Yazarlar

Yeşil Mutabakat enerji tedarik zincirlerini değiştirecek

Karbon-nötr bir ekonomiye ulaşmayı hedefleyen Avrupa Birliği'nin (AB), çeşitli çalışmalar yürüttüğü sektörlerin başında enerji sektörü geliyor. “Eğer sera gazı emisyonlarını azaltmak istiyorsak, enerji sektöründeki sera gazı salınımlarını azaltmalıyız ve yenilebilir enerji kaynaklarından enerji üretimine yönelmemiz gerekiyor.” diyen Ege İhracatçı Birlikleri, AB’de Yeşil Mutabakat için sektörleri desteklemeye yönelik uygulanan kapsamlı yatırım planının benzerinin Türkiye’de de uygulanmasını, özellikle enerjide yeşil yatırımların önünün açılmasını ve desteklenmesini istiyor.  

6dk okuma
Türkiye'de İş Dünyası09.09.2021
Yeşil Mutabakat enerji tedarik zincirlerini değiştirecek

Karbon-nötr bir ekonomiye ulaşmayı hedefleyen Avrupa Birliği'nin (AB), çeşitli çalışmalar yürüttüğü sektörlerin başında enerji sektörü geliyor. “Eğer sera gazı emisyonlarını azaltmak istiyorsak, enerji sektöründeki sera gazı salınımlarını azaltmalıyız ve yenilebilir enerji kaynaklarından enerji üretimine yönelmemiz gerekiyor.” diyen Ege İhracatçı Birlikleri, AB’de Yeşil Mutabakat için sektörleri desteklemeye yönelik uygulanan kapsamlı yatırım planının benzerinin Türkiye’de de uygulanmasını, özellikle enerjide yeşil yatırımların önünün açılmasını ve desteklenmesini istiyor.  

Karbon salınımlarındaki en büyük payı enerji kaynaklı emisyonların oluşturduğunu açıklayan Ege İhracatçı Birlikleri Koordinatör Başkanı Jak Eskinazi, Avrupa Yeşil Anlaşması’nın temel öncelikli alanlarından birinin enerji olduğunu vurgulayarak şunları söyledi, “Avrupa Komisyonu, ilk etapta Şubat 2015’te, gelecekteki potansiyel iklim değişikliği politikalarına uygun olacak şekilde Enerji Birliği adı altında bir strateji açıkladı. 2030 yılında enerji kaynaklarının yüzde 32’sini yenilenebilir enerjiye dönüştürmek isteyen AB, Yenilebilir Enerji Direktifiyle yol haritasını ortaya koydu. Ayrıca, Elektrik Piyasaları Regülasyonuyla da, elektrik piyasalarında yenilenebilir enerjiye daha büyük bir pay ayıracak ve sınır aşırı enerji altyapılarının geliştirilmesiyle AB genelinde entegre bir enerji piyasası kurulmasını hedefleniyor. Tüm bunlara ek olarak, binaların enerji performansını arttırmak için de Bina Enerji Performansı Direktifi de yayımladı. Yönetsel düzenlemelerle de, üye ülkelerden 2021-2030 yılları arasında 10 yıllık Ulusal Enerji ve İklim Planı hazırlamaları bekleniyor.”

2030 VE 2050 HEDEFLERİ BELİRLENDİ

AB Komisyonu’nun, yeşil dönüşüm kapsamında 2030 ve 2050 hedeflerini belirlediğini anlatan Eskinazi, bu hedefler doğrultusunda strateji ve regülasyonların yanında alınan iki temel aksiyonu; akıllı sektör entegrasyonu ve açık deniz - yenilenebilir enerji olarak açıkladı ve ekledi, “Akıllı sektör entegrasyonu stratejisiyle; elektrik, gaz, binalar, endüstri ve ulaşım gibi çeşitli enerji sektörleri, karbon salınımlarını azaltmak amacıyla entegre edilecek. Fosil yakıtların kullanımı, yenilenebilir elektrik enerjisi ile yer değiştirecek ve elektrifikasyonun mümkün olmadığı alanlarda düşük karbon yakıtlar kullanılacak. Açık deniz ve yenilenebilir enerji stratejisine göre de; açık denizde bulunan rüzgârın kuvveti, gelgit veya dalgaların hareketiyle birlikte ortaya çıkan enerjinin, modern teknolojilerle birlikte kullanıma sunulması planlanıyor. Yeşil Mutabakat ile birlikte tüm enerji tedarik zincirlerinde, temiz enerjinin ulaşımını kolaylaştırmak ve binalardaki enerji tasarrufunu artırmak adına dijitalleşme teşvik edilecek. Enerji kaynaklarının çeşitlendirilmesi kadar, üretilen enerjinin depolanması da önemli bir konu. Bataryalar için Stratejik Aksiyon Planı ile enerji depolama kapasitesinin arttırılması planlanıyor.”

KARBON EMİSYONLARININ YÜZDE 87,4'Ü ENERJİ SEKTÖRÜNDEN

Jak Eskinazi, Yeşil Anlaşma’ya uyumda geç kalınması durumunda AB’nin sınırda karbon mekanizmasıyla Türkiye’nin karşılaşacağı maliyetin yaklaşık yıllık 1,8 milyar euro olabileceğini paylaştı. Eskinazi ayrıca, “Özellikle, çimento, otomotiv, makine, demir-çelik ve tekstil gibi sektörler daha çok etkilenecek. Avrupa Birliği bir yandan üye ülkelerin emisyonları düşürmeyi hedefliyor, diğer taraftan da Birlik dışından ithal edilen ürünlerin karbon içeriğine göre “sınırda karbon düzenlemesi” mekanizmasıyla vergilendirilmesini amaçlıyor. Bu yolla, AB sınırları içerisinde karbon maliyetiyle iş yapan şirketlerin rekabetçiliği korunmuş olacak ve AB ülkeleri aynı zamanda karbon vergisi gibi ekstra bir geliri de kendilerine yaratmış olacaklar. Toplam CO2 emisyonlarının 2019 yılında yüzde 87,4'ü enerji sektöründen, yüzde 34,6'sı elektrik ve ısı üretiminden, yüzde 12,3'ü endüstriyel işlemler ve ürün kullanımı sektöründen, yüzde 0,3'ü ise tarım ve atık sektörlerinden kaynaklanıyor.” diye konuştu.

YENİLENEBİLİR ENERJİ VE ATIKLARDAN ELDE EDİLEN ELEKTRİK ÜRETİMİ; YÜZDE 14,7

Eskinazi, sanayi sektörünün elektrik tüketiminde birinci sırayı koruduğunu hatırlatarak, “Kömür, sıvı yakıt ve doğalgazdan (fosil yakıtlar) üretilen elektrik, toplam üretimimizin yüzde 56,1’ine tekabül ediyor. Hidroelektrikten elde edilen elektrik yüzde 29,2. Yenilenebilir enerji ve atıklardan elde edilen elektrik üretimimiz geçen on yılda on kattan fazla artış göstermiş ama buna rağmen yenilebilir enerjiden elektrik üretimimiz, toplam elektrik üretimimizdeki payı yüzde 14,7 seviyelerine kadar anca gelebilmiştir. Hala elektrik üretimimiz önemli derecede fosil yakıtlara bağlı. 2019 yılında sanayi sektörünün kullandığı elektrik toplam tüketimin yüzde 45 ile birinci sırayı alırken, ticaret sektörü yüzde 19,3, meskenler yüzde 21,8, resmi daireler yüzde 5,3, aydınlatma yüzde 2 ve diğer sektörler yüzde 6,6 olmuştur. Sanayi sektörünün en önemli aktörü olan ihracatçımız son dönemde elektrik maliyetleriyle de mücadele ediyor.” dedi.

YEŞİL YATIRIM TEŞVİKLERİ GENİŞLETİLİP, ÖNCELİKLİ YATIRIM ALANI OLMALI

Jak Eskinazi’ye göre ihracatçılar, yenilebilir enerji kaynaklarından kendi elektriğini üretmesi ve enerji tasarrufu sağlamasıyla hem Yeşil Mutabakat’a uyum sürecini hızlandıracak, karbon vergisinden daha az etkilenecek hem de elektrik maliyetlerini düşürme imkanı sağlamasına yardımcı olacak.

İşletmelerin başvuru şartları arasında son 3 yıla ait enerji tüketimlerinin 500 TEP olması gerektiğini söyleyen Eskinazi, “İhracatçılarımız, bir an önce sürdürebilirlik ve karbon yönetimine başlamak zorunda. Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı, Verimlilik Artırıcı Projeler ve Gönüllü Anlaşmalar adı altında 2 alt program uyguluyor. Her iki alt program için başvuru yapmak isteyen işletmelerin sahip olması gereken ön şartlardan biri son 3 yıla ait yıllık toplam enerji tüketimleri ortalamasının asgari 500 TEP olması. 500 TEP enerji tüketimi şartından dolayı çoğu firma bu teşvikten yararlanamıyor. 500 TEP şartının 250 TEP’e düşürülmesi ve böylelikle daha çok firmanın ve projenin desteklenmesinin önünün açılması yerinde olacaktır. Yenilebilir enerji kaynaklarından enerji üretilmeli, firmaların yapacakları yatırımlarla paralel yatırım teşvikleri genişletilmeli, öncelikli yatırım konuları ihracatçıların beklentileri kapsamında genişletilmeli.” dedi.

ENERJİ PROJELERİNE ÖZEL BİR DESTEK MEVZUATI ÇIKARILMALI

İhracatçılarımızın yenilenebilir enerji konusunda yapacakları yatırımların öncelikli yatırım olarak değerlendirilip, 5’inci Bölge teşviklerinden yararlandırılması konusunda gerekli düzenlemelerin yapılması gerektiğinin altını çizen Eskinazi şöyle devam etti: “Ticaret Bakanlığı’nın yürütücüsü olduğu destek mekanizmaları içerisinde; ihracatçı firmalarımızın gerek enerji verimliliğini sağlamak adına gerçekleştirecekleri harcamalar, gerek de fosil yakıtlardan yenilenebilir enerji kaynaklarından yararlanma kapsamında işletmelerinde gerçekleştirecekleri enerji projelerinin desteklenmesi kapsamında herhangi bir destek mekanizması maalesef yok. İhracatçılarımızın yeşil enerji harcamalarının desteklenmesi kapsamında yapacakları danışmanlık, eğitim, makine/ekipman ve yazılım vs. harcamalarının desteklenmesini için özel bir destek mevzuatının çıkarılması yerinde olacaktır. İhracatçıların Ticaret Bakanlığı’ndan bu konuda ciddi beklentileri var.”

RAKAMLARLA TÜRKİYE’NİN TOPLAM SERA GAZI EMİSYONU İSTATİSTİKLERİ

En son yayımlanan TÜİK verilerine göre; Türkiye’nin toplam sera gazı emisyonu 2019 yılında 506,1 Mt CO2 eşdeğeri oldu. Sera gazı envanteri sonuçlarına göre, 2019 yılı toplam sera gazı emisyonu bir önceki yıla göre %3,1 azalarak 506,1 milyon ton (Mt) CO2 eşdeğeri (eşd.) olarak hesaplanmıştır. Kişi başı toplam sera gazı emisyonu ise 1990 yılında 4 ton CO2 eşd., 2018 yılında 6,4 ton CO2 eşd. ve 2019 yılında 6,1 ton CO2 eşd. olarak hesaplanmıştır. Görüleceği üzere, ülkemizde üretimdeki ve nüfustaki artışa paralel olarak sera gazı emisyonları yıllar içinde ciddi artış göstermiştir.

Analiz
Yorum Yaz