Türkiye İstatistik Kurumu’nun (TÜİK) açıkladığı verilere göre, Türkiye ekonomisi 2024 yılında %3,2 oranında büyüyerek OECD’nin en hızlı büyüyen iki ekonomisinden biri oldu ve 18 çeyrek kesintisiz büyüme serisini sürdürdü. Cumhurbaşkanı Yardımcısı Cevdet Yılmaz, sosyal medya üzerinden yaptığı açıklamada, bu büyümenin Orta Vadeli Program (OVP) hedeflerine yakın gerçekleştiğini, milli gelirin 1,3 trilyon doları, kişi başı milli gelirin ise 15 bin doları aştığını duyurdu.
SANAYİ VE İÇ TALEBİN BÜYÜMEYE KATKISI
Türkiye ekonomisi, 2024’ün dördüncü çeyreğinde %3 oranında büyüyerek yılı %3,2’lik bir artışla tamamladı ve siyasi istikrarın sağladığı öngörülebilirlik sayesinde 15 yıldır, çeyreklik bazda ise 18 çeyrek boyunca kesintisiz büyüme gösterdi. Cevdet Yılmaz, bu dönemde sanayi sektörünün %1,4’lük büyüme ile önceki çeyreklerdeki daralmayı tersine çevirdiğini, iç talebin ise 3,8 puanlık katkı ile ekonomik dinamizmi desteklediğini vurguladı. Sanayi sektöründeki bu pozitif ivme, üretim ve istihdam açısından önemli bir kazanım olarak öne çıkarken, bu toparlanmanın ihracat odaklı politikalarla da desteklendiğini gösteriyor. Yılmaz, mevsim ve takvim etkilerinden arındırılmış verilere göre büyümenin bir önceki çeyreğe göre hız kazandığını ve bu durumun ekonominin dayanıklılığını kanıtladığını belirtti.
İç talepteki sağlıklı toparlanma, enflasyonist baskı oluşturmadan büyümeyi destekledi; toplam tüketim %3,3, sabit sermaye yatırımları ise %3,9 oranında artış gösterdi. Yılmaz, kamu tüketiminin %1,2 ile sınırlı tutulmasının, enflasyonla mücadelede mali disipline verilen önemin bir yansıması olduğunu ifade etti. Özellikle sanayi sektörünün yeniden büyüme patikasına dönmesinin, dezenflasyon sürecine zarar vermeden ekonomik aktiviteyi canlandırdığına işaret ediyor. Türkiye’nin 2024’te OECD’de İspanya ile birlikte en hızlı büyüyen ekonomi olması, büyüme kompozisyonunun dengeli bir yapıya kavuştuğunu ve dış talebin de pozitif katkı sunduğunu ortaya koyuyor.
NET İHRACAT VE SEKTÖREL PERFORMANSIN ROLÜ
Net mal ve hizmet ihracatı, 2024 genelinde büyümeye 1,1 puanlık katkı sağladı; ancak dördüncü çeyrekte enerji ithalatındaki artış nedeniyle bu etki bir miktar zayıfladı. Yılmaz, ihracatın büyümeyi destekleyen önemli bir unsur olmaya devam ettiğini, ithalatın ise kontrol altında tutulduğunu belirtti. Üretim yönünden bakıldığında, inşaat dahil hizmetler sektörü %2, tarım sektörü %4,7 oranında büyüme kaydederken, sanayi sektörünün pozitif dönüşü dikkat çekti. Tarımın güçlü performansı, gıda arz güvenliği açısından kritik bir kazanım olarak öne çıktı.
Yılmaz, iş gücü piyasasının ekonomik faaliyetlerden olumlu etkilendiğini, istihdamın yaklaşık 1 milyon kişi artarak işsizlik oranının 2012 sonrası en düşük seviyesine gerilediğini ifade etti. İş gücü ödemelerinin milli gelir içindeki payı, bir önceki yıla göre 5 puan artarak %34’e yükseldi; bu, emeğin büyümeden aldığı payın arttığını gösteriyor.
