Türkiye’nin önde gelen sanayi ve ticaret şehirlerinden iş sahibi ve C seviye iş insanı ile yapılan araştırmanın ilgi çekici verileri ise şunlar..
Katılımcılara “dünya ve Türkiye ekonomisinin önceki yıla göre” nasıl bir görünüm kazanacağı sorulduğunda, yaklaşık yarısı (yüzde 49,4) dünya ekonomisinin daha kötüye gideceğini söylerken, Türkiye için kötümserlerin oranı ise yüzde 58,4. Buna karşın iyimserler ise hem dünya hem Türkiye için yüzde 29,9 oranıyla eşit düzeyde.
İş dünyası temsilcilerinin 10’da 6’sı (yüzde 61) Trump’ın ikinci döneminin hem dünya hem Türkiye açısından olumsuz sonuçlar doğuracağını belirtirken, 5 kişiden biri (yüzde 20,8) ise hem dünya hem Türkiye açısından iyimser. Sadece Türkiye olumlu etkilenecek görüşü ise azınlıkta (yüzde 10,8). Diğer yandan, dünyanın olumlu, Türkiye’nin olumsuz etkileneceğini düşünenlerin oranı ise yüzde 10,4.
Yükselen Trump rüzgarı karşısında iş dünyasının yarısından fazlasına göre (yüzde 53,3) Türkiye küresel jeo-politik tansiyon yükselirken, tarafsız kalmayı seçmeli. Mutlaka bir taraf seçilecekse bu AB olmalı diyenlerin oranı yüzde 20,8 iken, Rusya-Çin eksenine işaret edenlerin oranı ise yüzde 16,9. ABD yüzde 7,8; Arap ülkeleri ise yüzde 1,3 ile yakınlaşılması tavsiye edilmeyen taraflar.
Katılımcıların 5’te biri sadece faizlerde (yüzde 20,8), çok küçük bir kısmı (yüzde 5,2) ise sadece enflasyonda düşüş beklerken, hiçbirinde beklemeyenler (yüzde 37,7) ve her ikisinde de bekleyenlerin (yüzde 36,4) oranları neredeyse eşittir.
Katılımcıların neredeyse yarısı (yüzde 48,1) şirketlerinin 2025’te «mevcudu koruma» eğiliminde olacağını, onu dijital dönüşüm (yüzde 35,1) ve ihracatın (yüzde 32,5) izleyeceğini söylerken, insan kaynağı (yüzde 14,3) ve birleşme & satın alma yeterince güçlü bir görünüm sergilemeyecek; yeşil dönüşüm (yüzde 5,2) ise 2025’te en az ilgi gösterilecek başlık olacaktır.
Araştırmaya katılan 10 iş dünyası temsilcisinden 4’ü (yüzde 41,4) 2025 yılında şirketinin yetenekli çalışanlarını elinde tutacağını ifade ederken, dörtte biri ise bu konuda karamsar bir yaklaşıma sahiptir. Karamsarların temel gerekçeleri sırasıyla; yüksek maaş talepleri (yüzde 84,2), iş-yaşam dengesi beklentileri (yüzde 42,1) ve rekabetçi iş piyasası (yüzde 42,1) olacaktır.
İyimserler ise olumlu görünümü liderlik ve yöneticilerle iyi ilişkiler (yüzde 63,3) ile güçlü şirket kültürü ve bağlılığa (yüzde 50) borçlu olacaklarını söylemektedir. Esnek çalışma imkanları ise sadece 4 katılımcıdan birinin (yüzde 26,7) vurgu yaptığı husustur.
Diğer yandan, araştırmaya katılanların 2025 yılına ilişkin asgari ücret beklentisi ortalama 23,750 TL olup, bu da yaklaşık yüzde 40’lık bir artış öngörüsüne referans vermektedir.
Araştırma kapsamında AGS Global’in ikonik B2B nabız ölçeri, “İş Dünyası Duygu Barometresi” 2025’e ilişkin yaklaşımlarda temkinli bekleyişe devam diyenlerin (yüzde 47,3) ağırlığını hissettirirken, bu Ekim 2024’e göre keskin bir artışı ifade etti. Onu ise 3 katılımcıdan birinin ruh halini temsil eden “fırsatlar için tetikte” ifadesi (yüzde 31,1) izledi ki, bu da Ekim’deki iyimserliğin gerilediğini göstermekte.
Türkiye’nin önde gelen şirketlerinden karar alıcılara “2024’te arzu ettikleri tüketim ürünlerine erişip erişemedikleri” sorulurken, kısmen cevabı yüzde 42 ile öne çıktı ve onu yüzde 35 ile “evet” diyenler izledi. 2025 yılında sahip olunması planlananlarda ise “daha iyi bir gelir” (yüzde 62,2) tüm cevaplardan pozitif ayrıştı ve ilk sıraya yerleşti. Onu yeni yatırım araçları (yüzde 36,5) ve yeni bir otomobil (yüzde 28,4) ile yurtdışı tatili (yüzde 28,4) izledi.
Öne çıkan çarpıcı veri ise yeni bir otomobile sahip olmak isteyen katılımcıların elektrikli (yüzde 23,8) ve hibrit (yüzde 28,6) kategorilerine ilgisiyle birlikte elektro-mobiliteden yana oy kullanmaları oldu. Dizel-benzinli diyenlerin oranı ise yüzde 38,1’di.
İş dünyası temsilcilerinin 2025’teki favori yatırım enstrümanı altın olurken, onu hisse senedi ve gayrimenkul izledi.
Araştırmada dikkat çeken bir başka veri ise çalışanların 2025’te şirketlerinin çalışam modelini yüzde 56,8 ile tamamen ofisten tercih edeceğini, buna karşılık kendilerinin yüzde 46 ile öncelikle hibrit çalışmayı önceleyeceklerini söylemesi oldu. Tamamen evden çalışma şirketler cephesinde yüzde 6,8 oranına sahipken, çalışanlar ise yüzde 17,6 düzeyinde bu modele sahip çıktı.
Katılımcılara 2025’e girerken ruh halleri ve moralleri sorulduğunda ise 5 üzerinden 3,2 puanla “ortalamaya yakın” bir puan elde edildi.
Araştırma sonuçlarını değerlendiren AGS Global Kurucusu ve CEO’su Ahmet Güler, 2025’in beklenen dengelenme yılı olabileceğine işaret etti ve şöyle dedi: “Araştırma 2025 yılının iş dünyası tarafından tüm tereddütlere karşın daha olumlu bir yıl olarak değerlendirildiğini ve beklenen “dengelenmeyi” imâ ettiğini gösteriyor. Jeo-politik tansiyonlar Trump ile birlikte azalabilir. Öte yandan, Ticaret Savaşları sayesinde Türkiye için yeni fırsatlar oluşabilir. Unutmamalıyız ki, geride bıraktığımız birkaç yılda en kötüyü deneyimlemiştik ve gidecek pek de bir yer kalmamıştı. Nitekim, bu birkaç yıl iş dünyası temsilcileri üzerinde büyük bir metal yorgunluğa sebebiyet verdi ve sosyo-psikolojik etkileri hala sürüyor. Yine de önümüzdeki dönemde hem faizlerde hem enflasyonda daha iyimser verilerle karşılaşacağız. Mevcudu koruyan şirketler, rahatlamayla birlikte dijitalleşme ve ihracata yüzünü dönecek. Dolayısıyla, 2025’in temasının dengelenme, 2026’nın ise toparlanma ve aksiyon alma olacağını söyleyebiliriz. Ancak dar koridoru aşmakta büyük paya sahip olacak nitelikli insan kaynağını elde tutmak için şirketlerin daha iyi gelir vaadini, liderlik ve iyi yönetişimle desteklemesi gerekecek” diyerek sözlerini tamamladı.
GÜNDEM KORİDORU
27 Aralık 2024