Yazarlar

Hızlı moda sektöründen yavaş modaya geçiş dönemi

Yıllar önce Türk hazır giyim sektörü temsilcileri ile görüştüğümde hep büyük miktarlarda üretim yapamamaktan, ölçek ekonomisinden yeterince faydalanamamaktan yakınmaktaydılar.

6dk okuma
Türkiye'de İş Dünyası25.09.2023
Hızlı moda sektöründen yavaş modaya geçiş dönemi

Yıllar önce Türk hazır giyim sektörü temsilcileri ile görüştüğümde hep büyük miktarlarda üretim yapamamaktan, ölçek ekonomisinden yeterince faydalanamamaktan yakınmaktaydılar. Olabildiğince hızlı üretebilmek amaç iken şimdi ibrenin sürdürülebilirlik idealleri ile yavaşlamaya ve dingin moda anlayışına çevrilmesi gözlemlenmektedir.

Hızlı moda, geçtiğimiz son 30 yılda, birçok Fast Fashion (Hızlı Moda) giyim markalarının aktif olarak uluslararası pazarlara girmesi ve küresel pazarlarda başarı elde etmesiyle küresel bir trend olarak ortaya çıkmıştır. Tüketim anlayışı hızlıca değişmekte özellikle Pandemi sonrası beklentileri ve değer anlayışı tamamen farklı olan bir hedef kitle ile karşılaşılmaktadır.

Tüketicinin sürekli yeniyi ve farklı olanı istemesinden kaynaklı hareket eden küresel ölçekli hızlı moda markaları, dolaylı veya dolaysız çevreye verdikleri zararlara rağmen yüksek stok değişimi ile yerel ve küresel rekabet edebilirliklerini artırmışlardır. Düşük fiyatlandırma ve kasıtlı dayanıksız ürün üretme stratejileri, insanları aynı anda birden fazla giysi satın almaya ve kısa bir süre sonra bunları elden çıkarmaya teşvik ederek moda israfının artmasına neden olmaktadır.

Sürdürülebilir moda anlayışı sadece çevreye duyarlı olmak değil, üretken ve verimli olup ekonomik faydayı da gözetmek; bunun yanında sosyal değer sunarak toplumların ve gelecek nesilin yararına da hareket etmeyi amaçlamaktadır. Hazır giyim sektörü, sürdürülebilirliğin üç yönü arasında, giyimin çevre ve insanlar üzerindeki etkisine ilişkin endişelerle çevresel ve sosyal sürdürülebilirlik konusunda önemli girişimlerde bulunmaktadır.

Şimdiki durumda “Yavaş moda, işletmeler için nasıl ekonomik bir değer yaratabilir? Karlılığı sürdürülebilir kılmak için yavaş modanın hangi özellikleri vurgulanmalıdır?” sorularının cevabı verilmelidir. Bu durum Türkiye Hazır Giyim Sektörü’nün hazırlıklarını, tedarik zinciri yapısını tamamen değiştirmesi ile daha da ileriye götürecektir.

Yavaş moda kavramı ile amaçlanan ise, daha az sayıda daha dayanıklı daha yüksek kaliteli ürün satın alınmasını teşvik ederek, döngüyü yavaşlatılması ve moda israfının önlenmesidir.

Literatüre bakıldığında; Jung ve Jin (2014) tarafından yapılan çalışmada yavaş modanın beş boyutunun, ‘Hakkaniyet, Özgünlük, İşlevsellik, Yerellik ve Münhasırlık” olduğu belirtilmiştir.

 Yavaş modanın işlevsellik boyutu; fayda ve verimlilik açısından ürünün en üst düzeyde olmasını, birden fazla sezonda giyilebilme anlayışı ile daha sık ve birden farklı şekilde giyilebilmesini amaçlamaktadır. Yavaş modanın münhasırlık boyutu; küçük partiler halinde üretilen el emeği ürünlerin heterojenliğinden kaynaklı özel bir değere sahip olma ve aynı partide birbiri ile farklılaşmasını savunmaktadır.

Hızlı giyim sektörünün geleceği açısından yavaş moda anlayışını tam benimsemek tasarım aşamasından kullanım sonrası tamir, takas ve geri dönüşüme olanak sağlaması anlayışa kadar sürdürülebilir yaklaşımın sergilenmesi, etik değerlere, emeğe duyarlı olmak, yerele ve kültürel çeşitliliğe yakın durmak önemli konular arasındadır.

Teknolojinin desteğiyle şeffaf, izlenebilir, ekosisteme etkileri faydalı modeller ile moda vizyonuna katkı sağlamakta bir diğer amaçlar arasındadır.

Yavaş modanın bir diğer uzantısı konular arasında Masstige (Mass+Prestige) kitlelere sunum yapmak olan "mass" ve saygınlık anlamına gelen "prestige" kelimelerinden oluşmuş akımdır. Lüks moda giyim ürünlerinin prestijlerini korudukları hızlı moda ürünleri gibi herkesin ulaşabileceği kaliteden düşürmeden, prestige bir marka titizliğinde ürün çıkartması ve fiyatların da hakkaniyet boyutunda sunulması fikridir.

Hedonik anlayıştan daha çok işlevselliğin ön plana çıktığı moda akımlarına bakıldığında hazır giyim sektöründe tedarik zinciri süreçlerinin tamamen tekrar gözden geçirilmesi ve bu anlamda Türk markalarının yatırımlarını hızla tamamlanması rekabette önemli bir yer almalarını sağlayacaktır.

Gündem Koridoru
Yorum Yaz