Söyleşi

Kendine yetebilen şehirler kurma zamanı

Şehirleşmenin getirdiği stres, iş yoğunluğu ve kalabalıktan sıyrıldığımız, nefes aldığımız en önemli yer; yaşam alanlarımız. Bunun da en küçük ölçeğinde tabii ki evlerimiz yer alıyor. Yaşadığımız pandemi süreci de bizlere bu alanların kıymetini fazlasıyla hissettirdi. Hal böyle olunca inşa edilirken akıllı teknolojiyle donatılan evler, karma projelerin içerisindeki yaşam alanları çok daha kıymetli hale geldi. Yaptığı projelerle Türkiye’ye örnek olan Ege Yapı Yönetim Kurulu Başkanı İnanç Kabadayı ile değişen yaşam alanı kavramını, pandemi etkisini, konut fiyatlarının geleceğini ele aldık.

6dk okuma
Türkiye'de İş Dünyası28.12.2021
Kendine yetebilen şehirler kurma zamanı

Şehirleşmenin getirdiği stres, iş yoğunluğu ve kalabalıktan sıyrıldığımız, nefes aldığımız en önemli yer; yaşam alanlarımız. Bunun da en küçük ölçeğinde tabii ki evlerimiz yer alıyor. Yaşadığımız pandemi süreci de bizlere bu alanların kıymetini fazlasıyla hissettirdi. Hal böyle olunca inşa edilirken akıllı teknolojiyle donatılan evler, karma projelerin içerisindeki yaşam alanları çok daha kıymetli hale geldi. Yaptığı projelerle Türkiye’ye örnek olan Ege Yapı Yönetim Kurulu Başkanı İnanç Kabadayı ile değişen yaşam alanı kavramını, pandemi etkisini, konut fiyatlarının geleceğini ele aldık.

Markalı konut kavramının Türkiye’deki algısından bahseden ve her geçen gün bu kavramın oturmaya devam ettiğini dile getiren Ege Yapı Yönetim Kurulu Başkanı İnanç Kabadayı, “Türkiye’nin nitelikli konuta çok yoğun bir şekilde ihtiyacı var. Zaten deprem, hepimizin gerçeği. Halkın ihtiyaçlarını belirlerken artık alt yapının nasıl olduğu, sosyal alanların nasıl kurgulanacağı ve günümüzün el verdiği tüm koşullar dikkate alınmalı. Bunun yanı sıra akıllı evler, akıllı binalar inşa etmek, bunu yaparken de enerji verimliliğine dikkat etmek hem sektörün sağlıklı büyümesini hem de ekonominin daha verimli hale gelmesini sağlıyor. Tüketici nezdinde de markalı konut üreticilerine güvenin arttığını görüyoruz. Bizler her şeyden önce güveni oluşturan yapılarız. Çünkü bir inşaata başladığımızda topraktan başlıyoruz ve 2-3 yıl sürüyor. Bu sürede de insanlar getiri potansiyelinden de yararlanmak için maketten ev alıyorlar. Burada tabii ki markalı konut üreticilerinin verdiği güven çok önemli. Çünkü müşteri, binası bittiğinde alacağı ürünün taahhüt edilen nitelikte olmasına çok dikkat ediyor. Böylece bu konulara büyük hassasiyet gösteren markalı konut üreticileri, gayrimenkul sektörünün en önemli dinamiklerinden biri haline geldi” diye konuştu.

“HAMMADDEMİZ ARSALAR”

Yapı sektörünün hammaddesinin arsa olduğunu ve bunu bulmakta zorlandıklarında mecburen fiyatların da arttığını söyleyen Kabadayı, bu anlamda kentsel dönüşümün de çok kıymetli olduğunu dile getirdi. Kabadayı konuyla ilgili olarak da şunları paylaştı; “Aslında her sanayicinin hammaddeye ihtiyacı var, bizim de hammaddemiz arsa. Arsa olmazsa biz bir ürün üretemiyoruz. Arsa üretmenin iki yolu var; birincisi mevcut kentsel dönüşüm. Bu gerçekten çok önemli. Depreme karşı güvensiz ya da eski teknolojilerle inşa edilmiş bina alanlarını yıkıp yeni binalar inşa etme durumu. Bu bizim için önemli bir hammadde diyebilirim. İkincisi de, yeni planlanan alanlar ya da şehir merkezleri ve çevre çeperlerde kalmış boş araziler ya da eskiden fonksiyonunu yitirmiş araziler. Büyükşehirler özelinde konuşacak olursak, bu çok önemli ve zor bir alan. Üretmekte hala zorlanıyoruz. Bugün baktığımızda arsa maliyetleri toplam daire satış maliyetleri içerisinde yüzde 50’lik bir paya sahip. Bu, ilk günden oluşan maliyet. Bununla ilgili TOKİ ve Emlak Konut’un çalışmaları var. Bu anlamda bir miktar arazi üretilebiliyor. Kağıthane bölgesinde bir proje gerçekleştiriyoruz.

“BATIŞEHİR PROJESİ TÜRKİYE’YE ÖRNEK OLDU”

Karma konut projeleri kapsamında da bilgi veren Kabadayı, Batışehir projesinin Türkiye’ye örnek olduğunu dile getirerek, karma projelerde insanların dışarı çıkma ihtiyacının olmadığını söyledi ve ekledi, “Karma proje kapsamında Batışehir konseptini hayata geçirdik ve bu projemiz tutuldu. Hatta bizden sonra çok benzerleri de yapıldı. Bizler daireleri sattığımız müşterilerimize taahhüt ettiklerimizi korumak için tesis yönetimini devretmeden hizmet verdik. Yani ellerimiz projenin üstünde. Projeyi takip ediyorum ve burada günlük ortalama 14 bin kişi yaşıyor. Dünyada da bir trend var, kendine yetebilen şehirler diye. Büyükşehirlerde en büyük problem, iş ile ev arası kaybedilen zaman. Biz şunu demiştik; bu şehirde yaşayan bir kişi, dilediğinde tabii ki istediği yere gidecektir ancak, çıkmak istemediği anda, projede kalmak istediğinde her şeyini burada karşılayabilecektir. Bunu da başardık sanıyorum.”

KONUTLARIN YÜZDE 35’İ KREDİ İLE ALINIYOR

Konut satışlarının faiz oranlarına çok duyarlı olduğunu ve ev sahibi olmak isteyenlerin banka kredisiyle kendisine finansman yarattığını dile getiren Kabadayı, faizler düşerse piyasa hareketlenir diyerek, “Sektör, konut kredisi faiz oranlarına gerçekten çok duyarlı. Geçen sene haziran ayında bir kampanya olmuştu. Orada rakamlara baktığımızda her 100 konutun 65’i banka kredisiyle alınmış. Konut kredi oranlarında o fırsatı tüketici değerlendirmek istedi. Geçtiğimiz aylarda açıklanan rakamlara baktığımızda ise her 100 konutun 18’i banka kredisiyle alınmış. Aradaki makas ciddi bir şekilde açılmış. Aslında bizim ortalamamız her 100 konutta 35-38 tanesi banka kredisi kullanarak ev alıyor. Sektörün sağlıklı büyümesi için ve tüketicinin daha uzun vadeli borçlanabilmesi için banka kredisi önemli. Çünkü bizler kendi firmamız üzerinden 24 - 36 aya kadar vade yapabiliyoruz. Ancak banka üzerinden en az 120 aya kadar vade verebiliyorsunuz. Bu da daha küçük taksitlerle arzu ettiğiniz konuta ulaşmanızı sağlıyor. O sebeple faizlerin düşmesi hem sektör için hem de ekonomi için çok büyük bir fırsat olur; istihdamı artırır” diyerek, böyle bir beklenti içinde olduklarının altını çiziyor.

Söyleşi
Yorum Yaz