2024 yılı, Asya merkez bankaları için politika değişiklikleri ve ekonomik destek önlemleri açısından önemli bir yıl oldu. Çin, Hong Kong ve Güney Kore merkez bankaları ekonomik toparlanmayı desteklemek için faiz indirimlerine giderken, Japonya Merkez Bankası (BoJ) ise enflasyonla mücadele kapsamında şahin adımlar attı.
Geçtiğimiz yıl, Asya’nın önde gelen merkez bankaları, küresel ekonomik dinamiklere ve iç talebi canlandırmaya yönelik politikalarıyla hareketli bir dönem geçirdi. Çin Merkez Bankası (PBoC), ekonomik büyümeyi hızlandırmak için temmuz ve eylül aylarında toplamda 50 baz puanlık faiz indirimi gerçekleştirdi. Bu indirimler, borçlanma faiz oranlarını (MLF) yüzde 2 seviyesine çekti. Çin’in bu adımları, düşük iç talep ve gayrimenkul sektöründeki sorunlarla mücadele etmeyi amaçladı. Aynı şekilde, Hong Kong Para Otoritesi (HKMA), ABD Merkez Bankası’nın (Fed) politika faizindeki indirimlerini takip ederek, toplamda 100 baz puanlık bir indirim yaptı. Eylül, kasım ve aralık aylarında yapılan bu indirimler, Hong Kong’un ABD dolarına bağlı kur rejimi nedeniyle Fed’in adımlarına paralel olarak gerçekleşti.
Güney Kore Merkez Bankası da yılın ikinci yarısında politika faizini iki kez 25’er baz puan düşürerek yüzde 3’e çekti. Bu indirimler, ihracat rekabeti ve ticaret ortamındaki belirsizliklere yanıt olarak yapıldı. Ancak, Japonya Merkez Bankası (BoJ), artan enflasyon baskısı nedeniyle, mart ayında 20 baz puan, temmuz ayında ise 25 baz puan faiz artırımı yaparak negatif faiz politikasına son verdi. Bu, 2007’den bu yana ilk faiz artırımıydı ve küresel piyasalarda büyük yankı uyandırdı. Japonya’nın bu şahin adımları, Japon yeninin değer kazanmasına ve Japon pay piyasalarında sert satışlar yaşanmasına neden oldu.
2024 yılı için Asya’nın merkez bankalarının attığı adımlar, bölgenin ekonomik görünümü üzerinde önemli etkiler yarattı. PBoC’nin faiz indirimleri, iç talebi desteklemeyi ve gayrimenkul piyasasındaki sorunları hafifletmeyi hedefledi. Ancak, bu adımların uzun vadeli etkileri, ABD ile olası ticaret savaşlarına bağlı olarak şekillenebilir. Hong Kong’un Fed’in adımlarını takip etmesi, bölgenin ABD doları bağlantılı kur rejimi nedeniyle kaçınılmazdı. Bu politika, Hong Kong’un ekonomik istikrarını korumasını amaçladı, ancak yerel ekonomik sorunlar ve küresel belirsizlikler bu adımların etkisini sınırlandırabilir.
BoJ’un faiz artırımı, uzun süredir devam eden ultra gevşek para politikasından bir dönüşü işaret etti. Bu hamle, enflasyonla mücadele ve ekonomik dengeyi sağlama çabasında önemli bir adım olarak görüldü. Ancak, bu politika değişikliği, Japon şirketlerinin ihracat performansını ve yenin değerlenmesini olumsuz etkileyebilir. BoJ’un gelecekteki para politikası kararları, hem Japonya’nın iç dinamikleri hem de küresel ekonomik gelişmeler tarafından belirlenecek. Merkez bankalarının bu politika değişiklikleri, Asya’nın finans piyasalarında ve genel ekonomik durumunda önemli dalgalanmalara yol açtı ve bu etkilerin 2025 yılına da taşınması bekleniyor.
2024 yılında Çin Merkez Bankası (PBoC) iki kez, Hong Kong Para Otoritesi (HKMA) üç kez ve Güney Kore Merkez Bankası iki kez faiz indirimine gitti. Bu adımlar, ekonomik büyümeyi desteklemek ve iç talebi canlandırmak amacıyla atıldı.
Japonya Merkez Bankası (BoJ), artan enflasyon baskısı ve ekonomik dengeyi sağlama amacıyla, 17 yıl aradan sonra ilk kez faiz artırımına gitti. Mart ve temmuz aylarında faiz oranları yükseltildi, bu da negatif faiz politikasına son verildiği anlamına geldi.
Çin, Hong Kong ve Güney Kore’nin faiz indirimleri, iç talebi ve ekonomik aktiviteyi desteklemeyi amaçladı. Ancak, bu adımların uzun vadeli etkisi, küresel ticaret dinamiklerine ve iç ekonomik sorunlara bağlı olarak değişebilir. Japonya’nın faiz artırımları ise enflasyonla mücadelede bir adım olarak görülse de, yenin değerlenmesi ve ihracat sektöründe zorluklar yaratabileceği için ekonomik büyüme üzerinde karmaşık etkileri olabilir.
GÜNDEM KORİDORU
05 Ocak 2025