Söyleşi

Havacılık sektörü Pegasus'un kanatlarıyla zirvede

Türk sivil havacılık sektörü son yıllarda gerçekleştirdiği atılımlarla birlikte globalde kıymetli bir noktaya geldi. Pandemi sürecinde büyük zorluklar yaşansa da, dünya ekonomileri için itici güç olan sektör, normalleşme süreciyle gücüne güç katmaya devam ediyor. Bu anlamda da Türkiye’nin önemli markaları arasında yerini alan Pegasus Hava Yolları da başarılarını sürdürüyor. Birçok sektörde çok önemli tecrübeleri bulunan Mehmet T. Nane’nin Genel Müdür olmasıyla da güç kazanan marka, “Türkiye’nin dijital havayolu” mottosuyla hareket ediyor. bizler de bu sayımızda Pegasus’un başarılı yöneticisiyle hem şirketin süreçlerini hem de kendi özelindeki IATA atamasını ele aldık ve keyifli bir röportaj gerçekleştirdik…

6dk okuma
Türkiye'de İş Dünyası02.03.2022
Havacılık sektörü Pegasus'un kanatlarıyla zirvede

Türk sivil havacılık sektörü son yıllarda gerçekleştirdiği atılımlarla birlikte globalde kıymetli bir noktaya geldi. Pandemi sürecinde büyük zorluklar yaşansa da, dünya ekonomileri için itici güç olan sektör, normalleşme süreciyle gücüne güç katmaya devam ediyor. Bu anlamda da Türkiye’nin önemli markaları arasında yerini alan Pegasus Hava Yolları da başarılarını sürdürüyor. Birçok sektörde çok önemli tecrübeleri bulunan Mehmet T. Nane’nin Genel Müdür olmasıyla da güç kazanan marka, “Türkiye’nin dijital havayolu” mottosuyla hareket ediyor. bizler de bu sayımızda Pegasus’un başarılı yöneticisiyle hem şirketin süreçlerini hem de kendi özelindeki IATA atamasını ele aldık ve keyifli bir röportaj gerçekleştirdik…

Perakende sektöründeki büyük tecrübeniz sonrası sektör olarak biraz daha farklı bir alana, Pegasus hava yollarında görevinize başladınız. bizlere sektörler arasındaki benzerlikleri ve farklılıkları aktarabilir misiniz?

30 yılı aşkın iş hayatım boyunca bankacılık ve perakende ağırlıklı olmak üzere birçok alanda çalışma fırsatım oldu. Çalıştığım sektörlere baktığımda elbette bazı benzerlikler ve farklılıklar olduğunu görüyorum. Her sektörün kendine göre zorlukları olması en önemli benzerlik. Başarılı olmak için o sektörü sevmenin, anlamanın ve iyi analiz etmenin gerekmesi de... Bu hangi sektör olursa olsun böyle. Farklılıklara gelecek olursak; büyüme potansiyeli ve hızı, risk alanları, sektör dinamikleri. İlk aklıma gelen farklılıklar bunlar…

IATA’nın ilk Türk başkanı unvanına eriştiniz ve haziran 2022 itibarıyla göreve başlayacaksınız. hem görevi hem de hislerinizi öğrenebilir miyiz?

Türk sivil havacılık sektörü 2003’ten bu yana hızlı bir şekilde gelişti ve modernleşti. Türkiye, her geçen gün gelişmeye ve büyümeye devam eden sivil havacılık sektörüyle, dünyada parlayan bir yıldız konumunda. Elbette pandemi tüm sektörler gibi bizim sektörümüzü de etkiledi. Biz de Türk sivil havacılığının bütün paydaşları olarak, sektörümüzün pandemi öncesindeki günlere dönmesi için var gücümüzle çalışmaya devam ediyoruz. IATA Başkanlığı’na gelince, böyle önemli bir göreve layık görülmüş olmaktan büyük bir gurur duyuyorum. Çünkü bu, aynı zamanda Türk havacılığının geldiği noktanın da önemli bir göstergesi… Kendi kritik rolünün yanı sıra birçok sektörün de destekleyicisi konumunda olan havacılık sektörü, tarihinin en zorlu dönemlerinden birini yaşıyor. IATA olarak bize düşen en büyük görev; dünya ekonomileri için itici bir güç olan sektörümüzün pandemi öncesi döneme en kısa sürede dönebilmesi ve sürdürülebilir gelişiminin devam etmesi için çalışmak.

Pegasus Hava Yolları Genel Müdürü Mehmet T. Nane

Hava yolu şirketleri pandemiden en çok etkilenen sektörlerden oldu. Pegasus Hava Yolları bu süreci nasıl geçirdi?

COVID-19 pandemisi bütün dünyayı etkiledi, ezberleri bozdu, iş yapış şekillerini değiştirdi. Bu durumdan en çok etkilenen sektörlerin başında da havacılık geliyor. Doğası gereği krizlere açık olan havacılık sektörü, geçmiş yıllarda da farklı boyutlarda birçok kriz yaşadı. Ancak uçuşların iki ay gibi bir süre tamamen durduğu başka bir dönem hiç olmadı. Sağlık endişelerinin seyahat eğilimini olumsuz etkilemesi ve pandeminin önlenmesi amacıyla uygulanan seyahat kısıtlamaları talebin çok belirgin bir şekilde daralmasına sebep oldu. İş alışkanlıklarını ve stratejileri yenileyerek yeni ortama adapte etmek gerekti. Pandeminin ilk günlerinden itibaren konuyu yakından takip ederek, süreci ulusal ve uluslararası otoritelerle iletişim halinde yönetiyoruz. Her gün binlerce misafirimizi taşımanın verdiği sorumlulukla hareket ediyor ve Sağlık Bakanlığı, DHMİ, SHGM gibi ulusal otoritelerle koordineli bir şekilde üzerimize düşen tüm görevleri yerine getiriyoruz. Pandemi sürecinin ilk günlerinden itibaren sağlıklı ve güvenli bir seyahat için gerekli tüm önlemleri aldık. Bu süreçte operasyonda görev yapan çalışanlarımızın kullanacağı kişisel koruyucu donanımlarla standartları da belirledik. Boarding’ler sosyal mesafe kurallarına uygun olarak gerçekleştiriliyor. Uçaklara gelince... Uçaklar aslında en hijyenik ortamlar çünkü uçağın içindeki hava tıpkı ameliyathane kadar temiz. Uçaklarımızda bulunan HEPA filtreleriyle uçak içindeki hava ortalama üç dakikada bir tamamen yenileniyor. Kabin içindeki havanın; yarısından fazlası uçağın dışından alınan temiz ve steril havadan, kalanı ise HEPA filtreleriyle temizlenmiş iç havanın karışımdan oluşuyor. HEPA filtreleriyle, havayla bulaşan organizmalar ve toz parçaları yüzde 99.99’un üzerinde filtreleniyor. Hava akımı, sadece oturulan koltuk üstünden yere doğru oluyor. Öne ya da arkaya doğru hava akımı oluşmuyor. Uçaklarımızda en az 48 saat etkin kimyasal ile 24 saatte bir detaylı dezenfektasyon yapılıyor.

Dünyada halka açık hava yolu şirketleri arasında kendini net nakit döndüren üç şirketten biri olduğunuzu söylemişsiniz. Mali tarafta işler nasıl gidiyor? Yeni yatırımlar, filo yenileme gibi planlamalar var mı?

Sınırlı gelir üretimine karşın sabit maliyetlerin yarattığı nakit çıkışları nedeniyle hava yolu şirketleri pandeminin başından beri yüklü miktarda nakit yaktılar. Biz de arka arkaya beş çeyreği, azalan bir seyirle olsa bile nakit yakarak tamamladık. Ancak 2021’in 3’üncü çeyreğinde, yani yüksek sezonumuzda, seyahat kısıtlamalarının da gevşetilmesiyle 2019’daki kapasitemizin yaklaşık yüzde 90’ını geri kazanmayı başardık ve pandemi döneminde ilk kez bir çeyrek dönemi nakit yakarak değil nakit üreterek geçirdik. Bu gelişme bize gelecek dönemler için de cesaret veriyor. Pegasus Hava Yolları olarak, 2022 yılında yatırımlarımızı sürdüreceğiz. Filo dönüşümü stratejimiz çerçevesinde filomuzu yeni nesil çevreci uçaklarla genişletmeye ve gençleştirmeye devam edeceğiz. Sipariş planımız dahilinde filomuza 20 adet yeni nesil A321 NEO model uçak katacağız. Eski nesil uçaklarımızın filodan çıkışının da devam etmesiyle birlikte, 2022 yılının sonunda toplam koltuk kapasitemizin 3/4’ü yeni ne- sil NEO model uçaklarımızdan oluşacak. Dijital dönüşüm, 2018 yılından bu yana olduğu gibi yine en öncelikli gündem maddelerimizden biri olacak. Türkiye’nin dijital hava yolu olarak, 2022 ve önümüzdeki yıllarda bu alandaki yatırımlarımızı artıracağız. Bir diğer önemli konu başlığımız ise çevre ve sürdürülebilirlik olacak. Tüm operasyonlarımızı ve faaliyetlerimizi “sürdürülebilir çevre” anlayışıyla yönetirken, ülkemizin ve bölgemizin en yeşil hava yolu olma hedefiyle var gücümüzle çalışmaya devam edeceğiz.

MİNİMUM TEMASLA SEYAHAT

Gelecekte hava yolu şirketlerinin teknolojiyle entegrasyonu nasıl olacak?

Dijital dönüşüm, pandemi sürecinde seyahati daha güvenli hale getirme konusunda yardımcı oldu. Pegasus Hava Yolları olarak dijital dönüşümümüzü 2018 yılında başlatmıştık. Sadece internet sitemizi ve mobil kanallarımızı baştan aşağı yenilemekle kalmadık, aynı zamanda havaalanı ve uçak içi seyahat deneyiminde birçok yeniliği de hayata geçirmeye başladık. Seyahat Asistanı Programı, Express Bagaj hizmeti, Yeni Çipli Kimlik Kartı ile Seyahat Teknolojisi bunlardan sadece birkaçı... Bugün “Türkiye’nin dijital hava yolu” olarak, A’dan Z’ye bütün süreçlerimizde dijital teknolojiler kullanarak misafirlerimize seyahat deneyimlerini kolaylaştıracak benzersiz yenilikler sunuyoruz. Ama pandemi duruma bambaşka bir boyut kazandırdı. Bu dönemde önemi artan “minimum temasla seyahat”i desteklemek amacıyla Express Bagaj istasyonlarımızı yaygınlaştırdık. Self-servis hizmet alan misafir sayımız katlanarak arttı. Daha önce teknolojik uygulamalara çekinerek yaklaşan misafirlerimiz hızlı bir adaptasyonla yeni teknolojileri kullanmaya başladı.

Sürdürülebilirlik kavramı her sektör için çok kıymetli. Sizler için bu kavramlar ne ifade ediyor?

Pegasus Hava Yolları olarak kurumsal yönetişim alanında ulusal ve uluslararası standartlar ve en iyi uygulama örneklerini gözeterek çalışmalarımızı biçimlendiriyoruz. İklim değişikliğiyle mücadele bizim için çok önemli bir konu. Bu alanda aktif çalışmalar yürütüyor, operasyonlarımızı ve faaliyetlerimizi “sürdürülebilir çevre” anlayışıyla yönetiyoruz. 2020 yılında, Karbon Saydamlık Projesi kapsamında beş yıldır aldığımız B skorunu A’ya yükselttik. Türkiye’de ulaşım sektörü içerisinde en yüksek skoru alan şirket olduk ve globalde hava yolları arasında 2. sırada yer aldık. Havacılık sektörünün iklim değişikliğiyle mücadele edebilmesinin yolu sera gazı emisyonlarının azaltılmasından geçiyor. Bu çerçevede ulusal ve uluslararası otoriteler tarafından sektörümüze yönelik düzenlemelere biz de tam uyum gösteriyoruz. Tabi olduğumuz ICAO Corsia ve AB Emisyon Ticaret Sistemi gibi uluslararası regülasyonlar gereği, yıl içerisindeki regülasyon kapsamındaki karbon emisyonunun izlenmesi, doğrulanması ve raporlanması süreçlerini sağlıyoruz. Aynı zamanda, raporlanan yıllık emisyon miktarı kadar dengeleme çalışması veya emisyon kredisi alma yükümlülüğümüz de bulunuyor. Bu düzenlemelerle sektörümüzde karbon nötr bir büyüme sağlanması hedefleniyor. Karbon emisyonunun kaynağında azaltılmasına önem veriyoruz. Bu sebeple filonun gençleştirilmesi, düşük emisyonlu uçak modellerinin satın alınması, uçaklarda ağırlık azaltma çalışmaları, rotaların optimize edilmesi gibi operasyonel tedbirlerle sürecin kaynağında emisyon azaltma çalışmaları gerçekleştiriyoruz. Bu çalışmalarımızı bu yıl ilk kez yayımladığımız Sürdürülebilirlik Raporumuzla bütünsel bir yaklaşım içinde paylaştık. Gerek gelişen uçak teknolojilerinden faydalanarak filomuzun dönüşümüyle, gerekse ağırlık azaltma çalışmaları gibi operasyonel iyileştirmelerle “sürdürülebilir çevre” hedefiyle çalışmaya devam edeceğiz. Son olarak, IATA’nın 77. Yıllık Genel Kurulu’nda kabul edilen “2050’ye kadar Net Sıfır Karbon Emisyonu” kararı doğrultusunda, dünyada bu taahhütte bulunan öncü hava yolu şirketleri arasında yer aldık. Bu imzayla; sektöre yönelik teknolojik gelişmelerin sağlayacağı imkânla, enerji sektörünün desteğiyle ve paydaşların koordinasyonuyla 2050 yılına kadar net sıfır karbon hedefini destekliyor ve taahhüt ediyoruz. Bu taahhüdü pekiştirmek amacıyla 2030 yılı için ara dönem hedefimizi belirledik. Birim yolcu kilometre başına (RPK) düşen uçuş kaynaklı karbon emisyonunu, 2030 yılına kadar 2019 yılına kıyasla yüzde 20 azaltmayı hedefliyoruz. Bütün çalışmalarımızı bu hedef doğrultusunda şekillendiriyoruz. Filo dönüşümü stratejimiz çerçevesinde yakıt konusunda daha verimli olan Airbus NEO model uçak sayımızı artırarak emisyon yoğunluğumuzu azaltacağımızı öngörüyoruz. Şeffaflık ilkesi çerçevesinde, uçuşlarımızdan kaynaklanan emisyon göstergesini yatırımcı ilişkileri web sitemizde aylık bazda paylaşıyoruz. Yapılan tüm bu çalışmaları, aynı zamanda Sürdürülebilirlik (ESG) alanındaki yönetişim stratejimizle paralel ve çıktılarına destek olacak şekilde planlıyoruz. ‘Sürdürülebilir çevre’ anlayışımız çerçevesinde; orta vadede filo dönüşümü ve offsetleme projeleri, uzun vadede ise SAF kullanımı, yeni teknoloji uçaklar ve karbon yakalama teknolojileri alanlarında çalışmalarımız sürecek. Ülkemizin ve bölgemizin en yeşil hava yolu olma hedefiyle var gücümüzle çalışmaya devam edeceğiz.

Söyleşi
Yorum Yaz