Söyleşi

Onlarda değişti! sorumlu madencilik devri başladı

Maden sektörü artık sürdürülebilirliği, çevreyi aktivistler kadar önemsiyor. Dünyadaki gelişmelerin de etkisi ile Türkiye’de madencilik bu noktada kabuk değiştiriyor. Sektörün Aydın Dinçer, Ali Emiroğlu ve Mehmet Yılmaz gibi üç önemli ismi sorumlu madencilik konusunda çok önemli noktaların altını çiziyor.

6dk okuma
Türkiye'de İş Dünyası14.02.2022
Onlarda değişti! sorumlu madencilik devri başladı

Maden sektörü artık sürdürülebilirliği, çevreyi aktivistler kadar önemsiyor. Dünyadaki gelişmelerin de etkisi ile Türkiye’de madencilik bu noktada kabuk değiştiriyor. Sektörün Aydın Dinçer, Ali Emiroğlu ve Mehmet Yılmaz gibi üç önemli ismi sorumlu madencilik konusunda çok önemli noktaların altını çiziyor.

Madencilik sektörü bu yıl dördüncüsünü gerçekleştirdiği “hayatımız maden” toplantılarından çok iyi sonuç alıyor. Bu toplantılarda maden olmadan hayatın olmayacağı vurgulanıyor. Bu yazıyı okurken şöyle sağınıza solunuza bir bakın her şey maden… Hatta yazıyı gözlük kullanarak okuyorsanız o da maden. Ya da oturduğunuz sandalye veya elinizdeki derginin basıldığı makine bir madenden yapılıyor.

Bu toplantılar madenin önemini vurgulama noktasında çok başarılı oldu. Bu başarıda İstanbul Maden İhracatçıları Birliği ve Türkiye Madenciler Birliği’nin önderliğinde sektördeki tüm kurum ve kuruluşların bir araya gelerek oluşturduğu Maden Platformu’nun büyük katkısı oldu. Bu birliktelik acaba maden ve çevre ilişkisi konusunda da sektörün sıkıntıyı aşmasını sağlayacak mı? Esas merak edilen bu… Bu noktada üç önemli isimden üç önemli mesaj verildi.

SÜRDÜRÜLEBİLİR BİR GELECEK İÇİN SORUMLU MADENCİLİK

İlk iki mesaj sektörün efsane ismi İsmet Kasapoğlu’nun uzun yıllar başkanlığını yürüttüğü Türkiye Madenciler Derneği’nin (TMD) Başkanı ve Başkan Vekilinden geldi. Her iki isimde “Sürdürülebilir Bir Gelecek İçin Sorumlu Madencilik” mesajının altını çizdiler. Verdikleri mesajlarda yenilenebilir enerji, iklim krizi gibi güncel çevre aktiviteleri konusunda herkesin altına imza koyacağı noktalara işaret ettiler.

Türkiye Madenciler Derneği Başkanı Ali Emiroğlu ve Türkiye Madenciler Derneği II. Başkanı Mehmet Yılmaz’ın Sorumlu Madencilik İnisiyatifi’nin yol haritasına ilişkin bilgilendirmeleri bu konuda çok önemli adımların atıldığını göstergesi sayılabilir. Önce Ali Emiroğlu’nun sözlerinden bazı ayrıntıları paylaşalım:

“Sorumlu madencilik uygulamalarının yerleşmesi için var gücümüzle çalışıyoruz. Sürdürülebilir bir gelecek için sorumlu madenciliği önemsiyoruz. Bunun en önemli kriterleri olarak iş sağlığı ve güvenliği ile çevreyi görüyoruz. Kısacası, önceliğimiz her zaman insan ve çevre. Madenlere talep arttıkça gerek iş sağlığı ve güvenliği gerekse de çevresel riskler artacak. Tabii ki bu riskleri yönetmek, madenciliği hak ettiği konuma taşımak bizim elimizde. Bu sebeple işverenden yöneticiye, çalışanlardan kamuya herkesin ortak bilinçle hareket edip sorumluluk alması gerekiyor.

Sorumlu Madencilik İnisiyatifi ile Türkiye’de madenciliğin gelişeceğine, ülkemizin ve toplumumuzun gurur duyacağı bir sektör olma yolunda kamu, maden şirketleri, beyaz yaka ve mavi yaka maden emekçileri, STK’lar, sendikalar, meslek odaları, akademisyenler ve hatta kanaat önderlerinin ortaklaşa yürüteceği özellikle İSG ve çevre konularındaki çalışmalarla önemli adımların atılacağına inanıyoruz.”

Türkiye Madenciler Derneği Başkanı Ali Emiroğlu

“TÜRKİYE BİR MADEN ÜLKESİ”

TMD II. Başkanı Mehmet Yılmaz’ın tespitleri de heyecan verici ve madencilik insan ve çevre arasında bir türlü kurulamayan köprüyü kurmaya dönük şu tespitleri içeriyor:

“Türkiye bir maden ülkesi… Biz kesinlikle vahşi madenciliğe karşıyız. Ülkemizin madendeki potansiyelini daha insani, çevreci ve verimli kullanmak hedeflerimiz arasında yer alıyor. Ülkemizin kalkınmasında  önemli bir yeri olan, toplam ihracatın yaklaşık yüzde 1-1,5’inin gerçekleştirildiği madenciliğin gelişmesi hepimiz için oldukça önemli. Amacımız madenciliğin kalitesini artırıp, Avrupa ülkelerinde olduğu gibi Türkiye'nin gayrisafi milli hasılası içindeki payını yüzde 1'den yüzde 4'e çıkarmak… Biz madenciler dağ başında çalıştığımız için çoğu zaman şehirlerde ne oluyor ne bitiyor farkında olmuyoruz veya çok da önem vermediğimizi hissediyorum… Topraklarında çok iyi bor olup da üretmeyen bir ülke olabilir mi dünyada? Topraklarında altın olup da “Ben üretmiyorum” diyen bir ülke biliyor muyuz? Şu anda çok hassas bir dönemden geçiyoruz çevresel farkındalık ve algı anlamında. Hal böyleyse ve her şey insan içinse biz de ülkemizde dışa bağımlılığı azaltarak sanayiye ham madde sağlamak suretiyle üretimi körüklemeye ve artırmaya çalışıyorsak bu madenlerimizi işletmek zorundayız. Böyle bir tümevarım ve tümdengelim mantığıyla hareket ettikten sonra “Her şey insan için” diyorsak, tıpkı Türkiye Madenciler Derneği’nin sürdürülebilirlik kavramı içerisinde düşündüğümüzde birinci plana insanı koymalıyız. Bu insanlar kimdir? Bizim çalışanlarımız ve o yörede çalışan insanlardır. Çoğu zaman bizim iş gücümüz o yörede yaşayan insanlardan gelir. Gerçek neyse onu kabul edip ona göre üstüne gitmemiz gerekiyor. Bize çalışmaya gelen, madenimizin yanında yöresinde yaşayan insanların akşam sağ salim evlerine gitmelerini sağlamak zorundayız ki bu sürdürülebilirlik kavramı içerisinde önce insan dediğimiz kısma tam da oturuyor. Bu iki tespitin arkasından İstanbul Maden İhracatçıları Birliği (İMİB) Başkanı olduğundan bu  yana  sektörde  birlikte hareket etme alışkanlığını büyük ölçüde başaran Aydın Dinçer’in vurguları çok öne çıkıyor. Aydın Dinçer sektörde birlikteliği oluşturup bir de kamuoyuna bilgi veren madencilik anlayışını yerleştirdi.

Türkiye Madenciler Derneği 2. Başkanı Mehmet Yılmaz

Bu noktada bilgisizlikten kaynaklanan sektöre dönük haksızlıkların büyük ölçüde ortadan kalkmasını sağladı. Verdiği bilgiler de sektörün hem madenci hem de çevreci olabileceği doğrultusunda… İşte o bilgilerden bir özet:

“Maden Platformu’nun oluşması sektöre büyük güç verdi. Ekonomiye dolaylı katkısı 40 milyar doları bulan Türkiye maden sektörü, 2 milyon insana istihdam alanı yaratmaya devam ediyor. Her yıl yaklaşık 5 milyar dolarlık ihracata imza atan sektörümüz, böylelikle ülkemiz ekonomisine, üretimine ve istihdamına olan katkısını sürdürülebilir bir şekilde devam ettiriyor. Bugün sanayinin pek çok dalında madenlere ihtiyaç duyuluyor. Bu ihtiyacı karşılamak ve dışa bağımlı olmamak adına ise madenlerin çıkarılması büyük önem taşıyor. Bu yüzden arama faaliyetleri madenciliğin en önemli unsuru. Arama faaliyetlerinin yapılmaması veya kesintiye uğraması, ülkemizin ilerleyen yıllarda elde edeceği rezervleri tespit edememe durumuna yol açacaktır.

İMİB olarak ülkemizde madenciliğin daha iyi bir konuma ulaşması ve bunun sonucunda da yüksek ihracat rakamlarına ulaşmak adına faaliyetlerimiz devam ediyor. Bunun için sürdürülebilir madencilik her zaman gün- demimizin ilk sırasında bulunuyor. Maden sahalarının rehabilitasyonu sonrasında tarım sahalarından elde edilen ürünlerin ekonomimize ve doğaya olan katkısını her platformda sıkça dile getiriyoruz. Günümüzde yasalarımız, devletin denetimi ve sektörün bilinçlenmesiyle birlikte maden sahalarının rehabilitasyonuna çok önem veriliyor.”

"MADENCİLİK SEKTÖRÜ BU YIL DÖRDÜNCÜSÜNÜ GERÇEKLEŞTİRDİĞİ “HAYATIMIZ MADEN” TOPLANTILARINDAN ÇOK İYİ SONUÇ ALIYOR. BU TOPLANTILARDA MADENOLMADAN HAYATIN OLMAYACAĞI VURGULANIYOR"

İŞTE SEKTÖRÜN BEKLENTİLERİ:

Çevre ile barışıklık konusunda önemli mesajlar veren madencilerin beklentileri de şöyle sıralanıyor:

  • 8 Bakanlık - 92 Yasa - 87 Yönetmelik - 16 Uluslararası Sözleşme - 8 Tüzük - 24 değişik kurum ve kuruluştan izin alınması gerekiyor.
  • Bu izin süreçleri maalesef yıllarca sürebilmekte, ÇED sürecinde herhangi bir kurumun verdiği olumsuz görüş, süreci sonlandırarak ruhsatların iptal olmasına neden oluyor.
  • Bu nedenle belki tüm bu işlemlerin ve başkalarının biraya geldiği yeni bir bakanlık yani Tabii Kaynaklar Bakanlığı gündeme gelebilir.
  • Madenciliğin gelişmesi ve yeraltı kaynaklarımızın değerlendirilmesi için ruhsat güvencesi sağlanmalı. İzin süreçlerinin sadeleştirilmesi ve hızlandırılması önemli.
  • Sektörden alınan ruhsat bedeli, devlet hakkı, orman arazi izin bedellerinin düşürülerek; yatırımı, üretimi ve istihdamı artıracak düzenlemeler yapılmalı.
  • Yüksek Enerji Maliyetleri (akaryakıt ve elektrik) sebebi ile vergi düzenlemesi yapılması büyük önem taşıyor
Söyleşi
Yorum Yaz