Analiz

2024 yılında yapay zekâ ile ilgili neler konuşacağız?

Gelecek üzerine spekülasyonlar üretmek eğlenceli olabilir. Tutarlı tahminlerde bulunmak ise faydayı artırmanın yanı sıra olası zararı azaltmak bakımından da değerlidir. Savunma, enerji, haberleşme, ulaşım gibi kritik sektörler başta olmak üzere ekonomi, ticaret ve sosyal yaşam başlıkları söz konusu olduğunda tahminler – hele ki başkalarının önünde doğru tahminleme – kişiler, şirketler ve elbette devletler düzleminde stratejik avantajlar sağlayabilir.

6dk okuma
Türkiye'de İş Dünyası03.02.2024
2024 yılında yapay zekâ ile ilgili neler konuşacağız?

Bugün bilgi ve iletişim teknolojileri bütün sektörlerin altlığı olmuş durumda. Bilişime akıl giydiren “Yapay Zekâ” teknolojisi de bütün bu teknolojilerin bazası. Artık, bütün diğer teknolojiler yapay zekâ üzerinde yükseldiği için bu teknolojinin geleceğine, uygulamalarına ve getireceklerine dair yapılacak tahminlemeler oldukça kıymetli. İhlas Holding Bilgi Teknolojileri Genel Müdür Yardımcısı Cüneyt Deliktaş, Türkiye’de İş Dünyası dergisi için yapay zekayı masaya yatırdı. 

Deliktaş; “Yapay zekâ ile insanlık ana teması “otonomi” olan yeni bir yaşam platosuna geçmekte; çarpan etkisi çok yüksek olan bu teknolojinin “dönüştürücü”, “hızlandırıcı” ve “verimliliği artırıcı” özellikleriyle erişilen yeni platoda yerini alamayan şirketlerin ve hatta devletlerin varlıklarını devam ettirmeleri dahi mümkün olmayacaktır, diyerek en sert spekülasyonu en baştan yapalım. Varlık – yokluk ekseninde yapılan bir değerlendirmeden daha sert hangi tahminleme olabilir ki?” diye konuştu.

BÜYÜK SAVAŞA DOĞRU AKAN ZAMAN

Yapay zekâda güvenilirlik sorunun hep konuşulacağını söyleyen Cüneyt Deliktaş; “2024 yılında yapay zekâ teknolojisinin farklı türlerini ve farklı sektör uygulamalarını her gün biraz ama bu teknolojinin “güvenilirlik” sorunsalını hep konuşacağız. İnsan gözünden daha iyi görmeye başlayan, insan kulağından daha iyi duyan, insandan çok daha iyi ve çok daha hızlı öğrenir hale gelen yapay zekânın insanı tedirgin etmemesi şaşırtıcı olurdu” dedi.

2024 penceresinden yapay zekayı değerlendiren Deliktaş, bunları şu şekilde açıkladı; “İnsanlığın adalet ve müşterek faydada buluşamadığı durumda dördüncüsünün “baltalarla” yapılacağı iddia edilen büyük savaşa doğru akan zamanın 2024 penceresinde yapay zekâ hep gündemde olacak:

  • Geçtiğimiz yıl boyunca gündemde olan “üretken yapay zekâ” uygulamalarının kullanımının - fikri mülkiyet tartışmaları eşliğinde – artacağını; iş dünyası, eğitim ve toplum üzerinde güçlü etkilerinin olacağını söylemek işten bile değil. Zira; tasarım süreçlerini hızlandırıcı, kişiselleştirilmiş eğitim ve pazarlamada üretkenliği artırıcı, pazara çıkış süresini kısaltıcı bir dizi değer önerilerine sahip. Hastalık temelli modern tıbbın, sınıf ve sınıflandırma tabanlı modern eğitimin yapay zekâ ile kişiselleştirilmesi, enteresan ve belki kaderin bir cilvesi olarak insanı merkeze alan disiplinler-arası bakışın (hastayı esas alan, öğrenciye odaklanan kadim tıp ve eğitim anlayışına dönüşümün de) tetikleyicisi olabilir.
  • “Derin sahte” metinlerin, video ve fotoğrafların 50’den fazla ülkede seçimin olduğu 2024 “süper seçim yılında” yaygınlaşması, toplumsal hareket ve provokasyonlara alet edilmesi, para piyasalarında manipülasyon aracı olması şaşırtıcı olmayacaktır. Sosyal medya uygulamalarının üzerine inşa edildiği “yankı odalarında” pozitif geri beslemeyle kuvvetlenen ve derinleşen politik kutuplaşmaları çözmekte yetersiz kalacak olsa da derin sahte görüntüleri gerçek zamanlı olarak tespit edebilen yapay zekâ ürünleri tasarımcılarını farklılaştıracaktır.
  • Yapay zekâdaki ilerlemelerin kod geliştirme kolaylığını daha da artıracağı, uçtan buluta kadar sunucusuz gibi yeni programlama modellerinin geliştirilebileceği 2024’teki temel beklentiler arasında.
  • Zorlu ortamlarda insanların yerini alacak otonom ve hibrit sistemlerin; özellikle sürüş, laboratuvar çalışmaları, tarım gibi alanlarda yaygınlaşmasını bekleyebiliriz. Bu yöndeki gelişmeler belli alanlardaki işgücü eksikliğinin olumsuz etkilerini hafifletebileceği gibi tehlikeli işlerin insan hayatı üzerindeki olumsuz risklerini de ortadan kaldırabilecektir. Elbette madalyonun diğer yüzünde sensör füzyonu, entegrasyon kabiliyeti, hızlı hesaplama ve hızlı karar alma yetenekleriyle birlikte otonom savaş makineleri durmakta.
  • Düşük güçlü yapay zekâ hızlandırıcılarının otonom sürüş araçları, yapay zekâ robotları, veri merkezleri, akıllı telefon ve oyunlar için pratik, bütünleşik, uygun maliyetli, uzun vadeli güvenilir hesaplamada temel bileşenler olması bekleniyor. Çalışması ve soğutması için büyük güç tüketilen yapay zekâ birimlerinin ve sunucularının hem sürdürülebilirlik ve karbon nötürlüğü hem de daha az pil şarjına sahip pratik sistemlere dönüştürülebilmesi ihtiyacı var.”

YAPAY ZEKÂ UÇUŞA GEÇİYOR

Pazarda benimsenme sürecini çoktan tamamlamış olan yapay zekâ, her ne kadar içinde güvenliğe ve geleceğe dair kuşkular barındırsa da uçuşa geçme aşamasında. Ancak; sorunları, talepleri, fırsatları, etkileri, sürdürülebilirliği, önerdiği çözüm ve iş fırsatları ile bu teknolojinin istenen hıza ulaşması için aşması gereken temel sorunları da var.

Bu sorunların başında etik düzenlemelerin ve regülasyonların geldiğini aktaran Deliktaş, “2024 Dünya Ekonomi Forumunun küresel risk raporunda aşırı hava olaylarını takip eden ilk riskin ‘yapay zekâ ile üretilen yanlış ve/ya yanıltıcı bilgi’, ikincisinin de ‘sosyal ve/ ya politik kutuplaşma’ olması oldukça anlamlı ve son derece uyarıcı. Yapay zekâ teknolojisi içerdiği riskler sebebiyle bilinçli olarak çoğunlukla adının önüne eklenen “güvenilir”, “sorumlu” veya “açıklanabilir” sıfatlarıyla anılmakta. Etik ise güvenilir, tarafsız ve önyargısız ise sorumlu, algoritmaları şeffaf ise açıklanabilir. Peki, yapay zekânın güvenilir, sorumlu ve açıklanabilir olmasını kim, nasıl teminat altına alacak? Elbette, hukuk ile. Yaşam nereye doğru evrilirse, bir süre sonra, hukuk oraya girerek birlikte onurlu yaşamı tesis edecek kuralları inşa eder. Ubis Societas İbi lus: Nerede toplum varsa, orada hukuk vardır. İhtiyaçların teknolojik ‘hızlandırıcıyla’ süratle değiştiği günümüzde hukuki düzenlemeler ile hayatın işleyişi arasındaki fark zaman zaman açılabiliyor, boşluklar oluşabiliyor. Tanımsız alan anlamına gelen hukuki boşluk, insan ve toplum üzerinde belirsizlik, kaygı ve güvensizliğe sebep oluyor. Her gün bir önceki günden daha hızlı dönen ve küçülen yerkürede hukukun da süratle yapay zekâ ile evrilmekte olan teknolojik, ekonomik ve sosyal yaşamı düzenlemek üzere “yeni platoya” ulaşmasına ihtiyaç var” diye konuştu.

Analiz
Yorum Yaz