Yazarlar

Futbolun paralı başkanları

Spor Yorumcusu Hakan Dede; Biraz hafızamızı tazeleyelim. Hatırlayın lütfen özellikle “dört büyükler” dediğimiz kulüpler başta olmak üzere Türk futbolunda kulüplerin gelirlerini paralı başkanlar karşılardı. Kulüp ileri gelenleri “paralı” başkanları bulur, onun altına yönetim kurulu yaparlardı. Bu kişiler genelde iş hayatında belirli bir popülariteye ulaşmış yönetici profiliydi. Kulüpler transfer dönemi geldiğinde adeta yarışa girerdi. Paralı başkanlar taraftar memnuniyeti açısından işi gövde gösterisine dönüştürürlerdi. Sonrası “büyük başkan” tezahüratları ve alkışlar. Sezon sonu ise yeni başkan arayışları.

6dk okuma
Türkiye'de İş Dünyası27.01.2022
Futbolun paralı başkanları

Spor Yorumcusu Hakan Dede; Biraz hafızamızı tazeleyelim. Hatırlayın lütfen özellikle “dört büyükler” dediğimiz kulüpler başta olmak üzere Türk futbolunda kulüplerin gelirlerini paralı başkanlar karşılardı. Kulüp ileri gelenleri “paralı” başkanları bulur, onun altına yönetim kurulu yaparlardı. Bu kişiler genelde iş hayatında belirli bir popülariteye ulaşmış yönetici profiliydi. Kulüpler transfer dönemi geldiğinde adeta yarışa girerdi. Paralı başkanlar taraftar memnuniyeti açısından işi gövde gösterisine dönüştürürlerdi. Sonrası “büyük başkan” tezahüratları ve alkışlar. Sezon sonu ise yeni başkan arayışları.

Anadolu kulüpleri ise bu durumu kendi lehlerine çevirip gelir-gider dengesi yaparlardı. Aklıma ilk gelen kulüp Gençlerbirliği ve rahmetli başkan İlhan Cavcav. Geremi’nin Real Madrid’e transferini rahmetli başkanın ağzından dinlemiştim. Dönemin koşullarında her sezon başı böyle futbolcu satar tenceresini kaynatırdı. Başka gelir yok muydu? Vardı tabi… Dört büyüklere maç hasılatından akmasa da damlardı.

Durum artık maalesef çok daha farklı. Futbol iklimi değişti. Bazen futbol severler olarak futbol keşke endüstriye dönüşmesiydi diyoruz. Ancak başarı için profesyonel düşünmek ve kurumsallık şart. Şartlar ve koşullar çok ağır. Kulüp gelirlerini, maç hasılatı, televizyon yayınları, ürün satışı ve sponsorluklar sağlıyor. Özellikle televizyondan elde edilen gelir, kulüplerin gelir kalemleri arasında ilk sırada. Futbol ekonomisine en fazla katma değer sağlayan 1990’dan beri yayıncı kuruluşlar.

Spor Yorumcusu Hakan Dede

Kulüpler ise naklen yayın gelirlerinden pay alabilmek için kıyasıya bir yarış içerisinde. Bu pastada en büyük payıysa haliyle şampiyonluk sayılarına göre “dört büyükler” alıyor.

Katarlı yayıncı kuruluş 2016 yılında Süper Lig için 500 milyon dolar verdiği yayın ihalesini kazanmıştı. Ancak son dönemde yayıncı kuruluşla yaşanan para krizleri kulüpleri zaman zaman isyan ettirdi. Pandemi döneminde kulüplerin gelirleri yüzde 40 azaldı. 21 kulübün zararı 1.2 milyar lira olarak hesaplandı. Yeni bir ihale yolda. Türkiye Futbol Federasyonu Başkanı Nihat Özdemir ise maçların yayın hakkı için bu yıl içerisinde yeni ihaleye çıkacaklarını söyledi.

Türk futbol ekonomisi Avrupa’da 6’ncı sırada olsa da 4 büyük kulübün borcu 14 milyar lira... Mevcut gelir toplamı ise 750-800 milyon dolar civarı. Gün geçtikçe borçlar artıyor. Kulüplerimizin bu girdaptan nasıl çıkacağı merak konusu.

Peki Avrupa’da durum nasıl? Birkaç nüans dışında durum farksız. Kulüpler bir bir satılıyor. Bunun son örneğini İngiltere Premier Lig’de yaşadık. İngilizlerin köklü kulübü Newcastle United 300 milyon Sterlin karşılığında Suudi Arabistan merkezli bir konsorsiyuma satıldı. Bu satış Avrupa futbolunda güç dengelerini bir kez daha değiştirecek. İngiliz ekibinin yeni sahibi veliaht prens Mohammed bin Salman'ın gelecek sezon transfere 1.5 milyar Euro'luk bütçe ayıracağı iddia ediliyor. Bu ciddi rakam transfer piyasasında haksız rekabeti de beraberinde getiriyor. Örneğin daha önce Katarlılara satılan Paris Saint-Germain ve yıldız transferleri. Para olunca haliyle Messi ve Neymar’ı beraber oynatmanız hiç de zor değil. Kiminin rüyası, kiminin gerçeği. Bu arada siz bu yazıyı okurken belki sevgili Acun Ilıcalı İngiliz ekibi Hull City’nin yeni sahibi olmuştur.

Yazarlar
Spor Ekonomisi
Yorum Yaz