Dev şirketlerin yönetim kurullarında kadının adı yok

Bugün yönetim kurullarında görev almak için ne gerekir? Eğitim, özverili çalışma ya da deneyim mi? Elbette bunlar da önemli ancak yeterli değil… Çünkü bugün yönetim kurullarında görev almak için bu saydığımız özelliklerin yanında bir de erkek olmak gerekiyor. Öyle ki yapılan bir araştırmaya göre BIST’te işlem gören 517 şirketin yönetim kurullarında kadın üye oranı yalnızca yüzde 17.9. 517 şirketin 179’unun tamamının yönetim kurulları erkekler tarafından oluşuyor. Rakamlar acı gerçeği bir kez daha yüzümüze vururken bu konu ile ilgili neler yapılabilir bir göz atalım…

6dk okuma
Türkiye'de İş Dünyası15.01.2024
Dev şirketlerin yönetim kurullarında kadının adı yok

Dünya nüfusunun yarısını kadınlar oluşturduğu halde ne yazık ki çalışma hayatında kadınlar, erkekler kadar temsil edilemiyor. Özellikle üst seviye yönetim pozisyonlarında görülen cinsiyet dengesizliğindeki makas her geçen gün açılıyor. Kadınların güçlendirilmesi ve ekonomik hayata erkeklerle eşit derecede katılımlarının desteklenmesi günümüzün en önemli konuları arasında yer alır. Kaleme aldığımız bu yazımızda kadınların iş yaşamına katılmasından ziyade üst düzey pozisyonlarda eşit seviye söz sahibi olamamasının detaylarını inceledik. Kadınların iş yaşamına girmeleri artık her kesim tarafından destekleniyor ve bu alandaki çalışmalar her geçen gün artıyor. Ancak maalesef ki kadın-erkek işsizlik oranları incelendiğinde kadınların iş yaşamındaki temsiliyetlerinin erkeklere oranla bir hayli az olduğu görülüyor. İş yaşamına katılmayı başarmış kadınlarda da karşımıza başka bazı problemler olduğu çıkıyor. Bu problemlerin başında ücret farkları ve üst düzey pozisyonlardaki çarpıcı azlık dikkat çekiyor. Üstelik kadınların, çevreye duyarlılığı, şeffaflığı ve tüketici odaklı davranış biçimleri yönetim kurullarında fark oluşturabilecek özellikleri arasındayken ve bu özellikler satış gelirlerinin artması, iflas riskinin azalması gibi artılar sağlayacakken bu oranların neden bu kadar az olduğunu anlamak mümkün değil elbet. Bugün bir kadın işe başlamak istese ya da bir iş kurmak istese öncelikli olarak ne gerekir? Sermaye ya da finansal okuryazarlık mı? Maalesef ki değil… Bugün bir kadın işe başlamak istediğinde önce evdeki sorumluluklarını yerine getirmesi ve ardından evde bulunan eşinin onayını alması gerekir. Yani ne yazık ki, sorumluluklarımız bize önceliğin ev yaşamımız ve onay almamız gerektiğini söyler. Burada önemli ve öncelikli olan konu ise sosyal ve kültürel ön yargılarla mücadele edilmesi olmalı. Zihinlerde bir değişim olmadan bu konunun yakın zamanda çözüme kavuşması ise ne yazık ki bir hayalden ibaret olur.

 İŞ HAYATINDA FIRSAT EŞİTLİĞİ SAĞLANMALI

Hem işte hem de eğitimde fırsat eşitliğinin konuşulduğu şu günlerde kadın istihdam oranlarının yeterli seviyede olmadığını söyleyen Türkiye Kadın Girişimciler Derneği (KAGİDER) Başkanı Esra Bezircioğlu, yaptıkları araştırmaya değinerek şu ifadeleri kullandı; “Geçtiğimiz aylarda Sabancı Üniversitesi iş birliği ile ‘Türkiye’de Kadınların İşgücüne Katılımı: Genel Eğilimler, Bölgesel ve Demografik Farklar, Tutumlar’ başlıklı rapor hazırladık. Bu rapor Türkiye'de kadınların işgücüne katılımına dair mevcut durum, bölgeler arasındaki ekonomik, sosyal ve demografik farklar ve bunların zaman içindeki dönüşümüne dair çarpıcı veriler içeriyor. Rapor Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) Hane Halkı İşgücü Anketleri 2021 verilerine göre hazırlandı. Rapora göre Türkiye’de 15 ve daha yukarı yaştaki işgücüne katılım oranı toplam yüzde 51,4; bu oran erkeklerde yüzde 70,3, kadınlarda ise sadece yüzde 32,8. Türkiye’de kadınların işgücüne katılım oranları OECD ortalamasının çok altında kalıyor. Raporda kadınların istihdam edildikleri işlerin nitelik ve beceri taleplerine bakıldığında, son 10 yılda yüksek nitelikli işlerde istihdamın azaldığı, düşük nitelikli işlerde ise istihdamın arttığı görülüyor. 2004-2021 yılları arasında niteliksiz işlerde kadın istihdamı yüzde 3 artarken, nitelik gerektiren işlerde kadın istihdamı yüzde 21’lerden yüzde 11’lere geriliyor. Yönetici pozisyonundaki kadınların oranı 2004 yılında yüzde 7 iken 2021 yılında bu oran yüzde 20 seviyesine ulaşıyor. Bu oran 2021 yılı için OECD ülkelerinin ortalamasının yüzde 33,7 altında. İster girişimci olsun ister profesyonel çalışsın, kadınların ekonomiye katılımının önünde finansa ve eğitime erişimdeki zorluklar, rol model ve network eksikliği, çocuk ve yaşlı bakım sorumluluğu, kadına karşı şiddet gibi birçok engel var. Kadınların cesaretini en fazla kıran da erkeği hayatın merkezine koyarak kadını ikinci plana atan ataerkil kültür. Bu bakış açısı, kadının iş hayatında potansiyelini tümüyle gerçekleştirmesinin önündeki temel engeli oluşturuyor. Bir kadın çalışmak veya iş kurmak istediğinde, önce evdeki sorumluluklarını yerine getirmesi ve ardından evdeki erkeğin onayının olması gerekiyor. Sosyal ve kültürel ön yargılarla kararlı bir şekilde mücadele edilmeli.”

“EŞİT İŞE EŞİT ÜCRET POLİTİKASI SAHİPLENİLMELİ”

 Kadın istihdamını artırmak için gereken adımlara değinen Bezircioğlu, “Kadın istihdamını artırmak için kadınların eğitime, bilgiye erişimi, dijitale adaptasyonu desteklenmeli. Toplumsal cinsiyet eşitliği için kararlılıkla çalışmalar yürütülerek, genç kızlara, kadınlara önce ailede sonra eğitim sürecinde daha sonra da iş hayatında fırsat eşitliği sağlanmalı. İş yerlerinde eşit işe eşit ücret politikası sahiplenilmeli, cam tavanlar kaldırılmalı, süt odaları ayrılmalı, kreş uygulamaları yapılmalı. Kadınların iş gücüne katılmaları ve girişimci olmaları sadece kendileri için değil, dünya ekonomisinin büyümesi için de çok önemli. Girişimciler, toplumların refahına katkıda bulunarak büyük bir ekonomik katkı sağlarlar. McKinsey danışmanlık firmasının son raporuna göre kadın girişimciler iş yaratan, yenilikçiliği teşvik eden ve eşitsizlikleri azaltan çarpan etkileri yaratmalarının yanı sıra 2030 yılına kadar küresel ekonomiye 13 Trilyon ABD Doları ekleme potansiyeline sahipler. Kadın girişimcilerin desteklenmesi, sadece toplumsal cinsiyet eşitliği açısından değil ekonomik açıdan da kritik bir rol oynuyor. Bu nedenle kadın girişimcileri desteklemek, Türkiye'nin ekonomik büyümesini artırmak için de çok değerli” dedi. KAGİDER’in kadınların iş yaşamında etkin rol oynaması için yürüttükleri çalışma ve projelerinden de bahseden Esra Bezircioğlu, “KAGİDER olarak hedefimiz, kadının üreterek ve varlığını özgürce ortaya koyarak tüm karar süreçlerinde etkin rol aldığı bir dünya yaratmak. Bunun için de 2024 yılında da hiç durmadan projeler gerçekleştirmeye, eğitim ve mentorluk çalışmalarımıza devam edeceğiz. Profesyonel hayata girmek üzere olan, üniversite öğrencisi ya da mezun kadınlar için Sanofi Türkiye ile 13 yıldır düzenlediğimiz Geleceğin Kadın Liderleri projemiz var. Bu çerçevede eşit fırsatlara ulaşmakta zorlanan genç kadınları iş hayatına hazırlamak için kapsamlı bir eğitim ve mentorluk programı düzenliyoruz. Bu sene 250 başvuru aldık. Kadın istihdamına katkıda bulunmak amacıyla yürütülen bu projedeki mezunlarımızın sayısı bin 700’ü aştı” diye konuştu. Kadın girişimcilerin dijitalleşmesine çok önem verdiklerini dile getiren Esra Bezircioğlu, kadın girişimcilerin dijital alanlardaki olgunluk seviyelerinin ölçüldüğü ve işletmenin dijital olgunluk seviyesinin Türkiye'deki bölgesel ve sektörel ölçütlerle karşılaştırılmasına olanak sağlayan dijital barometreyi hayata geçirdiklerini söyledi. Bezircioğlu, ortaya koydukları bu proje ile bir taraftan kadın girişimcilerin dijitalleşme çalışmalarını hızlandırırken diğer taraftan daha çok kadının teknoloji alanında girişimci olması için çalışacaklarını belirtti.

SÜRDÜRÜLEBİLİRLİK VE YEŞİL İŞ GÜNDEMİMİZDE

 Önümüzdeki 20 yıl içinde gündemlerinde çok önemli bir başlık daha olduğunu dile getiren Esra Bezircioğlu, bunu şu şekilde açıkladı; “Bizim gelecek 20 yıl için gündemimizde çok önemli bir başlık daha var: Bu da sürdürülebilirlik ve yeşil iş. Kadının üreterek, varlığını özgürce ortaya koyarak tüm karar süreçlerinde etkin rol aldığı bir dünya hayal ediyoruz ve bu dünyayı yaratmaya odaklandık. Bu hedefimizi hayata geçirirken yeşil iş prensiplerini uygulama önceliğimiz olacak. Bu alanda da çeşitli projeleri hayata geçireceğiz.” Son olarak kadınların güçlenmesine giden yolda ekonomik desteklerin önemine dikkat çeken Bezircioğlu, sözlerini şu şekilde tamamladı; “Kadınlar kendi işlerini kurarken önlerine birçok engel çıkıyor. Finansal erişimde yaşanan sıkıntılar bunların başında geliyor ve kadın girişimciler için çok önemli bir sorun oluşturuyor. Bizim eğitim programlarımızda bu kaynaklara nasıl erişileceğini, finansal kaynak bulmak için en etkili sunumların nasıl yapılacağını anlatan modüllerimiz var. Bu alanda kadın girişimcilere ciddi bir bilgi ve eğitim desteği sunuyoruz. Bütün bunlardan yararlanmalarını tavsiye ederim. İşini kurmuş büyütmek isteyen bir kadın girişimcinin önünde kamu ve özel sektörde satın alma süreçlerinde daha çok erkek tedarikçilere başvuruluyor olması gibi engeller de var. Bu dezavantajları ortadan kaldırmak zorundayız. Toplumsal cinsiyet eşitliğini sağlamak, genç kızlara, kadınlara önce ailede, sonra eğitim hayatında ve daha sonra da iş yaşamında fırsat eşitliği sağlamak, kadın girişimciler için teşvik programları gerçekleştirmek çok önemli.”

TÜYİD’DE 15 KİŞİLİK YÖNETİM KURULU’NUN 10’U KADIN

2023 Temmuz ayı itibarıyla kadınların işgücüne katılım oranının yüzde 27'den yüzde 36'ya yükseldiğini söyleyen TÜYİD Yatırımcı İlişkileri Derneği Başkanı Başak Öge, “TÜİK verilerine göre, yönetici pozisyonundaki 2021 yılında yüzde 20,7 olduğunu da biliyoruz. Bu rakamlara bakıldığında, yeterli seviyede demek çok mümkün değil. Kadınların kendilerini ve yetkinliklerini gösterebilmeleri için, onlara inanan toplumsal yapıya ve şirket yönetimlerine ihtiyaçları var. Yine TÜİK istatistikleri bize, toplumsal yapıda hala kadının asıl görevinin çocuk bakımı ve ev işleri olduğuna inanan yüzde 40’lık bir erkek görüşü olduğunu söylüyor. Böyle olunca da ilerleyiş ve yetkilendirilme anlamında zorluklar yaşanabiliyor” dedi. Yönetim kurullarında kadın ağırlığının artmasının şirket kârlılıklarına yansıdığı su götürmez bir gerçek olarak karşımızda duruyor. Buna rağmen şirketlerin bu yöndeki kararlılıklarını değerlendiren Öge, şunları söyledi; “SPK Yönetim kurullarında yüzde 25 kadın olmasını önerse de; son yapılan araştırmaya göre Türkiye’de halka açık şirketlerde toplam 2 bin 734 yönetim kurulu üyesinin sadece 435’inin kadın üyelerden oluştuğunu görüyoruz. Bunların yaklaşık yarısı da, aile içinden olduğu için bu göreve sahip olabilmiş. Bu kapsamda kadınlara, aile dışından da olsa, daha çok güvenilmesine ihtiyaç var. Bilindiği üzere, yönetim kadrolarında cinsiyet çeşitliliği bakımından ilk yüzde 25’lik dilimde bulunan şirketler, en alt çeyrekte bulunan şirketlere kıyasla yaklaşık yüzde iki daha yüksek yıllık gelir artışına sahip. Ayrıca bu şirketlerin FAVÖK marjları aynı gruptan yüzde 3 daha yüksek. Kadınların yükselmesi için; doğru göreve doğru yönlendirmelerin yapılabilmesi amacıyla şirket içi programlar oluşturulabilir, sayı sınırlamaları verilebilir ve cinsiyet eşitliği kurum kültürü olarak şirket kültürüne entegre edilebilir. Bu sayede, soruda yer aldığı şekilde, iş süreçlerinde denge oluşturulabilir ve oluşan sürdürülebilir istikrar ile de kârlılıkların artırılması sağlanabilir.” Kadınların güçlenmesine giden yolda ekonomik desteğin önemine değinen Başak Öge, sözlerini şu şekilde sürdürdü; “Kadınların ekonomik bağımsızlıklarının, özgüvenlerini desteklediği gibi, daha sağlıklı aile ve toplumsal ilişkiler kurmalarına da katkı sağladığı biliniyor. Bu da farkındalığı yüksek, bilinçli ve yaşadığı dünyaya daha duyarlı toplumların oluşması için kilit bir rol. Bu doğrultuda, kadının ekonomik bağımsızlığının ve gücünün varlığını sürdürülebilir kılmak, tüm ülkeler için kritik önemde. Aynı şekilde, bu konunun sürdürülebilirlik açısından önceliklendirilmesi, şirket stratejilerine ve kurum kültürüne entegre edilmesi gereklidir.” Son olarak Yatırımcı İlişkileri Derneği hakkında bilgi veren Öge, sözlerini şu şekilde sonlandırdı; “Türkiye'de yatırımcı ilişkileri ile ilişkili kitleleri kurumsal ve bireysel platformda bir araya getirerek bir referans merkezi olmak, mesleki bilgi üretmek ve yatırımcı ilişkileri uygulamalarında dünya standartlarına ulaşmak amacıyla faaliyetlerimizi yürütüyoruz. Derneğimizin 15 kişilik Yönetim Kurulu’nun 10’u da kadın üyeden oluşuyor. Rakamların gösterdiği şekilde, kadınların iş ve yönetim süreçlerine dahil olması bizim için çok önemli. Her kurum ve kuruluşun, aynı dikkat ve özeni göstererek, cinsiyet eşitliğinin getirdiği faydayı gözeterek yol almasının, daha iyi iş sonuçlarına ulaşılmasında da katkı sağlayacağını düşünüyoruz.”

Yorum Yaz