Söyleşi

İşte tohumda doğru bilinen yanlışlar

En çok merak ettiğimiz veya konuştuğumuz konulardan biri tohum… Bu konuda doğru bilinen o kadar yanlış var ki, ülkemizin bu alandaki tek yetkili otoritesi Türkiye Tohumcular Birliği zaman zaman bilgilendirme toplantıları yapıyor.

6dk okuma
Türkiye'de İş Dünyası03.02.2022
İşte tohumda doğru bilinen yanlışlar

En çok merak ettiğimiz veya konuştuğumuz konulardan biri tohum… Bu konuda doğru bilinen o kadar yanlış var ki, ülkemizin bu alandaki tek yetkili otoritesi Türkiye Tohumcular Birliği zaman zaman bilgilendirme toplantıları yapıyor.

Bugün 65 bin üyeye ulaşan Türkiye Tohumcular Birliği başta tohum olmak üzere meyve fidancılığını, sebze fideciliğini ve süs bitkiciliğini de kapsayan geniş bir yelpazede hizmet veriyor. Konu tohumculukla ilgili merak edilenler olunca Türkiye Tohumcular Birliği’nin önemli isimlerinden ve Ekonomik İş Birliği Ülkeleri Tohumcular Birliği (ECOSA) Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı Savaş Akcan’a sormak istedik. Başlıkları sordum o cevapladı… İşte bu görüşmeden çıkan bilgiler:

Türkiye'nin tohum konusundaki ihracat/ithalat dengesi nasıl?

Söz konusu dönemler içerisinde dış ticaret dengesi de ihracat lehine gelişmeye başlamış, 2007 yılında yüzde 38 olan ihracatın ithalatı karşılama oranı, 2016 yılında yüzde 76’ya çıkmış, 2018 yılında ilk kez ihracatımız ithalatı geçmiştir. 2020 yılında toplam (tohum, fidan, süs bitkileri) ihracat 278 milyon dolar, ithalat 242 milyon dolar, ihracatın ithalatı karşılama oranı ise yüzde 114 olmuştur. Veriler, 2021 yılında da dış ticaret fazlası vereceğimizi göstermektedir. Türkiye’de son 15 yılda ihraca- tını sekiz kat artıran başka sektör yoktur. Türkiye 93 ülkeye tohum ihraç etmektedir. Hedefimiz küresel tohum ticaretinde dünyada ilk 5 ülke arasına girmektir.

Tohumda dışa bağımlılık söz konusu mu?

Bugün tohumculuk sektörlerini bizden yüz yıl önce geliştirmeye başlamış ülkeler için de aynı şey geçerli. Ancak ‘dışa bağımlılık’ gibi bir durum söz konusu bile değil. Şeker pancarı, patates, mısır ve ayçiçeği ile birkaç kışlık sebze türüne biraz daha fazla odaklandığımızda -ki en büyük gayretimiz bu yönde- yüzde 100 kendimize yeterliyiz diyebileceğiz.

İsrail tohumuna dair söylentilerle ilgili ne dersiniz?

Türkiye, tohumculuk sektöründeki potansiyelini hare- kete geçirmek, avantajlarını en iyi şekilde değerlendirmek ve küresel tohum endüstrisinde daha çok söz sahibi olmak için uluslararası üretim ve ticaret kurallarına uymak zorunda. Bu kurallar çerçevesinde İsrail’den de tohum ithalatı yapıyoruz ama ihracat da yapıyoruz.

2020 yılında İsrail’den aldığımız tohumun değeri 13.7 mil- yon dolardı. Bu toplam ithalatımızın yüzde 5’i bile değildir. Ayrıca İsrail’den aldığımız (yüzde 99’u domates ve biber) tohumlarından elde ettiğimiz ürünleri, yine başta İsrail olmak üzere, tüm dünyaya satıyoruz.

Savaş Akcan

Siz sertifikalı tohum diyorsunuz. Bu konuda bilgi verir misiniz?

Ne yazık ki; sertifikalı tohum kullanımın yaygınlaşmasının çok uluslu şirketlerin ve büyük marketlere ürün satan tedarik zincirlerin işine yaracağını söyleyenler var. Dikkatinizi çekmek isterim ki; uzun vadede bitkisel ürünlerde üretim miktarları artıyor. Hepimizin bildiği gibi ülkemizde ekilen tarım alanları ürün gruplarına göre ya aynı kalıyor ya da azalıyor. O zaman bu üretim artışlarını nasıl sağlayabiliyoruz?

Üretim yapılan alan azalıyor, üretim artıyorsa, bu birim alandan daha çok verim aldığımızın göstergesi olmuyor mu? Peki bu nasıl gerçekleşiyor?

Tabii ki en başta sertifikalı tohum üretimi ve kullanımının yaygınlaşmasıyla ve modern yetiştirme tekniklerinin kullanılmasıyla bu verim artışı sağlanıyor. Sertifikalı tohum, kayıt altına alınmış, tarımsal, teknolojik ve morfolojik özellikleri tanımlanmış, hastalık ve zararlılara toleranslı, çimlenme oranı yüksek, verimi yüzde 25’e kadar artmasını sağlayan tohum demektir. Sertifikalı tohum kullanmak kalite artışı demektir. Tarımsal sanayinin ihtiyacı olan standartlara uygun ürün demektir. Üreticinin ürününün pazarlarda ve borsalarda yüksek fiyatla satılması ve çiftçimizin daha çok kazanması demektir. Hibrit tohumlar da, hibrit olmayanlara göre verimi yüzde 100’e kadar artırabilir.

Ülke nüfusunun hızla artmaya devam ettiği ve üretimin de aynı hızla artması gerektiği gerçeğinden hareketle sertifikalı tohumlukların çok uluslu şirketlerin ve büyük marketlere ürün satan tedarik zincirlerin işine yaradığını savunmanın ne kadar mantıksız bir durum olduğu kolayca anlaşılacaktır.

Zaman zaman hibrit tohum ile GDO karıştırılıyor...

Ülkemizde 2010 yılında yürürlüğe giren 5977 sayılı Biyogüvenlik Kanunu ile GDO'lu ürünlerin ithalatı ve Türkiye'de üretimi yasaklanmıştır. Yasağa uymayanlara 12 yıla kadar hapis cezası öngörülmektedir. Sadece hayvan yemi olarak kullanılması için bazı ürünlerin (mısır ve soya) izin verilen genleri taşımaları kaydıyla Biyogüvenlik Kurulu kararı ile ithalatı yapılmaktadır. Türkiye’de GDO’lu tohum üretilmesi ve ithal edilmesi mümkün değildir.

Bir de hiçbir ilgisi olmadığı halde GDO ile karıştırılan hibrit teknolojisi var. Hibrit tohumlar GDO’lu sanılıyor. Hibrit doğada kendiliğinden de olabilen bildiğiniz melez- lemedir. Hibrit tohumlarla elde edilen ürünlerin sağlık riski taşıdığını kanıtlayan bilimsel çalışma yoktur.

Ata tohumu konusunda da bilgi karışıklığı var...

Tohumculuk sektörü yerel çeşitlere (biz teknik olarak kullanmayı uygun görmesek de popüler olan ifadesiyle; ata tohumlara) karşı değildir. Ülkemiz ekolojik koşullarına uygun, yüksek verimli ve kaliteli çeşitlerin geliştirilebilmesi için en önemli ıslah materyali, yerel genetik kaynaklarımız ve yerel çeşitlerimizdir. Bu kaynaklar binlerce yıllık süreçte olumsuz birçok şarta karşı dayanıklılık geliştirdikleri için günümüzde en önemli ıslah materyali ve gelecekte karşılaşabileceğimiz birçok problemi aşmada önemli bir anahtardır.

Yerel çeşitlere karşı olmayı bir kenara bırakalım, biz Türkiye Tohumcular Birliği olarak gen kaynaklarımız ve yerel çeşitler konusundaki hassasiyetimizi gösteren bir sosyal sorumluluk projesi yürütüyoruz. 2016 yılında başlayan "Tohumun İzinde" adlı projemizin amacı, ülkemizin gen kaynaklarının ve yerel çeşitlerinin toplanması, muhafazası ve değerlendirilmesi konusunda; mevzuatın iyileştirilmesi için öneriler getirilmesi, toplama, muhafaza ve değerlendirme çalışmalarının desteklenmesi, bu konularda ve biyokaçakçılık konusunda farkındalık yaratmaktır. Şu ana kadar ülkemizin dört bir yanında 324 yerel çeşidi gen bankalarımıza kazandırdık. Tohumun İzinde bu alanda kamu dışı kaynaklardan maddi olarak desteklenen ilk ve tek projedir.

Yerel çeşitlerin tohumlarını üretmek ve bu tohumlardan ürün elde etmek zaten serbesttir. Yerel tohumlarla elde edilen ürünlerin ticaretinde de kısıtlama yoktur. Ancak turistler ve sığınmacılarla birlikte yaklaşık 100 milyonluk nüfusu gerektiği gibi doyurabilmek, tarımsal ürün ve gıda ihracatını artırabilmek sadece yerel çeşitlerle mümkün değildir. Aynı alandan daha çok verim ve kaliteli ürün almak için yerel çeşitleri ıslah ederek yeni çeşitlerin geliştirilmesi ve kullanılması şarttır. Islah ve diğer Ar- Ge çalışmaları güçlü sermaye ve yoğun emek ister. Bu nedenle geliştirilen çeşitlerin ticari olmasından başka bir yol yoktur.

Başka bir gündem konusu ise üreticimizin, çiftçimizin kendi tohumluklarını kullanıp, kullanamayacağına ilişkindir. 5553 sayılı Tohumculuk Kanunu’na göre sanılanın aksine çiftçilerimizin kendi tohumluklarını üretmeleri yasaklanmamıştır. Ticarete konu olmamak ve şahsi ihtiyaç miktarı ile sınırlı kalmak kaydıyla, çiftçiler arasında yapılacak tohumluk mübadeleleri bu Kanun hükümlerinden müstesnadır. Çiftçilerin kendi ürettikleri veya çoğalttıkları tohumlukları ticarete konu etmedikleri sürece kullanmaları mümkün hâle gelmiştir.

Yerel çeşit adı altında ürünlerin kontrolden geçmeden, tohum kalite standartlarına uygunluğu tespit edilmeden, tohumla geçen hastalık etmenleri yönüyle kontrol yapılmadan satılması çiftçimizi ve tohum kullanıcıyı mağdur edebileceği ve ülke üre- timini olumsuz etkileyeceği için ticarete konu edilmemektedir.

Bu gereklilik gıda güvenliği ve güvenilirliğinin sağlanması için çok önemlidir. Ancak bu yerel çeşitlerin kanuna uygun olarak üretilip ticarete sunulmasında hiçbir engel bulunmamaktadır. Düzenlemenin amacı yerel tohumların yayılmasını önlemek değil, verimli ve kaliteli ve sağlıklı üretim yapılmasını sağlamaktır.

Söyleşi
Yorum Yaz