DOLAR 40,5720 0.03%
GBP 54,2118 0.01%
EURO 46,8843 -0.32%
ALTIN 4.343,090,48
BIST 10.487,25-0,52%
BITCOIN 47761500.20835%
ETH 1528960.16318%
İstanbul
31°

AÇIK

Erkek egemen sanayide kadın gücü

Erkek egemen sanayide kadın gücü

Teksan Yönetim Kurulu Üyesi Ebru Ata Tuncer için iş dünyası, sadece rakamlar ve makinelerden ibaret değil; aynı zamanda hayallerin, sorumlulukların ve değişim arzularının şekillendiği bir arena. Teksan’ın ikinci nesil yöneticisi olarak sanayide kadın varlığını güçlendirmek için çalışan Tuncer, hem şirketin dönüşümüne liderlik ediyor hem de sektörde kadın temsilinin artması için önemli adımlar atıyor. Ebru Ata Tuncer, sanayinin göbeğinde geçen çocukluk yıllarından global pazarda rekabet eden bir markanın ikinci kuşak liderliğine uzanan yolculuğunu Türkiye’de İş Dünyası için anlattı…

14/07/2025 15:52
Erkek egemen sanayide kadın gücü

Teksan’ı yalnızca büyütmek değil, aynı zamanda dönüştürmek için yola çıkan Ebru Ata Tuncer, dijitalleşmeden sürdürülebilirliğe, kadın istihdamından yeni enerji alanlarına kadar birçok başlıkta geleceğin Teksan’ını inşa ediyor. “Erkek egemen yapının içinde kadın olarak yol almak kolay değil ama bu tabloyu değiştirmek bizim elimizde” diyen Tuncer, azimle, kararlılıkla ve ortak akılla yürütülen bu dönüşümün tam kalbinde yer alıyor.

“MARKA, ÇOCUKLUK HAYALLERİMİZİN ÖTESİNE GEÇTİ”

Çocuk yaşta makineler arasında büyümek, bir genç kızın dünyasında nasıl etki etti? Bugün dönüp baktığınızda, bu ortamın sizi nasıl şekillendirdiğini düşünüyorsunuz?

Biz küçük yaşlarda babamızı evde genellikle geç saatlerde görebilirdik. İşin büyütülme sürecindeki zorlukları hem ev hayatımızda hem özel hayatımızda fazlasıyla hissettik. Hep hesabını yapan, tutumlu ama değerlerinden ödün vermeyen bir anlayışla yetiştirildik. Bugün Teksan, 800 kişinin çalıştığı, Türkiye’nin ilk 500 sanayi kuruluşu arasında yer alan, yüksek katma değerli bir dünya markasına dönüştü. Marka, bizim çocukluk hayallerimizin de ötesine geçti. Artık görevimiz, bu değeri daha da yükseğe taşımak.

Bu konuda yetiştirilme tarzımız ve şirket yapımız büyük rol oynadı. Üç ailenin ortaklığıyla yürüyen bu yapının en büyük gücü ortak akılda birleşebilmemiz. Kararlarımızı alırken akılcı, temkinli ve zaman zaman sezgilerimizle hareket etmemiz, geçmişten gelen öğretilerimizle şekillendi diyebilirim.

Aile şirketine dahil olma kararınız organik bir süreç miydi? Yoksa farklı bir alanda ilerleyip sonradan mı Teksan’a yöneldiniz?

Organik bir süreçti diyebilirim. Kağıt üzerinde bazı haklarımız hep vardı ancak ben üniversite sonrası kısa süreliği- ne dışarıda çalıştım, girişimlerde bulundum. Başarılarım da oldu, başarısızlıklarım da. Ama gençliğin verdiği enerjiyle, kendi şirketimize değer katma isteğim ağır bastı. Sisteme bir kere girdikten sonra da çıkmak kolay olmuyor. Geriye dönüp baktığımda, keşke dışarıda biraz daha uzun çalışıp deneyim kazandıktan sonra şirkete dahil olsaydım diye düşünüyorum. Ama her sürecin kıymetli bir öğretisi var.

Teksan, 90’lı yıllarda yerli üretim odaklı bir girişim olarak başladı. Bugün ikinci nesil olarak şirketin hangi yönünü dönüştürmek için kolları sıvadınız?

Dünya çok hızlı değişiyor. Bu dönüşüme uyum sağlayamayan şirketlerin zorlandığını görüyoruz. Biz de bu kapsamda, mevcut iş kolumuza paralel veya tamamen farklı alanlarda iş çeşitliliğini artırmaya çalışıyoruz. Yeni sektörlere adım atmak ve farklı kaynaklar yaratmak öncelikli hedefimiz. Ayrıca dijitalleşme ve sürdürülebilirlik gibi kavramları iş yapış şeklimize entegre etmek üzerine de yoğunlaşıyoruz.

TERZİ USULÜ ÇÖZÜM

Türkiye’nin ihracat pazarlarında rekabet ettiği jeneratör sektöründe Teksan nasıl bir fark yaratıyor?

Sloganımızda da yer aldığı gibi “Güvenilir Güç Her Zaman Yanınızda” felsefesiyle hareket ediyoruz. Piyasada kalitesi düşük ve yanıltıcı ürünler sunan pek çok firma var. Bizim farkımız, her zaman doğru, dürüst ve mühendislik temelli bir anlayışla çalışmamız. Terzi usulü çözümler sunan projeli işlerimizle ve yetkin kadromuzla rakiplerimizden ayrışıyoruz. Uluslararası projelerde cesaret gerektiren işler üstleniyoruz, bu da bize küresel düzeyde güvenilirlik kazandırıyor.

“Erkek egemen sektör” klişesinin içinden gelen biri olarak bu yapının içinde nasıl yer aldınız? Zorlukları nasıl aştınız?

Sadece bizim sektörümüzde değil, genel olarak iş dünyasında hâlâ erkek egemen bir yapı söz konusu. Fakat kadınların kendilerini işlerine adadıkları ve sorumluluk aldıkları noktada bu yapıyı kırmak mümkün. Elbette erkeklere göre daha fazla efor harcamamız gerekiyor ama doğru olanı yaptığınızda bu mutlaka takdir görüyor. Zorlukları yılmadan, azimle çalışarak aştım.

Erkek ağırlıklı sahalarda, örneğin fabrika ortamlarında veya teknik satışlarda kadın yönetici olmanın yüklediği sorumluluklar neler?

Yönetim kurulumuzda yüzde 50 kadın temsiliyetiyle bu konuda öncü bir firmayız. Bu pozitif yaklaşımı sahada da destekliyoruz. Ancak, sosyal iş ortamlarında hâlâ erkek egemen davranış kalıplarına rastlamak mümkün. Bu gibi durumları yıldırıcı değil, dönüştürücü bir motivasyon olarak görüyorum. Kadınların sahada daha görünür olması, örnek teşkil etmesi açısından çok değerli.

Sanayide daha fazla kadının yer alması için sizce hem şirketler hem de devlet ne yapmalı?

Devlet politikalarının kadın istihdamını teşvik etmesi ve özellikle teknik alanlarda eğitim destekleri sunması önemli. Şirketler ise sadece işe alımda değil, yükselme süreçlerinde de fırsat eşitliği sağlamalı. Mentorluk programları, kadın liderliği destekleyen networkler ve esnek çalışma modelleri gibi uygulamalar bu süreci kolaylaştırabilir.

Teksan bünyesinde kadın istihdamını artırmaya dönük uygulamalarınız veya teşvikleriniz var mı?

Evet, bu konuda somut adımlar atıyoruz. NDP, TİSK ve Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı iş birliğinde yürütülen “İmalat Sanayinde Kadınların Güçlenmesi” projesine dahil olduk. Hem beyaz yaka hem mavi yaka pozisyonlarda kadın çalışan sayımızı küçük ama sürekli adımlarla artırıyoruz. Kadınların güçlendirilmesine yönelik bu projeyi çok kıymetli buluyorum.


En az 10 karakter gerekli