Gault&Millau ödüllü Del Mare, deniz ürünlerinin en taze hâliyle şeflerin maharetli ellerinde sanat eserine dönüştüğü bir mekân. Günlük olarak seçilen ve mevsime uygun hazırlanan deniz mahsulleri, hem göze hem de damaklara hitap eder. Menüde her damak zevkine uygun bir seçenek bulmak mümkün: levrek marin, avokadolu karides başlı başına bir görsel şölen sunan lagos, alevler eşliğinde askıda pişen balıklar, izlemeye değer bir gösteri sanki… Boğazın maviliğine nazır bir masada, istakoz, kalkan, dülger veya zengin içerikle hazırlanmış sarıkanat eşliğinde İstanbul’un zarif yüzünü deneyimlemek mümkün. Mezeler, şefin özel dokunuşlarıyla hazırlanan, benzersiz lezzetler sunuyor. Damaklarda unutulmaz izler bırakacak, hiç tadılmayan eşsiz Tahinli Patlıcan, Karides Söğüş, Nazuktan, Cibes, Rum haydarisi, Çıtır Fava, Barbun Taco, Biber Borani, Reyhanlı Kuru Cacık gibi mezelerle sofralar şenleniyor. Restoranın tatlı menüsü de en az ana yemekler kadar etkileyici. Özellikle, tatlı tutkunu misafirlerin aklını başından alacak “Kadayıfa Sarılı Baklava” ve Fındık Kremalı Profiterol” Del Mare’nin son vuruşu gibi.
Del Mare’nin büyüsü, mutfağından çıkan şahane tabakların da üstünde sunduğu atmosferde saklı. Tarihi bir yapının otantik dokusu, modern çizgilerle harmanlanmış. Bu da mekâna ayrı bir zarafet ve huzur katıyor. Geniş camlar, denizin masalsı manzarasını adeta mekânın bir parçası haline getiriyor. Deneyimli personelin güler yüzlü hizmeti, burada geçirilen her anı unutulmaz kılıyor. Misafirlerin Del Mare’de bulduğu şey, sıradan bir akşam yemeğinden çok daha fazlası. Burası, özel anların kutlandığı, evlenme tekliflerinin unutulmaz kılındığı, dostlarla uzun sohbetlerin yapıldığı bir adres.
Özel Taş Salon’unda nişan ve söz kesme gibi önemli günlerde unutulmaz bir atmosfer oluşturmanın yanı sıra, samimi ve romantik akşam yemekleri için de ideal bir mekân olan Del Mare, her türlü değerli anıyı daha da anlamlı kılacak, özel bir deneyim sunar. Boğaz hattında pek çok restoran bulabilirsiniz, ama Del Mare’nin konumu ve manzarası sizi her seferinde büyüler. Güneşin batışıyla birlikte, deniz ışık oyunlarına sahne olurken, Del Mare’deki her masa bir sahneye dönüşür. Şef Serkan Pakkan ve ekibinin hazırladığı tabaklar, bu sahnenin başrolleridir. Geleneksel İstanbul balıkçılığının modern yorumlarını, zengin mezeler ve şahane ana yemeklerle sunan Del Mare, adeta bir gastronomi merkezi hüviyetindedir. Del Mare Restaurant’ın başında çok değerli bir isim olan Erdal Torunoğulları ile balık lezzetleri eşliğinde keyifli bir sohbet yaptık. “ODTÜ Gıda Mühendisliği bölümünde eğitimine devam ederken, 1988 yılında Hollanda’ya yerleşerek ticaret hayatına atılan Erdal Torunoğulları, 2013 yılında Beşiktaş Kulübü A.Ş. Başkanlığına seçilen Fikret Orman’ın yönetim listesinde yer almıştır. Kulübün yönetimindeki Futbol Dış İlişkilerden Sorumlu Yönetim Kurulu Üyesi olarak görev yapan Erdal Bey, evli ve üç çocuk babasıdır.”
Erdal Torunoğulları kimdir, kendinizi tanıtır mısınız?
1991 yılından beri aile olarak otelcilik sektöründeyiz. Kökenlerim, Anadolu’nun kadim kenti Kars’a, dayanıyor. İşlerimiz otelcilikle sınırlı değil elbette Del Mare Restaurant ve Simtronic gibi. Edelstaal Group’un çatısı altında, farklı milletlerden dostlarla; İngilizler, Hollandalılar ve İtalyanlarla ortaklıklar kurduk. Dünyanın dört bir yanına yayılan, 25 ülkede 32 firmayı kapsayan bu dev yapıyı oluşturduk. Erdal Torunoğulları olarak bu aile firması olan Edelstaal Group’ta Başkan Yardımcılığı ve Ceo’luk görevi yapmaktayım. Bünyemizde bulunan 40 yılı aşkın köklü geçmişiyle Simtronic, kaliteli ürünleri ile mutfaklara şıklık katıyor.
Del Mare Restaurant hakkında bilgi verebilir misiniz?
Çok uzun yıllardan beri Boğaz hattının farklı noktalarında, birbirinden özel performansa sahip restoranlara giderim. Çünkü boğaz beni etkiler. Yirmi yıl kadar önce kurulan Del Mare Restaurant ile tanışmam bu vesileyle oldu. 2022’de, mekânı işleten dostlarla kurduğumuz güzel bir bağ sayesinde, bu tarihten itibaren burayı ben ve ortağım Volkan Süt ile devralarak yönetmeye başladım. O günden bu yana, Del Mare’nin mutfağını ve atmosferini daha da önemlisi denizle iç içe olan lezzetinin heyecanını yaşıyorum. Burası konum açısından boğazın incileri sayılan 2 köprüyü de aynı anda görme imkanına sahip. Oturduğunuz vakit kendinizi teknede farz ediyorsunuz. Restoranımızın adı, İtalyanca ve İspanyolcada “denizden gelen” anlamına gelen Del Mare kelimesinden ilham alıyor. Bu isim, mekânın bir nevi Boğaz’la kurduğu derin bağ ve deniz ürünlerine olan tutkusunu simgeliyor.
Böylesine muhteşem bir yerde restoran sahibi olma fikri nerden çıktı?
Misafirlerimle bu mekânda bir araya gelmek, benim için bambaşka bir deneyim. Burayı devralmadan önce, mekânın kendine özgü atmosferinin kaybolmasına üzülmüştüm. Ancak, sonrasında bizimle birlikte biraz zaman ve özenle, burayı yeniden canlandırdık. Artık mekân, daha önceki güzel günlerine geri dönüyor. Misafirlerimiz, mekânın samimi atmosferini çok seviyor ve sık sık olumlu geri dönüş yapıyorlar. Hatta birçok misafirimizin sosyal medyada olumlu yorum yapması bizi çok mutlu ediyor. Ayrıca, Serkan Pakkan gibi yetenekli bir şefle çalışmak büyük bir şans. Ankara’dan buraya gelerek mutfağımıza renk katan Serkan Bey’e teşekkür ederiz.
Çok başarılı olduğunuzu görüyorum, bunu neye bağlıyorsunuz?
Öncelikle, balık restoranlarına farklı bir bakış açısı getiriyor, açık mutfağımızla lezzetlerin doğrudan gözler önünde hazırlandığına tanıklık etmenizi sağlıyoruz. Mutfakta tazeliğe verdiğimiz önem, mevsimin sunduğu en leziz deniz ürünlerini sofralara taşımamızı sağlıyor. Şefimizin seçkin damak tadı ve deneyimiyle, denizden sofraya uzanan bu yolculukta, her bir lokmanın tazeliği ve lezzeti garanti altına alınıyor. Serkan Şef’e bu konuda tam yetki vererek, mutfaktaki özgünlüğe olan inancımızı gösteriyoruz. Zira biliyoruz ki, iyi bir mutfakta, şefin yeteneği kadar, kullanılan malzemelerin kalitesi de büyük önem taşıyor. Mutfak kadar, misafirlerimizi karşılayan salon ekibimiz de mekanımızın ayrılmaz bir parçası. Çağlar Bey liderliğindeki güler yüzlü personelimiz, her bir misafirimize özel ilgi göstererek, onların kendilerini evlerinde hissetmelerini sağlıyor. Lezzetli bir yemek kadar, samimi bir hizmet de unutulmaz bir deneyim için vazgeçilmez unsurlar. Misafirlerimizin bizden ayrılırken yüzlerindeki gülümseme, başarımızın en büyük kanıtı.
Del Mare Restaurant’ın mutfağından bahseder misiniz?
Misafirlerimizin lezzet arayışındaki en önemli durağı, şüphesiz ki mutfağımızdır. Onlar, lezzet yolculuklarında şefimizin ustalığına emanet olmayı tercih ediyorlar. ‘Şefime bırakıyorum’ sözünün sıkça duyulması, bize duyulan güvenin en güzel kanıtı. Misafirlerimiz, şefimizin damak zevkine ve deneyimine güveniyor. Bu güven, şefimizi de daha inovatif ve titiz olmaya teşvik ediyor. Zira biliyor ki, ona verilen bu yetki, aynı zamanda büyük bir sorumluluk. Bu nedenle, mutfağımıza gelen her ürün, titizlikle seçiliyor ve en taze haliyle kullanılıyor. Misafirlerimizin beklentilerini aşmak için gösterdiğimiz çaba, saygılı ve samimi bir hizmet anlayışıyla birleştiğinde, başarımızın sırrını oluşturuyor.
Restoranınız fine dining bir mekân mıdır? Restoranın genel konsepti hakkında bilgi verir misiniz?
Misafirlerimiz tarafından sıklıkla ‘fine dining’ olarak nitelendirilen restoranımız, bu tanımlamayla gurur duymaktadır. Biz, mutfağımızdaki lezzetlerle ve sunduğumuz deneyimle bu unvanı hak ettiğimize inanıyoruz. Özellikle Türkiye’nin seçkin ailelerinin tercih ettiği bir mekân olmak, bizim için büyük bir onur. Balık, evrensel bir lezzet olmasına rağmen, Türk mutfağının bu lezzete kattığı özgün dokunuşlar, onu benzersiz kılıyor. Bu bağlamda, misafirlerimize sunduğumuz deniz ürünleri ziyafetiyle, Türk mutfağının zenginliğini dünya mutfağına sunmanın mutluluğunu yaşıyoruz. Mutfakta denizlerin tüm lezzetleri bir araya geliyor. Şefimizin özgün dokunuşlarıyla hayat bulan mezelerimiz, klasiklerin ötesine geçerek, damaklara unutulmaz bir deneyim yaşatıyor. Türk mutfağının balıkla olan uyumu, mezelerimizde en güzel şekilde kendini gösteriyor. Hollanda’da uzun yıllar yaşamış biri olarak, oradaki balık restoranlarıyla kıyasladığımda, burada tattığım lezzetlerin eşsiz olduğunu söyleyebilirim. Özellikle ‘Askıda Balık’ adını verdiğimiz, meşe odunun ateşinde yavaş yavaş pişirilen eşsiz lezzetimiz, damaklarda derin izler bırakıyor.
GÜNDEM KORİDORU
04 Aralık 2024