Aşçıoğlu Holding Onursal Başkanı Yaşar Aşçıoğlu, Türkiye’deki inşaat sektörünü değerlendirdi. Aşçıoğlu konuşmasına şirketin kuruluş hikâyesiyle başladı: “1967 yılında babam tarafından kurulan bir firmayız. O yıllarda Mecidiyeköy’de oralar dutlukken katleden işte karşınızda onun varisi duruyor. Mecidiyeköy’ü dutlukla ağaçlığı her yeri güzelce ‘katlettik’, apartman yaptık.”
Aşçıoğlu, inşaat sektörünün geçmişte hangi koşullarda çalıştığını anlatarak yapılan hataları dile getirdi. Aşçıoğlu, “İnşaat sektöründeki müteahhitler Fatih’te ve Mecidiyeköy’de kümelenmişler, her yeri yapıyorlar. Ama o günün fen elemanları, o günün statik hesapları o kadar kötü ve yanlıştı ki ne kalıp var ne demir. Demir demir değil, hurdadan çekme. Çimento yok, su boruları Bulgaristan’dan geliyordu. Çok kötü şartlarda yapılıyordu” derken, “Çimento yok, agrega yok; denizden kumu alıyorsunuz, midyesi ve çamuru içinde. Bingöllü ustalarla beton yapmaya çalışıyorsunuz. Sulu sulu döküyordunuz” diyerek dönemin zorluklarını anlattı.
Aşçıoğlu, firmalarının o dönemde lüks inşaat yaptığını belirterek, çarpık yapılaşmayı eleştirdi: “Şu anda yapılan o çarpık yapılar… Biz o zaman lüks inşaat yapanıydık. Babamın döneminde de. Bir de çarpık yapılaşma olanları vardı. Orada bir kolon şurada, bir kolon burada, bir kolon burada böyle gidiyorduk.”
80’lerde hazır betonun çıkışıyla birlikte binaların toparlanmaya başladığını, ancak 1999 depremiyle uyarıldıklarını belirten Aşçıoğlu, genç müteahhitleri övdü: “99 depreminde Allah bize ikaz etti. Dedi ki ‘ne yapıyorsunuz? Bu yaptığınız çok yanlış, şehri İstanbul’a ihanet ediyorsunuz’ ve bizi bir nevi ikaz etti. Şimdi genç yetenekler çok güzel binalar yapıyorlar.”
Aşçıoğlu, inşaat sektöründe niteliğin önemine vurgu yaparak, “Ben şahsen İstanbul İnşaatçılar Derneği Genel Başkanlığı yaptığım dönemde de söylemişimdir. Gözüm kapalı güvenirim. Ama bu mesleğe bilmeyen herkesin yaptığı bir meslek haline geldi” dedi.
“Daire alırken hiçbir müteahhitten belge istediğinizi duymadım. Canınızı, çocuğunuzun, ailenizin, kendinizin canını, işyerinizi çalışanların canını teslim ediyorsunuz ama müteahhit kimdir, bu inşaatı kim yaptı? Sorgulamıyorsunuz” diyerek vatandaşlarında bilinçli davranması gerektiğinin altını çizdi.
İstanbul’un tarihi ve coğrafi önemine de değinen Aşçıoğlu, yapılan işlerin yeterli olmadığını belirterek, “Dünyada tarihi ile içinden Boğaz geçen, beş, dokuz adası olan bir şehir yok. İki kıtayı birleştiren, Roma İmparatorluğu ve yeni imparatorluklar barındıran bir şehre sahibiz ama maalesef olması gereken gibi yapmıyoruz. Şimdi yapıyor muyuz? Evet. Yeterli mi? Hayır” ifadelerini kullandı.
Aşçıoğlu, Türk müteahhitlerinin dünya sıralamasındaki yerini ise şöyle açıkladı: “Türk müteahhitleri dünyada birincidir. Amerika birinci gibi görünür ama değildir. Çin birinci gibi görünür ama değildir. Çünkü Çin’in yaptığı konforlu yapı değildir.”
TOKİ ve Emlak Konut’un işlerini de değerlendiren Aşçıoğlu, İstanbul’un hala risk altında olduğunu vurgulayarak, “TOKİ çok güzel işler yapıyor mu? Evet. Emlak Konut güzel işler yapıyor mu? Evet. Yeterli mi? Hayır. İstanbul şehri, marka şehrimiz, istenildiği gibi durumda mı? Hayır. Üç beşten on bina yaptık diye İstanbul’un ve Türkiye’nin geleceğini belirleyen vizyonu kurtardık mı? Hayır” dedi.
Aşçıoğlu, şehirlerin kalkınması için dış finans ve doğru planlamanın şart olduğunu söyleyerek, “Neye ihtiyacımız var? Dış finansa ihtiyacımız var. Önünü açıyor musunuz? Hayır. Siyasi olarak… Tamam. Dünya konjonktüründe sıkıntı var, Türkiye biraz daha sıkıntılı. Ama mutlaka dış finans şart. Planlamayı hızlı ve ivedi şekilde yapması lazım. Şehircilik Bakanlığı bina bazında değil, ada bazında, mahalle bazında planlamayı yapmalı” şeklinde konuştu.
Aşçıoğlu son olarak, İstanbul’un Türkiye’nin geleceği açısından kritik olduğuna dikkat çekerek konuşmasını şöyle bitirdi: “Bu ülkenin bekası konusu. İstanbul giderse Türkiye gider. Hem yaşam hem kültür, hem ticaret açısından çok çalışmamız lazım. Bakanlığın arsa üretip planlamaları doğru yapması şart.”
GÜNDEM KORİDORU
09 Aralık 2025