Söyleşi

BAKLAVANIN SANATKÂRI DÜNYAYA KARAKÖY’DEN AÇILIYOR

Günümüz markalarının her köşe başında sayıca çoğalarak ancak hizmet kalitesine pek de özen vermeyen fikrinden oldukça uzak Karaköy Güllüoğlu. Öyle ki; neredeyse iki asra yaklaşan marka yolculuğunda, son 50 yıldır Karaköy’de aynı binada hizmet veriyordu. Ancak, yarım asır sonra farklı bir binada ziyaretçilerini bekliyor artık marka. “Yeni mağazamızı, bir yaşam alanı olarak tasarladık. Bizler birer tüccardan öte, işine gönül vermiş sanatkârlarız. Bu paralelde, yeni mağazamız sanatla iç içe bir mekân olacak” diyerek işlerine verdikleri önemin altını çizen Karaköy Güllüoğlu Yönetim Kurulu Başkanı Nadir Güllü, asırlık yolculuktaki kilit noktaları ve çok daha fazlasını aktardı.

6dk okuma
Türkiye'de İş Dünyası23.03.2023
BAKLAVANIN SANATKÂRI DÜNYAYA KARAKÖY’DEN AÇILIYOR

Günümüz markalarının her köşe başında sayıca çoğalarak ancak hizmet kalitesine pek de özen vermeyen fikrinden oldukça uzak Karaköy Güllüoğlu. Öyle ki; neredeyse iki asra yaklaşan marka yolculuğunda, son 50 yıldır Karaköy’de aynı binada hizmet veriyordu. Ancak, yarım asır sonra farklı bir binada ziyaretçilerini bekliyor artık marka. “Yeni mağazamızı, bir yaşam alanı olarak tasarladık. Bizler birer tüccardan öte, işine gönül vermiş sanatkârlarız. Bu paralelde, yeni mağazamız sanatla iç içe bir mekân olacak” diyerek işlerine verdikleri önemin altını çizen Karaköy Güllüoğlu Yönetim Kurulu Başkanı Nadir Güllü, asırlık yolculuktaki kilit noktaları ve çok daha fazlasını aktardı.

Bizlere Karaköy Güllüoğlu’nun tarihi hikâyesinden ve yaşadığı dönüm noktalarından bahsedebilir misiniz?
Karaköy Güllüoğlu’nun öyküsü, 1800’lü yıllara dayanıyor. Hikâyemiz, Gaziantep’te “Güllü Çelebi” olarak anılan Hacı Mehmed Güllü’nün tatlıcılığa merak salması üzerine başlıyor. Meslekte ilerleyebilmek adına, tatlıcılık alanında gelişmiş bölgelerden Halep ve Şam’a giden Güllü, baklavacılığın ustalıklarını öğrendikten sonra, Gaziantep’e dönünce bir baklava tezgâhı kurar. Güllü Çelebi’nin vefatından sonra, oğlu Hacı Mahmud Güllü, baba mesleğini sürdürerek oklava ile tek tek açılan ince yufkadan baklava yapımını başlatır. Gaziantep’e dönünce de bir baklava tezgâhı kurar. Güllü Çelebi’nin vefatından sonra, oğlu Hacı Mahmud Güllü ve oğullarının sürdürdüğü meslek, ailemizde bir gelenek olarak devam eder.

Baklavaların rağbet görmesinden cesaretlenen Hacı Mahmud Güllü’nün torunu babam Mustafa Güllü ise, baklavacılığı İstanbul’a taşımaya karar verir. 1800’lü yıllarda Gaziantep’te başlayan hikâyemiz, 1949’da babam Mustafa Güllü’nün cesaretiyle İstanbul’da devam eder. “İstanbul’un ilk fırınlı baklavacı dükkânı” olma unvanını taşıyan Karaköy Güllüoğlu, uluslararası standartlarda üretim ve hizmet anlayışı ile gelenek ve yenilik arasında önemli bir köprü durumundadır. 1949’da küçücük bir dükkânda faaliyete başlayan mağazamız, şimdi dünyanın ilk baklava fabrikasına sahip. 200 yıla yakın tecrübemiz ve üstün kalite anlayışımız ile inovasyona ve tazeliğe odaklanarak yenilikçi stratejiler geliştiriyor, sektörde öncü konumumuzu korumaya devam ediyoruz.

Her yüz yılı aşan marka gibi, Karaköy Güllüoğlu da birçok siyasi, ekonomik ve toplumsal olaya şahit olmuş, birçok dönüm noktasına tanıklık etmiş, dönüşerek adapte olmuştur. Bunun sırrı, aslında birçok farklı dinamiğe dayanıyor; fakat bizim için en önemlisi “değişmeyen lezzet.” Babamın ve onun babasının da yaptığı gibi biz de şu anda köklü bir aile olarak baklavacılığı zanaat olarak görmeye ve bu geleneği sürdürmeye devam ediyoruz. Dolayısıyla, içinde bulunduğumuz dönemin şartları her ne olursa olsun biz kendi değerlerimizi değiştirmemekten yanayız. Elimizdeki tüm şartları zorlayarak lezzet kalitemizi bulunulan dönem içerisinde istikrarlı tutmaya çalışıyoruz. Karaköy Güllüoğlu’nda yıllar önce yapılan baklavaların yapılışına gösterilen özenle bugünde devam ediyor.

YENİ MAĞAZA AYNI ZAMANDA BİR YAŞAM ALANI

50 yıl sonra yeni binanıza taşındınız. Bu değişimin sebeplerinden, bu yeni heyecandan ve yeni mekânın özelliklerinden bahsedebilir misiniz?

50 yılın ardından, yeni binaya geçmek bizim için buruk bir sevinç oldu. Geride bıraktığımız anılara kilit vurup veda ederken, duygu dolu anlar yaşadık. Ancak, her zaman yinelemekte fayda var ki, biz gündemi ve günceli takip eden, misafirlerimizin talep ve beklentilerine yanıt aramak için çalışan bir markayız. Yeni mağazamızda, geleneksel lezzetleri modern yaklaşımlarla buluşturmak. Bizi fazlasıyla gururlandırıyor. Sokakla ve semtle iç içe olan yeni mağazamız, aynı zamanda bir gösteri merkezi olarak konumlanırken, baklavanın en leziz örneklerini de sunmayı sürdürüyor. Yıllardır Karaköy’de yer alan tek mağazamızla hizmet veriyoruz. Bu geleneği bozmadan taşındığımız yeni yerimizde de tek noktada konuklarımızı ağırlamayı sürdürüyoruz. Karaköy Güllüoğlu’nun bizim için bir ticarethaneden çok daha öte anlamı var. Yeni mağazamızı, bir yaşam alanı olarak tasarladık. Bizler birer tüccardan öte, işine gönül vermiş sanatkârlarız. Bu paralelde, yeni mağazamız da sanatla iç içe bir mekân olacak.

Değişim ve dönüşüm gastronomide de yaşanıyor. Sizler tüketicilerinize bu konuda farklılıklar sunabilmek için nasıl çalışmalar yürütüyorsunuz?
Bizler, tarihe tanıklık etmeye ve geleneksel baklavanın en leziz örneklerini sunmaya devam ederken, gelişen çağa ve değişen ihtiyaçlara da ayak uydurmayı ihmal etmiyoruz. Misafirlerimizin taleplerine yanıt vermek adına oluşturduğumuz Ar-Ge ekibimizin kapsamlı araştırmaları ışığında, mevsime en uygun olan malzemelerle, özel beslenen tüketicilerimize uygun üretim yapıyoruz. Vegan beslenenlere özel olarak hazırladığımız ürünler, eğitimli personellerimizin ellerinde şekilleniyor. Hiçbir şekilde hayvansal ürüne temas etmeden üretilen vegan seçeneklerimiz, özel ekipmanlarla servis ediliyor. Yine; diyet yapanlar, şeker tüketmek istemeyenler ve diyabetliler için ‘özel beslenme amaçlı’ gıda altında tasarlanarak oluşturduğumuz diyabetik ürünlerimiz mevcut. Şeker yerine, doğal tatlandırıcı olan prebiyotik lifli stevia kullanılarak ürettiğimiz bu içerik, aynı zamanda İstanbul Üniversitesi Çapa Tıp Fakültesi İç Hastalıkları Anabilim Dalı gönüllü 18 sağlıklı kişide yapılan glikoz tolerans testi (GTT) sonucunda diyabetik bir besin olduğuna ilişkin belgeyle de raporlanmıştır. Özetle; misafirlerimizin mağazamıza gönül rahatlığıyla gelmesi ve ürünlerimizi deneyimlemesi adına, özveriyle çalışıyoruz ve çalışmalarımızı, bu doğrultuda sürdüreceğiz.

ŞUBELEŞMEDEN UZAK BİR ANLAYIŞ

Sektördeki tüm rakipleriniz fiziksel olarak büyümeyi hedefliyor ve o yolda yatırımlar yapıyor. Bizlere Karaköy Güllüoğlu’nun tek şubeyle devam etmesindeki vizyonu aktarabilir misiniz?
Karaköy Güllüoğlu olarak; kurulduğumuz günden beri hedefimiz enine değil, her zaman dikine büyümek oldu. Şubeleşmekten ziyade, olduğumuz yerde kendimize değer katarak ilerlemeyi, gelişmeyi ve geliştirmeyi amaç edindik. Öncelikli hedefimiz, Karaköy Güllüoğlu’nun öncü bir marka olarak sektörde ilklere imza atmaya devam etmesidir. Şirket prensiplerimiz gereği, hiçbir zaman şubeleşmeyi düşünmüyoruz. Bu nedenle, Karaköy dışında herhangi bir yerde Karaköy Güllüoğlu satış mağazası yer almayacak. Fakat farklı iş birliği planları ile çeşitli ülkelerde Türk baklavasını tanıtmak için gönüllü elçi olmaya devam edeceğiz

Tek şubeyle globale açılan ve Türkiye’nin turistik lezzeti olan bir markası haline geldiniz. Sürdürülebilirlik noktasında bu hikâye çok kıymetli. Bizlere lezzetlerinizin reçetelerinden, geleneğin devam ediş şeklinden de yola çıkarak sürdürülebilirlik kavramını tanımlayabilir misiniz?
Belirttiğim gibi, bizim baklava ile olan hikâyemiz, 1800’lü yıllara dayanıyor. Baklavanın İstanbul’daki ilk adresi olarak başlayan yolculuğumuzun, bugün dünyaya açılıyor olması, bizi fazlasıyla heyecanlandırıyor.

Beş kuşaktır devam eden bu geleneği, kuşaklar boyu sürdürmek ve Türk baklavasını dünyanın her yerinde duyurmak, en büyük arzum. Karaköy Güllüoğlu, köklü geleneğini her dönem yenilenerek korumayı sürdüren bir marka. Türkiye denildiğinde, yabancı turistlerin aklına direkt olarak gelen kelimelerden biri, hiç şüphesiz ki baklava. Geleneksel Türk baklavasını sınırlarımızın ötesine taşımak ise, bizim için büyük bir gurur. Geçtiğimiz aylarda, Japonya’nın ikonikleşmiş, asırlık AVM’lerinden Matsuya Ginza’da, Nadir Güllü markasıyla bir mağaza açtık. Mimarisinden ambalaj tasarımına, servis tabaklarının detaylarından personelin üniformasına kadar, tüm detaylar ile yakından ilgilendik. Sürdürülebilirlik, bizim için kuşaklar boyu devam eden bu geleneğe sahip çıkarken ülkemizin başarılarını sınırların ötesine taşımaktır. Bunu gerçekleştirebildiğimiz için de, fazlasıyla gururluyuz.

ÇOCUKKEN GELEN MÜŞTERİLER ŞİMDİ KENDİ ÇOCUKLARIYLA GELİYOR

Geleceğe yönelik hedef ve planlamalarınızdan söz edebilir misiniz? Gelecek nesiller nasıl bir Karaköy Güllüoğlu’yla karşılaşacak?
Çok zeki ve yeniliğe açık bir nesil yetişiyor. Benim öncelikli tavsiyem, aile bağlarına sahip çıkmaları. Aile şirketlerini yönetmek ve en önemlisi aile bağlarını bir arada tutmak, güç şey. Bunu gerçekleştirebiliyorsanız, başarı da geliyor. Bugün, Karaköy Güllüoğlu’nun dünyaca tanınmış bir marka olması, ailemizin bir arada, güçlü olmasıyla ilintili.

Karaköy Güllüoğlu, tüm kuşakların çekirdekten yetiştiği ve işin her alanında tecrübe kazanıp ilerlediği bir marka. 1949’dan beri Karaköy’de çok şey tarihe karıştı ama; Karaköy Güllüoğlu beş kuşaktır yaşıyor. Biz beş kuşaktır baklavacılığı bir zanaat olarak görüyoruz ve bu düşünce, bizim işimize gösterdiğimiz özene de yansıyor. Bu zanaatı layığıyla sürdürebilmek adına, kullandığımız hammaddeyi özenle seçiyor, ustalarımızı özenle yetiştiriyoruz. İşimizin her aşamasında tutunduğumuz titizlik, ülkemizin ve dünyanın her yerinden gelen ziyaretçilerin her zaman aynı lezzetle buluşmasına vesile oluyor. Karaköy Güllüoğlu’na çocukken gelen müşterimiz kendi çocuğunu da getiriyor, gelenek ve lezzet böylece nesiller boyu aktarılıyor. Bizim en büyük hedefimiz de, ürün kalitemizden ödün vermeden, 7’den 70’e, tüm misafirlerimizi aynı özen ve özveriyle ağırlamaya devam etmektir.

Söyleşi
Yorum Yaz