AÇIK
Türk tekstil ve hazır giyim sektörü, son yıllarda küresel ekonomideki dalgalanmalar ve artan rekabet koşulları nedeniyle önemli bir dönüşüm sürecinden geçiyor. Bu dönüşümün en dikkat çekici ayaklarından biri ise üretim kapasitesinin Mısır gibi daha uygun maliyetli ülkelere kaydırılması. Uluslararası Hazır Giyim Federasyonu (IAF) Başkanı Cem Altan, bu stratejik değişimi ve Türkiye’ye yansımalarını detaylı bir şekilde anlattı.
Cem Altan, Türkiye ve Mısır arasında kurulan “tekstil köprüsünü” değerlendirirken, durumun hem olumlu hem de olumsuz yönleri olduğunu belirtti. Altan’a göre, Türkiye’nin ihracat ve üretim gücünün başka bir ülkeye kayması, kısa vadede ülkenin ekonomik çıkarları açısından istenmeyen bir durum: “Olumsuz çok yönü var. Çünkü Türkiye’nin ihracatı, üretim gücü başka bir ülkeye kayıyor. Bu Türkiye için iyi bir şey değil.”
Bu kayışın temel nedenleri arasında dünya genelin- deki talep daralması ve Türkiye’nin diğer rakip ülkelere göre “pahalı kalması” gösteriliyor. Altan, müşterilerin daha uygun fiyatlı üretim arayışına girmesiyle Türk firmalarının da işlerini kaybetmemek adına yeni bölgelere yönelmek zorunda kaldığını ifade etti.
Altan, bu gelişmenin aslında 10-15 yıl önce öngörülen bir senaryonun gerçekleşmesi olduğunu vurguladı. “Biz bunu zaten 10 sene önce de söylüyorduk. Yani Türkiye’nin ileride organizatör ülke olacağı ve know-how’ını, işte tasarım gücünü kullanıp satışını yapacağını ama üretimi başka ülkelerde yapacağını söylüyorduk” diyen Altan, geçmişte Bulgaristan ve Romanya gibi komşu ülkelere yönelimin olduğunu, şimdi ise Mısır’ın en rekabetçi seçeneklerden biri haline geldiğini belirtti.
Mısır’daki bu yeni yönelimin arkasında, Türk firmalarının 20-25 yıl öncesine dayanan köklü tecrübeleri yatıyor. Altan, “Mısır’da da bizim bir know-how’ımız var. Çünkü Mısır’a 20-25 sene önce bazı firmalarımız gitti, oralarda fabrikalar kurdular, üretim yerleri kurdular ve gayet başarılı bir şekilde orada o işlerini yapıyorlar” sözleriyle bu deneyimi aktardı. Yeni arayış içindeki ihracatçıların da Mısır’da partnerler bulduğunu veya doğrudan yatırım yaptığını ekledi. Altan, bu durumun sonunda paranın yine Türkiye’ye gireceğini ancak gönüllerinin üretimin tamamen burada yapılmasından yana olduğu- nu dile getirdi.
Mısır’a yönelimin en önemli sebeplerinden biri, şüphesiz ki işçilik maliyetlerindeki büyük fark. Bu büyük farkın, müşterilerin Türkiye’den kaçmasına neden olduğunu ifade eden Altan, “Umarım bu durum geçici bir şeydir” dedi. Ancak Altan, durumun kalıcı olması halinde Türkiye’nin bir organizasyon firması, “organizatör ülke” olacağını ve tasarım, know-how ve kontrol satarak servis sağlayacağını belirtti.
Türk müşterilerinin Türkiye’ye olan güveni de bu geçişte önemli bir rol oynuyor. Altan, müşterilerin Türki- ye’deki üreticilerin know-how’ına güvendiğini ve üretimlerin Türk firmalarının kontrolünde Mısır’da yapılmasını tercih ettiklerini vurguladı.
Altan, Mısır’a yönelimin geçici olup olmayacağı soru- suna, ekonominin dinamik yapısını ve jeopolitik olayları işaret ederek yanıt verdi. Yıllar önce de Mısır’a yoğun bir akış olduğunu ancak sonrasında kesildiğini hatırlatan Altan, “Jeopolitik olaylar ne olur bilinmez. Dünya her zaman değişik şeylere açık, sürprizlere açık” diyerek belirsizliğe dikkat çekti. Ancak Altan, Mısır’ın ileride Türkiye’nin ihracatını daha da artıracak bir yer olmasını umduğunu, böylece Türkiye’deki işlerin tekrar canlanabileceğini ve Mısır’ın ek bir kapasite sağlayabileceğini belirtti.
Türk tekstil sektörünün en büyük sorunlarından biri ise işgücü kaybı. Altan, “Son iki senedir sanıyorum, 300 bin kişiye yakın işçi sektörden çıkmış. Bunları geri getirmek çok zor” dedi. Bu durumun, Türkiye’de işler açılsa bile sektörün eski kapasitesine ulaşmasını zorlaştıracağını vurgulayan Altan, bu nedenle daha ucuz organize edilebilecek ülkelerde genişlemenin faydalı olacağını ifade etti.
Altan, Mısır dışında Bulgaristan ve Romanya gibi Avrupa Birliği üyesi ülkelerin de alternatif pazarlar olduğunu belirtti. Bu ülkelerin, Türkiye’den daha ucuz ve kontrol edilebilir olduğunu söyledi. Rusya-Ukrayna savaşının bitmesi halinde Özbekistan’ın da iyi bir üretim bölgesi olabileceğini, Azerbaycan’da da yeni firmaların başladığını ekledi. Altan, “Çevremizde çok üretimi dağıtabileceğimiz, organize edebileceğimiz komşularımız var” dedi.
Afrika pazarına yönelik artan iş birliklerinin tekstil açısından bir alternatif olup olamayacağı sorusuna ise Altan, “Afrika çok yeni, çok tecrübesiz” yanıtını verdi ve orada bir zaman harcamak gerektiğini belirtti
Mısır’ın bu iş ortaklığından beklentileri hakkında konuşan Altan, Mısırlıların oldukça memnun olduğunu ve şanslı olduklarını dile getirdi. “Mısır memnun tabii çünkü Türkiye hazır ürün götürecek oraya, onların istihdamını artıracak” sözleriyle Mısır’ın beklentilerini özetledi.
Röportajda ayrıca ikiz dönüşüm (dijitalleşme ve yeşil dönüşüm) konusu da ele alındı. Altan, bir ülkenin yeşil dönüşüme girmesi için mutlaka dijitalleşmesi gerektiğini vurguladı. Yeşil dönüşümün sadece karbon emisyonu veya su tasarrufuyla sınırlı olmadığını, aynı zamanda tedarik zincirindeki şeffaflık ve izlenebilirlik gibi un- surları da kapsadığını belirtti. Bu dönüşümlerin yatırım gerektirdiğini ve şirketlerin kâr etmesi halinde yatırım yapabileceğini ifade etti.
Altan, geri dönüşüm konusunda Türkiye’nin öncü bir ülke olduğunu ve yıllar öncesine dayanan bir altyapıya sahip olduğunu dile getirdi. Özellikle Avrupa ülkelerine yapılan geri dönüştürülmüş ipliklerden üretilen ürünlerle Türkiye’nin bu alanda tecrübeli olduğunu vurguladı. Ancak Altan, Avrupa Birliği’nin geri dönüştürülmüş ürün kullanımına dair getirdiği yeni düzenlemelere karşı hazırlıklı olunması gerektiğini belirtti.
Tekstil ve hazır giyim sektörünün geleceğine dair belirsizliğin hakim olduğunu belirten Cem Altan, devam eden savaşlar ve yüksek enflasyonun küresel talepte ciddi daralmalara yol açtığını ifade etti. İnsanların alım gücünün düşmesiyle giyimin öncelikler listesinde son sıralara gerilediğini söyledi.
Bu koşullar altında Altan, sektörün gelecekteki rotasını “az adet, daha kaliteli üretim” olarak çizdi. “Benim için sürdürülebilirlik, üretimi daha değerli kılacak şekilde az adette yapmak, daha kaliteli yapmak, daha kullanılabilir yapmak” diyen Altan, “fast fashion”dan (hızlı moda) uzaklaşılması gerektiğini vurguladı. Fast fashion’ın hem sürdürülebilir olmadığını hem de israfa yol açtığını belirtti. Altan, sektörün daha az adetle, daha kaliteli ürünler yaparak kâr elde etme- si ve hem müşterilerin hem de dünyanın bundan karlı çıkması gerektiğini savundu. Ayrıca, ürünlerin yakılmaması, atılmaması ve geri dönüştürülmesi gerektiğinin altını çizdi.
Altan, Türkiye’nin yeni teknolojilere ve dijitalleşmeye yatırım konusunda Çin’den sonra ikinci veya üçüncü sırada olduğunu belirterek, ülkenin bu konudaki potansiyeline dikkat çekti. Ancak yatırım iştahının düşük olmasının bir sorun teşkil ettiğini de ekledi. Büyük firmaların (Inditex, H&M gibi) Türkiye’ye olan bağlılığının devam edeceğini, çünkü Türkiye’nin yakınlık ve risk yönetimi açısından sunduğu avantajların, Uzak Doğu’dan daha ucuz almaktan kaynaklanabilecek riskleri dengelediğini vurguladı.
Türk tekstil sektörünün geleceği, küresel rekabet koşulları ve maliyet avantajları doğrultusunda Mısır’a uzanan yeni bir rotada şekilleniyor. Uluslararası Hazır Giyim Federasyonu (IAF) Başkanı Cem Altan’ın da işaret ettiği bu stratejik değişim, iki ülke arasındaki ticari köprünün ne kadar sağlamlaştığını gösteren önemli bir etkinliğe sahne oldu. İlk kez düzenlenen Türkiye–Mısır Giyim B2B Etkinliği, İstanbul’da büyük bir ilgiyle gerçekleştirildi.
Apparel Export Council of Egypt (AECE) ve Ren Sourcing organizasyonuyla hayata geçirilen bu özel etkinlik, Türk moda ve tekstil endüstrisiyle Mısırlı konfeksiyon üreticilerini aynı platformda buluşturarak önemli iş birliklerine zemin hazırladı. Toplantıda, Cem Altan’ın da vurguladığı gibi, Türkiye’nin bir “organizatör ülke” olma yolundaki adımları ve üretimini daha uygun maliyetli ülkelere kaydırma stratejisi somut bir karşılık buldu.
Ren Sourcing kurucusu Sibel Ege, “Bu tür bir b2b organizasyonunun ilk kez yapılması, iki ülke arasındaki ticaretin güçlenmesine önemli bir katkı sağlıyor. Bu platformun gelecekte daha da büyüyerek sektör için vazgeçilmez bir buluşma noktası haline geleceğine inanıyorum” dedi.
İki gün boyunca yoğun ilgi gören etkinlikte, 20 Mısırlı giyim üreticisiyle 200’e yakın Türk markası ve satın alma ofisi bire bir görüşme fırsatı yakaladı. 300’den fazla ziyaretçinin katıldığı organizasyonda toplam görüşme sayısı 500’ün üzerine çıkarken, katılımcılar geleceğe dönük yeni sipariş potansiyelleri için önemli adımlar attı. Bu buluşma, Cem Altan’ın sözünü ettiği “paranın yine Türkiye’ye gireceği” öngörüsünü destekler nitelikteydi.
Etkinlikteki katılımcılar, yüksek üretim kapasitesi, rekabetçi fiyatlar ve hızlı teslimat gibi avantajlarla öne çıkan Mısır tekstil sektörüne ilginin giderek arttığını belirtti. Özellikle Türkiye’deki asgari işçilik maliyetlerinin Mısır’a göre neredeyse iki kat fazla olması, Türk firmalarını bu rotaya yönlendiren temel nedenlerden biri olarak öne çıkıyor. Türk markalarının sürdürülebilir, güvenilir ve yakın coğrafyadan kaynak bulma yönündeki beklentileriyle örtüşen bu buluşma, uzun vadeli iş ortaklıklarının temelini oluşturdu.
Ren Sourcing Kurucusu Sibel Ege, “Bu tür bir B2B organizasyonunun ilk kez yapılması, iki ülke arasındaki ticaretin güçlenmesine önemli bir katkı sağlıyor. Büyük bir titizlikle ve özveriyle planladığımız etkinlikte, hem katılımcılardan hem de üreticilerden aldığımız tebrikler ve teşekkürler bizi çok mutlu etti. Bu platformun gelecekte daha da büyüyerek sektör için vazgeçilmez bir buluşma noktası haline geleceğine inanıyorum” dedi.
Türk firmalarının Mısır’daki üretimleri başarıyla sürdürmesi ve müşterilerin Türkiye’deki üreticilerin know-how’ına güvenerek üretimlerin Türk firmalarının kontrolünde Mısır’da yapılmasını tercih etmeleri, bu iş birliğinin sağlam temeller üzerine kurulduğunun bir göstergesi.
Bu buluşma, Türk tekstil sektörünün karşı karşıya olduğu işgücü kaybı (son 2 yılda 300 bine yakın işçinin sektörden ayrılması) gibi sorunlara da bir çözüm sunuyor. Cem Altan’ın belirttiği üzere, daha ucuz organize edile- bilecek ülkelerde genişleme, Türkiye’deki işler açılsa bile sektörün eski kapasitesine ulaşmasını kolaylaştırabilir. Mısır’ın yanı sıra Bulgaristan, Romanya ve gelecekte Özbekistan gibi ülkelerin de alternatif pazarlar olarak değerlendirilmesi, Türk tekstil sektörünün üretim ağını çeşitlendirmesine olanak tanıyor.
Etkinlikte ele alınan ikiz dönüşüm (dijitalleşme ve yeşil dönüşüm) konusu da, Türk tekstil sektörünün gelecekteki stratejilerini belirlemede önemli bir yer tutuyor. Türkiye’nin geri dönüşüm konusunda köklü bir altyapıya sahip olması ve yeni teknolojilere yatırım konusundaki potansiyeli, Mısır ile kurulan bu köprünün sürdürülebilir bir başarıya ulaşması için kilit rol oynayacak.
Bu tarihi buluşma, Türk tekstil sektörünün küresel rekabetteki konumunu güçlendirme ve yeni pazarlara açılma arayışında önemli bir kilometre taşı oldu. Türk firmalarının bilgi birikimi ve tecrübesiyle Mısır’ın üretim kapasitesinin birleşmesi, sektör için yeni bir dönemin başlangıcını işaret ediyor.
GÜNDEM KORİDORU
23 Temmuz 2025