11 ilimizi etkileyen 6 Şubat depremlerinin ikinci yıldönümünde Türkiye İnşaat Malzemesi Sanayicileri Derneği (Türkiye İMSAD) Yönetim Kurulu Başkanı Tayfun Küçükoğlu, açıklamalarda bulundu. Deprem felaketinin açtığı yaraların hala taze olduğunu belirten Küçükoğlu, “53 bin 537 vatandaşımızı kaybetmenin acısını yüreklerimizde yaşamaya devam ediyoruz. Bir gözümüz daima deprem bölgemizin üzerinde, toplumumuzun ihtiyaçlarını karşılamak adına üzerimize düşen sorumlulukları yerine getirmeye her daim hazırız’’ dedi.
Deprem coğrafyasında yer aldığımızı belirten Tayfun Küçükoğlu, “Depremler maalesef ülkemizin bir gerçeği. Türkiye’de her yıl 20-25 bin adet deprem gerçekleşiyor. Nüfusumuzun en az yüzde 90’ı ise fay hatlarının doğrudan etki alanı içerisinde yaşamını sürdürüyor. Bu gerçeğin farkında olarak, büyük kayıplar ve yıkımlar yaşamamak için depreme hazırlıklı olmak birincil görevimizdir. Bunun yolu da duyarlılığımızı her zaman en üst seviyede tutmaktan geçiyor. Hem şehirlerimizi ve yaşam alanlarımızı depreme dirençli hale getirmeliyiz hem de toplumumuzu depreme karşı hazır tutmalıyız. Deprem gerçeğiyle yaşama kültürünü 7’den 70’e tüm toplumumuzda var etmeliyiz’’ ifadelerini kullandı.
Deprem olgusunun her zaman Türkiye’nin değişmez ana gündem maddelerinden biri olması gerektiğini vurgulayan Tayfun Küçükoğlu, şunları söyledi: ‘’Depremin yerini ve zamanını önceden bilme gibi bir şansa sahip değiliz. Dolayısıyla yaşamsal faaliyetlerimizi her an deprem olacakmış gibi düzenlemeliyiz. Bu noktada hem kamu kurumlarının hem de STK’ların depreme karşı halkımızı bilinçlendirmesi ve farkındalığı artırması gerekiyor. Tatbikatlar, seminerler, eğitimler, medya kampanyaları gibi birçok çalışma sistemli ve sürekli olarak yürütülmelidir. Muhtarlıklardan başlayarak şehrin bütününe yayılacak afet eğitim programları hayata geçirilmelidir. Okullar, iş yerleri, hastaneler, sosyal mekanlar gibi önemli kamusal alanlarda depreme hazırlıklı olma kampanyaları yürütülmeli, toplumsal farkındalık hep dinamik tutulmalıdır. Özellikle eğitim müfredatında yer alan depremle mücadele ile ilgili konular daha fazla ve daha etkili yer almalıdır.’’
Depreme dirençli şehirler için kentsel dönüşümün aciliyet taşıdığına dikkat çeken Tayfun Küçükoğlu, “Öte yandan, kentsel dönüşümün sadece yapı değişikliğini değil, ekonomik, politik, kültürel, toplumsal dinamikleri de barındıran bir süreç olduğunun bilinciyle hareket etmeliyiz. Dikkat edilmesi gereken birçok kritik nokta bulunuyor. Öncelikle planlama, çevre düzenlemesi, altyapı ve atık yönetimi gibi faktörler özenle yönetilmelidir. Dönüşümün sürdürülebilir olması da gerekiyor. Yeşil alanların korunması, enerji verimliliği ve çevre dostu bina anlayışı hem ülkemizin hem de dünyamızın geleceği için kritik önem taşıyor. Binalarımızı dönüştürürken döngüsel ekonomiye geçişi de sağlayabiliriz. Doğru yapılanma ile ülkemizin enerji verimli hale getirilmesine de katkı sunabiliriz” diye konuştu.
Tayfun Küçükoğlu sözlerini şöyle tamamladı, “Öncelikle 20 milyon insanımızın yaşadığı megakentimizi ve deprem riski taşıyan tüm diğer şehirlerimizi bir an önce depreme hazırlamalıyız. Konuya ilişkin bilim insanlarımız da sürekli uyarılarda bulunuyor. Hazırlıksız yakalanacağımız depremlerin sonuçları kuşkusuz çok ağır olacaktır. Geleceğimizi riske atmamak için, tüm tarafların iş birliği halinde bu gündeme yoğunlaşması gerekiyor’’ dedi.
GÜNDEM KORİDORU
12 Mart 2025