Söyleşi

Seramik sektörünün 'Harika' dönemi

Türkiye’de İş Dünyası bu sayısında ülkemizin başarılı iş insanlarından Güral Porselen CEO’su Harika Güral’ı konuk etti. Yaptığı işlerle, ortaya koyduğu sosyal sorumluluk projeleriyle adından sıkça söz ettiren Güral, girişimci ruhun öneminden, kadınların iş dünyasında nasıl daha fazla söz sahibi olacağına ilişkin önemli ipuçları verdi bizlere. İş dünyasında kadınlara uygulanan cam tavanları nasıl aşacağımıza ilişkin ise şunları söyledi: “İş dünyasında söz sahibi olacağım iddiası ile hayata başlamalıyız. kariyer hedeflerini doğru belirlemeli ve sorgulamalıyız.”

6dk okuma
Türkiye'de İş Dünyası01.03.2022

Türkiye’de İş Dünyası bu sayısında ülkemizin başarılı iş insanlarından Güral Porselen CEO’su Harika Güral’ı konuk etti. Yaptığı işlerle, ortaya koyduğu sosyal sorumluluk projeleriyle adından sıkça söz ettiren Güral, girişimci ruhun öneminden, kadınların iş dünyasında nasıl daha fazla söz sahibi olacağına ilişkin önemli ipuçları verdi bizlere. İş dünyasında kadınlara uygulanan cam tavanları nasıl aşacağımıza ilişkin ise şunları söyledi: “İş dünyasında söz sahibi olacağım iddiası ile hayata başlamalıyız. kariyer hedeflerini doğru belirlemeli ve sorgulamalıyız.”

Güral Porselen geleneksel zanaat bilgisini ve estetik anlayışını çağdaş üretim teknikleriyle birleştirerek 1989 yılından bu yana kusursuz porselenler üretiyor. Köklü kurum kültürü ve modern üretim tekniklerini aynı anda kullanarak sektörde özel bir yer edinen Güral Porselen, özel formlar için robotik çözümler geliştirerek hem kalitede, hem de üretim kapasitesinde önemli artışlar elde ediyor. 2020 ihracat şampiyonu Güral Porselen’in son dönemdeki yatırımlarını ve sektöre kazandırdıklarını konuşmak üzere kadınlara rol model iş insanı olan Güral Porselen CEO’su Harika Güral ile görüştük.

Türkiye’nin son dönemlerde gerçekleştirdiği ihracatları ile ilgili neler söylersiniz? Sizin sektörünüzde durumlar nasıl?

Türkiye’nin son yıllardaki atılımlarına baktığımızda pek çok sektörde ihracat şampiyonu olduğunu ve olacağını görüyoruz. Türkiye’nin son yıllarda yaptığı atak doğru strateji ve devlet desteği ile tamamlanırsa çok daha farklı yerlere geleceğini düşünüyorum. Bizim için tedarik, finansman, sabit giderlerin öngörülür olması ve diğer ülkelerle yapılan ikili ticari anlaşmalar son derece önemli. Biliyorsunuz şuan Suudi Arabistan’a, Fas’a, Tunus’a ve Cezayir’e Fransa’nın hegemonyasında olduğu için ürün satmakta zorlanıyoruz. Bizim için bariyerler olmamalı ya da Türk ürünlerine antidamping uygulanmamalı.

Porselen piyasası dediğimizde bugün en önemli oyuncu Almanya olarak karşımıza çıkıyor. Bizde zaten İtalyanların ve Almanların makinalarını kullanıyoruz. Son yıllarda teknoloji üzerine İspanyollarda bir atılım var, dijital baskı tekniği onlardan çıktı. Bu çok önemli bir husus, çünkü bu sektör sadece porselen üretmekle ya da bizim gibi fine bone üretmekle kalmıyor. Bunun boyası, makinesi, değişik aparatları, teknik servisleri var. Türkiye bu konuda da bir yatırım içerisinde olmalı. Çünkü bunların ihracatı arttığında katma değerli ürün yapmış ve ülkemizin ihracatını artırmış oluyoruz.

“HAYAT ARTIK DİJİTALDE”

Pandemi döneminin yarattığı küresel kriz tüm sektörleri etkiledi. Sizin online satışlarınız ne durumda?

Beş sene önce dünyanın artık online’a döneceğini görerek pandemi öncesinde büyük yatırımlar yaptık. Türkiye’nin Avrupa’dan biraz sonra geldiğini düşünürsek satış pazarlamanın burada ilerleyeceğini düşündük. Çünkü hayat artık tablet, bilgisayar ve cep telefonlarımızda yani dijitalde. Fakat biz pandemi döneminde bu kadar hızlı bu kadar büyük bir talep olacağını düşünmemiştik. Biz o dönem stoklarımıza otel grubu ile başlamıştık, gelen talepte ev grubu için olunca taleplerin tümüne cevap vermekte biraz zorlandık. Pandemi dönemini ele aldığımızda o günden bugüne çok şey değişti. O gün elimizde olan ürünler daha çok 84 parça altın yaldızlı platin ürünler olurken bugün stokta online için sattığımız ürünler birbirinden farklı. İnsanlar daha hızlı alışveriş yapmak, alıp bir süre kullanarak kenara koymak istiyor. Bu sebeple de daha küçük parçalara yöneliyorlar.

“İŞ HAYATI KOŞMAYI GEREKTİRİR”

Güral Porselen olarak pandeminin yarattığı küresel krizden ve ekonomik iniş çıkışlardan etkilenmeden yatırımlar yapmaya devam ettiniz. Yakın zamanda açılışını yapacağınız çok önemli bir yatırımınız var bize bu yatırımdan bahseder misiniz biraz?

Bir yatırım yapmaya karar verdiğinizde şartlar ne olursa olsun devam etmek zorundasınız. İş hayatı koşmayı gerektirir, durursanız düşersiniz. Biz yatırım kararını pandemiden çok önce almıştık. Pandemiyle beraber çeşitli tatsızlıklar yaşadık ama 2022’nin ilk çeyreğinde fabrikayı açacağız. Biz burada porselen değil yer ve duvar karosu üreteceğiz. Bittiğinde bizde farklı bir alanın içine girmiş olacağız. Türkiye’nin en kapsamlı 4.0 teknolojisiyle çalışan en iyi fabrikalarından bir tanesi Güral 29 Ekim Seramik Fabrikası olacak. Yeşil mutabakatla ilgili çalışmalar yapıyoruz. Tamamlandığında türünün son örneği olan yeşil bir fabrika olacak. Bittiğinde 40 milyon euro harcamış olacağız. 7 milyon metrekare ile başlıyor, 11 ve 35 milyon metrekarelik üretim hedefliyoruz. 300 civarında istihdam sağlamayı düşünüyoruz. Özellikle mavi yaka ve beyaz yaka olarak kadınların iş gücüne katılmasını çok önemsiyoruz.

Güral Porselen CEO’su Harika Güral

"NE ZAMANKİ EĞİTİMLİ KADINLAR İŞ DÜNYASINDA GLASS CEILING DENEN CAM TAVANI KIRAR, İŞTE O ZAMAN BU ÜLKENİN İŞ DÜNYASI FARKLI BİR YERE GELİR"

Başarılı bir iş insanı olarak kadınlara rol model oluyorsunuz. İş hayatında bizlere uygulanan glass ceiling (cam tavanlar) hakkında ne düşünüyorsunuz? Bu algıyı nasıl kırarız? Bu anlamda kendi tecrübelerinizden de yola çıkarak biz kadınlara ne önerirsiniz?

Yöneticiler ve karar vericiler, adayları kadın veya erkek olmalarından bağımsız olarak değerlendirdiğinde, erkek adayları kadın adaylara oranla iki kat daha fazla tercih etmektedir. Bu rasyonel veriye ek olarak, başvurularda isimler ve cinsiyeti ayırt edici tüm bilgiler kapatıldığında, kadınların tercih edilme oranları yüzde 25-46 arasında artmaktadır. Yönetim ve karar pozisyonunda olan veya olmayan insanlara rastgele bir şekilde sorulduğunda, katılımcıların yüzde 40'ı kadınlara karşı çifte standart uygulandığını gözlemlediğini ifade etmektedir.

Görünmez cam tavan baskısından kurtulmanın bence en önemli yolu eşitlikten geçiyor. Eşit eğitim, aile de eşit iş paylaşımı, toplum hayatında eşit yetki ve sorumluluklar olmalı. Kadının üzerinde pek çok sorumluluk varken yetkisi oldukça sınırlıdır. Erkeğin sorumlulukları sınırlı iken yetkileri oldukça geniştir. Şartların böyle olduğunu bilip, eşit olduğumuza önce kendimiz inanmalıyız.

İş dünyasında söz sahibi olacağım iddiası ile hayata başlamalıyız. Kariyer hedeflerini doğru belirlemeli ve sorgulamalıyız. Erkekler sadece iş dünyasında değil sosyal yaşamda da birlikte olabiliyor. Kadın yöneticilerin, karar vericilerin birlikte paylaşma ve sosyalleşme alanları kısıtlı. Bizler erkeklerin kurduğu iş dünyasından pay almaya çalışıyoruz, oysa biz gücümüzün farkına varıp birbirimizi desteklemeli ve yukarı çekmeliyiz. Değerimizi önce kendimiz bilip, hissettirmeliyiz. Bu yüzden iyi eğitim ve hatta sürekli eğitim şart.

Gastronomi alanındaki cinsiyet eşitsizliğine dikkat çekmek için ‘Gastronominin Güçlü Kadınları’ projesini başlattınız. Nedir bu proje? Kaç kadına ulaşmayı hedefliyorsunuz?

Gastronominin her alanında tarladan sofraya tüm değer zincirindeki kadınları kucaklamak istiyoruz. Bugün birbirine uzak gözükse de tarım işçisi kadın ile İstanbul’un en iyi restoranında çalışan kadın arasında görünmeyen bir bağ var, bunun görünür olmasını istiyoruz. Çünkü ekosistem içerisinde hepimiz bir diğerimize bağlıyız. Bu hedefle yola çıkarak tüm kadın, tarım ve girişimcilik kooperatiflerini inceledik, seslerini duyurmalarına yardımcı oluyoruz ve üretimlerini destekliyoruz.

Kadın şeflerin, profesyonel mutfaktaki kadın çalışanların daha iyi koşullarda çalışabilmesi için çalışıyoruz. Çalışma saatlerinin farkı, ulaşım koşullarının zorluğu ve bundan kaynaklı aile baskısı kadınları profesyonel mutfaklardan uzak tutuyor. Aynı durum servis personeli için de geçerli. Restoranlarda yüzde 40 oranında kadın çalışan görmek en büyük dileğim.

Ülkemizde 90 üzerinde aşçılık ve mutfak sanatları eğitimi veren üniversite ve yüksekokul var. Buradaki öğrencilere yol gösterici kariyer toplantıları düzenliyor, eğitimler veriyoruz. Onların geleceğinde bir parça tuzumuz olsun istiyoruz. “Gastronominin Kadınları” çok katmalı bir platform, gastronominin değer zincirinde ne varsa biz oradayız. Çünkü biz de üretimimizle o zincirin bir parçasıyız ve birlikte büyüyoruz.

“BAZI HAKLAR VERİLMEZ ALINIR”

Ülkemizdeki kadın girişimci potansiyelini nicelik ve nitelik bakımından geliştirmek ve daha donanımlı hale getirmek, girişimcilik kültürünün kadınlar arasında gelişmesini sağlamak için nelere ihtiyacımız var? Bu noktada sanırım değişimin ilk önce zihinlerde başlaması gerekiyor?

Girişimci aynı zamanda liderlik vasfını da saklı tutan bir kavram. Ekibini kucaklayan, her aşamada öncülük yapan ve ekibinin arkasında duran, yücelten, kollayan bir davranış gerektiriyor. Girişimci ise ister kendi iş modelini kurma hevesi ile yola çıksın, isterse çalıştığı kurumda fark yaratan iş modelleri geliştirsin yaratıcı, yenilikçi ve değişime açık bir yapıda olmak zorunda.

Girişimci ruh ile çalışan profesyoneller işletmecilerinin sahip olduğu aynı ruh ve güce sahiptir, ancak kendi şirketlerini kurmak yerine, problemleri çözmek, yeni pazarlara girmek, çözümü oluşturmak için inisiyatif kullanırlar. Biz bu yapıdaki çalışanlarımızı her zaman destekledik ve işlerini kolaylaştırdık. Camdan tavanları olmayan bir anlayış ile var olan şirketlerde kadınlar fark yaratıyor ve bu çok açık bir biçimde

gözlemleniyor. Güral Porselen markasında üst kademe kadın yöneticiler var, son derece başarılı modeller geliştirdiler, yeni pazarlar keşfettiler ve bugün dijital pazarda yarattığımız başarının öncüsü oldular.

Daha önce mağazalarımızın birinde satış elemanı olan bir mesai arkadaşımız bugün online satışın başındaki yöneticilerden birisi. Satışa sunulacak ürünlerin seçimlerinden sitenin yönetime kadar her konuda yetki sahibi. Ben geleceğin kadınlar ve kadınlar gibi düşünebilen yöneticilerle şekilleneceğine inanıyorum. Girişimci kadınları her aşamada destekliyorum. Mentorluk yaptığım gruplar var. Onlarla çalışmaktan büyük zevk alıyorum. Kadının doğasında olan sürdürülebilirliğin iş hayatına yansımasını önemli buluyorum. Tek ihtiyacımız olan cesaret. Bu cesareti de birbirimizden alacağız. Bazı haklar verilmez, alınır.

Söyleşi
Yorum Yaz