“GERİ VERMEYİ BİR İŞ OLARAK GÖRÜYORUZ”
Gençlerin hayatına umut olmaktan dolayı mutluluk duyduklarını belirten ESAS Yönetim Kurulu Başkan Vekili Emine Sabancı Kamışlı; “Bundan 10 yıl önce ESAS altında iş bölümlerini oluştururken artık geri verme zamanımız geldi dedik. Bu geri vermenin de sorumlu, sürdürülebilir ve yenilikçi olması gerekliliğiyle, çalışmalarımıza yön veren “sorumlu vatandaşlık” misyonumuzu Esas Sosyal bünyesinde bir iş kolu olarak hayata geçirdik. Kısacası biz geri vermeyi bir iş olarak görüyoruz. Bu işi yaparken de ciddiye alıyor, ölçüyor, değerlendiriyor ve raporluyoruz. Bugün geldiğimiz noktada aidiyet bizim için bir ihtiyaç. Gençler kendilerini ait hissetmekte zorlanıyorlar. Biz Esas Sosyal olarak harekete geçirme gücümüz ile bu konuda adımlar atıyoruz. Esas Sosyal’in gençlerle olan iletişimi ve diğer kurumlara ilham olan ilişki geliştirme tarzı, satış sonrası destek prensibine benziyor. Yatırım yaptıktan sonraki gelişimi takip etmek bizim için bir mesuliyet. Bu örnek ile bizi ayıran nokta şu ki; biz kar değil sosyal etki amacı güdüyoruz. Mesuliyetleri yerine getirirken öngörülü adımlar atmak da çok kıymetli. Kurumlar 4 yıl sonra istihdam etmeleri gerekecek profilleri öngörerek burs vermeli. İhtiyaç ortaya çıktığında ise yatırım yaptığı genci önceliklendirmeli. İşte o zaman bunun adı sosyal yatırım olur” dedi.
KAN BAĞI İLE DEĞİL AKIL BAĞI İLE BAĞLIYIZ
Türkiye’de yaratılan kolektif etkinin öncülüğünü üstlendiklerine değinen Sabancı Kamışlı sözlerini şöyle sürdürdü:
“10 yıllık yolculuğumuzda en büyük yoldaşımız ilmek ilmek işlediğimiz ekosistemimiz. Esas Sosyal ekosisteminde kan bağı ile değil akıl bağı ile bağlıyız. Bugüne kadar 60 kurumsal destekçi ve 50 STK’yı eğitimli genç işsizliği çerçevesinde bir araya getirdik. Sosyal yatırım, sosyal projeler egoyu sevmez, ekosistem ve iş birliği sever. En güçlü kasımız olarak adlandırdığımız, aralarında kurumsal destekçilerin, katılımcıların, mentorların, mezunların, STK yöneticilerinin, İK profesyonellerinin ve eğitmenlerin de yer aldığı 5 binden fazla kişinin bulunduğu ekosistemimizle, taşın altına elini koyan kurum ve kişilerle el ele vererek çalışıyoruz. Kaynaklarını verimli kullanmak isteyen kurumları ortak akılla bir araya getirdik ve birbirini besleyen güçlü bir ekosistem ağı kurduk. Ekosistemimizde yer alan STK’ların ve kurumların bursiyerlerini, program katılımcılarını ve genç gönüllülerini programlarımıza dahil ediyoruz. İlk yıl 150 gencin yüzde 30’u ekosistemin gençlerinden gelirken bu son dönemde 500 gencin yüzde 84’ü ekosistemin gençlerinden geldi. Ekosistemimizden aldığımız güçle Türkiye’nin 81 ilinden 99 farklı üniversiteden 2 bin genci fırsat eşitliği ile buluşturduk. Programlarımıza katılan gençlerin yüzde 72’sini kadınlar oluşturuyor. Ekosistem paydaşlarımızın seçim ve temsil süreçlerinde cinsiyet dengesinin sağlanmasına önem veriyoruz. Programlarımızda yer alan mentor, eğitmen ve konuşmacıların seçiminden Danışma Kurulu ve Mezun Komitesi temsiliyetine kadar kadın-erkek oranını gözetiyoruz.”
YARATILAN SOSYAL ETKİYİ ÖLÇÜMLEMEK ÖNEMLİ…
Esas Sosyal Direktörü Özlem Akgün Eşmeler ise “Esas Sosyal olarak her zaman sosyal yatırımların başarısı ve sürdürülebilirliği için veriye dayalı, ölçülebilir ve sonuçların takip edildiği bir yaklaşımın önemli olduğuna inanıyoruz. Sosyal etki yaklaşımımız, en başta gençlerin ihtiyaçlarını esas alan bir program tasarlayarak başlıyor. 2015’ten beri gençleri, sahayı ve kurumları dinliyoruz. Aldığımız geri bildirimlerle programları güncel tutmaya devam ediyor, hem biz hem de bağımsız danışmanlar ile sürekli ölçümlüyoruz. Bu bakış açımız doğrultusunda geçtiğimiz yıl ilk yatırım programımız olan Şevket Sabancı Vizyonuyla İlk Fırsat Programı’nın SROI analizi yaptırmış ve kamuoyu ile paylaşmıştık. Bu yıl ise ikinci yatırımımız olan Hayırlı Sabancı Desteğiyle İngilizce Fırsatım programı kapsamında bu analizi gerçekleştirdik. Analiz sonuçları bize şunları gösterdi:
- Program gençlerin İngilizce yetkinliklerini gözle görülür bir şekilde geliştiriyor. Bunu yaparken de gençlerin istihdam edilebilirliğini artırıyor.
- Gençler için bu programda İngilizce yetkinliğini geliştirmenin ötesinde çok katmanlı bir dönüşüm hikayesi başlıyor. Gençler bir yandan üniversitede eğitimlerine devam ederken, diğer yandan staja gidip proje yapıyorlar ve bu programla birlikte yeni bir sorumluluk daha üstleniyorlar: 12 ay boyunca bu eğitim programının sorumluluğunu alarak İngilizce öğrenmek. Bunu yaparken günün sonunda, zamanlarını yönetmeyi, uzun vadeli plan-program yapmayı ve karşılarına çıkan zorluklar karşısında pes etmemeyi öğreniyorlar. Tüm bu adımlar gençleri daha da fazlasını yapma konusunda motive ediyor ve elde ettikleri başarılarla özgüvenleri de gelişiyor. Analiz sonuçlarına göre gençlerin yüzde 60’ının program sayesinde özgüvenlerinin, öz disiplinlerinin ve özsaygılarının daha da geliştiği görülüyor.
- Gençlerin yüzde 52’si program aracılığıyla tanıştığı kişilerle ilişkisini devam ettiriyor ve yüzde 46’sı da yeni gelen kişilere buddylik yapmak ve bu işin içinde olmaya devam etmek istediğini söylüyor.
Danışmanlarımız programın yarattığı etkiyi bağımsız bir metodolojiyle ölçtü ve yaşanan değişimleri finansal bir değere dönüştürdüler. Sonuç olarak, programa yapılan 1 birimlik yatırımın 6,6 katı değer yarattığı bulundu. Bu programı da benzerleriyle karşılaştırarak bir benchmark yaptığımızda, SROI yapılmış dünyadaki örnekler arasında, Hayırlı Sabancı Desteğiyle İngilizce Fırsatım Programı’nın, İngilizce’nin istihdama yönelik bir çözüm modeli olarak uygulandığı özgün ve ilk model olduğunu gördük. İkincisi de gençlerin kapasitesini geliştirmek için dünya genelinde çok fazla program var, pek çok eğitim veriliyor. Buradaki benzerlerine baktığımızda 6,6’nın en yüksek oranlardan biri olduğunu gördük” dedi.
