Söyleşi

ESCON, verimlilik ile geleceği aydınlatıyor

İçinde bulunduğumuz gezegeni her geçen gün tükettiğimizi bağıra bağıra konuşsak dahi maalesef doğru bir bilinçle hareket etmeyebiliyoruz. Artan maddi külfetlerde para tasarrufu yapmak için çeşitli alternatifler deneyip farklı argümanlar kullanıyoruz ancak doğaya karşı çok acımasız davranıyoruz. Bu konudaki duyarsızlığımızın en önemli göstergelerden biri de sürdürülebilir enerji yönetiminde kendini gösteriyor. Verimliliğin temel noktalarından olan enerjiyi doğru kullanmak ve sürdürülebilir hale getirmek her anlamda avantaj sağlıyor. ESCON da bu anlamda 12 ülkede hizmet vererek hem çevremize hem ekonomimize faydalar sunuyor. Sürdürülebilirliği ilke edinmiş dergimizin bu sayısında 2004 yılında Türkiye’nin ilk ve tek enerji hizmet şirketi (ESCO) olarak kurulan ESCON Enerji Genel Müdürü Onur Ünlü’yü ağırladık…

6dk okuma
Türkiye'de İş Dünyası05.04.2022
ESCON, verimlilik ile geleceği aydınlatıyor

İçinde bulunduğumuz gezegeni her geçen gün tükettiğimizi bağıra bağıra konuşsak dahi maalesef doğru bir bilinçle hareket etmeyebiliyoruz. Artan maddi külfetlerde para tasarrufu yapmak için çeşitli alternatifler deneyip farklı argümanlar kullanıyoruz ancak doğaya karşı çok acımasız davranıyoruz. Bu konudaki duyarsızlığımızın en önemli göstergelerden biri de sürdürülebilir enerji yönetiminde kendini gösteriyor. Verimliliğin temel noktalarından olan enerjiyi doğru kullanmak ve sürdürülebilir hale getirmek her anlamda avantaj sağlıyor. ESCON da bu anlamda 12 ülkede hizmet vererek hem çevremize hem ekonomimize faydalar sunuyor. Sürdürülebilirliği ilke edinmiş dergimizin bu sayısında 2004 yılında Türkiye’nin ilk ve tek enerji hizmet şirketi (ESCO) olarak kurulan ESCON Enerji Genel Müdürü Onur Ünlü’yü ağırladık…

ESCON Enerjiyi tanıyabilir miyiz biraz? Faaliyet alanları nelerdir?

Sürdürülebilir enerji yönetimi, işletmelerin global ortamda rekabet edebilmeleri, çevreye duyarlı, temiz enerji kullanmaları ve maliyet avantajı elde etmelerinde kritik öneme sahip. Biz de ESCON Enerji olarak hem işletmelere bu doğrultuda hizmet vermek hem de ülkemizin enerji verimliliği sürecine katkı sağlamak üzere Türkiye’nin ilk ve tek enerji hizmet şirketi (ESCO) olarak 2004 yılında faaliyetlerimize başladık. Sunduğumuz hizmetler üç ana başlık altında toplanıyor. Enerji Mühendislik Hizmetleri kapsamında, detaylı ve yatırım odaklı enerji etütleri, enerji yatırımı ve yönetim danışmanlık hizmetlerimiz bulunuyor. Sistem Çözümleri ile performans garantili anahtar teslim hizmet veriyoruz. Verimlilik artıcı projelerin finansmanını ise Enerji Performans Sözleşmeleri (EPS) hizmetimiz altında sağlıyoruz.

Bugüne kadar yapmış olduğumuz 1.100’ün üzerinde enerji etüdü, 1.300’ün üzerinde sistem çözüm uygulaması, 400’ün üzerinde danışmanlık-projelendirme hizmeti ve 26 Enerji Performans Sözleşmesi (EPS) ile sürece katkıda bulunduk. Ülkemizin yanı sıra Avrupa’dan Güney Asya’ya uzanan bir coğrafyada, toplam 12 ülkede hizmet verdik. Sağlıktan gıdaya, beyaz eşyadan otomotive kadar pek çok farklı sektörde faaliyet gösteren endüstriyel işletmeler için proje üretiyoruz. PepsiCo ve Lactalis’in global tedarikçisi konumundayız. Aynı şekilde ülkemizin gururu Şişecam’a da hem yurt içi hem de yurt dışı fabrikalarında hizmet veriyoruz.

Yenilenebilir enerjinin iş dünyası için önemi nedir? Sizce Türkiye’de yenilebilir enerji kullanımı yeterli seviyede mi?

Yenilenebilir enerji yalnızca iş dünyası için değil tüm insanlık ve çevre adına son derece büyük önem taşıyor. Çünkü Avrupa Birliği başta olmak üzere, dünya genelindeki pek çok ülkenin en geç 2050 yılına kadar karbon nötr hedefine ulaşabilmek için yoğun ve odaklanmış çalışmalar ile politikalar geliştirmeye çalıştığı günümüzde, enerji sektörü küresel sera gazı emisyonlarının yaklaşık yüzde 75’inin kaynağı olarak göze çarpıyor. Emisyonlar ile birlikte enerjinin verimsiz kullanılması da doğaya geri dönüşü olmayan zararlar veriyor. Dolayısıyla iş dünyası enerji ve kaynak verimliliği odaklı bir yaklaşımı yani ‘yeşil’ ekonomik büyüme ve kalkınma modelini benimser, enerji kullanımımızı azaltır, geriye kalan kısmı da temiz ve yenilenebilir enerji kaynaklarından tedarik ederse hem iklim krizine sebep olan sera gazı emisyonlarını azaltır hem de zamlardan ve kesintilerden daha az etkilenir. Bu anlamda ülkemiz yenilebilir enerji alanında hızla çok iyi duruma geliyor. Elektrik üretiminde kurulu gücümüz içinde yenilenebilir enerjinin payı yüzde 53,2’ye ulaştı. 2020 yılında Türkiye’de toplam enerji içinde yenilenebilir enerjinin payı yüzde 16,4 civarındayken, Avrupa Birliği’nde bu oran yüzde 18,1 seviyesindeydi. Dolayısıyla hala gidecek yolumuz var. Ancak çevreye duyarlı işletmelerin hızla artması, verilen taahhütler ve Sınırda Karbon Düzenlemesi gibi bazı yaptırımlar, bu yolu daha hızlı kat etmemizi sağlayacak.

ENERJİ TASARRUF GARANTİSİ

Artan enerji maliyetleri son dönemin en çok konuşulan konusu neredeyse. Bu noktada iş dünyası hangi önlemleri alabilir?

Dünya genelinde başta enerji tedarikinde yaşanan ak- saklıklar olmak üzere çeşitli nedenlerden dolayı enerji fiyatları artıyor. Ülkemizde de benzer bir tabloyla karşı karşıyayız. Bu nedenle iş dünyasının hiç vakit kaybetmeden enerji verimliliği çalışmalarına odaklanmaları gerekiyor. Çünkü enerji verimliliği; iklim değişikliği ile mücadele, karbon nötr hedefinin düşük maliyet ile yakalanabilmesi ve maliyetlerin azaltılarak sürdürülebilir ekonomik büyümenin tesisi için geniş çeşitlilikte imkanlar sunan ilk ve en etkili araç olarak kabul ediliyor. Dolayısıyla iş dünyasının alması gereken önlem, ‘Enerji Tasarrufu’, ‘Enerji Verimliliği’ ve ‘Yenilenebilir Enerji’ olmak üzere birbirini takip eden üç aşamadan oluşan enerji verimliliğini uygulamaktır. Söz gelimi endüstri, enerji talebinin azaltılmasının zor olduğu, uzun ömürlü ve yüksek maliyetli yatırım gerektiren, yoğun karmaşık prosesleri barındıran bir sektör. Bu nedenle endüstriyel sektörün karbonsuzlaştırılması çabalarında üzerinde çalışılan odak noktalar; malzeme ve kaynak verimliliği, düşük karbon teknolojileri, yeşil hidrojen ve karbon yakalama gibi alternatif çözümler olmalıdır. Başta demir-çelik, cam, seramik, çimento ve kağıt sektörleri olmak üzere endüstrinin birçok alanında da yüksek atık ısı potansiyeli bulunuyor. Üstelik enerjide dışa bağımlı bir ülke olmamızdan dolayı atık ısı potansiyelinin kullanılması, doğal gaz ve elektrik talebinin azaltılmasına, artan enerji maliyetleri ile mücadeleye, sera gazı emisyonlarının düşürülmesine, enerji ithalatımızın azaltmasına ve enerji arz güvenliğine de katkı sunuyor.

ESCO’lar aracılığıyla enerji verimliliği çalışmaları yapmak, işletmelere ne gibi avantajlar sağlıyor?

Maliyetleri düşürmek, operasyonel verimliliği artırmak, enerji altyapısını geliştirmek, ülkenin enerji kaynaklarını korumak ya da çevrenin korunmasına katkıda bulunmak, kısacası arkasında yatan neden ne olursa olsun, enerjiyi etkin kullanmak en doğru karar. Ancak enerji etkinliğini artırıcı verimlilik projesini seçmek ve projeye hayat vermek zorlu ve yorucu bir süreçtir. İşte bu noktada tüm süreçleri ESCO’lar ile yürütmek hem doğru projeyi yapmayı hem de riskleri sıfırlamayı sağlıyor. Çünkü ESCO’lar projenin anahtar teslim uygulamasını, bakımını, finansmanını ve tüm performans risklerini üstleniyor. Enerji Performans Sözleşmeleri’ni (EPS) ele alalım. Bugün enerji verimliliği uygulamayan işletmelere baktığımızda, en önemli gerekçelerinin yatırım maliyeti ve performans riskleri olduğunu görüyoruz. İşte başta gelişmiş ülkeler olmak üzere dünyanın birçok ülkesinde yaygın olarak kullanılan ve enerji verimliliği ile yenilenebilir enerji yatırımlarının hayata geçmesinde ‘en yaratıcı finansman yöntemi’ olarak benimsenen EPS, bu iki ana engeli tamamen ortan kaldırıyor. Bu sözleşme kapsamında işletmelere, yatırım odaklı etüt ile desteklenmiş proje tasarımı ile performans ve enerji tasarruf garantisi sunularak anahtar teslim proje uygulaması gerçekleştiriliyor. Projenin finansmanını da sağlayan ESCO’lar sadece finansal riskleri değil teknoloji, uygulama ve performans risklerini de üstleniyor. Bu sayede işletmeler sadece gelecekte sağlayacakları garantili tasarruftan pay vererek tüketimlerini azaltıyor ve verimliliklerini artırabiliyor. Dolayısıyla işletmeler tek kuruş harcamadan enerji verimli hale gelebiliyor.

Sürdürülebilir enerji verimliliği alanında yaptığınız çalışmalarınızdan birkaç örnek verir misiniz?

Geride bıraktığımız yıl özellikle uluslararası kuruluşların Türkiye’deki işletmelerinde gerçekleştirdiğimiz çok sayıda başarılı verimlilik artırıcı projenin referansı ile yurt dışındaki hizmetlerimizi artırmaya başladık. Dünyanın lider süt ve süt ürünleri üreticisi Lactalis firmasının Ukrayna Mykolaiv fabrikasındaki soğutma sisteminin re- vizyonunu tamamlayarak fabrikanın toplam enerji tüketiminin yüzde 12 azaltılmasını sağladık. Yine yurt dışında, Katar Çevre ve Enerji Araştırma Enstitüsü için geleneksel yöntemlere göre yüzde 45 daha az enerji harcayarak, deniz suyunu arıtan bir sistem kurduk. Önümüzdeki dönemde de Türkiye’deki çalışmalarımızı sürdürürken, yurt dışındaki projelerimizi ve operasyonlarımızı büyütmeye devam edeceğiz.

ESCON olarak ‘Türk Sanayisinin Enerji Verimliliği’ adlı bir rapor hazırladınız. Raporun içeriği nedir? Hangi noktalara dikkat çekiyorsunuz bu raporda?

Sanayi tesislerinde enerji verimliliği alanındaki mevcut durumu ortaya koymak üzere Ekim 2021’de yayımladığımız rapor kapsamında 14 sektördeki 320 işletmeyi inceledik, 12 farklı verimlilik artırıcı projenin vaka analizini paylaştık. Bu işletmelerin toplam enerji tüketimi yıllık 6,6 milyon TEP (Ton Eşdeğer Petrol). Eğer bu sanayi tesisleri ve ticari binalarda enerji verimliliği projeleri hayata geçirilirse sağlanabilecek emisyon azaltımını toplam 1,1 milyon ton karbondioksit olarak hesapladık. Üstelik proje yatırımlarının ortalama geri ödeme süresi de yaklaşık 2 yıl 8 ay. Öte yandan incelediğimiz sektörler, Türkiye’de tüketilen enerjinin yaklaşık üçte ikisinden sorumlu olan sanayi ve binalar için örneklem oluşturuyor. Yine enerji verimliliği çalışmaları yapıldığı takdirde bu sektörlerde sağlanabilecek tasarruf potansiyeli ortalama yüzde 30. Tasarruf potansiyeli en yüksek alan yüzde 67,3 ile ticari binalar. Onu 49,9 ile orman ürünleri, yüzde 45,07 ile kağıt ve yüzde 44,7 ile gıda sektörü izliyor. Dolayısıyla Türk sanayisinin yüksek bir enerji tasarrufu potansiyeli olduğunu söyleyebiliriz.

ESCON’un gelecek projeksiyonunda neler yer alıyor? Hedefleriniz arasında neler var?

ESCON Enerji olarak bu yıl itibarıyla iş modelimizde çok önemli bir dönüşüm gerçekleştirdik. Bu dönüşüm kapsamında vizyonumuzu ‘Dünya genelinde işletmeleri karbon nötr hale getirmek’ olarak değiştirdik. Bu bağlamda 2022 yılı hedefimiz de öncelikle Türkiye’de büyümek. Bu yeni iş modeli ile Türkiye’deki hacmimizi 2022 yılında bir önceki seneye oranla üç kat büyütmeyi planlıyoruz. Ayrıca uluslararası büyüme stratejimiz kapsamında Dubai ofisimizin ardından Asya’da bu yıl, Avrupa’da ise 2023 yılında ofis açmayı planlıyoruz.

Söyleşi
Yorum Yaz