Sürdürülebilir gelecek için sürdürülebilir beslenme

Son zamanların en çok konuşulan konularından biri de şüphesiz “sürdürülebilirlik.” Birçok farklı alanda sürdürülebilirlik konuşulurken en dikkat çeken başlıklardan biri de sürdürülebilir beslenme. Son yıllarda giderek daha fazla insan tarafından tercih edilen bir beslenme şekli haline gelen sürdürülebilir beslenme, insan sağlığına katkıda bulunurken, çevreye zarar veren gıda üretim ve tüketim pratiklerini değiştirerek doğal kaynakları koruma amacını da taşıyor.

Bu yazıda, sürdürülebilir beslenmenin ne olduğunu, neden önemli olduğunu ve nasıl uygulanabileceğini Türkiye Hastanesi’nden Uzman Diyetisyen Nesrin Eriş ile ele aldık. Ayrıca, sürdürülebilir beslenmenin sağlığımız ve çevre üzerindeki olumlu etkilerine de değindik.

SÜRDÜRÜLEBİLİR BESLENME NE DEMEKTİR?

 Artan dünya nüfusu, iklim değişiklikleri nedeni ile besin alım miktarı ve çeşitlerinde düzenlemelerle beraber sürdürülebilir beslenme kavramını da sıkça duymaya başladık. Gıda Tarım Örgütü (FAO) ve Dünya Sağlık Örgütü (WHO) sürdürülebilir beslenme tanımını belirledi. Bu tanıma göre sürdürülebilir diyetler; çevresel faktörlerden daha az etkilenen, sağlıklı besin ve beslenme garantisini şimdi ve gelecek nesiller için sağlayabilen diyetlerdir.

Sürdürülebilir beslenme; her bireyin kültürel özelliklerine uygun, kolay, ulaşılabilir, ekonomik, yeterli, güvenilir ve sağlıklı bir beslenme modelidir. Aynı zamanda ekosistemi ve doğal kaynakları koruyup destekler. Temiz ve sağlıklı yaşayabilmek için uygun bir çevre olmadan optimum yaşam kalitesinden bahsedemeyiz. İnsan ve doğa iç içedir. Doğal yaşam kaynaklarının güvence altına alınması sağlıklı, dengeli ve yeterli beslenmenin sürdürülebilirliği açısından çok önemlidir. Şu anda küresel beslenme sisteminde sera gazı emisyonları yaklaşık yüzde 30 civarındadır. Dünya nüfusunun hızla arttığını göz önünde bulundurduğumuzda gelişmekte olan ülkelerde et ve süt gibi besin gruplarının tüketiminin daha da artacağı öngörülmektedir.

Tarım ve çevrenin bozulması, iklim değişiklikleri ve sera gazı etkilerinden artan taleple beraber doğal olarak en fazla bu besinlerin etkilenmesi beklenmektedir. Hayvansal besin üretimi; temiz su ve arazi, biyoçeşitliliğin azalması, sera gazı emisyonları ve birçok çevresel yük bakımından çevre için en zararlı süreçlerden biridir. Hayvansal kaynaklı besinlerin sera gazı emisyonları üretimi, kullanımı ve devamı için gerekli olan su ve enerji miktarındaki artış sebze ve meyve üretiminden çok fazladır. Yapılan çalışmalar daha az hayvansal besin tüketimi ile sera gazı emisyonlarını çok ciddi miktarda düşürebileceğimizi göstermektedir.

Yapılan bir araştırmada; beslenmenin, sağlık için gerekli besin öğesi ihtiyaçlarını karşılayacak şekilde daha az et tüketimi ile sağlandığında, besinlerin çevresel etkilerinde yüzde 8'lik bir azalma sağlayabileceği açıklanmıştır.

SÜRDÜRÜLEBİLİR BESLENME TÜRLERİ NELERDİR?

Akdeniz tipi beslenme: Meyve, sebze, kuruyemişler, tahıllar ve zeytinyağı ağırlıklı, belli ölçülerde tavuk ve balık eti, az miktarda süt ve süt ürünleri, kırmızı et ve tatlılar içerir. Akdeniz diyeti sağlık ve beslenme üzerine olumlu et[1]kilerinin yanında, çevresel etkisinin az, biyolojik çeşitliğinin zengin, sosyal ve kültürel besin içeriğinin yüksek oluşu ve ülke ekonomisini desteklemesi nedeniyle, sürdürülebilir bir diyet modeli olarak düşünülmektedir.

Çift piramit diyeti: Akdeniz tipi beslenme piramidi ile beraber besinlerin ekolojik ayak izlerinin sınıflandırıldığı ters çevrilmiş çevresel piramidin yer verildiği bir beslenme modelidir.

Nordik diyeti: Sebze, balık ve tam tahıllardan oluşan bir beslenme modelidir. Akdeniz diyeti ve Nordik diyeti arasındaki en büyük fark Akdeniz diyetinde zeytinyağı, Nordik diyetinde ise kanola yağı kullanılmasıdır. Nordik diyeti kardiyovasküler hastalıklar ve diyabete yönelik risk[1]leri ortadan kaldırması ile tanınmıştır.

Vejetaryen veya vegan beslenme: Et ürünlerine yer verilmeyen, sebze, meyve, tahıl ve kuru baklagil içeren ılımlı miktarda süt ve ürünlerine yer verebilen bir beslenme modelidir.

Dash diyeti: Kan basıncını düşüren, kalp-damar sağlığını koruyan sebze, meyve, tam tahıllardan zengin, protein kaynağı olarak kısıtlı miktarda kümes hayvanları ve balık, az yağlı süt ve süt ürünlerinden oluşan beslenme protokolüdür. DASH’ın açılımı Dietary Approaches to Stop Hypertension şeklindedir, yani Hipertansiyonu Önlemek İçin Beslenme Yaklaşımları olarak çevirebiliriz.

Akdeniz Diyeti ve Dash Diyeti dikkatimi çekti. Bu diyetler tam olarak nedir?

Akdeniz diyeti, Akdeniz bölgesine özgü yeme alışkanlıklarını takip eden bir beslenme modelidir. Bu diyet, sağlıklı yağlar, taze meyve ve sebzeler, tam tahıllar, balık, baklagiller, kuruyemişler ve tohumlar gibi besinlerin tüketimini teşvik eder. Ayrıca, bu diyetle birlikte düşük miktarda süt ürünleri, kırmızı et, şekerli yiyecekler ve işlenmiş gıdalar tüketilir. Akdeniz diyeti aynı zamanda, yavaş yemek yeme, sosyal bağlantılar ve doğal aktiviteler gibi yaşam tarzı faktörlerini de teşvik eder. Bu nedenle, Akdeniz diyeti, sadece sağlıklı bir beslenme modeli değil, aynı zamanda sağlıklı bir yaşam tarzı olarak da kabul edilir. 1993 yılında ortaya çıkan Akdeniz Diyeti uluslararası literatürde Med Diet olarak bilinmektedir.

Akdeniz diyetinde dikkat edilmesi gereken bazı önemli noktaları şöyle sıralayabiliriz :

 • Taze sebze ve meyve rutin beslenme planında olmalıdır.

• Hayvansal bazlı yağlar yerine, zeytinyağı, fındık yağı, ceviz, badem, fındık ve avokado gibi besinler tercih edilmelidir.

• Beyaz et türleri haftada iki günü tüketilirken, yumurta gün aşırı yenmelidir.

• Kırmızı et ve tatlı türü besinler ayda bir defa tüketilmelidir.

DASH diyeti, yüksek tansiyonu olan bireylerde kan basıncını düşürmeye yardımcı olmak için tasarlanmış bir beslenme modelidir.

DASH diyeti, taze meyve ve sebzeler, tam tahıllar, düşük yağlı süt ürünleri, protein kaynağı olarak balık, tavuk, baklagiller ve kuruyemişlerin tüketimini teşvik eder. Bu diyet, tuz, işlenmiş gıdalar, şekerli içecekler ve kırmızı et gibi gıdaların tüketimini ise sınırlandırır. DASH diyeti, yüksek lifli gıdaların tüketimini teşvik ederken, doymuş yağ ve kolesterol içeren gıdaların tüketimini sınırlandırarak kalp sağlığını korumaya yardımcı olur. Ayrıca, diyetin magnezyum, potasyum ve kalsiyum açısından zengin olması, kan basıncını düşürmeye de yardımcı olur.

DASH diyeti, yüksek tansiyonun yanı sıra, obezite, diyabet, kalp hastalığı ve bazı kanser türleri gibi diğer sağlık sorunlarını önlemeye de yardımcı olabilir. Bu nedenle, DASH diyeti, sağlıklı bir yaşam tarzı için önerilen beslenme modellerinden biridir.

Yorum Yaz