Söyleşi

Çikolata ülkesine çikolata satan marka; ŞÖLEN

Bugün Dünyada çikolatası ile ünlü ülke hangisi diye kime sorulsa Belçika cevabını verir. Belçika’ya yüklü miktarda ihracat yapıp çikolata satan Şölen Çikolata ise cevabı Türkiye yapma yolunda hızla ilerliyor. Gaziantep’ten çıkıp Türkiye’nin medar-ı iftiharı olan Şölen Çikolata’yı başındaki kadın girişimci Elif Çoban’dan dinledik.

6dk okuma
Türkiye'de İş Dünyası28.06.2022
Çikolata ülkesine çikolata satan marka; ŞÖLEN

Bugün Dünyada çikolatası ile ünlü ülke hangisi diye kime sorulsa Belçika cevabını verir. Belçika’ya yüklü miktarda ihracat yapıp çikolata satan Şölen Çikolata ise cevabı Türkiye yapma yolunda hızla ilerliyor. Gaziantep’ten çıkıp Türkiye’nin medar-ı iftiharı olan Şölen Çikolata’yı başındaki kadın girişimci Elif Çoban’dan dinledik.

Elif Hanım öncelikle sizi tanıyabilir miyiz? Kariyeriniz nasıl ilerledi?

Ben yedi kardeşten oluşan geniş bir ailenin mensubuyum. İlk, orta ve lise eğitimimi Gaziantep’te tamamladım. Sonrasında ise yükseköğrenimimi ODTÜ Ekonomi Bölümü’nde tamamladım. Bilkent Üniversite-si Ekonomi Bölümü’nde yarı zamanlı asistanlık yapıp, eş zamanlı olarak ekonomi yüksek lisansını bitirdim. Kariyerimin başında farklı şirketlerde birçok görevde çalıştım. Daha sonra aile üyelerimizin kurduğu Şölen’in ihracat bölümündeki potansiyeli de değerlendirme öngörüsüyle kendi firmamızda İhracat Müdürü olarak göreve başladım. 2010 yılında aile üyelerimizin ortak kararıyla icra kurulunun başına getirildim.

Gaziantep’ten çıkıp Türkiye’nin medar-ı iftiharı olan Şölen Çikolata’yı biraz detaylı anlatır mısınız?

Şölen’i, Gaziantep’te 1989 yılında 50 kişilik bir ekiple günlük 10 ton üretim kapasitesi olan 2 bin metrekarelik bir alanda kurduk. 1991 yılında Türki Devletler’e ihracatta büyük bir ivme kazandık. 1998 yılından itibaren krizlerin de yönlendirdiği ekonomik dengelerle deniz aşırı ülkelere açılmaya başladık. Ürün çeşitliliğimizin artmasıyla birlikte 2001 yılında aralarında Dubai, Lübnan, Suudi Arabistan, Fransa, Kanada, Çin gibi ülkelerin de bulunduğu 66 ülkeye ihracat yapmaya başladık. 2005 yılında Gaziantep’te ikinci fabrikamızı açmamızla birlikte kapasitemizi yüzde 30 artırdık. 2007 yılında Turquality Programı’na katıldık. 2009 yılında bir atılım daha yaparak İstanbul Silivri’deki fabrikamızı faaliyete geçirdik ve burada kek, bisküvi çeşitlerimizi üretmeye başladık. İstanbul fabrikamızda Biscolata başta olmak üzere birçok ses getiren markayı yarattık. 2012 yılında Turquality Programı’na ikinci kez seçildik. Şu anda programın üçüncü dönemde yer alan nadir markalardan biriyiz. İstanbul’daki tesisin yanı sıra 2012 yılında yatırımına başladığımız ve Türkiye’nin Çikolata Fabrikası olarak adlandırdığımız, Şölen’in Türkiye ekonomisine ve sektörüne kazandırdığı büyük bir değer olan Gaziantep tesisimizde de üretimimize devam ediyoruz.

AİLE ŞİRKETİ OLMANIN ARTILARI KULLANILIYOR

Türkiye’nin en başarılı marka hikâyelerinde imzanız var. Piyasa öngörü ve stratejileriniz hakkında bilgi alabilir miyiz?

En başından beri kendimize gelişmiş, katma değeri yüksek pazarları hedefledik. Bu pazarlara girmek istiyorsanız kusursuz üretim, yüksek gıda güvenliği ve fark yaratan ürünleriniz olmak zorunda. Çocuk kategorisinde dünya pazarlarının en sevilen markalarından Ozmo, bayramların vazgeçilmezi, tasarım çikolatamız MiLanGo, bir fenomene dönüşen Biscolata, özellikle pandemi döneminde adını sıkça duyduğunuz Luppo, hepsi örnek markalaşma hikâyeleridir. Yeni bir iş yaparken, fark yaratan bir şey üretmemiz gerektiğinin bilincindeyiz. O ürün denilince sadece bizim markamız akla gelmeli. Hele ki atıştırmalık sektöründe bunca yerli ve yabancı marka arasında başarılı olmak için çok daha fazla kafa yormak, daha çok deneyip yanılmak, daha çok yatırım yapmak gerekiyor. Bu bilinçle markalaşma yolunda kafa yorarak, fark yaratarak, cesur marka hikâyeleri yazarak ve kendine dünyayı benchmark alarak küresel bir şirket olmayı başardık. Bugüne kadar öncelikli pazarlarda öncelikli markalarda bilinirliğimizi ve dolayısıyla cirolarımızı artırdık. Turquality Programı da bu ilerlemede bizim en büyük destekçimiz oldu. Programa dâhil olmak gerçekten bize büyük bir güç verdi. Turquality Projesi ile 15’ten fazla ülkede marka yatırımları yaptık ve dünya pazarlarında Türkiye’nin gurur duyacağı markalar ortaya çıkardık. 32 yıldır sürekli öğrenen, araştıran, büyük resme odaklanan bir anlayışla çalışıyoruz. Yenilikçiliğe, inovasyona inanıyoruz ve aile şirketi olmanın en büyük artılarını kullanıyoruz.

Geleneklerimiz doğduğu önemli şehirlerden Gaziantep’te geleneksel yöntemleri ileri teknolojiye taşıyan bir fabrika yatırımınız var. Biraz bahseder misini?

Endüstri 4.0 donanımı ve ileri teknolojisiyle dünyanın sayılı tesisleri arasında yer alan Gaziantep ve İstanbul’daki tesislerimizde toplam 210 bin metrekarelik alanda yıllık 330 bin ton üretim kapasitesiyle üretim gerçekleştiriyoruz. Bugün tüm dünya ülkelerine ihracat yapabilir konumdayız. Gaziantep’te yer alan akıllı depo, yapay zekâ için hatlar ve robotların bulunduğu tesisimiz tüm süreçlerde çok gelişmiş bir otomasyon sistemi ile çalışıyor. Tesiste üretim iki ana bölümden oluşuyor. Karmaşık bir algoritmaya sahip yapay zekâ teknolojili ve 24 saat kontrol altında olan akıllı depo sayesinde 2 milyon koliden fazla ürün sadece 53 metre genişliğinde bir alana sığdırılabiliyor. SAP konusuna kendi kategorimizde ilk giriş yapan şirketlerden biri olarak, önemli bir yatırıma imza atarak SAP Hana’ya geçtik. Hız, bilgi doğruluğu, iyi planlama, daha taze ürün, daha hızlı talep karşılama, gıda güvenliği gibi konularda büyük bir gelişme sağlayan bu sistem ile planlamadan tahsilata olan sürecin tümünü bütünleşik olarak takip edebiliyoruz. Bu tesisimiz için 2012 yılından bu yana 350 milyon doları aşkın yatırım yaptık. Bundan sonra da yatırımlarımızı hız kesmeden sürdüreceğiz.

Çikolata ülkesi Belçika’ya bile ürün ihraç ediyorsunuz. İhracattaki bu başarıyı neye borçlusunuz?

Şölen olarak, kendimize, en başından beri, katma değeri yüksek, gelişmiş pazarları hedef olarak belirledik. 30 yılı aşkın süredir de ihracat odaklı olarak çalışıyoruz. Bugün 200 ürünümüzü Belçika’dan Maldivler’e, Kolombiya’dan Japonya’ya 120’den fazla ülkede tüketicilerimizle buluş-turuyoruz. Yurtdışında var olabilmek için o pazarların dinamiklerini yakından izlemek gerekiyor. Bu nedenle hedef pazarlarımızda güçlü bir şekilde var olabilmek için de yurt-dışı ağımızı kurduk, halen daha yeni ofisler açmaya devam ediyoruz. Şu anda Amerika, Kanada, İngiltere ve Dubai’de ofislerimiz ve bölge müdürlüklerimiz; Cezayir, Ürdün, Azerbaycan ve Latin Amerika’da ise görevli arkadaşlarımız bulunuyor. Geçtiğimiz yıl Rusya’da da bölge müdürlüğümüz açıldı. Avrupa pazarı için Belçika’da bölge müdürlüğü kurma çalışmalarımızı sürdürüyoruz.

BİSCOLATA “TOP COOKIE” SEÇİLDİ

Son yıllarda alışveriş alışkanlıklarında önemli bir değişim söz konusu. Özellikle pandemi ile internet alışverişi ve E-ticaret’e talep yoğunlaştı. Bu gelişmeler sizleri etkiledi mi? Dış pazarda durum nasıl?

Dijital dönüşümün tüketici beklenti ve davranışlarını ciddi olarak etkilemeye başladığını görmemizle birlikte biz de bu alanda hareketlerimizi hızlandırdık. Türkiye’de neredeyse tüm e-ticaret pazar yerlerinde ve diğer e-ticaret kanallarında yer alıyoruz. Dünyada çikolatasını bile “online” olarak sipariş eden tüketici sayısı büyük bir hızla artıyor. Şölen olarak biz de bu değişime kayıtsız kalmıyoruz. Amazon.com’da Biscolata markamızın ürün gamını tüketicilere sunuyoruz. Bir Türk markasını Amerika pazarına taşımamız ve tüketicilerden takdir görmesi bizleri ayrıca gururlandırıyor. En çok satılan 15 üründen biri Biscolata. Aylık 31 çeşitte ürün satışı gerçekleştiriyoruz. Biscolata Amerika’nın en ünlü gazetelerinden today.com’da “Top Cookie” seçildi.

Merdiven altının yoğun olduğu bir sektörün içindesiniz. Tüketici güvenilir ürünleri nasıl tanır? Çikolata ve şekerleme alırken nelere dikkat edelim?

Çikolata ve şekerleme alınırken öncelikle ürünün markasına ve güvenilirliğine dikkat edilmeli. Ambalajsız, üreticisi bilinmeyen ürünlerden uzak durulmalıdır. Çikolata için üzerinde kokolin yazan ürünler gerçek çikolata değildir, gerçek çikolatadan aldığınız kakao lezzetini alamazsınız. Gerçek çikolatanın en belirgin özelliklerinden biri pürüzsüz olmasıdır. Tadı homojendir, kendine özgü aromasının ağızda uyum içinde dağılması, hızlı erimesi ve yumuşak olması gerekir. Ağızda metal tadı olmamalı ve ağız içinde yağlı, yapışkan kalıntı veya tabaka bırakmamalıdır. Tadı acı olan çikolatalar ürünün taze olmadığının işaretidir.

Sosyal sorumluluk projelerine de çok fazla önem veriyorsunuz. Bize biraz bu çalışmalarınızdan da bahsedebilir misiniz?

Kuruluşumuzdan beri, şartlar ne olursa olsun kazancımızı daima yatırıma yönlendirdik. Pandemi döneminde dahi yatırımdan, üretimden asla vazgeçmedik, istihdamımızı koruduk. Diğer bir yandan kurumsal vatandaşlık prensibimiz doğrultusunda önemli sosyal sorumluluk projelerini hayata geçiriyoruz. Toplum için katma değer üretmek amacıyla; eğitim, kadın istihdamı, kültürel değerlerin korunması ve spor gibi birçok alanda iz bırakan çalışmalara imza atıyoruz. Ayrıca 30 yılı aşkın süredir daima yatırım yaptığımız bir konu da gençlerimizin eğitimi oldu. Çünkü Şölen olarak, Türkiye’nin geleceğine yapılacak en büyük yatırımın eğitim olduğuna inanıyoruz. Yıllardır bu alanda yaptığımız faaliyetlerimizi İyilik Şöleni çatısı altında birleştirme ve daha odaklı olarak bu alandaki çalışmalarımızı ilerletme kararı aldık. Bu kapsamda TEGV işbirliği ile çocukların kendi potansiyellerini ve yeteneklerini keşfetmelerine fırsat tanımak amacıyla çocukların eğitimine destek olmaya yönelik çalışmalar gerçekleştiriyoruz. “Büyüklere bayram çocuklara gelecek” sloganımızla Ramazan ve Kurban Bayramları süresince yapacağımız bağış kampanyası ile toplamda 500 çocuğun eğitim masraflarını karşılayacağız. Önümüzdeki dönemde de çocuklarımızın eğitimine destek olmaya devam edeceğiz.

Başarılı bir iş kadını olarak sizi rol model alan kadınlara neler tavsiye edersiniz?

Çalışma hayatındaki kadınlara naçizane tavsiyem, sevdikleri ve inandıkları işi tutkuyla yapmaları, asla pes etmemeleri. Kendine has bir yol belirleyip emin adımlarla yürümeye devam eden her kadının başarılı olması da kaçınılmaz. Sonuç odaklı, motivasyonu bozulmayan, gerekirse hedefe gideceği yolu değiştiren ancak gitmekten asla vazgeçemeyen bir karaktere sahip olmalılar. Kısacası uzun koşu maratoncusu olmaları gerektiğini unutmamalılar. Özüne bakarsak kadınlar şefkatlerini, estetik bakışlarını, özenlerini de doğaları gereği işlerine yansıtıyorlar; hayatı güzelleştirme, anlamlı ve değerli kılma becerisine sahipler. Kadınların iş dünyasında daha fazla yer almasıyla tüm sektörlerin zorluklarla daha iyi mücadele edeceğine inanıyorum.

Söyleşi
Yorum Yaz