Söyleşi

Lojistiğin güvenilir limanı; Sertrans Logistics

Tedarik zinciri yönetiminde verdiği katma değerli lojistik hizmetleriyle ulusal ve uluslararası müşterilerinin güvenilir limanlarından biri olarak varlığını sürdüren Sertrans Logistics, 200 ülkede 800’den fazla noktada çalışmalarına devam ediyor. Ciro obezi bir şirket olmak yerine istikrarlı ve verimli büyümeyi kendilerine ilke edindiklerini söyleyen Sertrans Logistics Yönetim Kurulu Başkanı Nilgün Keleş, bu yaklaşımın ne kadar doğru olduğunu da pandemi döneminde çok net gördüklerini ifade ediyor.

6dk okuma
Türkiye'de İş Dünyası07.04.2022
Lojistiğin güvenilir limanı; Sertrans Logistics

Tedarik zinciri yönetiminde verdiği katma değerli lojistik hizmetleriyle ulusal ve uluslararası müşterilerinin güvenilir limanlarından biri olarak varlığını sürdüren Sertrans Logistics, 200 ülkede 800’den fazla noktada çalışmalarına devam ediyor. Ciro obezi bir şirket olmak yerine istikrarlı ve verimli büyümeyi kendilerine ilke edindiklerini söyleyen Sertrans Logistics Yönetim Kurulu Başkanı Nilgün Keleş, bu yaklaşımın ne kadar doğru olduğunu da pandemi döneminde çok net gördüklerini ifade ediyor.

undan 33 yıl önce bir aile şirketi olarak sektördeki serüvenine başlayan Sertrans Logistics, kurulduğu ilk yıllarda uluslararası parsiyel ve multimodal taşımacılık alanında hizmet veren bir şirket iken, bugün gelinen noktada uçtan uca çözüm sunan bir lojistik şirketine dönüşmüş durumda. Sertrans, tedarik zinciri yönetiminde verdiği katma değerli lojistik hizmetleriyle ulusal ve uluslararası müşterilerinin güvenilir limanlarından biri olarak varlığını sürdürüyor.

Toplamda 200 ülkede 800’den fazla noktada sunduğu kara, deniz, hava taşımacılığı çözümleriyle Türkiye’nin en güçlü taşımacılık operasyonlarından birini yönettiklerini söyleyen Sertrans Logistics Yönetim Kurulu Başkanı Nilgün Keleş e-ticaret lojistiği alanında ülkemizde hizmet vermeye başlayan ilk lojistik şirketi olduklarının altını çiziyor. Keleş, “140 bin metrekarelik depolama alanımız ve milyonlarca ürün kapasitemizle   ülkemizde ve dünyada pek çok markaya hizmet sunuyoruz. Mevcut durumda 2 bin 500 kişilik bir ekip müşterilerimize hizmet veriyor ve yaptığımız yeni yatırımlarla bu sayı her geçen gün biraz daha artıyor” diyor.

Gurur duydukları bir diğer önemli farklarının ise kadın çalışan sayıları olduğunu ifade eden Keleş, lojistik operasyonlarında yaklaşık yüzde 50’lik bir kadın çalışan oranına sahip olduklarına dikkat çekiyor. Şirket politikasında kadına bu denli önem veren bir yönetici olan Nilgün Özdemir’i 8 Mart Dünya Kadınlar Gününe özel hazırladığımız bu özel sayıda ağırladık…

Lojistik ve ulaşım hizmetlerinin önemini pandemi sürecinde çok daha net anladık. Sizler pandemi dönemini nasıl atlattınız?

Hizmet kapsamımız arasında yer alan taşımacılık operasyonlarında pandemi şartları nedeniyle 2020 yılında daha stabil bir büyüme içinde olsak da, 2021 yılında büyüme ivmemiz arttı. Özellikle ülkemizin en önemli ihracat ve ithalat pazarları arasında yer alan İspanya, Portekiz, Fransa, İtalya ve Almanya’da ciddi pazar payımız var. Örneğin bugün İspanya’ya giden her 100 aracın yaklaşık yüzde 50’si bizim araçlarımız. Benzer şekilde İspanya’da yüzde 30’a yakın bir pazar payımız var. Fransa ve Almanya’da birçok global markanın bir numaralı hizmet tedarikçisi durumundayız. Tabii hizmet ağımız sadece bu dört ülkeden ibaret değil. Toplamda 200 ülkede 800’den fazla noktada hizmet veriyoruz. 2020 ve 2021 yılı taşımacılık operasyonları için zorlu yıllardı. Ülkelerin aldığı pandemi tedbirleri nedeniyle kapılarda yaşanan sıkıntılar, navlun fiyatlarında dengesizlikler, maliyetlerde yaşanan artışlar, ihracat ve ithalat pazarındaki dengesizlikler ve benzeri birçok problemlerle boğuştuğumuz ve çoğu zaman belirsizliği yönetmeye çalış

tığımız bir dönem yaşadık. Şimdiye kadar böyle bir dönem yaşamadık. Ancak şirket özelinde gerek uzman ekibimiz, gerek güçlü altyapımız, gerekse sağlam finansal yapımız nedeniyle bu süreci pazarın genelinin aksine daha rahat atlattık. Zira biz ciro obezi bir şirket olmak yerine istikrarlı ve verimli büyümeyi ilke edinmiş bir şirketiz. Bu yaklaşımın ne kadar doğru olduğunu da pandemi döneminde çok net gördük. Taşımacılık operasyonlarımızda zorlu ve görece daha kısıtlı büyümenin aksine, depolama operasyonlarında hızlı büyüdüğümüz yıllardı 2020 ve 2021 yılları. Gerek müşteri sayımız, gerekse toplam depolama kapasitemizde bu iki yılda bir önceki yılın oldukça üzerinde bir performans ortaya koyduk. 2020 yılında Hadımköy tesisimize 40 bin metrekarelik bir yatırım gerçekleştirmiştik. 2021 yılında da ecom yatırımlarımız devam etti. Temmuz ayında İstanbul Akpınar’da 30 bin metrekarelik bir ecom deposu daha açtık. Sadece e-ticaret lojistiği operasyonuna özel olan yeni depomuzun faaliyete geçmesiyle birlikte toplam depolama kapasitemiz bir önceki yıla göre yaklaşık yüzde 25 artarak 140 bin metrekareye ulaştı. İki yıllık büyümemiz yüzde 100’e yaklaştı. Sadece Akpınar depomuza ayırdığımız kaynak yaklaşık 4.5 milyon avro civarında ve istidam etkisi 500 kişiye yakın. Yine geçtiğimiz yıl Almanya’da 5 bin metrekarelik depomuz faaliyete geçti. Mevcutta yüzde 100 kapasiteyle çalışan bu depoyu çok kısa süre içinde 10 bin metrekareye çıkartacağız. Yakın zamanda Avrupa’nın farklı coğrafyalarında açacağımız ofis ve depolarla büyümeye devam edeceğiz.

KARŞIMIZDA ARTIK HİBRİT MÜŞTERİLER VAR

Dijitalizasyon ve teknoloji artık her sektörün olmazsa olmazı. Sizler iş süreçlerinizde bu kavramları nasıl değerlendiriyor ve uyguluyorsunuz?

Pandemiyle birlikte, tüm dünyada dijitalleşme büyük bir hız kazandı. Bu dönem, yeni düşünme biçimleri oluşturmak için teknolojiyi kullanmak, bununla birlikte değer yaratmak için çok önemliydi. İşletmeler yeni pazarlara açılmak, yeni ürünler sunmak ve yeni müşterilere hitap etmek için dijitalizasyonu kullanıyorlar artık. Dijitalleşen iş süreçleri; daha senkronize, görülebilir ve izlenebilir değer zincirleri yaratılmasına vesile oldu. Bu anlamda müşteri deneyimini dizayn etmek adına elimizde önemli enstrümanlar var. Bu noktada tüketicilerin değişen ihtiyaçlarını karşılayacak yeni çözümler bulmaya çalışan şirketler, birbirleriyle özel ortaklıklar oluşturarak daha iyi hizmet vermeyi amaçlıyor. Bu süreçte en kritik noktalardan biri, müşterinin sesinin anlık ve etkili dinlenmesi. Artık karşımızda hibrit müşteriler var. Yani farklı durumlarda farklı talep kalıplarına giren müşteri tipleri karşımıza çıkacak, çıkıyor da. Bu yeni müşteri tipi hayatın her alanını etkileyecek. Dolayısıyla bu yeni müşteri tipinin talep ve ihtiyaçlarına uygun bir lojistik süreci tasarlamak durumundayız. Baş döndürücü hızda karşımıza çıkan bu yenilikleri işimizi kolaylaştırmak ve daha verimli hale getirmek adına süreçlerimize uygulamalıyız. Müşterimize en optimum maliyetle, en hızlı işi teslim etmemiz gerekiyor. Teknolojik dönüşümle beraber, lojistik sektörü tamamen kâr merkezi olarak dizayn edilmeli. Bu ancak eski lojistik alışkanlıklarını terk etmekle mümkün olabilecek bir model. Sertrans olarak biz sokaktaki tüketiciyi merkeze alan bir yaklaşımla müşterilerimize hizmet vermeye çalışıyoruz. Bu noktada gerek teknolojik altyapımızı, gerekse iş yapış tarzımızı bu yeni yaklaşıma uygun hale getirmeye çalışıyoruz bir süredir. Bu nedenle "B4B4C" kavramını sahiplendik. Diyoruz ki doğru bir müşteri deneyimi için tüketicinin lojistik sektörü içinde işin merkezine gelmesi şart.

KÜRESEL TİCARETTE TARİHİN EN BÜYÜK DEĞİŞİMİ YAŞANIYOR

B2B ve B2C adını sıklıkla duyduğumuz iki kavram. bu kavramların Lojistik sektörüne ve özelde firmanıza sağladığı avantajlar nelerdir?

Belirttiğiniz gibi ilişki süreçlerini tanımlamak adına kullanılan birçok kavram var; B2B, B2C, C2C, B2D gibi. Pandemi tüm süreçleri etkilediği gibi bu tür kavramları veya tanımlamaları da etkiledi. Zira küresel ticarette tarihin en büyük değişimi yaşanıyor. Değişim ve dönüşüm süreci, pandemi ve e-ticaretin inanılmaz yükselişiyle daha da hız kazandı. Artık e-ticaret ticaretin ta kendisi haline geldi diyoruz. Bu durum lojistik dünyasını da etkiledi. Tüketici artık lojistik sektörü için de işin merkezine geldi. Biraz önce bahsettiğim B4B4C kavramının çıkış noktası da aslında ticaret hayatında yaşanan bu değişim ve yaşanan bu değişimin lojistik sektörüne yansıması kaynaklı. Lojistik sektörü artık kendini B2B pazarının bir parçası olarak görmekten bir adım öteye geçerek tüketicinin beklentilerine uygun çözümleri ortaya koyan bir yaklaşıma geçmek durumunda. B2B ve B2C gibi sektörel tanımlamalar ortadan kalkıyor. Tüketicinin talep ve isteklerini anlamadan, uygun çözümleri ortaya koymadan işi yönetmek mümkün değil. B2C için tüketici uzun süredir iş modelinin merkezindeydi. Artık B2B’nin merkezine de tüketici geldi. Bu nedenle lojistik sektörü olarak yeni bir yaklaşım üzerinden konuşmanın gerektiğini söyleyerek, B4B4C “Business For Business For Consumer” yaklaşımını ortaya koyduk.

Ar-Ge çalışmalarınızdan bahseder misiniz?

Mevcut durumda sektörde ilk akredite Ar-Ge merkezlerinden birine sahibiz. Sertrans Ar-Ge Merkezi’nde alanında uzman bir ekiple sektörün geleceğini şekillendirerek, iş ortaklarının ihtiyaçlarından ilham alan projeler geliştiriyoruz. Geliştirilen her bir proje iş ortaklarının lojistik ihtiyaçlarına doğrudan cevap verir nitelikte. Amacımız, uçtan uca tedarik zinciri yönetimi anlayışıyla geliştirilen yeni projelerle Sertrans’ı daha ileriye taşımak. Teknik altyapının güçlendirilmesiyle birlikte dijitalleşme yönündeki yatırımlarımızın her zaman gündemimizde olduğunu söyleyebilirim. Sadece Ar-Ge merkezimizle değil farklı iş birlikleri modelleriyle de bu alanda süreçlerimizi geliştirmek arzusundayız. Bu konuda önümüzdeki dönemde atacağımız yeni adımlar da olacak.

Bizlere globalde var olma hikayenizden ve izlenen yol haritasından bahsedebilir misiniz? 2022 yılı için planlamalarda ve hedeflerde neler var?

Sertrans’ın büyüme yol haritası ve hangi yolda yürüyeceğine dair hedefleri geçmişte zaten belirlemiştik. Bugün gittiğimiz yol da bu plana uygun atılmış adımlara dair. Tabii pandemi bazı planlarımızı etkiledi. Örneğin ana büyüme alanlarımızdan biri olarak belirlediğimiz e-ticaret lojistiği alanında e-ticaret pazarında yaşanan hızlı büyü- me nedeniyle planladığımız noktaya daha önce vardık. Bu da yatırım planlarımızı öne çekmemize neden oldu. Mevcutta 2023’te ülkemizin en büyük e-lojistik şirketi, 2025’te ülkemizin en büyük lojistik organizasyonu ve 2030’da ülkemizin en büyük lojistik şirketi olma gibi hedeflerimiz var. Bu noktada ilk hedefimiz gerçekleşti diyebiliriz. Yurt dışı büyüme planımız da net. 2022 yılında yapacağımız yeni yatırımlarla gerek depolama, gerekse taşımacılık operasyonlarında büyümeye devam edeceğiz. Önümüzdeki dönemde ülkemiz özelinde toplam depolama kapasitemizi 240-250 bin metrekare seviyelerine çıkartacağız. Bu kapasitenin büyük bir kısmı da e-ticaret lojistiği operasyonlarına ayrılacak. Ayrıca Almanya başta olmak üzere açacağımız yeni ülke ofisleri ve depolarla yurt dışında da büyümeyi sürdüreceğiz.

Önümüzdeki dönemde KOBİ’lerin gerek ülkemiz özelinde, gerekse ihracat ve ithalat pazarında etki alanlarının genişleyeceğine ve güçlerinin artacağına inanıyoruz. Sertrans olarak bu anlamda onları desteklemeye devam edeceğiz. 2021 yılında olduğu gibi 2022’de de KOBİ’lerin farklı ihtiyaçlarına yönelik özel hizmet paketleri geliştirecek ve KOBİ’lere farklı alanlarda da imkân yaratmak adına farklı işbirlikleri yapacağız.

Söyleşi
Yorum Yaz