Yüksek faizlerin ve zorlu kararların yılıydı 2025. Küresel çapta Fed ve ECB’nin faiz indirimlerine başlaması, dünya ekonomisi için bir rahatlama sinyali verdi. Ancak “Yeşil Dönüşüm” maliyetleri ve artan ticaret gerilimleri, küresel büyümenin önündeki en büyük engeller olmaya devam ediyor. Şimdi gözler Türkiye’nin yüzde 16 enflasyon hedefine çevrildi. Uygulanan parasal sıkılaşma meyvesini verdi; S&P kredi notumuzu artırırken, Türkiye’nin temel hedefi netleşti; Cari açığı tarihi düşük seviyelere çekerek yüzde 16 enflasyonla “Not Artışı Serisini” başlatmak. Peki, 2026’da hedeflenen yüzde 3,8 büyüme ve yüzde 16 enflasyon hedefi aynı anda gerçekleşecek mi? Bu sayıdaki kapsamlı analizimizde, kredi notlarımızı yükseltecek bu kritik “Dezenflasyon Yol Haritası”nın kilometre taşlarını inceliyoruz. Özellikle kiralar, mali disiplin ve yabancı sermaye akışı gibi kilit alanlarda yaşanacak gelişmelerin, 2026’nın büyüme dengelerini nasıl belirleyeceğini detaylıca ortaya koyuyoruz.

Uluslararası kuruluşlar, 2026 yılı için küresel büyüme tahminlerini yüzde 3,3 civarında belirleyerek, 2025’e göre hafif bir hızlanma bekliyor. Ancak bu iyimser tablo, üç ana riske karşı dikkatli olunması gerektiğini gösteriyor:
1.Fed ve ECB’nin faiz indirimlerinin hızı ve kapsamı, küresel finansal koşulları doğrudan etkileyecek. Yüksek borçluluk seviyeleri ve zayıf talep nedeniyle, indirimlerin beklenenden yavaş gelmesi küresel büyümeyi baskılayabilir.
2.Jeopolitik risklerin devamı veya yeşil dönüşüm yatırımlarının artışı, enerji ve kritik hammadde fiyatlarını beklenenden yüksek tutarak enflasyonun hedeflerin üzerinde kalması riskini canlı tutabilir.
3.2026 yılı, karbon fiyatlandırması mekanizmalarının ve sınırda karbon düzenlemelerinin daha yaygınlaştığı bir yıl olacak. Bu durum, özellikle yüksek karbon yoğunluklu sektörler için üretim maliyetlerini artıracak ve ticari yapıları dönüştürecektir.

Türkiye ekonomisi için 2025, yılın başlarında başlayan güçlü parasal sıkılaşma ve mali disiplin adımlarının sonuçlarının alındığı, dezenflasyon sürecinin somutlaştığı bir dönem oldu.
Hükümetin 2026 yılı için ana ekonomik hedefleri, dezenflasyon sürecini kalıcılaştırmak ve dengeli büyümeyi sürdürmek üzerine kurulu.

2026, Türkiye’nin uluslararası kredi notu için bir dönüm noktası olabilir.
Enflasyonun hedeflere yaklaştığı ve kamu maliyesinin disiplinli seyrini sürdürdüğü bir 2026 yılında, diğer iki kuruluştan (Fitch ve Moody’s) de not artışlarının gelmesi yüksek olasılıktır.
Not artışları, ülkenin risk primini (CDS) düşürerek yabancı yatırımcılar için Türk varlıklarını daha cazip hale getirecektir. Bu durum, özellikle doğrudan yabancı yatırımlar (FDI) ve uzun vadeli portföy girişleri için itici bir güç oluşturacaktır.
Gözler CDS Priminde: Kredi notlarındaki bu olumlu seyirle birlikte, Türkiye’nin 5 yıllık CDS primi 2025 sonunda kritik psikolojik eşiklerin altına geriledi. 2026’da bu primin düşüşünü sürdürmesi, yurt dışı borçlanma maliyetlerini daha da aşağı çekecektir.
2026, küresel ekonomide faiz indirimlerinin hızlanması beklenen, Türkiye’de ise parasal ve mali disiplinin meyvelerinin toplanmaya başlanacağı ancak hedef enflasyon rakamlarına ulaşmanın çok boyutlu çaba gerektireceği, “istikrarın test edildiği” bir yıl olacaktır.

İstanbul Tekstil ve Hammaddeleri İhracatçıları Birliği (İTHİB) Başkanı Ahmet Öksüz, tekstil sektörünün 2025 yılını ve 2026 yılı beklentilerini değerlendirdi. Öksüz, ihracat rakamları korunsa da iç piyasadaki daralma nedeniyle toplam üretimde gerileme yaşandığını belirtti. Enflasyonun döviz artışının üzerinde seyretmesi nedeniyle işçilik maliyetlerinin çok yükseldiğini vurgulayan Öksüz, 2026 için kritik uyarılarda bulundu.

İstanbul Tekstil ve Hammaddeleri İhracatçıları Birliği (İTHİB) Başkanı Ahmet Öksüz
Ahmet Öksüz, tekstil sektörünün 2025’te de üretmeye devam ettiğini, ancak iç piyasadaki konfeksiyon üretimindeki kaybın sektörün kapasitesini düşürdüğünü ifade etti. Öksüz, maliyetlerin sektörü zorladığına dikkat çekerek:
“Enflasyonun, döviz artışının üzerinde seyretmesi bizim emek maliyetimizi yukarılara çıkardı. İhracat tarafında her ne kadar bir düşüş olmasa da toplam üretimde bir miktar geriye gittik” diye konuştu.
Kısa sürede kişi başı milli gelirdeki hızlı artışa da dikkat çeken Öksüz, bu durumun sektör üzerindeki baskısını şöyle anlattı:
“Kişi başı milli gelirde çok kısa bir sürede 15 bin dolarları geçti, bunun 20 bin dolar olması öngörülüyor. Bu çok hızlı bir artış. Yani bu, iş gücü maliyetimizin daha da arttığı anlamına geliyor. Bunu sanayi kaldıracak durumda değil. Belki 10 senede geleceğimiz yere 2-3 senede gelmiş oluyoruz ki bu tabii zorluyor firmalarımızı.”
Alarko Holding Yönetim Kurulu Üyesi Leyla Alaton, teknoloji ve iş dünyasındaki hızlı değişimi değerlendirerek, yapay zekânın hayatımıza girmesinin iş yapış metotlarını kökten değiştirdiğini belirtti. Alaton, bu hızlı dönüşüm sürecinde gençlerin önemine ve girişimciliğe olan inancını bir kez daha vurguladı.
Yapay zekâ teknolojilerinin iş hayatına etkisine dikkat çeken Leyla Alaton, bu değişimin hızına vurgu yaptı. Alaton, Yapay zekânın sadece yeni yöntemler getirmekle kalmadığını, aynı zamanda geçmiş alışkanlıkları hızla terk etme zorunluluğunu da beraberinde getirdiğini söyleyerek, “Yapay zekânın hayatımıza girmesi, hepimize yepyeni iş yapma metotlarının geldiğini, eskiyi unutmamız gerektiğini çok çabuk hatırlattı. Yani çok hızlı oldu bu” diye konuştu.
Bu dönüştürücü süreçte genç neslin sahip olduğu hız, beceri ve adaptasyon yeteneğinin hayati önem taşıdığını belirten Alaton, yeni dünyanın hikâyesinin, mevcut deneyimlerden ziyade gençlerin vizyonuyla şekilleneceğini vurguladı.
Alaton, “Gençlerin önemi, gençlerin bizden ne kadar daha hızlı, ne kadar becerikli, ne kadar daha yeni dünyanın asıl hikayesini yazacak olacaklarını yakından fark ettirdi. Onun için ben zaten her zaman gençlere inandım, girişimciliğe inandım” dedi.
Alaton, bu hızlı gidişatın zorlamaları olsa da, global çapta yaşanan bu sürecin heyecan dolu olduğunu dile getirerek, iş dünyası için dinamik bir dönemin yaşandığını sözlerine ekleyerek, “Bence dünya için hızlı giden bir süreç oldu. Tabii ki yanında getirdiği de zorlamalar oldu. Heyecan dolu bir yaşam sürüyoruz” diye konuştu.

Alarko Holding Yönetim Kurulu Üyesi Leyla Alaton
Orka Holding Yönetim Kurulu Başkanı Süleyman Orakçıoğlu, 2025 yılının global ticarette Trump’ın gümrük tarife oranlarındaki etkisiyle başladığını, ancak yılın ikinci yarısında bir sakinleşme yaşandığını belirtti. Grubun 2025’te büyümeye devam ettiğini açıklayan Orakçıoğlu, “Happy Place to Work” ödülünü alan ekiplerine güvendiklerini ve global rekabette kaslarını güçlendirmeye odaklandıklarını söyledi.
2025 yılının ilk dönemine global siyasi gelişmelerin damga vurduğunu dile getiren Orakçıoğlu, özellikle dünya ticaretindeki gümrük tarife oranlarındaki değişikliklerin piyasaları pozisyon almaya zorladığını kaydetti. Türkiye’de uygulanan ekonomi politikalarına da değinen Orakçıoğlu, “Bugün aslında bu politika şu anda her ne kadar istenildiği gibi olmadığı söylense bile bana göre biraz daha sabırlı olmamız gerekir diye düşünüyorum” diye konuştu.
Orka Holding’in sektördeki genel krizden ayrışarak 2025’i büyümeyle kapattığını vurgulayan Orakçıoğlu, uluslararası yayılım planlarını hızlandırdıklarını açıkladı.
Fransa ve Polonya’daki ekiplerin çalışmalarına ek olarak geçen hafta Romanya’da yeni bir mağaza açtıklarını belirten Orakçıoğlu, “Güney Amerika’da, Paraguay’da Kasım ayı sonunda bir mağazamız açılacak. Dünyanın her yerinde markalarımızın bayrağını dalgalandırmaya devam ediyoruz” ifadelerini kullandı.
Çalışan mutluluğunu önceliklendirdiklerini belirten Orakçıoğlu, “Çalışan en mutlu ekip ödülünü aldık. Happy Place to Work ödülünü aldık. Onların gözlerinden çıkan ışık, enerji bizim yol haritamız” dedi.

Orka Holding Yönetim Kurulu Başkanı Süleyman Orakçıoğlu
Tekstil sektöründeki genel kriz algısına rağmen Orka Holding’in hem yurt içi hem yurt dışı yatırımlara devam ettiğini vurgulayan Orakçıoğlu, Giresun’daki yeni fabrika yatırımlarının amacını açıkladı: “Alt segmentli, fiyat rekabetine dayalı üretimde bir sorun var. Ama biz onun dışındayız. Üçüncü fabrikamızda sadece üretmek değil, yapay zekâda beden algoritmasını kullanarak kişiye özel üretimi seri üretimle birleştiriyoruz. Dünyada bir ilk bu.”
Orakçıoğlu, yenilikçi projelere daha fazla devlet desteği verilmesi gerektiğini savunarak, bu tür inovatif projelerin sektöre moral ve model olacağını, Sanayi Bakanı ile bu projeler üzerinde görüştüklerini ifade etti.
Orta segmentteki firmaların Mısır gibi ülkelere kayma nedenine de değinen Orakçıoğlu, serbest ticaret anlaşmalarındaki dengesizliğe dikkat çekti. Mısır’da üretim yapan firmaların Afrika ve MENA bölgesine gümrüksüz ürün satabildiğini belirten Orakçıoğlu, “Serbest ticaret anlaşmaları bize ne kazandırıyor ne kaybettiriyor ve eşit koşullarda ticaret yapabilmemiz için siyaset, bürokrasi ve iş dünyası olarak birlikte hareket ederek bunları aşmamız lazım” diye konuştu.
Elite World Hotels Yönetim Kurulu Üyesi Emel Elik Bezaroğlu, 2025 yılının turizm ve konaklama sektörü açısından iki farklı dönem sunduğunu belirtti. Yılın ilk yarısında siyasi gelişmelerin etkisiyle sakinlik yaşandığını aktaran Bezaroğlu, Temmuz itibarıyla başlayan hızlı toparlanma ile 2026’nın çok daha iyi geçeceği sinyalini verdi.
Turizm sektörünün siyasi olaylara karşı ne kadar hassas olduğunu vurgulayan Bezaroğlu, 2025 yılının ilk yedi aylık döneminin beklenenden yavaş geçtiğini ifade etti:
“Biliyorsunuz biz turizmciyiz, konaklama sektöründe hizmet veriyoruz. 2025 yılının ilk 7 aylık periyodunda turizm tarafında biraz daha sakin bir dönem yaşadık. Çünkü malum siyasi gelişmeler, savaşlar bunlar hep bizim sektörümüzü çok hızlı etkileyen konular.”
Bezaroğlu, bu tür anlık olayların sektörde bir “yavaş döngü”ye neden olduğunu doğruladı.
Yılın ikinci yarısında ise sektörün yüzünün güldüğünü belirten Elite World Yöneticisi, toparlanmanın Temmuz ayında başladığını ve doluluk oranlarında ciddi artışlar yaşandığını söyledi. Bu pozitif ivmenin yıl sonu hedeflerine ulaşma inancını artırdığını dile getirdi, “Temmuz itibarıyla zaten doluluklarımızda ciddi artışlar yaşamaya başladık ve bu şekilde de devam ediyor. Yıl sonuna doğru da hedeflerimize yakın değerleri tutturacağımıza inanıyoruz.”

Elite World Hotels Yönetim Kurulu Üyesi Emel Elik Bezaroğlu
Gelecek yıl beklentilerini paylaşan Emel Elik Bezaroğlu, her şeyin “rutin ve normal” gitmesi şartıyla 2026’nın 2025’ten çok daha iyi olacağını öngördü. Bezaroğlu, sektörün anlık olaylara rağmen dinamik yapısının hızlı toparlanma sağladığına dikkat çekti: “2026, 2025’den sanki daha iyi geçecek gibi görünüyor. Her şey böyle rutin, normal giderse 2026 yılının 2025’den çok daha iyi olacağına inancındayım.”
İnşaat malzemeleri sanayisinin önde gelen isimlerinden Türk Ytong Yönetim Kurulu Başkanı Fethi Hinginar, 2025 yılını sektör açısından değerlendirdi ve 2026 yılı beklentilerini Türkiye’de İş Dünyası ile paylaştı. Hinginar, beklenen ekonomik sıkıntılara rağmen inşaat sektörünün faaliyetine devam ettiğini belirterek, “Türk sanayicileri olarak krizlerle yaşamaya alışık olduğumuz için üstesinden geliyoruz” dedi.

Türk Ytong Yönetim Kurulu Başkanı Fethi Hinginar
2025 yılının ekonomi açısından tahmin edildiği gibi sıkıntılı geçtiğini ifade eden Fethi Hinginar, Türk sanayicilerinin bu duruma hazırlıklı olduğunu belirtti. Hinginar, özellikle inşaat malzemeleri sektörünün zorlu koşullara rağmen ayakta kaldığının altını çizdi: “Biz Türkler, Türk sanayicileri açıkçası yıllardır birçok krizle baş başa yaşamaya ve çalışmaya alışık olduğumuz için üstesinden geliyoruz. Zoru da seviyoruz.” Türkiye’nin deprem ülkesi olması gerçeğiyle birlikte inşaat sektörünün her türlü ekonomik sıkıntıya rağmen dinamizmini koruduğunu vurgulayan Hinginar, kendi firmaları özelinde önemli bir bilgiyi paylaştı: “Bizim kendi işimizde Türkiye’de altı fabrikamız var ve dünyanın en büyük üreticisiyiz. Şunu rahatlıkla söyleyeyim; bu yılda geçen yıl olduğu gibi tam kapasite üretimimize devam ediyoruz.”
Gelecek yıla dair beklentilerini de dile getiren Hinginar, 2026 yılı için daha iyimser olmayı arzuladıklarını kaydetti. Ancak bu iyimserliğin ne zaman hissedileceği konusunda temkinli konuştu: “2026 için daha iyimser olmak istiyoruz. Ama öyle gözüküyor ki, ilk üç aydan sonra bu iyimserliği daha iyi hissedeceğiz diye bekliyoruz.” “Ben her zaman iyimserim, bunu özellikle söylemek isterim. Ama 2026’nın ilk üç ayını biraz daha net görmemiz lazım. Biz de hazırlıklarımızı ona göre yürütüyoruz.”
Hinginar’ın açıklamaları, zorlu ekonomik koşullara rağmen Türk inşaat malzemeleri sanayisinin güçlü üretim kapasitesini koruduğunu ve sektörün geleceğe yönelik hazırlıklarını ihtiyatlı bir iyimserlikle sürdürdüğünü gösteriyor.
Tepar Tekstil Yönetim Kurulu Başkanı ve İstanbul Sanayi Odası (İSO) Yönetim Kurulu Üyesi Sultan Tepe, 2025 yılının Türkiye’nin ekonomik şartları ve küresel pazar daralması nedeniyle zor geçtiğini, ancak sanayicilerin asıl zorluğun 2026’da yaşanacağı beklentisiyle hazırlık yaptığını açıkladı. Tepe, sanayicilerin en büyük sorununun finansal problemler olduğunu belirterek, 2026 için teşvikler beklediklerini ifade etti.
Sultan Tepe, 2025 yılının Türkiye’nin iç ekonomik şartlarının yanı sıra, küresel düzeydeki pazar daralması ve jeopolitik sorunlar nedeniyle zorlu geçtiğini belirtti. Sanayicilerin 2025’i büyük ölçüde 2026’ya nasıl hazırlanacaklarını planlayarak geçirdiğini vurguladı.
Tepe, “Açıkçası bu zorluğun içerisinde bizim ülkemizin ekonomik şartları kadar dünyadaki pazar daralması da var. Ama bence esas zor olanı 2026 olacak” dedi.
Tepe, 2026 beklentileri doğrultusunda sanayicilerin aldığı temel önlemi, “Bütün sanayicilerle konuştuğumuzda herkes giderlerini minimize etmiş durumda” diye yorumladı.

Tepar Tekstil Yönetim Kurulu Başkanı ve İstanbul Sanayi Odası (İSO) Yönetim Kurulu Üyesi Sultan Tepe
Sultan Tepe, zorlu süreçte çalışan yönetimine özel bir önem verdiklerini dile getirerek, çalışanları “iş ortağı” olarak gördüklerini ve kimseyi mağdur etmek istemediklerini belirtti.
Tepe, “Çalışanlarla ilgili süreçleri iyi yönetip hiç kimseyi mağdur etmek istemiyoruz. Çünkü çalışanlarımız dediğimiz bizim esasında iş ortaklarımız. Dolayısıyla 2026 ile ilgili esasında çeşitli önlemleri de aldık” diye konuştu.
Sanayicinin şu anki en büyük sıkıntısının finansal problemler olduğunu belirten Tepe, hükümet kanadından bu sorunlara çözüm beklediklerini ifade etti.
Tepe, “Sanayi Bakanımızla geçen gün bir toplantımız oldu. Onlar da Türk sanayisinin 2026’yı biraz daha rahat geçirmesi için çeşitli önlemler ve teşvikler de açıklayacaklar” dedi.
Redcolour Boya Yalıtım Kimya A.Ş. Yönetim Kurulu Başkanı Oya Sertdemir Düşmez, inşaat sektörünün 2025 yılını ve 2026 beklentilerini değerlendirdi.
Düşmez, 2025 yılının özellikle inşaat sektörünün perakende satışlarında yüksek faiz oranları nedeniyle zorlu geçtiğini belirtti. Yüksek faizlerin, tüketicilerin birikimlerini ev ve dükkan almak yerine tamamen bankalara (faize) yönlendirmesine neden olduğunu kaydetti.
Ancak, sektör genelinde bir ayrışma yaşandığını ifade etti. Fabrikaları Elazığ ve İstanbul’da bulunan Düşmez, deprem bölgesindeki yoğun yapılaşma sayesinde Doğu illerinde ve yapı malzemeleri üretiminde hızlı bir hareketlilik yaşanırken, Batı’daki perakende pazarının zorlandığını aktardı.
Düşmez, 2026 yılından çok daha umutlu olduğunu dile getirdi. İyimserliğinin temel nedenini, faiz oranlarının yavaş da olsa düşüşe geçmesi olarak gösterdi.
Bu düşüş trendinin, birikim sahiplerinin tercihlerini değiştireceğini belirten Düşmez, “İnsanlar artık bütün birikimini faize değil de eve yatıracak” öngörüsünde bulundu. Düşmez, faiz düşüşlerinin ev sahibi olmak isteyenlerin önünü açacağını ve inşaat sektörünün genel anlamda canlanacağını söyledi.

Redcolour Boya Yalıtım Kimya A.Ş. Yönetim Kurulu Başkanı Oya Sertdemir Düşmez
Dünya Bankası Tarım Ekonomisti Bora Sürmeli, Türkiye ekonomisi için 2025’in en kritik başlığının, atılan adımlara rağmen yüksek seyreden gıda enflasyonu olduğunu belirtti. Ancak Sürmeli, 2025’te başlayan yapısal desteklerin gıda fiyatları üzerindeki baskıyı 2026’da azaltacağını öngördü. Sürmeli, tek haneli enflasyona yaklaşmanın mümkün olduğunu, bunun için şu anda atılan yapısal adımların 2026 ve sonrasında kararlılıkla devam etmesi gerektiğini vurguladı. Nihai sonuçların 2026’dan sonraki yıllarda netleşeceği belirtildi.

Dünya Bankası Tarım Ekonomisti Bora Sürmeli
Avon Türkiye Genel Müdürü Hasan Ulutürk, 2025 yılını büyüme ve kârlılıkta bazı zorluklar yaşansa da, şirketin dönüşüm sürecini sürdürdüğü ve stratejilerini güçlendirdiği bir dönem olarak özetledi. Ulutürk, 2026’da Türkiye’deki güçlü konumlarını pekiştirmeyi ve daha fazla kadına ekonomik bağımsızlık sunan iş modellerini büyütmeyi hedeflediklerini söyledi.
Korkmaz Genel Müdürü Kerim Korkmaz, 2025 yılının küresel zorluklara rağmen güçlü bir başlangıç yaptıklarını ve belirledikleri hedefler doğrultusunda istikrarlı bir performans sergilediklerini belirtti. Korkmaz, 2026 yılında Türkiye’nin güçlü üretim altyapısı ve genç iş gücü potansiyelinden daha etkin şekilde yararlanılacağını öngörüyor. Korkmaz özellikle ihracata dayalı sektörlerdeki büyümenin devam edeceğine inanıyor. Korkmaz, doğru politikalar ve yenilikçi çözümlerle küresel zorlukların üstesinden gelinebileceğine ve bu yaklaşımla Türkiye’nin küresel rekabet gücünün destekleneceğine inandığını ifade etti.

Epsan Yönetim Kurulu Başkanı Bora Efe, 2025 yılının sürdürülebilir mühendislik plastikleri sektörü için dönüşümün hızlandığı bir dönem olduğunu belirtti. Bu süreçte döngüsel ekonomi, e-mobilite ve geri dönüştürülmüş ham madde içeriği yüksek ürünlere olan talebin artması, önemli fırsatlar yarattığını ifade eden Efe, önümüzdeki yıl firma olaraj temel odaklarının sürdürülebilir büyümeyi güçlendirmek ve karbon ayak izini azaltmaya yönelik yenilikçi malzeme çözümleri geliştirmek olacağını söyledi.
Orge Grup A.Ş. CEO’su Ahmet Geçgel, 2025 yılının ekonomik dalgalanmalara rağmen operasyonel dayanıklılığı artırdıkları bir dönem olduğunu belirtti. Bu zorlu süreç, şirketin dijital dönüşüm ve verimlilik odaklı yaklaşımlarını hızlandırması için bir fırsat sundu. Geçgel, 2026’yı kademeli bir toparlanma yılı olarak öngördüklerini söyleyerek, “Türkiye ekonomisinde istikrar arayışının devam etmesiyle daha dengeli ve sürdürülebilir bir büyüme ortamı bekleniyor.” dedi.
Roca Türkiye Genel Müdürü Murat Özyamanoğlu, 2025 yılının yerel ağlarını güçlendirerek ve Grup içinde stratejik yatırımları sürdürerek geçtiğini belirtti. Özyamanoğlu, 2026’dan itibaren ise dengeli piyasa ortamı ve istikrar politikalarının desteğiyle büyümenin hızlanmasını beklediklerini ifade etti.
GÜNDEM KORİDORU
13 Aralık 2025