Söyleşi

Gayrimenkulün çevreci ve yeşil adresi, Aşçıoğlu

Mülkiyet kavramının belki de en temel öznesidir evlerimiz. Gayrimenkul de buna bağlı olarak kıymetli yatırım ve güvenilir para bağlama aracı olarak karşımıza çıkıyor. Haliyle böyle bir ortamda inşaat firmalarının önemi artarken yürütülen projelere dikkat çekici detaylar ekleniyor. Ortaya çıkacak her projede artık çevre ve sürdürülebilirlik ayrı ayrı düşünülüyor. Konfor, kaliteli malzeme kullanımı, lüks detaylar ve maliyet de yine projelerin tercihi için dikkat çeken detaylar arasında yer alıyor. Aşçıoğlu firması da bu konuda kendi rüştünü ispatlamış ve projeleriyle de insanların hayatına dokunan inşaat firmalarından. Buradan hareketle Aşçıoğlu Yönetim Kurulu Başkan Vekili İrfan Aşçıoğlu ile sektör özelinde akla gelecek her soruya cevap aradık…

6dk okuma
Türkiye'de İş Dünyası05.04.2022
Gayrimenkulün çevreci ve yeşil adresi, Aşçıoğlu

Mülkiyet kavramının belki de en temel öznesidir evlerimiz. Gayrimenkul de buna bağlı olarak kıymetli yatırım ve güvenilir para bağlama aracı olarak karşımıza çıkıyor. Haliyle böyle bir ortamda inşaat firmalarının önemi artarken yürütülen projelere dikkat çekici detaylar ekleniyor. Ortaya çıkacak her projede artık çevre ve sürdürülebilirlik ayrı ayrı düşünülüyor. Konfor, kaliteli malzeme kullanımı, lüks detaylar ve maliyet de yine projelerin tercihi için dikkat çeken detaylar arasında yer alıyor. Aşçıoğlu firması da bu konuda kendi rüştünü ispatlamış ve projeleriyle de insanların hayatına dokunan inşaat firmalarından. Buradan hareketle Aşçıoğlu Yönetim Kurulu Başkan Vekili İrfan Aşçıoğlu ile sektör özelinde akla gelecek her soruya cevap aradık…

Mal sahibi, kullanıcılar, çevre ve ülke ekonomisi için yeşil ve sürdürülebilir binaların önemi sizce nedir? Sizler bu konuda projelerinizde nasıl detaylara özen gösteriyorsunuz?

Yeşil binalar, sürdürülebilir yapı malzemelerinden oluşan, su ve enerji verimliliği oldukça yüksek olan; yapının arazi seçim sürecinden başlayarak yaşam döngüsü çerçevesinde değerlendirilip tasarlandığı, yenilenebilir kaynaklara yönelmiş, çevresel etkileri düşük malzemelerin seçildiği; bu sayede çevreci, ekonomik ve sağlıklı binalardır.

Amerika’da yapılan bir çalışma, “yeşil” veya “çevreci” olarak tabir edilen binaların enerji tüketiminde yüzde 24- 50, CO2 salınımında yüzde 33-39, su tüketiminde yüzde 40 ve atıklarda yüzde 70’e varan bir düşüş sağlanacağını ortaya koymaktadır. Günümüzde her sektör, sürdürüle- bilirlik adına adımlar atıyor. Karbon emisyon oranları hesaplanmakta, çevre dostu malzemeler kullanılmakta ve geri dönüşüm oranı artırılmaktadır. Gayrimenkul de bu konuda adımlar atan sektörlerden biri… Aşçıoğlu olarak, projelerimizde malzeme seçim aşamasından uygulama aşamasına kadar tüm süreçlerde doğaya en az zarar verecek malzemeler kullanıyoruz. Aynı şekilde tedarik sürecinde de doğaya en az karbon ayak izi bırakmaya özen gösteriyoruz. Örneğin, 2017 yılında teslimlerini gerçekleştirdiğimiz ofis ve konut olmak üzere 18 katlı bloklardan oluşan; Ataköy E-5’in üzerinde yer alan Selenium Retro projemiz ile Enerji ve Çevre Dostu Tasarım Gold Sertifikası almaya da hak kazandık. Projenin tasarım aşamasından itibaren ABD Yeşil Bina Konseyi (USGBC) tarafından belirlenen LEED kriterler doğrultusunda inşasını gerçekleştirerek tüm kullanıcılar için sağlıklı ve konforlu iç ortam koşullarının sağlanmasını hedefledik. Enerji ve su giderlerinde tasarruf sağlanması dışında malzeme seçimlerindeki kriterler doğrultusunda da binaların çevreye verdiği olumsuz etkilerin minimum seviyeye indirilmesini sağladık. Şu an inşaatına devam ettiğimiz Selenium Park projemizde ise her dairenin ya balkonu ya geniş terası ya da geniş bahçesi bulunmakta, proje alanının yüzde 65’ini de peyzaj olarak değerlendiriyoruz. Ayrıca bahçe katı dairelerin mutfak ve salonlarından bahçeye direkt erişim sayesinde yeşile ve doğaya yakın olma imkânı sunuyoruz. Projemizin tamamında maksimum kullanışlılık göz önünde bulundurulurken; sağlıklı ve geri dönüştürülebilir doğa dostu malzeme kullanımına dair çözümler ile birlikte işçilik kalitesine son derece önem veriyoruz. Tüm bu kriterlerin hayata geçmesi ile birlikte projelerimizde yaşayanların sağlığını korumak;  yaşam  kalitesi ve verimliliğini artırmak öncelikli amacımız diyebilirim. Ayrıca ülkemizde üretilen kaliteli ve yerli malzemelerin öncelikli tercihi konusunda da özen gösterirken; nakliye mesafelerinin azaltılması amacı ile karbon ayak izini de aynı şekilde azaltarak çevreye saygılı bir yol izliyoruz.

KURDAKİ ARTIŞ GAYRİMENKULE HENÜZ YANSITILMADI

Gayrimenkul sektöründe maliyetler arttı. Peki, bu maliyet artışının altından inşaat şirketleri nasıl kalkıyor?

İnşaat maliyetlerini etkileyen unsurların başında döviz kurları geliyor. Direkt maliyetler ve indirekt maliyetler olarak düşündüğümüzde, kurdaki ciddi artış maliyetleri oldukça yukarı çekerken, dalgalı kurlarda özellikle indirekt maliyetleri hesaplamak imkânsız hale gelebiliyor. Sadece kur kaynaklı maliyetler artmıyor. Dünyadaki üretim ve lojistik sorunlarından dolayı maliyet kalemleri hem döviz bazında hem de artan kur kaynaklı TL bazında katlanarak artıyor. Bu durum çok uzun bir süre biz geliştiricilerin kârlarından giderek fiyata yansıtılmadı ancak böyle bir artışı kaldırabilecek bir kârlılık şu an için yok. Bu yüzden bundan sonra üretilecek tüm projelerde bu artışlar, direkt satış fiyatlarına yansıyacaktır. İkinci elde de ciddi anlamda bir fiyat artışı olduğunu söyleyebiliriz.

Biraz da olsa su istimale açık bir iş yapılıyor aslında inşaat sektöründe. Bir deprem gerçeği de var hayatımızda. İnşaat yaparken denetimler işliyor? Aşçıoğlu bu konuda nelere dikkat ediyor?

1999 depreminin ardında çıkan yönetmelikler ve denetim mekanizmaları sonrası artık yeni üretilen binaların olası deprem hasarlarına uygun üretildiğini söyleyebiliriz. Bu konuda ciddi bir denetim ve yaptırımlar var. Bu yüzden mutlaka belirli standartların sağlanması gerekiyor. Bu süreçlerde standartların üzerinde imalat yapan markalı geliştiriciler ise yüksek kalite konusunda tabii ki farklılaşıyor. İnşaatlardaki kalite bazen müşterinin gözünde daire içinde kullanılan malzemeler veya ince işler kalitesi ile ölçümlenebiliyor ancak bu konu bu kadar basit değil. Hafriyat aşamasından başlayan, temelin atılması ve kaba inşaatın ilerlemesi ile devam eden bir süreç var. Asıl kalite orada yatıyor. Biz de 55 yıllık köklü geçmişimiz ile olduğumuz her bölgede standart üstü bir imalat kalitesi projelerimizi hayata geçiriyoruz.

KENTSEL DÖNÜŞÜMDE MİLLİ SEFERBERLİK BİLİNCİ

Planlı ve başarılı bir kentsel dönüşüm için neler yapılmalı?

2022 ve önümüzdeki birkaç yıl gerçekten ağırlıkla kentsel dönüşüme odaklandığımız bir yıl olmalı ve bu konu milli güvenlik sorunu olarak ele alınmalı. Asıl amacımızın deprem güvenliğine sahip binalarda ailelerimizi ve kendimi yaşatmamız gerektiğini çok çabuk unutuyoruz. Bu konuda pişmanlığın faturası gerçekten ağır olur. Ticari çıkardan arındırılmış bir kentsel dönüşüm sürecini yönetmemiz ve yürütmemiz gerekiyor. Ülkemizde bir deprem gerçeği var ve kentsel dönüşümün önündeki en büyük engel insanların bakış açısı ve kamuoyunda oluşan yanlış algı. Özellikle hak sahipleri ne yazık ki, bu modele rant olarak bakmakta. Ülkemizi, insanlarımızı ve ekonomimizi bekleyen büyük bir felaket ortada varken, hak sahipleri “dairemin rayiç değerinden daha da fazla kazanayım” mantığı ile bakılmamalı Hükümetin bu konudaki attığı iyi niyetli tüm adımlara rağmen, 1999 depreminden beri maalesef sadece parsel bazında dönüşümler yapıldı. Belediye, kamu kuruluşları ve hükümetin el birliği ve desteği ile ada bazında dönüşümler yapılması gerekmekte. Bu süreçte vatandaşlar da fikirlerini ve beklentilerini değiştirmeli. Benim fikrim, iletişim konu başlığı altında bu konu ile ilgili bilinçlendirmek amaçlı kamu spotlarının yapılması ve yayınlanması faydalı olacaktır. Özellikle kentsel dönüşüm için hem şirketlere hem de maliklere radikal teşvik paketlerinin hazırlanması şart. İstanbul Türkiye’nin nüfus olarak da ekonomik olarak da başkenti gibidir, bu nedenle deprem ülkemizin milli meselesidir. Milli seferberlik bilinci ile ele alınmalı ve algılatılmalıdır.

Dövizde düşüş yaşanırken ev fiyatları neden artmaya devam ediyor? Gidişat nasıl olacak sizce?

Aslında dövizdeki düşüş olarak bakış açısının matematiğini bizler anlayamıyoruz. Dövizde kısa zamanda çok ciddi bir artış oldu ve en tepe noktadan gerileme yaşandı. Yani aslında döviz zaten ciddi anlamda arttı. Örneğin Ekim 2021’de 8-9 seviyelerinde olan dolar kuru, Şubat 2022 itibarıyla 13-14 bandında. Buna ek olarak fiyatları belirleyen aslında beklentiler. Bu beklentiler ise kısa ve orta vadede dolarda daha fazla bir gevşeme olacağı yönünde değil. Bu durumda maliyet tarafında bir düşüş zaten söz konusu olmayacak. Bazı yatırımcılarda bekle-gör pozisyonu gözlemliyoruz ancak arzın bu kadar kısıtlı olduğu talebin yüksek olduğu ve maliyetlerin bu kadar yüksek bir noktaya geldiği bir sektörde fiyatların geri gelmesini bırakın, daha da artmamasını beklemek en doğru düşünce olacaktır. Özellikle İstanbul gibi markalı şehirlerdeki merkezi lokasyonlarda satış fiyatları artmaya devam edecektir.

YABANCIYA SATIŞTA REKOR TAZELENDİ

Yabancıya konut satışı doların değer kazanmasıyla giderek artıyor. Konut ihracatı hakkında neler söylemek istersiniz?

Türkiye yabancılar için artık oldukça uygun bir pazar. Turizm, ihracat ve gayrimenkul alımı konularında yüksek döviz kuru ciddi fırsatı içerisinde bulunduruyor, sektör onlar için doğal olarak çok cazip. Yabancıya satışı yapılan projeler için yüksek döviz kuru, fırsat anlamına geliyor ancak şu durumu da dile getirmeliyiz; yabancılar kârlarını döviz cinsinden  hesaplar. Bu yüzden döviz yukarı yönlü olmaya devam ederse, yabancıların kâr beklentisi de olmayacak ve alıma geçmeyeceklerdir. Kurların stabil olması öngörülebilirlik ve yabancıya satış için çok önemli diye düşünüyorum. Şu anki ekonomik göstergelere baktığımızda en azından stabil durumu yakaladığımızı düşünüyoruz. Geçen yıl yaklaşık 58 bin 500 adet ve yaklaşık 6 milyar dolar cirosu ile yabancıya satışın rekor tazelediği bir yıl oldu. Bu yıl da sektör olarak hedefimiz 70 bin adet seviyesini yakalayabilmek. Bu rakama çıktığımızda bile toplam satış içerisindeki yabancıya satışın payı yüzde 5’in altında kalıyor. Yabancıya gayrimenkul satışına sadece bir gayrimenkul satışı olarak bakmamız gerekiyor. Öncelikle ülkemize ciddi bir döviz girdisi sağlanması demek. Buna ek olarak buraya gelen yabancılar başta turizm olmak üzere, yeme içme, mobilya, perakende gibi birçok sektörden alım yaparak çarpan etkisi ile ekonomiye katkı sağlıyor. Yabancıya satışın ihracat statüsüne alınarak, bu kapsamda farklı desteklerin verilmesi oldukça yerinde olacaktır.

Ve son olarak yeni projelerden bahseder misiniz? Hangi bölgelerde planlanıyor ve projeler neler vadediyor?

Arazi geliştirme ve projelendirme çalışmalarının ardından basın lansmanını gerçekleştirdiğimiz Selenium Park projemizin devam eden inşaat süreci ile 2022 yılına başladık. Yıl içerisinde Selenium Park’ın inşasına ve iletişim çalışmalarına odaklanacağız. Ağustos 2023’te teslim edeceğimiz Selenium Park’ı yaklaşık 1 milyar TL yatırımla duyurmanın ve çok kısa sürede de yüzde 53’ün üzerinde bir satış başarısı yakalamış olmanın memnuniyetini yaşamaktayız. Ayrıca, yıl boyunca Ataköy bölgesinde teslimini gerçekleştirdiğimiz üç farklı projemizdeki ticari gayrimenkullerin satış ve kiralaması devam ederken, Selenium Park projemizin de satışları devam edecek. Bunlara ek olarak İstanbul ve şehir dışında yeni proje anlaşmalarını da kamuoyuna duyurmayı hedeflemekteyiz.

Söyleşi
Yorum Yaz