Söyleşi

Tasarım Türkiye'nin markalaşma yolculuğunu hızlandırdı mı?

Moda her gün iç içe olduğumuz bir konu. Ne giydiğini umursamayan insanlar bile, her gün kendileri hakkında birçok şey anlatan veya nasıl hissettiklerini yansıtan kıyafetler seçiyor. Öyle ki İngiliz moda tasarımcısı Hamnett, “Giysiler, hepimizin anlayacağı sözsüz iletişim araçlarıdır” diyor. Peki, herkesin yakından ilgilendiği bu önemli sektörde Türkiye hangi konumda? Tasarım ve markalaşma yolunda Türkiye’nin izlediği yol nasıl olmalı? Tüm bu soruların cevabını gelin sektörün önemli liderleri; AVVA Yönetim Kurulu Başkanı Volkan Atik, TOBB Hazır Giyim ve Kon. Sek. Mec. Başkanı Şeref Fayat, OTİAD Yönetim Kurulu Başkanı Eda Arpacı, Moda Tasarımcısı Atıl Kutoğlu ve İMA Direktörü Gülin Girişmen’den dinleyelim.

6dk okuma
Türkiye'de İş Dünyası08.02.2022
Tasarım Türkiye'nin markalaşma yolculuğunu hızlandırdı mı?

Moda her gün iç içe olduğumuz bir konu. Ne giydiğini umursamayan insanlar bile, her gün kendileri hakkında birçok şey anlatan veya nasıl hissettiklerini yansıtan kıyafetler seçiyor. Öyle ki İngiliz moda tasarımcısı Hamnett, “Giysiler, hepimizin anlayacağı sözsüz iletişim araçlarıdır” diyor. Peki, herkesin yakından ilgilendiği bu önemli sektörde Türkiye hangi konumda? Tasarım ve markalaşma yolunda Türkiye’nin izlediği yol nasıl olmalı? Tüm bu soruların cevabını gelin sektörün önemli liderleri; AVVA Yönetim Kurulu Başkanı Volkan Atik, TOBB Hazır Giyim ve Kon. Sek. Mec. Başkanı Şeref Fayat, OTİAD Yönetim Kurulu Başkanı Eda Arpacı, Moda Tasarımcısı Atıl Kutoğlu ve İMA Direktörü Gülin Girişmen’den dinleyelim.

Markalaşmanın ve ülkeden marka çıkarmanın çok kıymetli olduğunu dile getiren Türkiye’nin yetiştirdiği önemli moda tasarımcılarından olan Atıl Kutoğlu, tasarım ve markalaşmanın ülkemiz için çok önemli olduğunu ve Türkiye’nin uzun yıllar üretici olarak tekstil sektörünün önemli bir oyuncusu olduğu- nu ifade etti. Son 15-20 yıldır tasarıma ve markalaşmaya daha çok önem verildiğini aktaran Kutoğlu, “Turquality projesi ile atılımlar devam ediyor. Ben de bunun bir parçası olarak New York Moda Haftası’nda 10 yıl boyunca koleksiyonlarımı sergiledim. Dünya basınında başta New York Times olmak üzere Türk modasını kendi adımla temsil ettim. Bence bir ülkenin prestiji markalarla eş değer ölçülüyor. Bugün Fransa dediğimizde hemen ünlü markalar aklımıza geliyor. İtalya dediğimiz zaman hiç düşünmeden 8-10 tane markayı sayabiliyoruz. Avusturya’da yoldan geçen insana benim adımı sorduğunuzda bir Türk markası olarak beni biliyor. Ama gönül ister ki bütün dünyada bilinen markalarımız artsın. Türkiye bunu henüz yakalayamadı. Tekstil sektörü ihracatçı birliklerimiz canla başla bu işi ele alıyorlar. Bizim gibi böyle bir yola girmiş markalara yatırım gelmesi lazım ki biz Viyana’da gösterdiğimiz başarıyı Paris’e, Londra’ya, New York’a taşıyabilelim” dedi.

"ÇOK ULUSLU ŞİRKET OLMAK KOLAY DEĞİL"

Türk markalarının global marka olabilme hedefi için gideceği daha çok yolunun olduğunu söyleyen Avva Yönetim Kurulu Başkanı Volkan Atik, bu yolun daha hızlı nasıl kat edilebileceğine dair önemli bilgiler paylaştı. Markalaşmanın bir süreç olduğunu, bütün konuya başından sonuna kadar stratejik bakmak gerektiğini belirten Atik, “Kurumsallığın tasarım altyapısıyla nasıl buluştuğu ile ilgili bir süreçten söz ediyorum burada. Türk markalarının uluslararası firma olabilme potansiyeline erişme noktasında hala biraz yolu var. Yurt dışında mağaza açmak mümkün bir şey. Ama çok uluslu bir şirket olmak kolay bir şey değil. Ayrı bir disiplin, ayrı bir temel strateji istiyor. Tasarımın bizim bu büyümemiz üzerinde ki pozitif etkisi hiçbir zaman göz ardı edilemez. Özellikle hazır giyim endüstrisinde tasarımın büyük bir yeri var. Artık insanlar bir yandan özel tüketime yönelirken diğer taraftan da hızlı tüketim diye adlandırdığımız ve perakende markalarının çok fazla desteklediği bir tedarik biçimini benimsemiş durumda” dedi.

"TÜRKİYE MARKA OLMAYI HAK EDİYOR"

Türkiye’nin dünyanın birçok markasına üretim yaptığını ve çok önemli üretim tesislerinin olduğunun altını çizen TOBB Hazır Giyim ve Kon. Sek. Mec. Başkanı Şeref Fayat, konuyla ilgili olarak şunları iletti, “Türkiye markaları, üretim ve kumaş gücüyle birlikte hızlı bir şekilde büyüyor. Bu sebeple de daha iyi yerlere geleceğine inanıyorum. Olayın daha çok başındayız. Bunun, gerekli altyapıdan ziyade biraz Türkiye’nin imajıyla da alakalı olduğunu düşünüyorum. Biz ‘Made in Türkiye’ algısını artırdıkça, gözbebeğimiz markaların çok daha yüksek değerlere satılabileceğini çok daha iyi yerlere geleceğini göreceğiz. Üretim altyapısı olan, dünyanın her markasına üretim yapan Türkiye’nin bunu hak ettiğini düşünüyorum. Dünyada hiçbir marka yoktur ki önce kendi yerelinde güçlü olmasın. Kimse önce kendi ülkesinde marka olup değer sağlamadıkça dünyada marka olamaz. Dolayısıyla tasarımcılarımız ile markalarımız iyi bir iş birliği ile Türk sentezini önce kendi ülkelerinde başarıyla temsil ettikten sonra bulundukları bölgede başarılı olduklarında dünyaya açılabilirler. Önce yerelde güçlenen, yerelden tasarımcılarıyla iş birliği yapan markaların dünyada da söz sahibi olacağına eminim.”

Osmanbey’in ağırlıklı olarak toptan ihracat gerçekleştiren bir bölge olduğunu aktaran OTİAD Başkanı Eda Arpacı, “Biz çeşitli faaliyetler ve etkinlikler yaparak Osmanbey’de bulunan firmaların katma değerli üretim ve markayla ihracat yapmasını sağlamaya çalışıyoruz. Bugün bir tasarımın öne çıkabilmesi, bir markanın satış yapabilmesi için bulunduğunuz bölgede fuarların olması gerekiyor. Biz niye New York’tan, Milano’dan, Paris’ten bahsediyoruz. Çünkü hepsinde çok ciddi fuarlar, ta- sarım yarışmaları, defileler ve moda haftaları var. Biz bunları İstanbul’da gerçekleştirmek durumundayız. Fuarlar, tasarım yarışmaları olmadan dünyada isminizi duyuramazsınız. İstanbul nasıl bir kültür başkenti ise aynı zamanda bir tasarım ve modanın başkenti imajını yaymamız gerekiyor. Siz İstanbul ve Türkiye’nin marka bilincini oluşturmazsanız firma olarak gittiğiniz yerde belli bir yere kadar kabul görürsünüz” açıklamalarında bulundu. İMA Direktörü Gülin Girişmen, İstanbul Moda Akademisi’nin gençlerin ve profesyonellerin gelişimine destek olmak, tasarımın altyapısını kurgulamak, bu sektörün dijitalleşme sürecinde adaptasyonunu geliştirmek üzere eğitimler sektör iş birlikleri çeşitli aktivitelerle tasarım dünyasına kaynak yarattıklarını ifade etti. Akademinin Avrupa Birliği projesi ile kurulduğunu aktaran Girişmen, “12 senedir kendi ayakları üzerinde hayatta kalmayı başarmış ve çok güzel mezunlar vermiş bir akademiyiz. Aynı zamanda sektöre yakın temasla birçok projelere imza attık. Tasarımı tasarımcıyı yetiştirmek değil sektörden alacağımız bilgiyi, bizde eğitim alanında tasarımcılarla beraber bu yapının içerisinde geliştirdiğimiz zaman işte bir gün o moda başkentine doğru gitme yolunda olacağız” ifadelerini kullandı.

Söyleşi
Yorum Yaz