Toplumsal refah ve iş yaşamında kadının önemi

Ülkemizde, kadının eğitim ve iş hayatına katılım oranı son yıllarda artış gösterse de, hala kız çocuklarının önemli bir oranı zorunlu eğitimlerini tamamlayamıyor ve kadınların çalışma oranları yüzde 30’Lar seviyesinde. Bu durum aslında sosyal ve ekonomik birçok sorunun temel sebeplerindendir. Bu sorunun azaltılmasında ve kadınların hayata katılımının artırılmasında toplumsal bir seferberliğe ihtiyaç olduğunu düşünüyorum.

Sosyal ve ekonomik refah düzeyinin, bize göre daha yüksek olduğu ülkelerde, kadınların hayatın her alanına ve iş gücüne katılımın çok daha yüksek olduğunu, iyi örnekleri açık bir şekilde görüyoruz. Dolayısıyla toplumun her katmanında, toplumsal cinsiyet algısı tanımının güçlenmesine ihtiyaç var ki, gelecek kuşaklarda son yüzyılda yaşanmış başarısızlıklar devam etmesin.

Her ne kadar bizler iş insanı /kadını olarak son yıllarda ciddi değişim ve dönüşüme sebep ve destek olsak da, hala yeterli olabildiğimizi düşünmüyorum. Bunun içindir ki devletimizin öncülüğünde, akademik dünya, iş dünyası ve STK’larının katılımı ile birlikte ülke çapında her bir il ve ilçede, toplumsal cinsiyet eşitliği algısı ve kadın güçlendirme çalıştayları yapılmasını önemsiyorum.

İlave olarak, kadınların girişimciliğinin geliştirilmesi ve finansa erişim noktasında desteklenmesi, iş hayatına katılımında önemli bir etkendir olduğu gibi sosyal ve ekonomik kalkınmaya da ciddi destek sağlayacaktır.

Kadın liderliğinin gelişimi için tüm kurum ve kuruluşlarda kadın katılım kotası oluşturulmalı ve aşamalı olarak yıllar bazında artırılmalı.

Kadın yönetici oranı ülkemizde yüzde 5’lerde. Bu oranın yükseltilmesine verilecek her katkıyı önemsiyorum. Böylelikle ülkemizin refah düzeyinin artacağına inanıyorum. TİM Başkanı İsmail Gülle’nin TİM çatısı altında "Kadın   Konseyi"  kurarak   kurumsal   sorumluluk adına önemli bir misyonu yerine getirdiği ve tüm kurum, kuruluşlara örnek teşkil ettiğini düşünüyorum.

KADININ ELİ TOPLUMA DOKUNDUĞUNDA