Dosya

Toplumsal cinsiyet eşitsizliği sanata da yansıyor

Toplumsal cinsiyet eşitsizliği maalesef sanata da yansımış durumda. Çevremize baktığımızda ismi fazla duyulmuş kadın sanatçı göremeyiz. Okullarda sanat tarihi öğretilirken hep erkek sanatçılardan bahsedilip yaptıkları devrim olarak öğretiliyor. Guerrilla Girls’ün bir çalışması olan serigrafi baskı da aslında bize her şeyi anlatıyor.

6dk okuma
Türkiye'de İş Dünyası11.04.2022
Toplumsal cinsiyet eşitsizliği sanata da yansıyor

Toplumsal cinsiyet eşitsizliği maalesef sanata da yansımış durumda. Çevremize baktığımızda ismi fazla duyulmuş kadın sanatçı göremeyiz. Okullarda sanat tarihi öğretilirken hep erkek sanatçılardan bahsedilip yaptıkları devrim olarak öğretiliyor. Guerrilla Girls’ün bir çalışması olan serigrafi baskı da aslında bize her şeyi anlatıyor.

Sanat dünyasında kadınlar yüzyıllardır yeterince temsil edilmemiştir. Nochlin (1973) bu konu hakkında sorulması gereken soruyu yüksek sesle sorar, “Neden hiç büyük kadın sanatçı yok?” Toplumsal cinsiyet ile sanat dünyasının ilişkisi her zaman sorgulansa da 1970-80’lerde bu konuda yoğun tartışmalar yaşandığı görülür.

Tarihsel bağlamda baktığımızda kadın sanatçılar büyük ölçüde gölgede kalmışlardır, Michelangelo veya Da Vinci gibi adı duyulmuş bir kadın yoktur. Daha eskilere bakarsak Taş Devri’nde avcılık ve toplayıcılık yapılan bir çağda kadınlar mağaralarda kalıp, çocuklara bakıp vakit geçirdikleri sırada mağara çizimlerinin nasıl erkekler tarafından yapıldığı iddia edilebilir? Kadınların çocuk bakıcısı veya evin hanımı rolü nedeniyle, çoğunun sanat eseri yaratacak zamanı yoktu.

Zanaatkarlar tarafından eğitilmiş ve natürmort, manzara veya portrede çalışmak için boş zamanları olan büyük ölçüde varlıklı kadınlardı. Örnekler arasında Anna Claypoole Peale ve Mary Cassatt sayılabilir. Bir başka örnek ise Academia delle arti del Disegno’ya ka- bul edilen ilk kadın olan Artemisia Gentileschi’dir. Uzun süre insanlar eserlerinin Tanınmış bir ressam olan babası Orazio Gentileschi’e ait olduğunu düşünmüşlerdir. 2016’da Amerika’da yapılan “Sanatta Kadın Ulusal

Müzesi” isimli araştırma projesine göre, galerilerin yüzde 78’inde daha çok erkek sanatçıların eserleri yer alırken yalnızca yüzde 5’inde kadın ve erkek sanatçıların eserleri eşit şekilde temsil edilmektedir. Bu bilgiler ışığında günümüze baktığımızda kadınların istediklerini gerçekleştirmeleri, düşüncelerini tuvallerine yansıtmaları için bile oldukça mücadele gerekmiştir.

Sürekli kadının kutsallığından bahsedilip, geçmiş zamanlarda üretim veya bereket için küçük kadın heykelcikleri yapılmışken kadının sanatta geri plana atılmasını doğru bulmuyorum. Aynı zamanda sanatçı kimliğinin önüne “kadın” kelimesi getirilerek bilinçsiz bir ötekileştirilme yapıldığını düşünüyorum. Kadınların sanattaki yeri nü modellik, Meryem veya hüzünlü duygusal portrelerden fazlası.

Yaşadığımız modern dünyada neden hala kadınların sivrilebilmek için, eşit haklar elde edebilmek için bu kadar çırpınması gerektiğini anlamıyorum. Sanatta kişi değil sanat desteklenmeli. Heykel bir erkek işi değil, isteyen arzulayan herkes yapabilir. Dijital sanatlar veya videolar kafa karıştırıcı değil eğilimi olan herkes kullanabilir.

KADININ ELİ SANATA DOKUNDUĞUNDA

Dosya Haberi
Yorum Yaz