Söyleşi

"Varlıkları yerine koyma güçlüğü sigortalı olmayı zorunlu kılıyor"

“Kötü günlerin sigortası” diyerek büyüklerimiz hep bir hazırlık yapıp, dişinden tırnağından artırarak kendini garantiye alma derdine düşerdi. Türk toplumunun sigortacılık kavramına dahil olması gerektiği bilinci belki de böyle oluşmaya başladı. Ancak bu geleneksel yapının yerini artık modern anlamdaki ‘sigorta’ kavramı aldı. Gelişen teknoloji ve ihtiyaçların artmasıyla hacim kazanan sektörde birçok temsilci de yerini aldı. Onlardan biri de Monopoli Sigorta. Sektöre inovatif bir bakışla “Monopoliçe”yi sunduklarını söyleyen Monopoli Sigorta CEO’su Erol Esentürk, hem firma hem de sektör bazlı çok önemli bilgiler aktardı…

6dk okuma
Türkiye'de İş Dünyası08.05.2022
"Varlıkları yerine koyma güçlüğü sigortalı olmayı zorunlu kılıyor"

“Kötü günlerin sigortası” diyerek büyüklerimiz hep bir hazırlık yapıp, dişinden tırnağından artırarak kendini garantiye alma derdine düşerdi. Türk toplumunun sigortacılık kavramına dahil olması gerektiği bilinci belki de böyle oluşmaya başladı. Ancak bu geleneksel yapının yerini artık modern anlamdaki ‘sigorta’ kavramı aldı. Gelişen teknoloji ve ihtiyaçların artmasıyla hacim kazanan sektörde birçok temsilci de yerini aldı. Onlardan biri de Monopoli Sigorta. Sektöre inovatif bir bakışla “Monopoliçe”yi sunduklarını söyleyen Monopoli Sigorta CEO’su Erol Esentürk, hem firma hem de sektör bazlı çok önemli bilgiler aktardı…

Monopoli Sigorta’nın hikâyesinden, ürün gamından, bayi ve – veya acente ağından bahsedebilir misiniz?

Monopoli Sigorta olarak 2000 yılında Life Group adı ile kurulduk. Bu yıl itibarıyla 22 yıllık deneyimimizle Türkiye’nin prim hacmi açısından önde gelen sigorta aracılarından bir tanesiyiz. Yenilikçilik ve fark yaratan bakış açımızla sektöre getirdiğimiz inovatif ürün ve iş modelleriyle öne çıkmayı başarmıştık. “Monopoliçe” ismini verdiğimiz, farklı poliçeleri tek poliçede toplayan zaman ve para tasarrufu sağlayan ürünümüz sayesinde ciddi bir talep aldık. Türkiye'de hayat dışı sigortacılıkta faaliyet gösteren 38 şirketin 26'sı ile yaptığımız anlaşmalar sayesinde müşterilerimiz için en uygun içerikte poliçeleri, en uygun fiyatlara temin etme misyonuyla çalışmalarımıza devam ediyoruz. Mayıs 2016’dan bu yana, EMF Capital Partners adlı İngiliz menşeili bir yatırım fonuyla yapmış olduğumuz ortaklık Türkiye sigorta acenteleri arasında bir ilk ve tek olma özelliğini koruyor. Bugün ortaklık yapımızın da getirdiği sermaye gücü, kurumsallık ve bilgi birikimi avantajını kullanarak, farklı iş modelleri ile büyümeye devam ederken, bir taraftan da sektörün tüm paydaşlarına fayda sağlamaya çalışıyoruz. Ayrıca, Monopoli sigorta olarak bu yolda bizimle büyümek isteyen yol arkadaşlarımızla, tüm tecrübe ve uzmanlığımızı paylaştığımız "Monopoli İş Ortaklığı" sistemini geliştirdik. Birleşme veya satın alma opsiyonlarıyla kendi işini yapmak isteyen girişimciler ya da portföyünü büyütmek isteyen meslektaşlarımız için hazır, prestijli ve sermayesiz bir kazanç elde edilmesine olanak sunarak sektörün gelişimine büyük bir katma değer sağlıyoruz. Bu sayede sigorta profesyonellerinin de çalışma koşullarını daha işlevsel hale getiriyoruz.

2022’den beklentileriniz neler? Bu beklentinin karşılanabilmesi için nasıl bir ortama ihtiyaç var sizce?

Bu yıl, geçen yıla göre sektörün daha hızlı büyüyeceği ve prim artışlarının ise kaçınılmaz olacağı görüşündeyiz. Ekonomik dalgalanmaların arttığı bu dönemde; başta otomobiller olmak üzere elimizdeki varlıkların değerlerindeki yüksek artışlar bireylerin mevcut varlıklarını korumaları ve sigorta ile güvence altına almaları konusunda motive olmalarını sağlıyor. Başlarına bir şey geldiği takdirde ikame edilmesinin zor olduğu bu dönemde, bireylerin veya kurumların risk algısıyla öngörülü bir şekilde davranıp eldeki varlıklarını sigorta ile güvence altına almaları gerektiği konusunda farkındalıkları artmış durumda. Gerek sigorta bilincindeki artış, gerekse varlık fiyatlarındaki artış nedeniyle varlıkları yerine koyma güçlüğü sigortayı artık lüks olmaktan çıkarıp, gereklilik haline getiriyor. Bu durum, sigortacıların 2022 yılından reel büyüme beklentisinin de başlıca sebebini oluşturuyor.

YENİ DÜNYA DÜZENİ İÇİN ÖZEL HİZMET

İşinizin aslında en kritik noktası risk yönetimi. Sizler risk yönetim danışmanlığı noktasında ne gibi çalışmalar yürütüyorsunuz?

Dünyada politik, doğal ve dijital riskler çoğaldıkça gelecek daha da belirsizleşiyor ve riskleri doğru yöneterek sigorta sahibi olma ihtiyacı da artıyor. Doğanın, insanın, devletin sürdürülebilirliği için sigortanın önemi belirginleşiyor. Bugün artık tüketicisine sigorta sahibi olmanın toplumsal boyuttaki önemini aktarabilen ve riskleri doğru analiz ederek en uygun poliçeleri sunabilen şirketler bir adım öne geçiyor. İşte bu yenidünya düzeninin ihtiyaçlarını en üst düzeyde karşılamak adına bizler bir sigorta şirketi olmanın ötesine geçerek güvenilir bir “Risk Yönetimi Danışmanı” olarak müşterilerimize hizmet veriyoruz. Bunun için uzman ve köklü kadromuzla önceliğimiz riskleri doğru analiz etmek.

Globalde ve Türkiye’de sigortalılık oranını karşılaştırdığınızda nasıl bir tablo ortaya çıkıyor?

Özellikle OECD ülkelerine baktığımızda, sigortalılık oranı olarak oldukça geride olduğumuzu söyleyebiliriz. SWISS RE’nin 2020 yılında yayınladığı 2019 Dünya Sigorta Verileri Raporuna göre, dünyada kişi başına düşen prim üretimi 818 dolar iken Türkiye’de bunun 131 dolar olduğunu görüyoruz. Bu duruma göre, Türkiye’de sigortalılık oranı düşük ve sigorta pazarının büyümeye açık olduğu söylenebilir. Avrupa ülkeleri arasında ise yüzde 0,17’lik bir pazar payına sahibiz. Son veriler açıklanmamakla birlikte, sigortacılık sektörünün gelişmesinde önemli etkiye sahip olan faktörlerden bir tanesi de enflasyondur. Tüm sektörlerde olduğu gibi enflasyon sigorta sektörünü de olumsuz etkilemektedir. Özellikle 2021 yılında yaşanan ve 2022 yılında da devam eden ekonomik belirsizlikler Türkiye’de sigortacılık sektörünü olumsuz etkilemektedir. Öte yandan, sigortanın aslında bir tasarruf aracı olduğunu unutmamak gerekir. Öngörülemeyen riskler için yapılabilecek en iyi yatırımın sigorta olduğunu düşünürsek, mevcut şartlarda sigortanın önemi daha da ön plana çıkmaktadır. Sigortalılık oranının düşüklüğünün başlıca sebebinin sigorta bilincinin az olmasından kaynaklandığını rahatlıkla söyleyebiliriz. Sigorta şirketleri, acenteler, brokerlar, banka kanalları, medya yani aslında bütün paydaşların bu konunun üzerine yoğunlaşması gerekiyor. Diğer yandan, mevcut potansiyelin ortaya çıkabilmesi için prim üretiminin gayri safi yurt içi hasıladaki payının da artırılması gerekmektedir. Bu kapsamda baktığımız zaman sektörün GSYİH’ye yüzde 2 oranındaki penetrasyonu aynı gelire sahip ülkelere kıyasla düşük kaldığı görülmektedir. Risk algısına yönelik bilinçlenmeyle birlikte, sektörel payın artırılabilmesi mümkün olabileceği düşünülmektedir.

Monopoli Sigorta CEO'su Erol Esentürk

KONSOLİDASYON BİR ZORUNLULUK

Sizlerin ve sektörün gelecek planlamasına baktığımızda, nasıl bir gelecek bekliyor bizleri? Sigortacılık kavramı gelecekte ne gibi gelişmelere şahit olacak?

Türkiye’de sigorta bilinci hala istenen seviyede değil. Maalesef zorunlu olan trafik sigortası ve Dask gibi ürünlerde dahi sigortalılık oranı olması gereken seviyelerin çok uzağında. Bu açıdan bakacak olursak sektörün önünde hala büyük bir potansiyel var. Bu potansiyelin açığa çıkmasıyla birlikte sektördeki her paydaş bu büyümeden nemalanacaktır. Sigorta şirketleri ve aracılar bu büyüme ile gelişecek ve müşteriler de daha kaliteli hizmet konusunda fayda sağlayacaklardır. Ancak bunun gerçekleşmesi için, sektördeki her oyuncuya büyük görevler düşüyor. Sigortanın faydaları, ürünlerin içeriği, verilen teminatların çeşitliliği gibi konularda müşterilerin çok daha iyi bilgilendirilmeleri ve bu sayede sigorta bilincinin artırılmasının gerekli olduğunu düşünüyoruz. Sigorta şirketleri ve özellikle de aracı kurumların da teknik anlamda kendilerini geliştirerek mevcut ve potansiyel müşterileri doğru şekilde bilgilendirmeli, riskleri doğru ve eksiksiz aktarmalı ve en doğru şekilde müşteriye dokunabilmeli. Biraz önce de değindiğimiz gibi, bu potansiyeli ortaya çıkarmak için acentelerin de çok daha kurumsal kimliklerle müşterilerine yaklaşmaları gerekiyor. Şu anda Türkiye’de faaliyet gösteren acentelerin büyük çoğunluğu motor branşı olarak adlandırılan trafik ve kasko poliçeleri üzerine yoğunlaşmış durumda. Bu da ürünler üzerindeki uzmanlıklarını oldukça kısıtlamakta ve müşteriye risklerini doğru ve eksiksiz bir şekilde aktarmalarını etkilemekte. Diğer taraftan da birçok branşta uzmanlaşmış ancak çeşitli sebepler ile yeterli büyümeyi sağlayamayan acentelerimiz var. Gerek yaşı itibarıyla gerek mali konular sebebiyle yeterli büyüme eşiğini aşamayan acenteler için konsolidasyonun sektörde bir zorunluluk olduğunu düşünüyoruz. Konsolidasyon sayesinde, daha güçlü finansal yapılar ve uzmanlıkların bir araya gelmesi ile ortaya çıkacak sinerjinin hem acente sahiplerine hem sektöre hem de müşteriye artı değer katacağını ön görüyoruz.

Söyleşi
Finans Dünyası
Yorum Yaz