Sabancı Üniversitesi Kurumsal Yönetim Forumu’nun 2010 yılından bu yana Türkiye çalışmalarını üstlendiği CDP’nin 2023 yılı İklim Değişikliği ve Su Programı Türkiye sonuçları ile bu konudaki lider şirketleri açıklandı.
Garanti BBVA’nın ana sponsorluğunda Türkiye faaliyetlerini gerçekleştiren CDP Türkiye’nin 2023 yılına ait analizlerini ve bulgularını içeren “İklim Değişikliği & Su Programı 2023 Türkiye Sonuçları Raporu” ve CDP’nin Global Derecelendirme Metodolojisine göre belirlenen CDP Global ve CDP Türkiye Liderleri kamuoyu ile paylaşıldı.
Etkinlikte açıklanan sonuçlara göre, Türkiye’den raporlama yapan şirketlerin emisyon verilerinde bir iyileşme trendi olduğu paylaşıldı.Geçen yıla göre emisyonlarında artış raporlayan şirketlerin oranı yüzde 25’e düşerken, önceki yıl raporlanan yüzde 51’lik orana kıyasla önemli ölçüde ilerleme kaydedildiği vurgulandı. Ek olarak, şirketlerin yüzde 53’ü emisyonlarında azaltım olduğunu raporlardı ve bir önceki yıl azaltım raporlayan şirketlerin sayısını neredeyse ikiye katladı.
Şirketlerin yüzde 93’ü iklim kaynaklı potansiyel fırsatları belirledi. Ancak, iklimle alakalı tanımlanan toplam risk miktarının (811), raporlanan fırsatların (251) 3 katından fazla olduğu gözlemlenmekte. Bu durum, Türkiye’de iklimle ilgili risk ve fırsat algısı arasında önemli bir fark olduğunu gösteriyor.
Şirketlerin yüzde 65’i, biyoçeşitlilik konusunu yönetim kurulu düzeyinde ya da üst düzey bir yönetici atayarak ele almış. Ayrıca, şirketlerin yüzde 54’ü, biyoçeşitliliği korumayı amaçlayan girişimleri açıkça desteklemiş ve bu kapsamda halka açık bir taahhütte bulunmuş.
Şirketlerin yüzde 81’i su çekimlerini üçüncü tarafların kaynaklarından sağlarken, genellikle suyu yine üçüncü tarafların alanlarına deşarj ediyor (yüzde 81). Şirketlerin yüzde 62’si suyunu önceden arıtma yapmadan üçüncü tarafların alanlarına deşarj ederken, yüzde 12’si herhangi bir arıtma işleminden geçirmeden suyunu doğrudan doğal çevreye bırakıyor. Bu tablo, Türkiye’de şirketlerin atık su deşarj yönetimini sorumlu bir şekilde yapmayı ve öncelikleri arasına almaları gerektiğini vurguluyor.
Şirketlerin yüzde 66’sı plastikle ilgili hedefler belirlerken, bu hedeflerin çoğu plastik ambalaj ve atık yönetimine odaklanıyor. Raporlanan hedef metrikleri arasında en yaygın olarak, tek kullanımlık plastik ürünlerin ortadan kaldırılması (yüzde 21) ve kullanılan/üretilen plastik ambalajın toplam ağırlığının azaltılması (yüzde 16) metrikleri yer alıyor.
CDP Türkiye Konferansı bu yıl “CDP’de Yeni Dönem: İklim Raporlamasından Doğa Raporlamasına Geçiş” teması ile gerçekleştirildi. CDP, 2024 yılında, tüm raporlama temalarını (iklim değişikliği, su yönetimi, ormansızlaşma) bir araya getirerek şirketler için yeni ve bütünleşik bir kurumsal soru setine geçiş yaptı.
Konferansın açılış konuşmasını yapan Garanti BBVA Sürdürülebilirlik Lideri Seray İmer, “İklim krizi dünyamız için en önemli risklerin başında gelirken; biyoçeşitlilik, orman alanlarının varlığı, suyun ve plastiklerin yönetimi gibi konular da büyük önem taşıyor. CDP, şirketleri artık iklim raporlamasından bütünleşik doğa raporlamasına doğru yönlendirmek istiyor. CDP Türkiye’nin ana destekçisi olarak ülkemizin raporlama yaklaşımındaki ilerlemesini takip etmek bizler için ayrı bir mutluluk. CDP’ye yanıt vererek şeffaflığını ve kararlılığını ortaya koyan tüm şirketlerin örnek teşkil ettiğine inanıyor, lider şirketlerimizi tebrik ediyor, bu pozitif trendin gelecek yıllarda da katlanarak büyümesini temenni ediyorum.” dedi.
AB regülasyonları perspektifinden sürdürülebilirlik raporlamasının gelişim ve dönüşümünü aktaran, Avrupa Finansal Raporlama Danışma Grubu (EFRAG) Sürdürülebilirlik Raporlama Kurulu Başkanı Patrick de Cambourg, “Biliyoruz ki uzun vadede standart kurumsal raporlama ancak iki bacaklı olduğunda etkili olabilir. Bu bacakların ilki gelişmiş olan finansal raporlama; ikincisi ise hali hazırda gelişmekte olan sürdürülebilirlik raporlamasıdır. İki bacaklı bu sistemin yürümesi ise bu raporlamalar arasında etkili bir koordinasyonun sağlanmasına bağlıdır.” şeklinde konuştu.
CDP Avrupa’dan Sorumlu Raporlama Başkanı Ariane Coulombe ise, “Türkiye’de, şirketlerin CDP aracılığıyla çevresel verilerini gönüllü olarak raporlamalarına dair belirgin bir trend görüyoruz. Bu çok önemli çünkü raporlar aksiyon almak için gerekli olan veriyi sağlıyor. Pazarın olgunlaşmasının bir yansıması olarak, Türkiye’deki şirketler giderek daha fazla şeffaflığın iklim değişikliği karşısında eyleme geçmek için temel adım olduğunu kabul ediyor. Bu şeffaflık, şirketler için sermayeye erişimi sağlar ve iş verimliliğini artırır” diyerek gönüllü yapılan raporlamaların önemine dikkat çekti.
İklim ve doğanın eş zamanlı olarak ele alınması gerektiğini dile getiren CDP Türkiye Ülke Programları Yöneticisi Mirhan Köroğlu Göğüş, raporlamanın doğanın bütün bileşenlerini, ekosistemlerini ve biyoçeşitliliğini de içerecek şekilde olmasına vurgu yaptı.
Çevre alanında dünyanın en prestijli listelerinden biri olan CDP Global A listesine Türkiye’den 23 şirket girmeyi başardı. Bu şirketlerden; Aydem Yenilenebilir Enerji, Brisa, Mavi, Migros ve Yapı Kredi hem iklim değişikliği hem de su güvenliği kategorilerinde Global A listesine girerek dünya genelinde 61 lider şirket arasında yer almayı başardı.
Türkiye’den 18 şirket İklim Değişikliği Programı kapsamında A notunu alan 358 Global A Şirketi arasına girmeyi başardı. Su Güvenliği Programı kapsamında ise 101 Global A şirket arasına Türkiye’den 10 şirket girdi. Ayrıca, 32 şirket İklim Değişikliği ve Su Güvenliği kategorilerinde A- derecelendirme notunu alarak CDP Türkiye Liderleri listesine girmeyi başardı. 11 şirket ise CDP Tedarikçi İlişkileri Derecelendirmesi (SER) kategorisinde A notunu alarak SER liderleri arasında yer aldı.
GÜNDEM KORİDORU
25 Kasım 2024