KAPALI
AA muhabirinin edindiği bilgiye göre, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı ile Ticaret Bakanlığı iş birliğiyle hazırlanan broşür, işletmelerin yeşil dönüşüm süreçlerine dair kapsamlı bilgiler sunuyor. Bu çalışma, özellikle AB uygulamalarından zarar görmemek için KOBİ ve ihracatçıların izlemesi gereken yolları aydınlatıyor.
Karbon yoğun sektörler, 2026 yılı ile birlikte yeni bir döneme adım atacak. Sınırda Karbon Düzenleme Mekanizması (SKDM) kapsamında, AB’ye ihracat yapan şirketlerin karbon emisyonlarını hesaplama ve raporlama zorunluluğu başlayacak. Bu düzenleme, demir-çelik, alüminyum, çimento, gübre, hidrojen ve elektrik sektörlerinde faaliyet gösteren firmaları doğrudan etkileyecek.
Bu sektörlerde üretilen ürünlerin karbon emisyonları için fiyat belirlenecek ve bu mali yükümlülük 2026’nın başından itibaren geçerli olacak. Firmaların, SKDM raporunda ürün türüne göre miktar, menşe ülke, üretici tesis bilgileri ile emisyon ve karbon ücreti tutarlarını belirtmesi gerekecek.
Bu yeni düzenlemeler, işletmelerin çevresel sorumluluklarını artırırken, aynı zamanda ihracat yaparken karşılaşabilecekleri maliyetleri de dikkate almalarını gerektiriyor.
Karbon emisyonlarını azaltmak veya dengeleyici önlemler almak, firmaların rekabet gücünü koruyabilmeleri için kritik öneme sahip. Bu nedenle, işletmelerin mevcut üretim süreçlerini gözden geçirmesi ve gerekli teknolojik yatırımları yapması bekleniyor.
AB’nin sürdürülebilir ürün inisiyatifi, tasarımda sürdürülebilirliği ön plana çıkarıyor. Gıda, yem ve medikal ürünler dışındaki tüm ürün grupları için enerji ve kaynak tüketimini azaltma, uzun ömürlü ve geri dönüştürülebilir olma gibi özellikler piyasaya arz koşulu haline gelecek. Bu bağlamda, özellikle demir çelik, alüminyum, tekstil, mobilya gibi sektörlerde ekolojik tasarım kuralları belirlenecek.
AB pazarına giriş için “dijital ürün pasaportu” uygulaması hayata geçirilecek; bu pasaport, ürünlerin yaşam döngüsü hakkında bilgiler içerecek ve karekodla erişilebilir olacak.
Bu uygulama, Türk ihracatçılarının AB mevzuatlarına uyum sağlamasını ve dijital ürün pasaportu için gerekli verileri hazırlamasını gerektiriyor. Ayrıca, 2027 yılı itibarıyla bataryalar için “dijital batarya pasaportu” zorunluluğu da gündemde.
Bu değişiklikler, ürünlerin üretimden son kullanıma kadar olan tüm aşamalarında çevresel etkilerin minimize edilmesini hedefliyor ve Türkiye’nin ihracatçılarının bu yeni düzenlemelere uyum sağlaması, pazar erişimlerini ve rekabet güçlerini koruyabilmeleri açısından büyük önem taşıyor.
Tekstil ve hazır giyim sektörleri, AB’nin iklim değişikliğine karşı öncelikli alanları arasında yer alıyor. “Sürdürülebilir ve Döngüsel Tekstil Stratejisi” kapsamında, 2030 itibarıyla zorunlu uygulamalar başlatılacak. Bu strateji, tekstil ürünlerinin uzun ömürlü, geri dönüştürülebilir ve çevreye zararsız olmasını amaçlıyor; aynı zamanda “fast fashion” modelinin terk edilmesi ve yenilikçi geri dönüşüm süreçlerinin teşvik edilmesi planlanıyor. Bu sektörlerde faaliyet gösteren işletmeler, ürünlerini bu kriterlere uyarlamak durumunda kalacak.
SKDM, AB’ye ihracat yapan şirketlerin, ürün üretimindeki karbon emisyonlarını hesaplaması ve raporlaması gereken bir düzenlemedir. 2026 yılından itibaren uygulanacak ve karbon yoğun sektörler için mali yükümlülükler getirecek.
Dijital ürün pasaportu, ürünlerin yaşam döngüsü hakkında bilgiler içeren ve karekodla erişilen bir belgedir. AB pazarına girişte, özellikle ekolojik tasarım kurallarına uyum sağlama ve çevresel etkileri azaltma amacıyla zorunlu hale gelecek.
Tekstil sektöründe “Sürdürülebilir ve Döngüsel Tekstil Stratejisi” ile ürünlerin uzun ömürlü, geri dönüştürülebilir ve çevreye zararsız olması hedefleniyor. 2030’da zorunlu hale gelecek uygulamalarla, “fast fashion” yerine sürdürülebilir üretim ve tüketim modelleri teşvik edilecek.
GÜNDEM KORİDORU
08 Mayıs 2025