KAPALI
Afet tanımına yaklaşımlarını açıklayan Nihat Kırmızı, “Deprem, sel, orman yangınları, iklim değişikliği… Biz bütün bunları doğal afet değil doğa kaynaklı afetler olarak görüyoruz. O nedenle önlenebilir olduğunu düşünüyoruz. Önlenemeyen durumlarda ise Doğa Sigorta var” dedi.
Türkiye’nin gündeminden düşmemesi gereken deprem konusunun ancak deprem anlarında hatırlandığını belirten Kırmızı, uzmanların büyük İstanbul depremi uyarılarına rağmen endişelerin tam olarak giderilemediğini ifade etti. Toplumsal bilincin geliştirilmesi ve yapıların dayanıklı hale getirilmesi gerektiğini vurgulayan Kırmızı, olası hasarların karşılanması için Doğa Sigorta’nın hazırlıklı olduğunu dile getirdi. Kırmızı, “Her gün hasarın minimuma inmesi ve zararın maksimum düzeyde karşılanması için yeni poliçeler üretiyoruz” ifadelerini kullandı.
Marmara Depremi gibi risklerin sigorta ve reasürans şirketleri tarafından uzun süredir modellendiğini hatırlatan Kırmızı, yaşanan son depremlerin modelleme çalışmalarının ne kadar hayati olduğunu gösterdiğini söyledi. Sektör olarak reasürans koruması anlamında güçlü olduklarını ancak yaşanacak büyük bir Marmara depreminde mali hasarın çok yüksek olacağını belirtti. Nihat Kırmızı, hazırlığın sadece sektörle sınırlı kalmaması gerektiğini vurgulayarak, “Bu nedenle sadece sektörün değil, kamu kurumları ve bireylerin de bütünsel bir hazırlık içinde olması kritik önem taşıyor” dedi.
Depreme karşı sigortalılık oranının yetersizliğine dikkat çeken Kırmızı, DASK verilerine göre zorunlu deprem sigortasında oranın yüzde 56 civarında olduğunu ancak bunun büyük kısmının kamu hizmet süreçlerinin getirdiği zorunluluktan kaynaklandığını belirtti. İstanbul’da DASK sigortalılık oranının yüzde 62 olduğunu ve bu oranın da önemli bir bölümünün bilinçsiz tüketicilerden oluştuğunu ifade eden Kırmızı, sayısal verilerle durumu ortaya koydu: “İstanbul’da yaklaşık 4 milyon 153 bin konut var bunun sadece 2 milyon 581 bini sigortalı. Sadece yasal zorunlulukla yapılan poliçeler de genelde yenilenmiyor. Bu durum, uzun vadede penetrasyon artışını da engelliyor.”
Afetler sonrası poliçe satışlarında kısa süreli artışlar yaşandığını ancak bunun kalıcı olmadığını kaydeden Kırmızı, DASK’ı tamamlayıcı nitelikteki konut sigortalarındaki oranın ise çok daha düşük olduğunu belirtti. Konut sigortalarının DASK limitleri üzerindeki bina teminatı, eşya, yangın, hırsızlık gibi birçok riski kapsadığını vurgulayan Kırmızı, maliyetlerin sanıldığı kadar yüksek olmadığını söyledi. Kırmızı, primlere ilişkin erişilebilirlik mesajı vererek, “Halbuki çok yüksek rakamlardan da bahsetmiyoruz. İstanbul’un deprem riski yüksek olan bölgelerinde 100 metrekarelik bir evin sigorta primi yıllık 2 bin 300 lira civarında. Yani aylık 200 liranın altında kalan bir maliyetten bahsediyoruz. Bu tutar deprem riski daha düşük bölgelerde daha az” ifadelerini kullandı.
İşyerleri için de kapsamlı sigorta çözümleri sunduklarını aktaran Kırmızı, özellikle KOBİ’ler için uygun primli poliçelerin tercih edildiğini belirterek, “İşyeri sahiplerinin de doğal afetlerin neden olabileceği maddi kayıplara karşı önlem alması, işlerini güvence altına alması hem bireysel olarak hem de ülke ekonomisi için büyük önem taşıyor” dedi.
Sigortayı sadece bir zorunluluk değil, geleceğe yapılan önemli bir yatırım olarak gördüklerini dile getiren Nihat Kırmızı, uygun fiyatlı çözümlerle geniş kitlelere ulaşmayı hedeflediklerini belirtti. Kırmızı, “Aylık küçük bir bütçeyle hem konutunuzu hem de işyerinizi güvence altına alabilir, olası bir afette büyük kayıplar yaşamanın önüne geçebilirsiniz. Doğa Sigorta olarak amacımız, herkesin sigortaya erişimini kolaylaştırmak ve güvende hissetmesini sağlamaktır” şeklinde konuştu.
Depremin yanı sıra iklim değişikliğine bağlı afetlerin (orman yangınları, sel, dolu) sıklık ve şiddetinin arttığına dikkat çeken Kırmızı, bu durumun sigorta sektörünü doğrudan etkilediğini vurguladı. Artan afet sayısının risk modellemelerini ve fiyatlama stratejilerini zorladığını kaydeden Kırmızı, reasürans maliyetlerinin de arttığını belirtti. Kırmızı, bu durumun sigortalıların ödeyeceği primlere yansıma potansiyeline işaret ederek, “Sigorta şirketlerinin prim hesaplamaları, risk analizleri ve portföy yönetimi stratejilerinin yeniden gözden geçirilmesi gerektiği bir dönemdeyiz. Bu durum, yakın gelecekte sigortalıların ödeyeceği primlerin artmasına da neden olacak” dedi.
Önümüzdeki yıllarda satış kanallarında ciddi bir teknolojik dönüşüm beklediklerini dile getiren Kırmızı, dijitalleşmenin ve mobil kullanımın artışının bu değişimde etkili olacağını söyledi. Acentelerin rolünün değişerek devam edeceğini öngören Kırmızı, sigorta şirketlerinin dijital kanallara önemli yatırımlar yaptığını belirtti. E-ticaret platformlarının sunduğu şeffaflığın tüketici kararlarını etkilediğini ve online güveni artırdığını kaydeden Kırmızı, veri analitiğinin de kişiselleştirilmiş ürün ve risk değerlendirmeleri için daha etkin kullanıldığını ifade etti.
Doğa Sigorta olarak dijitalleşmeyi önemsediklerini ve bu yönde yatırımlar yaptıklarını belirten Nihat Kırmızı, sözlerini şöyle tamamladı: “Biz de Doğa Sigorta olarak dijitalleşmeyi önemsiyor, bu yönde hem paydaşlarımızın hem de çalışanlarımızın işlerine verim katacak yatırım ve projeleri hayata geçiriyoruz… Diğer yandan e-ticaret satışına yönelik olarak web sitemizi kullanıcı dostu bir hale getirerek yazılım ve tasarım olarak yeniledik, mobil uygulamamız üzerinde de yenilenme çalışmaları yapıyoruz. Acente, broker, banka ve e-ticaret satış stratejimizi en dengeli biçimde planlıyoruz.”
GÜNDEM KORİDORU
16 Mayıs 2025