Tek araçla gidelim dünyamızı kirletmeyelim

Martı kurucusu Oğuz Alper Öktem, dünyanın birçok ülkesinde uygulanan Paylaşımlı Yolculuk Yönetmeliği’nin İstanbul'da da acilen uygulanması gerektiğini savundu. Öktem, araçların sadece elektrikli olmasının ötesinde, "paylaşımlı" olmaları nedeniyle de çevreci ve verimli olduğunu vurguladı.

6dk okuma
06.03.2024
Tek araçla gidelim dünyamızı kirletmeyelim

Türkiye’de yeni yeni hayata geçirilen Martı TAG uygulaması, İstanbul’un belki de en büyük sorunu olan trafik problemini çözmeyi amaçlıyor. Son dönemin en çok konuşulan girişimcilik örneklerinden olan Martı şirketi, Türkiye’de araç kullanımının düşürülmesi ve atmosfere bırakılan karbon salınımının azaltılması için Martı TAG uygulamasını hayata geçiriyor. Martı TAG, uzun ve kısa yolculuklarda paylaşım ekonomisini teşvik etmek amacıyla kurulan bir uygulamadır. “Tek Araçla Gidelim” kelimelerinin kısaltılmasından doğan TAG kavramı, Sürücülerin araçlarını diğer kişilerle paylaşarak enerji tasarrufunu ve trafiğin azalmasını hedeflemektedir. Ancak Martı TAG’ın önünde bazı engeller var, bunlardan ilki Paylaşımlı Yolculuk Yönetmeliği’nin Türkiye’de olmaması, dünyanın en büyük ekonomilerine sahip ülkelerde var olan bu yönetmeklik maalesef ülkemizde bulunmuyor, bu sebeple Martı TAG uygulamasıyla araç paylaşımı yapan kişiler, bu işten kazandığı paranın vergisini ödeyemediği için sosyal bir güvence de sahip olamıyor. Martı kurucusu Oğuz Alper Öktem ile Martı TAG uygulamasının ülkemize ne gibi faydalarının olacağını ve Paylaşımlı Yolculuk Yönetmeliği’nin neden yürürlüğe girmesi gerektiğini konuştuk…

MARTI TAG’LA TRAFİK SORUNUNA ÇÖZÜM

İstanbul’da yaşamın trafik sorunları ve nüfus yoğunluğu sebebiyle bir hayli zorlaştığını söyleyen Oğuz Alper Öktem, “Avrupa'nın en kalabalık şehri ve dünyanın da en büyük 10 metropolünden bir tanesi. Böyle bir şehirde ulaşımın bu kadar kötü hâlde olması kabul edilebilir bir şey değil. O yüzden biz Martı’yı tamamen İstanbul ve diğer şehirlerimizde vatandaşımızın yaşadığı ulaşım ve trafik sorunlarına alternatif bir çözüm olsun diye ürettik” dedi. Ulaşım konusunda Türkiye’de tarihsel bir sorun olduğuna vurgu yapan Oğuz Alper Öktem, “Dünyanın ilk metrosu Paris'te ikinsi ise İstanbul'da kuruldu. Fakat sonrasında maalesef ülkemizin atlattığı kötü badirelerden dolayı metro çalışmalarına devam edemedik. Türkiye'nin tekrardan ekonomik olarak bu tarz büyük altyapı yatırımları yapacak hale gelmesi Turgut Özal dönemine kadar sürdü. Taksim Tüneli’nden sonra İstanbul'da açılan ikinci metro 1980’li yıllarda faaliyete başlamış. O sırada bütün Avrupa şehirleri 100 yıl boyunca ulaşım problemlerini metrolar açarak çözmüşler. Ülkemizde ise maalesef sermaye olmadığı için ve kötü hadiseler yaşadığımızdan dolayı bu soruna çözüm bulunamamış. Şu anda Türkiye 30 yıldır ulaşım konusunda dünyanın büyük metropollerini yakalama uğraşında. Tabii ki bu durumun bazı avantajları da var. Türkiye’nin metroları, Paris metrolarına veya Londra metrolarına göre çok daha yeni. Ancak kişi başına düşen metro durağı ve kilometre kareye düşen metro sayısı olarak çok gerideyiz. Bu sorunlar 20-30 yılda çözülebilecek şeyler değil, çok ciddi altyapı yatırımları yapılması gerek” dedi.

15 MİLYON İNSAN MARTI’YI KULLANIYOR

,İstanbul’daki alt yapı yetersizliğinin insanları içten yanmalı motorlu taşıtlara mahkum ettiğini ifade eden Oğuz Alper Öktem, “Bu durumu çözmek için alternatif internetin getirdiği bazı yenilikler var, örneğin paylaşımlı araçlar. Bu konsept dünyanın her yerinde var artık. Bir tuşa bastığınızda kapınıza paylaşımlı yolculuk yapmak üzere araçlar geliyor. Dünyanın 151 ülkesinde Paylaşımlı Yolculuk Yönetmeliği var. Bu yönetmeliğin olmadığı ülkeler baktığınız zaman; Moğolistan, Küba, Kuzey Kore, Eritre ve bir de Kongo Cumhuriyeti. Bunun dışında dünyanın her yerinde bizim yaptığımız TAG uygulaması gibi yolculuk paylaşımı yapabileceğiniz uygulamalar var ve 151 ülkede bunun özel kanunu var. Dünyanın her yerinde olan bu nimet İstanbul'da neden olmasın? Paylaşımlı yolculuk olarak baktığımızda İstanbul'da 110 bin şoförümüz var ve 110 bin insan bu işten ekmek yiyor. 2 buçuk milyona yakın da kullanıcımız var. Toplamda 15 milyon insan ise martıyı kullanıyor” şeklinde konuştu. Dünyanın her büyük metropolünde taksi sorununun yaşandığını fakat bu sorunun Türkiye’de daha çok gündemde olduğunu ifade eden Oğuz Alper Öktem, “Çünkü diğer büyük metropoller ulaştım sorununu 15 sene önce çözdüler. G20 ülkelerinin hepsinin ulaşım superAPP’leri var. Türkiye'de yoktu ta ki Martı’ya kadar. Bunun sebebi de, esasında demokrasilerin ana problemi olan organize azınlıkların, organize olmayan çoğunluklara tahakkümü, yani burada taksi lobisi adı altında 1986 yılında devlete bir kuruş para vermeden taksi plakası almış bir takım insanlar bu sistemin internet yoluyla çözülmesine karşı çıkıyorlar. O yüzden artık dünyanın her yerinde olan ve üçüncü dünya ülkelerinde bile standart ulaşım haline gelmiş paylaşımlı yolculuk sistemi maalesef Türkiye’de bugüne kadar yapılmıyordu” şeklinde konuştu.

"PAYLAŞIMLI YOLCULUKLA İLGİLİ GEREKLİ ADIMLAR ATILMALI"

Paylaşımlı Yolculuk Yönetmeliği talebinde bulunduğunu vurgulayan Öktem ”Akıllı telefondan ulaşım satın alabilme kabiliyetinin Türkiye'ye gelmemesi renkli televizyonun Türkiye'ye gelmemesi gibidir. Artık bu Paylaşımlı Yolculuk Yönetmeliği dünyanın her yerinde matbu hale gelmiş. Biz dünyadaki bütün örneklere baktık, zaten artık hepsi birbirine çok benziyor. Bulduğumuz örnekleri Türkçe’ye çevirdik ve oradaki kuralları uygulamaya başladık. Yönetmeliğin acilen çıkması lazım, paylaşımlı yolculukla alakalı gerekli adımların atması lazım.

"BİZİ TASARRUFLU YAPAN ŞEY PAYLAŞIMLI OLMAMIZ"

Çevrecilik ve sürdürülebilirlik konularına dikkat çeken Ökten, “Bizi çevreci olarak düşünmelerinin sebebi sadece araçların elektri olduğunu sanmaları ama asıl istatistiklere baktığınızda bizi çevreci yapan, bizi verimli yapan ve bizim enerji tasarrufu yapmamızı sağlayan ana şey bizim paylaşımlı olmamız. Şöyle düşünün; sizin bir arabanız var, haftada 168 saat var, Siz bunun 10 saatinde, bilemediğiniz 15 saatinde satın aldığınız bu aracı kullanıyorsunuz, geri kalan saatlerde bu araç bir otoparkta yatıyor, bu inanılmaz bir israftır. Bu araçlarda Dolar’la alınıyor, bu araçların benzinleri de Dolar’la alınıyor, İstanbul köprülerinden geçen arabaların yüzde 42’si tek şoförle geçiyor. Paylaşımlı yolculuk sadece trafiği rahatlatan, yalnızca insanların ulaşımını kolaylaştıran bir şey değil. Enerji tasarrufuna ve döviz tasarrufuna da faydalı bir şey. Bu makro ekonomik olarak bir sürü faydasının ilki, ikinci faydası ise işsizlik, paylaşımlı yolculuk yönetmeninin geçtiği yerlerde 100 binlerce insan bu işten ekmek yedi. Şehirlerdeki işsizlik oranları yüzde 2, yüzde 3 düştü. Örnek New York ta şu anda 250 bin kişi bu şekilde istihdam oluyor” ifadelerini kullandı.

YÜZDE 98 MEMNUNİYET ORANI

Kendisinin de paylaşımlı yolculuk yaptığını söyleyen Oğuz Alper Öktem, “benim Togg marka aracım var, O aracımla benim 450-500 tane paylaşımlı yolculuğum vardır. Kendim boş zamanlarımda bol bol seyahat yapıyorum. Bugüne kadar paylaşımlı yolculuk sistemini kullanıpta ben memnun kalmadım diyeni görmedim. 2 buçuk milyon insan kullanıyor ve yüzde 98 memnuniyet oranı var, 100 bin kişi bu işten evine ekmek götürüyor. Dünyanın bütün ülkelerinin bu durumu plaka sayısını arttırarak çözmeyip de Paylaşımlı Yolculuk Yönetmeliği ile çözmesinin bir sebebi var çünkü doğru bir tanedir, bu işteki doğru da budur. Bu sistemin gelişmesi için sadece yönetmeliğe ihtiyaç var.”

HAYATIMDA YAPACAĞIM SON ŞEY OLSA BİLE…

Yönetmelikle ilgili konunun en profesyonellerinden, hocalardan ve bu işte alakalı avukatlardan oluşan bir heyetin 68 ülkedeki yönetmelikleri inceleyip bir yönetmelik taslağı oluşturduğunu ifade eden Oğuz Alper Ökten, “Biz New York borsasındaki halka arzımızı bunun için yaptık. Biz Boston merkezli, Harvard ve MIT’li iki çocuğun kurduğu, 35-40 tane kalifiye mühendisin çalıştığı bir yapay zekâ şirketi satın aldık. Bu işin optimizasyonu var. Hayatımda yapacağım son şey olsa bile, paylaşımlı yolculuğu İstanbul'da vatandaşın rahat kullanabildiği bir hale getireceğiz” dedi.

"> 

 

Yorum Yaz