Adalet Bakanlığı tarafından hazırlanan Cebri İcra Kanunu Taslağı, mevcut İcra ve İflas Kanunu’nda kapsamlı değişiklikler öngörerek, özellikle konkordato sürecinde alacaklı ve borçlu menfaatleri arasında adil bir denge kurulmasını amaçlıyor. Taslak, borçluların ödeme güçlüğü nedeniyle insan onurunu zedeleyici veya orantısız kısıtlamalara maruz kalmasını önlemeye odaklanırken, dijitalleşme ve UYAP sistemi gibi teknolojik yeniliklerle borç tahsilatını hızlandırıp kolaylaştırmayı hedefliyor. Ayrıca, uzmanlaşmış mahkemelerin kurulmasıyla süreçlerin daha verimli ve adil yürütülmesi sağlanacak, usul kuralları ise hem adaletin hem de etkinliğin artırılması amacıyla iyileştirilecek. Bu düzenlemelerle konkordato sistemi daha şeffaf, hızlı ve dengeli hale getirilmeye çalışılıyor.

EKONOMİDE FIRSATLAR VE RİSKLER MASADA
Hazırlanan taslağın yürürlüğe girmesiyle Türkiye’deki borç tahsilatı ve iflas hukukunda köklü değişiklikler bekleniyor. Konkordatonun ekonomiye etkisi uzun süredir tartışılsa da net bilimsel bir sonuca ulaşılamadı. 2018’den 2025 Ağustos sonuna kadar toplam 19.697 konkordato başvurusu yapılırken, yalnızca 1.398’i tasdikle sonuçlandı; 748’i iflasla ve 4.258’i retle sonuçlandı. Hâlen 8.120 başvuru geçici mühlet, 5.273 başvuru ise kesin mühlet sürecinde. Başvuruların büyük kısmının başarısız sonuçlanması, konkordatonun beklentileri karşılamadığına dair önemli bir işaret olarak değerlendiriliyor.

MAL KAÇIRMA KALKANI GÜÇLENİYOR
Konkordato uzmanı ve eski Konya Baro Başkanı Avukat Mustafa Aladağ, konkordato ilan edecek firmaların süreci istismar etmemesi için belirli bir mali güce sahip olması gerektiğini vurgulayarak, “Böyle bir yola girecek firmanın cebinde en az bir milyon lira olmalı” ifadesini kullandı. Aladağ, konkordato başvurusu öncesinde bazı firmaların alacaklıları zarara uğratacak şekilde borç-alacak düzenlemeleri yaparak mal kaçırdığını belirtti. Yeni yasa taslağında, konkordato komiserlerine mali raporların gerçek durumla uyumunu denetleme sorumluluğu getirilmesini olumlu bulduğunu söyleyen Aladağ, ayrıca denetim kuruluşlarının da verdikleri raporlardan sorumlu tutulması gerektiğini ifade etti. Bu adımların, sürecin güvenilirliği ve alacaklı haklarının korunması açısından kritik olduğunu dile getirdi.
