AÇIK
Küresel ekonomik belirsizlikler ve jeopolitik gerilimler merkez bankalarını altın rezervlerine yöneltirken, ABD dolarının rezerv para birimi olarak cazibesi tartışılıyor, 2025 ve 2026 için altın mı yoksa dolar mı daha mantıklı sorusu gündemde.
Dünya Altın Konseyi’nin 2024 anketine göre, merkez bankalarının yüzde 95’i önümüzdeki 12 ay içinde altın rezervlerini artırmayı planlıyor, bu oran 2018’den beri en yüksek seviye. 2024’te merkez bankaları 1.000 tonun üzerinde altın satın alarak üçüncü yıl üst üste rekor kırarken, Türkiye 615 tonluk rezerviyle dünya sıralamasında ilk 10’da yer aldı.
Altına yönelişin temel nedenleri arasında jeopolitik riskler, yaptırımlar ve enflasyon endişeleri yer alıyor. Özellikle Rusya-Ukrayna savaşı sonrası ABD’nin ödeme sistemi yaptırımları, gelişen ülkeleri dolara bağımlılığı azaltmaya ve altını “bağımsızlık sigortası” olarak görmeye itti.
Ankete katılan merkez bankalarının dörtte üçü, dolar rezervlerinin önümüzdeki beş yıl içinde düşeceğini öngörüyor. Doların küresel rezerv payı yüzde 58’e gerilerken, altın euroyu geçerek ikinci en büyük rezerv aracı oldu, bu da merkez bankalarının stratejik varlık tahsisinde köklü bir değişim sinyali veriyor.
Jeopolitik gerilimler, özellikle ABD-Çin arasındaki ticaret savaşları ve Orta Doğu’daki çatışmalar, doların güvenli liman algısını zayıflatıyor. Merkez bankaları, altına yönelerek rezerv portföylerini çeşitlendirmeyi ve siyasi risklere karşı korunmayı hedefliyor.
Altının fiziksel bir varlık olması, depolama, güvenlik ve lojistik maliyetlerini beraberinde getiriyor. Ancak merkez bankaları, bu maliyetleri altının kriz dönemlerinde sunduğu istikrar ve güven karşılığında göze alıyor, 2024’te altın fiyatlarının ons başına 3.500 dolara ulaşması bu talebi destekliyor.
Analistler, 2025 sonuna kadar altının 3.600 dolara, 2026 ortasına kadar ise 4.000 dolara ulaşabileceğini öngörüyor. Türkiye’de yüksek enflasyon beklentisi ve kur korumalı mevduatın sona ermesi, bireysel ve kurumsal yatırımcıların da altına yönelmesini teşvik ediyor.
Merkez bankalarının yüzde 95’i, jeopolitik gerilimler, yaptırımlar ve enflasyon endişeleri nedeniyle 2025’te altın rezervlerini artırmayı planlıyor. Altın, doların güvenli liman algısının zayıfladığı bir ortamda “bağımsızlık sigortası” olarak görülüyor.
Merkez bankalarının dörtte üçü, dolar rezervlerinin önümüzdeki beş yıl içinde azalacağını öngörüyor. ABD-Çin gerilimleri ve yaptırımlar, doların küresel rezerv para statüsünü sorgulatırken, merkez bankaları portföylerini çeşitlendirmeyi tercih ediyor.
Altın, 2025 ve 2026’da jeopolitik ve ekonomik belirsizlikler nedeniyle güvenli liman olarak öne çıkıyor, fiyatların 4.000 dolara ulaşması bekleniyor. Ancak, altının depolama maliyetleri ve doların likidite avantajı, yatırım kararlarında dikkate alınmalı.
GÜNDEM KORİDORU
19 Temmuz 2025