enflasyonda aylık bazda kademeli düşüşlerin başlayacağını dikkat çekerek “Bir taraftan güncellenmiş para politikalarımızda, diğer taraftan güçlü maliye politikalarımız ve yapısal reformlarla yolumuza devam edeceğiz” dedi.
Cumhurbaşkanı Yardımcısı Cevdet Yılmaz, Türkiye’de Sanayinin Sigortalanması ve Çözüm Önerileri programına katıldı. Şişli’de bir otelde gerçekleştirilen programa Cevdet Yılmaz’ın yanı sıra, Hazine ve Maliye Bakan Yardımcısı Osman Çelik ve İstanbul Sanayi Odası (İSO) Yönetim Kurulu Başkanı Erdal Bahçıvan da katıldı. Burada konuşan Yılmaz, makro düzeyde de büyümede dengelenme, enflasyonu düşürme, ithalata bağımlılığı azaltma ve cari işlemlerde kalıcı bir düşüş sağlama doğrultusunda gerekli politikaları hayata geçirdiklerini söyleyerek, önümüzdeki aylarda enflasyonda aylık bazda kademeli bir şekilde düşüş görüleceğini belirtti. Yılmaz, yıl ortasından itibaren de yıllık bazda düşüşün de belirgin bir şekilde görüleceğini kaydetti.
Sözlerine, geçen yıl yaşanan deprem felaketinde hayatını kaybeden vatandaşları anarak başlayan Cumhurbaşkanı Yardımcısı Cevdet Yılmaz, “Sanayici ve iş insanlarımızın her zaman yanında olan Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan’ın sizlere selamlarını ve başarı dileklerini de iletmek istiyorum. İstanbul Sanayi Odası, kurulduğu günden bu yana Türk sanayisinin en güçlü temsilcilerinden biri olmuştur. Ülkemizin sanayi sektörü üretiminin yaklaşık yüzde 33’ünü gerçekleştiren, katma değer üreten sanayicilerimizle bir arada olmaktan mutluluk duyuyorum. Orta Vadeli Plan, 12. Kalkınma Planı ve ardından 2024 yılı bütçe hazırlıklarımız kapsamında orta ve uzun vadeli yol haritalarımızı sizlerin fikir ve önerilerini alarak hazırlamıştık. Hangi konu olursa olsun ilk yapmamız gereken tarafları, paydaşları belirlemek onlarla birlikte katılımcı bir anlayışla hazırlıklar yapmak, içeriği zenginleştiriyor ve güçleştiriyor. Bugün ise “reel sektörün sigorta araçlarıyla daha etkin şekilde korunması” konusunda farkındalık oluşturmak ve yine varsa sanayicimizin fikir ve önerilerini almak için bir aradayız. Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan’ın güçlü liderliğinde, politika belgelerimizle ekonomideki belirsizliği azalttık, mayıs ayında siyasi belirsizlikler ortadan kalkmıştı” dedi.
Cumhurbaşkanı Yardımcısı Cevdet Yılmaz konuşmasının devamında, “Ekonomimizin ve finans alanındaki kazanımlarını artırmaya ve Türkiye Yüzyılı vizyonumuzla geleceğe güvenle bakmaya kararlıyız. Yatırım, istihdam, üretim ve ihracat odaklı büyüme stratejimizi destekleyici bir sanayi ekosistemine sahibiz. 2003-2022 döneminde Türkiye ekonomisi yıllık ortalama yüzde 5,4 oranında büyürken bu dönemde sanayi sektörü yüzde 6,1 oranında büyümeyi başarmıştır. Böylece, sanayi sektörünün milli gelirden aldığı pay 2002 yılında yüzde 20,1 iken 2022 yılında bu oran yüzde 26,4’e yükselmiştir. Türkiye bugün bölgesinde, dünyada en önemli sanayi ülkelerinden biri olarak ön plana çıkmış durumdadır. Diğer taraftan sanayi sektörü içinde yer alan imalata sanayimiz de küresel rekabet gücünü korumaya devam etmekte olup bu sektörde üretim, istihdam ve ihracat gibi temel göstergelerde artış eğilimi devam etmektedir. Nitekim 2022 itibarıyla imalat sektörünün milli gelir içindeki oranı da yüzde 22,1’e yükselmiştir. Önümüzdeki 5 yıllık dönemde imalat sanayii başta olmak üzere, öncelikli sektörler olmak üzere tüm sektörlerde, yüksek katma değerli üretim yapısına geçişi sağlamayı amaçlıyoruz” şeklinde konuştu.
Yılmaz, “12. Kalkınma Planı döneminde yeşil ve dijital dönüşümü odağına alan ve yerel kaynakları azami seviyede kullanan bir üretim yapısıyla ülkemizin en önemli üretim merkezlerinden biri olmasını hedefliyoruz” ifadelerini kullanarak, Bu doğrultuda imalat sanayisinde yatırımı, üretimi, istihdamı ve ihracatı artırmaya yönelik politikalarımızı ortaya koymuş durumdayız. Güçlü ve büyük Türkiye hedefimize İstanbul Sanayi Odası başta olmak üzere tüm sanayicilerimizle yürüyeceğiz. Türkiye’nin sanayicisi; küresel ekonomideki zorluklara rağmen ihracat rekorları kıran, üretim çarklarını hızlandıran bir yapıya sahiptir. Makro düzeyde de büyümede dengelenme, enflasyonu düşürme, ithalata bağımlılığı azaltma ve cari işlemlerde kalıcı bir düşüş sağlama doğrultusunda gerekli politikaları hayata geçiriyoruz. Aylık bazda enflasyonda düşüşler başlamıştı, ocak ayında istisnai bir durum oldu. Ocak ayları genelde yıllık ayarlamaların yapıldığı aylardır. Burada geçici bir yükseliş olduğunu düşünüyoruz. Önümüzdeki aylarda yine enflasyonda aylık bazda düşüşleri kademeli bir şekilde göreceğiz. Yıl ortasından itibaren de yıllık bazda düşüşü belirgin bir şekilde göreceğimizi düşünüyoruz. Bu doğrultuda bir taraftan güncellenmiş para politikalarımızda, diğer taraftan güçlü maliye politikalarımız ve yapısal reformlarla yolumuza devam edeceğiz. Daha istikrarlı bir yapı oluşması, enflasyonun arzu ettiğimiz düzeylere gelmesi sanayimiz için de, sigortacılık sektörümüz için de çok daha uygun bir ortam oluşturacaktır” diye konuştu.
Sigortacılık ve istikrar arasındaki ilişkiyi açıklayan Yılmaz, “Aralık ayı içerisinde ülkemizde sigortacılığın 100’üncü yılını kutlayarak sigortacılığın ülkemizde katettiği mesafe ve ekonomimiz açısından önemini vurgulamıştık. Sigortacılık alanındaki yükseliş, siyasi güven ve istikrar ortamında devam etmektedir. Sigorta vesilesiyle risklere karşı önlem alınırken aynı zamanda tasarruf yoluyla ekonomiye ve yatırımlara katkı sağlanmaktadır. Türkiye sigortacılık sektörü bugün ekonomide biriken fonları, para ve sermaye piyasalarına yönlendirerek ülkemizde finansal piyasaların gelişmesine, ekonominin büyümesine ve istihdamın artmasına destek olmaktadır. Sigorta sektörünün; ekonomimize olan katkısının, finans sisteminden aldığı payın çok ötesinde olduğunun farkındayız” cümlelerini kullandı.
Reel sektörde sigorta araçlarının yeteri kadar benimsenmediğini gördüklerini söyleyen Yılmaz, “Sigorta sektörü henüz arzu ettiğimiz yerde değil maalesef. 2023 yılında Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği (TOBB) tarafından sigorta teminatı bulayan sanayi kuruluşlarına yönelik yapılan bir anket çalışmasında; ankete katılan sanayi kuruluşlarının yüzde 51’i son 5 yıl içerisinde hiçbir hasar yaşamamalarına rağmen sigorta poliçelerinin yenilenmediğini ve diğer sigorta şirketlerinden de poliçe yaptıramadıklarını beyan etmişlerdir. 6 Şubat’ta yaşadığımız deprem felaketi sonrasında, büyük yatırımlara sahip bölgedeki sanayicilerimizin sigorta yaptırmamaları ya da yeteri kadar sigorta teminatı almamaları nedeniyle ağır maliyetlere katlandıklarını da görmüş olduk. Burada hem sigorta aracılarının sanayicilerimizi doğru bilgilendirmekte daha proaktif olmaları hem de sanayicilerimizin risk değerlendirme konusunda daha hassas olmaları gerektiğini tavsiye ediyoruz. Sanayi sektöründe sigortacılık anlayışının sadece hasar ve kaybın ortaya çıktığı durumlarda değil, tüm iş süreçlerinde başvurulacak bir güvence mekanizması haline dönüştürülmesi gerektiğine inanıyoruz” şeklinde konuştu.
Yılmaz konuşmasını, “Marmara bölgesindeki sanayi tesisleri başta olmak üzere kritik altyapıların afet risk analizlerini kalkınma ajansları koordinasyonunda tamamlayacağız. Sanayi üretiminde risklerin farkında olmak, maliyetlerin azaltılması, iş sürekliliği ve rekabet avantajı gibi açılardan sanayinin sigortalanması konusunu İstanbul Sanayi Odası ailesinin de sahipleneceğine inanıyorum” ifadeleriyle sonlandırdı.
GÜNDEM KORİDORU
03 Aralık 2024