Yazarlar

Hazır giyim sektörü markalaşma sürecinden başarıyla geçiyor

İklim krizinin etkileri ve pandemiyle birlikte tüketicilerin pek çok konuda olduğu gibi hazır giyimde de farkındalığı artarken, beklentileri değişti.

6dk okuma
Türkiye'de İş Dünyası14.06.2023
Hazır giyim sektörü markalaşma sürecinden başarıyla geçiyor

İklim krizinin etkileri ve pandemiyle birlikte tüketicilerin pek çok konuda olduğu gibi hazır giyimde de farkındalığı artarken, beklentileri değişti. Üretim süreçlerinde çevreye zarar verilip verilmediğine, hangi malzemelerin kullanıldığına dikkat eden tüketicilerin bu talebini çevre dostu üretimle karşılayan Türk hazır giyim sektörü aynı zamanda fason üretimden ‘marka üretici’ kimliğine geçiyor. Türkiye’de hazır giyim sektörünün kapsayıcılığı en yüksek sivil toplum kuruluşu olan Türkiye Giyim Sanayicileri Derneği’nin (TGSD) Başkanı Ramazan Kaya, bu geçiş sürecini tüm hatlarıyla dergimize anlatıyor.

Türkiye ekonomisine gerek istihdam yaratma gerekse ekonomik açıdan en fazla katkı veren sektörler arasında yer alan hazır giyim sektörünü tüm yönleriyle ele alan TGSD Başkanı Ramazan Kaya, sektörde fason üretimden marka üretim sürecine geçişi değerlendirdi.


“MARKA OLMAK SADECE ETİKETTEN İBARET DEĞİLDİR”

Hazır giyim sektörü için markalaşmanın ne anlama geldiğini tanımlayarak söze başlayan Ramazan Kaya, “Marka olmayı sadece etiket veya son tüketiciye ulaşmak olarak da düşünmemek gerekiyor. Biz son tüketiciye ulaşan markalara üretim yapan firmaların da ‘marka’ olabileceğine inanıyoruz. Bu markaları da ‘fason üretici’ değil ‘marka üretici’ olarak tanımlıyoruz. Kaldı ki bugün sektörümüzde üretim yapan pek çok firma da kendi alanında çok güçlü markalar haline geldi. Bu üretici markalar, dünyanın önde gelen markaları ile stratejik ortaklıklar yapıyor. Etiket olan, son tüketiciye ulaşan bir marka olmak ise ciddi deneyim gerektiren, yoğun konsantrasyon isteyen ve altyapıya dayalı bir süreç.

Bu süreci yaşamadan marka olamazsınız. “ Bu hususta önemli olan konunun “Firmaların katma değer oluşturmaya odaklanması” olduğunu söyleyen Ramazan Kaya; “Bu değer arttıkça, üretici fason kimliğinden sıyrılıp marka üretici kimliğine kavuşuyor. Değeri artırmanın öncelikli koşulu da dijitalleşme, yeşil dönüşüm ve sürdürülebilirliği odağa alıp, özellikle AB standartlarına uyum sağlamaktan geçiyor. Bu da markalaşma sürecinde satış hacminden öte dönüşümün gerekliliğine işaret ediyor.

“DEĞİŞEREK DÖNÜŞMEMİZ GEREKİYOR”

Diğer yandan hayatın her alanına yerleşen sürdürülebilirliğin hazır giyim sanayideki yerine değinerek, dijital ve yeşil dönüşüm odağında tüm süreçlerin yenilenmesi gerektiğine vurgu yapan Ramazan Kaya, sektördeki sürdürülebilirlik ile ilgili şunları söylüyor: “Sektörümüzün en kapsayıcı sivil toplum kuruluşu olarak, kurumsallaşıp, inovasyon ve sürdürülebilirlik konusunda kararlılık göstererek, ürün ve hizmet kalitesiyle dünya markası haline gelmesi, dijital ve yeşil dönüşüm odağında tüm süreçlerini yenilemesi ve büyük ölçekli yatırımlar yapması için liderlik ediyoruz. Bilindiği üzere iklim krizinin etkileri ve pandemiyle birlikte tüketicilerin pek çok konuda olduğu gibi hazır giyim ürünlerine karşı farkındalığı da arttı.

Diğer yandan hayatın her alanına yerleşen sürdürülebilirliğin hazır giyim sanayideki yerine değinerek, dijital ve yeşil dönüşüm odağında tüm süreçlerin yenilenmesi gerektiğine vurgu yapan Ramazan Kaya, sektördeki sürdürülebilirlik ile ilgili şunları söylüyor: “Sektörümüzün en kapsayıcı sivil toplum kuruluşu olarak, kurumsallaşıp, inovasyon ve sürdürülebilirlik konusunda kararlılık göstererek, ürün ve hizmet kalitesiyle dünya markası haline gelmesi, dijital ve yeşil dönüşüm odağında tüm süreçlerini yenilemesi ve büyük ölçekli yatırımlar yapması için liderlik ediyoruz. Bilindiği üzere iklim krizinin etkileri ve pandemiyle birlikte tüketicilerin pek çok konuda olduğu gibi hazır giyim ürünlerine karşı farkındalığı da arttı.Tüketici aldığı ürünün etiketini daha çok inceliyor, hangi malzemelerin kullanıldığına, üretim süreçlerinde çevreye zarar verilip verilmediğine dikkat ediyor.”

2022 YILINDA EN FAZLA İHRACAT GERÇEKLEŞTİREN ÜÇÜNCÜ SEKTÖR

Hazır giyim sanayiyi üretim, yatırım ve ihracat üçgeninde değerlendirerek, bu sektörün Türkiye’nin dış ticaret yükünü ne kadar hafiflettiğine dair konuşan Ramazan Kaya şu ifadeleri kullanıyor; “Hazır giyim ve konfeksiyon sektörü, Türk ekonomisine gerek istihdam oluşturma gerekse ekonomik açıdan en fazla katkı sağlayan sektörler arasında yer alıyor. Ülkemizin cari fazla veren sektörlerinden biri olan sektörümüz aynı zamanda 2022 yılı verilerine göre 21,2 milyar Dolar ile en fazla ihracat yapan sektörler arasında üçüncü sırada yer alıyor. Sektörümüzün en önemli özelliklerinden biri de bu alandaki firmaların ülkemizin 81 iline yayılmış olması. 2022 yıl sonu verilerine göre ülkemizde 26 bin 62 hazır giyim üreticisi firma var. Bu firmaların da yaklaşık yüzde 99,5’i Küçük ve Orta Büyüklükteki İşletme (KOBİ). Bu işletmelerimizin ihracattaki payları yüzde 58. Yıllık 50 milyar Dolarlık üretim yapan sektörümüz; ihracat, yurt içi pazar satışları, turist harcamaları ve bavul ticareti olarak da bilinen yolcu beraberindeki hazır giyim ihracatıyla beraber toplam 62 milyar Dolar büyüklüğe ulaşıyor. Günümüz itibarıyla yüzde 93’ü 40 ülkeye olmak üzere dünyanın her bölgesine ihracat gerçekleştiren sektörümüzün hem mevcut pazarlarda derinleşmesi hem de yeni pazarlara ulaşması için çalışmalar yürütüyoruz.”

Yakın zamanda hazır giyim ve tekstilde son altı ayda istihdam çıkışının son 100 bini bulduğunu açıklayan Ramazan Kaya, söz konusu istihdam çıkışlarını engellemek için yapılması gerekenlerden şöyle bahsediyor; “Tekstil sektörüne baktığımızda istihdamdaki kaybın bir yıldır devam ettiğini görüyoruz. Mart 2022’de 527 bin kişiyi istihdam eden tekstil sektörü bu yılın Mart ayı verilerine göre 479 bin kişiye iş olanağı sağlıyor yani bir yılda 48 bin kişilik istihdam kaybı var. Hazır giyimde 27 bin, tekstilde 48 bin olmak üzere toplam 75 bin kişilik istihdam kaybı söz konusu. Diğer taraftan EYT kapsamında da çıkışlar olmasını bekliyoruz.”

İSTİHDAM İÇİN NİTELİKLİ İNSAN KAYNAĞINA YATIRIM

“Sektörde istihdam konusundaki temel sıkıntılar nelerdir?” sorusuna yanıt veren Kaya; “İş gücü maliyetleri, sektörümüzdeki istihdamda en temel sıkıntılardan birini oluşturuyor. Bir diğer önemli konu da özellikle dönüşüm sürecindeki başarının en kritik unsurlarından biri olan nitelikli insan kaynağı. İnsan kaynağımız her zaman odağımızda olmaya devam edecek ve önümüzdeki süreçte de yarınlarımız için, sürdürülebilir büyüme ve gelişme için nitelikli insan kaynağına yatırım yapmaya devam edeceğiz” ifadelerini kullanıyor.

'Deprem bölgesindeki yıkım, hazır giyim sanayide nasıl bir tahribatı beraberinde getirdi?’ sorusuna bölgedeki iyileştirme çalışmalarıyla yanıt veren Ramazan Kaya; “Deprem felaketinin etkilediği 11 ilimiz, ülkemizin hazır giyim üretiminde önemli bir yer tutuyor. 2022 yıl sonu verilerine göre bin 366 hazır giyim firmasının faaliyet gösterdiği bölge, Türkiye’nin hazır giyim sektöründeki toplam üretim kapasitesinin yüzde 8,9’unu karşılıyor. Aynı zamanda 143 binin üzerindeki çalışan sayısıyla sektördeki toplam istihdamın yüzde 19,7’si de deprem bölgesinden. Bölgedeki OSB’lerde yer alan hazır giyim firmalarının bina ve makinelerindeki hasar aslında çok büyük değil. Ancak depremin psikolojik etkileri ve göç nedeniyle ciddi bir iş gücü kaybı yaşanıyor. Biz TGSD olarak sektörümüzün bölgedeki güçlü yapılanması sayesinde deprem felaketinin ilk gününden itibaren yaraların sarılması ve acil ihtiyaçların karşılanması için çalışmaya başladık. Uluslararası markaların alım ofisi temsilcileri ile depremin ardından bir ay içinde düzenlediğimiz iki toplantıda, ülkemizin siparişleri karşılayacak kapasiteye sahip olduğunu, yeni iş birliklerine imza atılmasının önünde hiçbir engel bulunmadığını ve bölgeye verilen siparişlerin devamlılığının önemini vurguladık” diyor.

Sektörel Panorama
Yorum Yaz