Finlandiya, Avrupa’nın kuzeyinde yer almasına rağmen küresel ekonomik arenada önemli bir oyuncu olmayı başardı. Ülkenin ekonomisi genellikle yüksek teknoloji, mühendislik, temiz enerji ve yenilikçi endüstriler üzerine kurulu. Finlandiya’nın ekonomik yapısının büyük bir kısmı sanayi ve hizmetler sektöründen oluşuyor. Başta mobil teknoloji ve elektronik endüstrileri olmak üzere Finlandiya, özellikle Nokia’nın eski başarısından sonra teknoloji alanında önemli yatırımlar yaptı. Buna karşılık son yıllarda Finlandiya’nın en büyük başarılarından biri, çevre dostu teknoloji ve sürdürülebilirlik alanındaki atılımları. Temiz enerji sektörü ve çevre dostu inovasyonlar, dünya çapında dikkat çekerken, bu alandaki yatırımların artması elbette ki Finlandiya’nın global rekabet gücünü de artırıyor.
Öte yandan Finlandiya’nın eğitim sistemi, dünya çapında başarılarıyla biliniyor. Öğrencilere yönelik özgür düşünceyi ve yaratıcılığı teşvik eden, öğretmenlere büyük özerklik tanıyan ve eşitlikçi bir yaklaşımı benimseyen bu sistem, aynı zamanda iş gücü kalitesini doğrudan etkileyen bir faktör. Finlandiya’nın eğitimi, sadece okul sistemine odaklanmaktan ziyade aynı zamanda iş gücünün yetiştirilmesindeki verimli yöntemlerle ilerliyor. Yükseköğretimde inovasyon odaklı araştırmalar ve iş dünyasıyla güçlü bağlantılar, Finlandiya’nın eğitim sisteminin uzun vadeli ekonomik büyümeye katkı sağladığını gösteriyor. Ayrıca Finlandiya, teknolojik inovasyonda güçlü bir geçmişe sahip. Özellikle mobil teknolojiler ve yazılım geliştirme alanlarında önemli bir oyuncu olan ülke, dijitalleşme ve yapay zekâ alanlarında da öncülük ediyor. Ülkedeki teknoloji şirketleri, kamu ve özel sektör iş birliği ile inovasyon alanında sürekli olarak yeni çözümler üretmeye devam ediyor. Helsinki, aynı zamanda start-up’lar ve girişimciler için bir merkez haline geldi. Örneğin Finlandiya’daki teknoloji firmaları, dijital sağlık ve yapay zekâ uygulamaları gibi alanlarda önemli projelere imza atıyor. Bunun yanı sıra Finlandiya, yeşil teknolojiler ve sürdürülebilir enerji çözümleri konusunda da oldukça ileri bir seviyeye ulaştı. Finlandiya, küresel sürdürülebilirlik hareketinin öncülerinden biri. Ülke, doğaya saygılı üretim yöntemleri, düşük karbon salınımı ve çevre dostu ulaşım çözümleri ile dünyada örnek alınan bir model oldu. Finlandiya’da sürdürülebilirlik, yalnızca devlet politikalarının değil, aynı zamanda iş dünyasının da temel hedeflerinden biri. Bu bağlamda temiz enerji yatırımları, geri dönüşüm sistemleri ve çevre dostu teknolojilere yönelik yenilikçi projeler ülkenin ekonomik stratejisinin önemli bir parçası. Ekonomik istikrara sahip Finlandiya’nın yatırım fırsatlarını değerlendiren DEİK/Türkiye-Finlandiya İş Konseyi Başkanı Evren Dindiren Dönmez, AB üyeliği ve güçlü ticari ilişkilerinin avantaj sağladığına vurgu yapıyor.
“İSTİKRARLI BİR EKONOMİYE SAHİP”
Finlandiya’nın, istikrarlı ve yenilikçi bir ekonomiye sahip olduğunu dile getiren DEİK/Türkiye-Finlandiya İş Konseyi Başkanı Evren Dindiren Dönmez, “Hizmet sektörü yüzde 61,4’lük payla ekonominin en büyük itici gücü, sanayi ise yüzde 23,9’luk oranıyla önemli bir yer tutuyor. Özellikle metal, ormancılık, elektronik ve telekomünikasyon sektörlerinde güçlü bir geçmişe sahipler. 2023 verilerine göre, makine (11,9 milyar Dolar), enerji (7,8 milyar Dolar), elektrikli cihazlar ve kağıt ürünleri Finlandiya’nın en büyük ihracat kalemleri arasında. Ülkenin büyüme performansı son yıllarda dalgalı seyretse de, 2025 itibarıyla yüzde 2 oranında büyümesi bekleniyor. Özellikle teknoloji, sürdürülebilir enerji, sağlık ve mobil oyun sektörleri büyük yatırım potansiyeli taşıyor. AB üyeliği ve güçlü ticari ilişkileri sayesinde Finlandiya, yenilikçi fikirler ve teknoloji geliştirmek isteyen yatırımcılar için cazip bir merkez olmaya devam ediyor” diye konuştu.
REKABET GÜCÜNÜ ARTIRACAK BİR ADIM
Türkiye ile Finlandiya arasında yakın zamanda Reasürans İş birliği Anlaşması imzalandı. Anlaşmanın Türk şirketlerinin finansman erişimini kolaylaştırması ve üçüncü ülkelerdeki projelere daha kolay finansman sağlanması bekleniyor. DEİK ise bu anlaşmaya aracılık etti. Dönmez, bu süreçte söz konusu anlaşmanın ülkemize katkılarını şu sözlerle değerlendirdi: “Bu anlaşma, Türk şirketlerinin uluslararası projelerde finansman bulmasını kolaylaştırarak rekabet gücünü artıracak önemli bir adım. Firmalarımız, bu anlaşmayla üçüncü ülkelerde daha rahat finansman sağlayarak büyük projelere imza atabilecek. Türk Eximbank ve Finnvera arasındaki iş birliği, şirketlerimizin daha geniş bir finansal destek havuzuna erişmesini sağlayacak. Bunun, iki ülke arasındaki ticari ilişkileri derinleştirerek uzun vadeli iş birliklerine dönüşeceğini öngörüyoruz. Özellikle yenilenebilir enerji ve altyapı projelerinde Türk firmalarının daha fazla yer almasını sağlayacak bir süreç olacak.”
HEDEF TÜRKİYE’NİN İHRACATTAKİ PAYINI YÜKSELTMEK
Türkiye ile Finlandiya’nın ticari ilişkileri konusunda 2024 yılını değerlendiren ve 2025 hedeflerini aktaran Dönmez, “2024 yılında Türkiye’nin Finlandiya’ya ihracatı 534 milyon dolar olurken, Finlandiya’dan yapılan ithalat 1,2 milyar Doları geçti. En fazla ihraç edilen ürünler otomotiv (65,3 milyon dolar), elektrikli cihazlar (59,3 milyon dolar) ve makineler (54,3 milyon dolar) oldu. Öte yandan, Finlandiya’dan Türkiye’ye en çok ithal edilen ürünler kağıt-karton (248,5 milyon dolar), demir-çelik (201,2 milyon dolar) ve odun/lifli selülozik maddeler (192,4 milyon dolar) olarak sıralandı. 2025 için hedef, ticaret hacmini artırarak Türkiye’nin ihracattaki payını yükseltmek. Özellikle yenilenebilir enerji, dijitalleşme ve sürdürülebilirlik alanlarında yeni iş birlikleri geliştirilmesi planlanıyor. Türk firmalarının Finlandiya’daki teknoloji ve sanayi projelerine entegre olması ve doğrudan yatırım yapması, dış ticaret açığını dengeleme açısından büyük önem taşıyor” diye konuştu.
DEİK/Türkiye-Finlandiya İş Konseyi olarak iki ülke arasında iş fırsatları konusunda gündemlerini anlatan Dönmez, TÜBİTAK ve Finlandiya Teknik Araştırma Merkezi (VTT) arasındaki inovasyon iş birliği anlaşmasının hayata geçirilmesi için çalışmaların devam ettiğini bildirdi. Bu anlaşma ile iki ülkenin araştırma enstitüleri ve şirketleri arasında daha yakın bir teknoloji ve Ar-Ge iş birliği sağlanmasının amaçlandığını söyleyen Dönmez, “Özellikle çevre teknolojileri, sürdürülebilir üretim modelleri ve endüstriyel inovasyon alanlarında önemli fırsatlar oluşturulması hedefleniyor. DEİK/Türkiye-Finlandiya İş Konseyi olarak, önümüzdeki dönemde Türkiye ile Finlandiya arasındaki ekonomik iş birliğini daha da derinleştirmeyi hedefliyoruz. Özellikle yeşil ekonomi, dijitalleşme, yüksek teknoloji, eğitim ve inovasyon gibi alanlarda iki ülkenin birbirini tamamlayan güçlü yönlerinden faydalanarak, hem sürdürülebilir hem de karşılıklı kazanca dayalı bir ortaklık kurma arzusundayız. Amacımız yalnızca büyük şirketleri değil, aynı zamanda yeni yatırımcıları, girişimcileri ve iş dünyasına adım atmak isteyenleri de bu sürece dahil edebilmek. Bilgi paylaşımını artıracak, güvene dayalı ilişkiler kuracak ve somut iş birliklerine dönüşecek platformlar yaratmak, bu süreçte en çok önem verdiğimiz konular arasında yer alıyor” dedi.
“DOĞRUDAN YATIRIM MODELİ KRİTİK”
Finlandiya’nın, yüksek alım gücü, güçlü Ar-Ge altyapısı ve AB pazarına doğrudan erişim imkânı sunmasıyla Türk yatırımcılar için önemli fırsatlar barındırdığını dile getiren Dönmez, özellikle teknoloji, yenilenebilir enerji, sağlık, inşaat ve otomotiv sektörleri Türk firmaları için öne çıkan alanlar arasında olduğunu dile getirdi. Ancak Avrupa Ekonomik Alanı (AEA) dışından gelen yatırımcıların bazı yasal gereklilikleri karşılaması gerektiğine vurgu yapan Dönmez, “Lisans gerektiren sektörlerde faaliyet göstermek isteyen şirketlerin ilgili izinleri alması şart. Finlandiya’da otomotiv, elektrikli cihazlar ve makine sektörlerinde ciddi bir potansiyel var. Türkiye’nin bu pazarda daha fazla yer edinmesi için özellikle doğrudan ihracat ve yatırım modellerine yönelmesi kritik önem taşıyor” dedi.
FİNLANDİYA 8’İNCİ KEZ EN MUTLU ÜLKE OLDU
Finlandiya, Dünya Mutluluk Raporu’na göre üst üste sekizinci kez dünyanın en mutlu ülkesi seçildi. Anketör Gallup, Birleşmiş Milletler (BM) ve Oxford Üniversitesi Refah Araştırma Merkezi tarafından her yıl hazırlanan raporda, dünya çapında 140’tan fazla ülkeden toplanan veriler kullanıyor.
