Baykara Otomotiv Genel Müdürü Cemil Baykara, otomobil sektörünün mevcut durumu ve geleceği hakkında çarpıcı analizler yapıyor. Baykara, 2025 yılında elektrikli araçların sektördeki yerini sağlamlaştırarak büyük bir atılım gerçekleştireceğini anlatırken, elektrikli araçların yükselişinin, sadece çevre dostu bir alternatif sunmakla kalmadığını aynı zamanda otomobil endüstrisinde de köklü değişimlere kapı araladığını dile getirdi. Cemil Baykara ile bu köklü dönüşümün sektöre olan etkilerini en ince ayrıntılarına kadar ele aldık.
Dünyanın tamamen elektrikli araçlara geçmeye hazır olmadığını vurgulayan Baykara, birkaç İskandinav ülkesinin haricinde Türkiye’nin elektrikli araçlara, dünyanın diğer ülkelerine göre daha hızlı adapte olduğunu söylüyor. Türkiye’de elektrikli araçlara çok hızlı artan bir talep olduğunu dile getiren Baykara, “Önemli olan taleplerin hızlı bir şekilde artıyor olması. 2023 yılında ocak-kasım döneminde tüm satışların yüzde 9’u elektrikli araba iken 2024’ün aynı döneminde yüzde 14’e yaklaştı. Çok hızlı bir artış bu ve gittikçe de artacak” diyor.
Ürün gamının artık elektrikliye döndüğünü dile getiren Baykara, şunları söylüyor: “Türkiye’de dizel araç satışı neredeyse bitti. Benzinli araçlar yavaş yavaş aradan çekiliyor. Ama elektriklinin payı da onların çekilmesiyle doğru orantılı bir şekilde artıyor. Zaten birçok markanın 2030, 2035, 2040 sıfır emisyon hedefleri var. İçten yanmalı otomobil üretmeyecekler.”
Elektrikli araçların şarj problemleri üzerine görüşlerini paylaşan Baykara, elektrikli otomobillerin hikâyesini dokunmatik telefonlara benzetiyor. Baykara, “Elektrikli araç hikâyesine cep telefonu gözüyle bakarsak, anlamak çok daha kolay olur. Eskiden tuşlu telefonlar vardı. Şarjı bir hafta, 10 gün gidiyordu. Sonra hayatımıza dokunmatik telefonlar girdi. Bunların şarjları bir iki günlere kadar düştü. Ama bundan sebep kimse tuşlu telefon kullanıyor mu? Kullanmıyor. Herkes dokunmatik telefon kullanıyor. Çünkü artık teknoloji bu. Tuşlu telefon üretilmiyor. Aynı durum elektrikli araçlar içinde geçerli” diyerek artık modanın elektrikli araçlar olduğuna dikkat çekiyor.
Kullanıcıların menzil sorunuyla ilgili kaygıları üzerine Baykara, “Yeni nesil araçlar tek bir şarjla şehir içerisinde 700 kilometreyi geçebiliyor. Dolayısıyla günlük kullanımınız şehir içi ağırlıklıysa elektrikli araç sizin için birinci tercih olmalı” diyor. Şehirler arası yolculukta ise şarj istasyonlarının giderek arttığını vurgulayan Baykara, şu bilgileri veriyor: “Örneğin, İzmir otobanı üzerinde artık bütün istasyonlarda şarj dolum yerleri yeterince var. Türkiye’de satılan elektrikli araçların ortalama şarj dolum sürelerini de vermek gerekirse, ortalama yüzde 10’dan yüzde 80’e 30 dakikada doluyor. İstasyonların güçleri artmaya başladı. Zaten bu işin gelişmişliği elektrikli araç başına düşen soket sayısına göre ölçülüyor. Türkiye’de elektrikli araçları yeni satmamıza rağmen Avrupa’ya göre araç başına düşen soket oranında birçok ülkeden öndeyiz.”
Otomotiv sektöründeki fiyat dalgalanmaları hakkında konuşan Baykara, pandeminin başlamasıyla beraber dünyada çip krizinin meydana geldiğini ve bu durumun otomotiv sektörünü ciddi şekilde etkilediğini söylüyor. Baykara, “Çip krizi otomobillerde üretim anlamında bir sıkıntıya sebep oldu ve yüksek enflasyon, düşük faiz politikası sebebiyle insanlar ekstra bir yatırım gözüyle baktı otomotive. Bundan dolayı da talep patlaması oldu. Sıfır araç bulamayanlar ikinci ele yöneldi. Bu da ikinci elin fiyatlarını zaman zaman sıfırın bile üzerine çıkardı” diyor.
2025 yılında otomotiv sektörü için bir büyüme beklediklerini vurgulayan Baykara, “Önümüzdeki yıl bazı düzenlemelerin yapılmasını beklediğimiz için otomotiv sektöründe büyüme olacağını düşünüyorum. ÖTV muaf satışlarına getirilen sınırlamanın yeniden değerleme oranınca 1.590.200 Liradan 2.290.000 Lira seviyelerine çıkmasını bekliyoruz. Dolayısıyla bu da aracı alacak vatandaşların daha geniş bir yelpazeye ulaşacağı anlamına geliyor” diyerek 2025 yılında, ÖTV muaf değerlemesinde artış beklediğini söylüyor. Son olarak ÖTV baremlerinde güncelleme yapılması gerektiğine değinen Baykara, şunları söylüyor: “Bizde farklı ÖTV baremleri var. Yüzde 45’ten, yüzde 80’lere ve üzerine giden bir baremlendirme sistemi var. Ancak birkaç senedir bu konu hakkında güncelleme yapılmıyor. Dolayısıyla Türkiye’de, şu an yüzde 80 altında bareme sahip herhangi bir araç satılmıyor. Ama bizde yüzde 45 baremi de var. Bu baremlerde de matrah güncellemesi bekliyoruz. Bu da gerçekleşirse, araba fiyatlarını aşağı çekeceği için satışlara yansıyacaktır. Bu bahsettiğim üç kriter yerine gelirse 2025 yılı sonunda Türkiye’de 1,5 milyonun üzerinde araç satılır.”
Araç kiralama sektörü, hizmet ihracatı kapsamına girerek bu alandaki desteklerden ve teşviklerden yararlanmak istiyor. Konuyla ilgili görüşlerini belirten İstanbul Ticaret Odası (İTO) Meclis Üyesi ve HDY Şirketler Grubu Yönetim Kurulu Başkanı Hidayet Yıldırım, sektörün hizmet ihracatı kapsamına alınmasıyla ilgili çok ciddi çaba sarf ettiğini vurguladı. Yıldırım, “Hizmet ihracatının iki koşulu var: Yabancı ülke vatandaşı olmak ve orada ikamet etmek. Biz havalimanlarında yer alıyoruz. Yani turizm için buraya gelenlere hizmet veriyoruz. Dolayısıyla bu koşul sağlanmış oluyor. Ama hizmet ihracatı kapsamına alınmıyoruz ve döviz girdisi olarak sayılmıyor” serzenişinde bulundu.
GÜNDEM KORİDORU
24 Ocak 2025