Yazarlar

İrem Karaoda Tanrıkulu anlattı: “Güzellik; kapsayıcı, cömert ve sürdürülebilir olmalı”

Gelecek nesillere daha iyi bir dünya bırakma faktörüyle büyük bir etki oluşturan sürdürülebilirlik hareketleri, kozmetik sektörünün yakından ilgi alanı olan güzelliğin tarifini yeniden yazdırıyor. L’Oréal Türkiye Kurumsal İlişkiler ve Etkileşim Direktörü & Ülke Sürdürülebilirlik Lideri İrem Karaoda Tanrıkulu, bu tarifi baştan yazarken sosyal sorumluluk çalışmalarını anlatmaktan geri durmuyor.

6dk okuma
Türkiye'de İş Dünyası05.10.2023
İrem Karaoda Tanrıkulu anlattı: “Güzellik; kapsayıcı, cömert ve sürdürülebilir olmalı”
L’Oréal Türkiye Kurumsal İlişkiler ve Etkileşim Direktörü & Ülke Sürdürülebilirlik Lideri İrem Karaoda Tanrıkulu

Her sektöre olduğu gibi kozmetik sektörüne de çeki düzen veren sürdürülebilirlik hareketleri meyvesini vermeye başladı. Güzellik ve kişisel bakımda öncü olan L’Oréal Türkiye Kurumsal İlişkiler ve Etkileşim Direktörü & Ülke Sürdürülebilirlik Lideri İrem Karaoda Tanrıkulu, sürdürülebilirliğin doğurduğu etkiyi sayfamıza anlatırken güzelliğin kapsayıcı, cömert ve sürdürülebilir olması gerektiğinin altını çiziyor.

Sürdürülebilirlik misyonundan bahsederek bu misyonu gerçekleştirmek için attıkları adımlardan söz eden İrem Karaoda Tanrıkulu şöyle konuştu; “Sürdürülebilirlik, stratejimizin ve vizyonumuzun temel taşı ve günlük iş akışımızın kalbinde yer alıyor. 2020 yılında hayata geçirdiğimiz “Gelecek için L’Oréal” sürdürülebilirlik programımız ile gezegenimizin sınırlarının aşılmaması için somut adımlar atmayı ve bu adımların her birini ölçümlemeyi taahhüt ediyoruz. 2030 hedeflerimizin yer aldığı sürdürülebilirlik programımızın benzerlerine göre en büyük farkı kapsayıcılığı. Kendimizle sınırlı kalmayarak tüm iş eko-sistemimizi sürece dahil edip, tüm değer zinciri ve paydaşlarımızla beraber ortak sürdürülebilirlik hedeflerini gerçekleştirmek için çalışıyoruz. Sürdürülebilirliğe öncülük etmeyi bizden sonraki nesillere sorumluluğumuz olarak görüyor, bunu da sürdürülebilirliği iş modelimizin ve stratejimizin odağına koyarak gerçekleştiriyoruz.”

“SÜRDÜRÜLEBİLİR KALKINMA HEDEFLERİNDEKİ 17 MADDENİN 16’SINI KAPSIYORUZ”

L'Oréal Türkiye'nin sürdürülebilirlik alanındaki önceliklerinden ve bunun olumlu sonucu olan başarılarından söz eden Tanrıkulu, “Bizce güzellik kapsayıcı, cömert ve sürdürülebilir olmalı, hem insanlar hem dünyamız için. Bir başka deyişle, aslında dünyayı güzelleştirmek için değişimin itici gücü olmalı. Biz bunu üç ana devrime liderlik ederek hayata geçiriyoruz: Dijital Devrim, Yeşil Devrim / Sürdürülebilirlik Devrimi ve Anlamlı Markalar Devrimi. Biz başarımızı sadece ekonomik performansımızla değil aynı zamanda toplumsal ve çevresel performansımızla da ölçümlüyoruz. “Gelecek İçin L’Oréal” sürdürülebilirlik programımız, yeşil devrime liderlik etmek için bu alandaki en iddialı programlardan. Programımızın en büyük özelliği, sürdürülebilir temeller üzerine kurulmuş olması. Sadece kendi etki alanımızı değil tüm değer zincirini ve tüm paydaşlarımızı kapsıyor. Örnek olarak; tüketicilerimizin ürünlerimizi kullanırken harcadıkları su ya da tedarikçilerimizin karbon emilimleri de programımızın kapsam alanında. Birleşmiş Milletler Sürdürülebilir Kalkınma Hedeflerindeki 17 maddenin 16’sını kapsıyoruz.

Kâr amacı gütmeyen CDP (Carbon Disclosure Project) tarafından iklim Değişikliği ile Mücadele, Su Güvenliğinin Sa[1]lanması ve Ormanların Korunması” alanlarında yedinci kez üst üste en iyi skor A’yı alabilen yani “3A” skoru almaya hak kazanan ilk şirketiz” ifadelerini kullandı.

L'Oréal Türkiye'nin çevresel etkiyi azaltma ve karbon ayak izini küçültme konusundaki hedeflerinden bahseden İrem Karaoda Tanrıkulu şöyle konuştu; “Gelecek için L’Oréal’ programımızla beraber bu konuda da somut adımlar atmaya başladık ve geldiğimiz noktada epey ilerleme kaydettik. 2030 taahhütlerimizi gerçekleştirmek adına çalışmalarımıza hızla devam ediyoruz. 2021 yılından bu yana e-ticaret ve B2B gönderilerimizde dolgu ve koruma malzemelerinin, koli ve güvenlik bantlarımızın yüzde 100’ünü, plastik yerine geri dönüştürülebilir kağıt olarak kullanıyoruz.

Ofisimizde yiyecek-içecek gibi organik atıklarımızı kompost makinesi kullanarak doğal gübreye dönüştürüyor, kişisel bahçe ve bitki bakımlarında tekrar değerlendirmek üzere çalışanlarımızın kullanımına sunuyoruz. Merkez ofisimizde yağmur suyunu depolayarak bahçe/bitki sulamaları için tekrar kullanıyor ve suya verdiğimiz değeri, mümkün olan her şekilde göstermeye çalışıyoruz. Depolama yöntemiyle yıllık ortalama 6 bin lt yağmur suyu tasarrufu sağlıyoruz."

Topluma sundukları katkının göstergesi olan sosyal sorumluluk projelerinden bahseden İrem Karaoda Tanrıkulu; “Güzelliğin hayatları değiştirme gücüne olan inancımızla bu sene tüm sosyal fayda projelerimizi deprem bölgelerine yönlendirdik. Deprem bölgesi için önce güzellikle nefes, sonra da umut olmak adına çalışıyoruz. Bu kapsamda deprem bölgesine gönderdiğimiz mobil güzellik servisleri tırımız Hatay, Adıyaman ve Kahramanmaraş’ta bir ay boyunca 7 bin güzellik servisi verip, mobil oyun parkı ve çocuk filmleriyle 3 bin çocuğun yüzünü güldürmek için çalıştı. Ayrıca birçok markamız, toplumsal ve çevresel fayda projelerini bölgeye destek olmak için yeniden şekillendirdi” diye konuştu.

Bu projelerle sınırlı kalmayarak yıllardır önemle devam ettikleri projelere de değinmeden geçmeyen Tanrıkulu projelerini sırasıyla şöyle anlattı: “Bilim Kadınları İçin” programında UNESCO ile bilimde cinsiyet eşitliğine dikkat çekiyor, genç ve yetenekli bilim kadınlarını destekliyoruz. Programımızın 21’inci yılında; kapsamlı ve yenilikçi projeleriyle gelecek vadeden, ilham veren çalışmalarıyla bilimin gelişmesine katkı sağlayan genç ve yetenekli dört bilim kadını ödüle layık görüldü ve her biri, bilimsel araştırmalarında kullanmak üzere 150 bin TL destek almaya hak kazandı."

L'Oréal Türkiye'nin ürün geliştirme süreçlerine sürdürülebilirliği nasıl entegre edeceğine dair konuşan İrem Tanrıkulu; “Sürdürülebilirliği kapsayıcı bir şekilde ele alıyoruz. Bu sebeple, 2030’a kadar ürünlerimizin kullanımından kaynaklanan tüketici su kullanımı ve karbon salınımını yüzde 25 oranında azaltmayı hedefliyoruz. Ayrıca ambalajlarımızın yüzde 100’ünün geri dönüşüme kazandırılmış maddelerden veya biyolojik temelli kaynaklardan oluşması için çalışıyoruz. Hayata geçirdiğimiz Tekno-Güzellik yenilikleri, şirketimizin varoluş amacı olan “Dünyayı Hareket Geçiren Güzelliği Yaratmak” vizyonunu yansıtıyor. Her bireyin istek, beklenti ve ihtiyaçlarını karşılayan, sürdürülebilir teknolojiler geliştirmeye kendimizi adıyoruz” dedi.

Kurumsal iletişim açısından, L'Oréal Türkiye'nin paydaşlarla nasıl etkileşimde bulunduğuna dair de konuşan Tanrıkulu sözlerini şöyle sürdürdü: “Paydaşlarımızla etkileşimde bulunma ve geri bildirimleri değerlendirme sürecinin, şirketimizin sürdürülebilirliğini artırma ve toplumsal sorumluluklarımızı yerine getirme adına önemli bir bileşen olduğunu belirtmek isterim. Kurumsal iletişim stratejimiz kapsamında, paydaşlarımızla sürdürülebilir ve karşılıklı fayda sağlayan etkileşimler kurmaya gayret ediyoruz. Her paydaş grubunun ihtiyaçları ve beklentilerini belirliyor, paydaşlarla açık ve şeffaf bir iletişim stratejisi benimsiyoruz. Onlara şirketin hedefleri, projelerimiz, politikalarımız ve performansımız hakkında bilgi sağlıyoruz. Sürdürülebilirlik programımızın etkisinin artması ve tüm değer zincirimizi kapsaması da bizim için önem taşıyor. Ana müşteri ve tedarikçilerimizi, katkı sağlamaları için programa dahil ediyor ve onlarla belirlediğimiz ortak hedeflere gidiyoruz.”

Gelecekteki sürdürülebilirlik hedefleriniz ve projeleriniz nelerdir? sorusuna yaptıkları çalışmalarıyla yanıt veren Karaoda Tanrıkulu, “İklim konusunda 2025’te tüm üretim tesislerimizin yüzde 100 yenilenebilir enerji kullanarak karbon nötr olmalarını hedefliyoruz” dedi.

Söyleşi
Sürdürülebilirlik
Yorum Yaz