Şirket Haberleri

Coğrafya kader değildir

Türkiye’de sigorta konusunda coğrafi talihsizliklerden doğan kayıpların yaşandığını belirten Quick Sigorta Genel Müdürü Ahmet Yaşar, bunun en yakın örneğini Karadeniz’de yaşanan sel felaketi ile açıklıyor. “Evet, İzmir’de deprem hasarını ödedik ama aynı durumu Karadeniz’de yaşanan sel felaketi ile ilgili söyleyemiyoruz. Dolayısıyla deprem sigortası ile birlikte sel sigortası da verirsek hem o bölgedeki insanların selden uğradığı zararı minimuma indirecek hem de sigortalılık oranını artırmış olacağız” diyor

6dk okuma
Türkiye'de İş Dünyası28.12.2021
Coğrafya kader değildir

Türkiye’de sigorta konusunda coğrafi talihsizliklerden doğan kayıpların yaşandığını belirten Quick Sigorta Genel Müdürü Ahmet Yaşar, bunun en yakın örneğini Karadeniz’de yaşanan sel felaketi ile açıklıyor. “Evet, İzmir’de deprem hasarını ödedik ama aynı durumu Karadeniz’de yaşanan sel felaketi ile ilgili söyleyemiyoruz. Dolayısıyla deprem sigortası ile birlikte sel sigortası da verirsek hem o bölgedeki insanların selden uğradığı zararı minimuma indirecek hem de sigortalılık oranını artırmış olacağız” diyor

Quick Sigorta 2017’de kurulduktan kısa bir süre sonra kendi sektöründeki 10 büyük şirket arasında yerini aldı. Bu başarıda nasıl bir yol izlediğinizin hikayesini sizden dinleyebilir miyiz?

Maher Holding çatısı altında çalışmalarını sürdüren Quick Sigorta, Holdingin Yönetim Kurulu Başkanı Mahmut Erdemoğlu ve Holding CEO’su Levent Uluçeçen’in fikir önderliğinde kurulmuş bir şirket. Bu fikrin ortaya konulmasının ardından biz de projeye davet edildik ve birlikte çalışmalara başladık. Şirketin kurucu kadrosunun geçmişten gelen derin sektör tecrübesi Quick Sigorta’nın temellerinin sağlam bir zemin üzerine kurulmasını sağladı. Şirketin belirlediği “Şirket yeni, biz değiliz” mottosu da aslında kurucularının sahip olduğu bu sektör tecrübesine gönderme yapıyor.

Şirketin kurulmasına dair 2015 yılında görüşmelere başlarken 2016 yılının Mayıs ayında ruhsat başvurumuzu yaptık. 2017 yılının 6 Nisan ayında da ruhsatımızı aldıktan sonra 12 Mayıs 2017 tarihinde ilk poliçemizi kestik. Tüm süreçlerimizi bir startup projesi gibi yürüttük. Bir yıl içerisinde Türkiye’deki 16 bin 500 acentenin 8 bin 500’ünden başvuru aldık. Şu an hali hazırda 3 bin 250 tanesi de bizim acentemiz durumunda. Bunu da bölge teşkilatımız olmadan, tamamen teknoloji kullanarak gerçekleştirdik.
Quick Sigorta, bireysel riskleri ve KOBİ’leri odağına alacak şekilde 360 derece sigortacılık yapıyor. Ayrıca Quick Sigorta bünyesinde “finansal sigortalar” diye yeni bir segment oluşturduk. Türkiye’de alacak sigortaları yapan şirketler vardı ancak biz kefalet sigortası, bina tamamlama sigortası, varlığa dayalı menkul kıymet kefaleti gibi bir çok yeni ürünlerle finansal sigortalar segmenti oluşturduk. Bugün Türkiye’nin en yaygın dağıtım kanalına sahip sigorta şirketlerinin başında geliyoruz. Diğer yandan 2018 yılında Türkland (Demir) Sigorta’yı satın alarak Maher Sigorta Grubuna dahil ettik. Adını değiştirip Corpus Sigorta yaptık. Bu şirketimiz de önleyici sigortacılık konseptiyle daha kurumsal ve ticari işlerle ilgileniyor…

.

Nedir bu önleyici sigortacılık?

Sigortalanmış yerdeki hasarın tazminatını ödemek bizim en kolay işimiz. Zaten sigortalamışız ve hasar sonradan gerçekleşmiş. Bu bizim rutin işimiz, bunu yapmakla zaten mükellefiz. Ama önleyici sigortacılık- tan kastımız; bazı riskler öngörülebilir ve dolayısıyla risk gerçekleşmeden gerekli tedbirleri alarak önleyebilirsiniz, bazı riskleri öngörseniz de önleyemezsiniz, bazı riskleri ise hiç öngöremezsiniz ama öngöremediğiniz bu risklerin sonuçlarını önleyebilirsiniz yani yarattığı finansal çıktıların sonuçlarını sigorta marifetiyle önlersiniz. Buradan hareketle önleyici sigortacılık diye bir model ortaya koyduk. Önleyici sigorta; ilk başta sigortalımız olsun ya da olmasın sigortalıları ziyaret edip, risk analizlerini yapıp, raporlayıp, ölçümleyip, bunun ardından çözümler sunarak daha riskler gerçekleşmeden söz konusu riskleri bertaraf etmek, arkasından da sigorta poliçesi yoluyla ortaya çıkabilecek zararların finansal neticelerini tazmin etmek anlamına geliyor. Aslında sürdürülebilirlik ve bütçelemek açısından çok modern ve basit bir risk transfer metodu.

İŞİNİZİ HİKÂYESİ İLE ANLATIN

Peki Türkiye’de önleyici sigortayı Quick Sigorta’dan başka yapan firma var mı?

Tabii ki risk yönetimi yapan sigorta şirketleri var. Ama bunu bir konsept olarak bütün süreçlerine yansıtacak şekilde hikayesi ile birlikte yapan bir şirket yok diyebilirim. Biliyorsunuz bu işleri hikayesi ile anlatmak çok önemli. Örneğin Kayseri’de bir sigorta acentesi kapısına “İnsan kaskosu yapılır” diye yazmış. Şimdi “ferdi kaza sigortası” denildiğinde insanlar çok anlayamayabiliyor. Ama Kayserili acente çok akıllıca oraya “insan kaskosu yapılır” diye yazmış ve anlaşılırlığı sağlamış. Dolayısıyla insan ya da telefon kaskosu yapılır deyince karşı tarafta yerini buluyor ve basite indirgeniyor. İşte yaptığınız işi anlatırken bunu yapmak yani hikayeleştirmek gerekiyor. Biz de bunu yapmaya çalışıyoruz.

Sigorta konusunda coğrafi talihsizlikler de yaşanıyor bu ülkede. Örneğin insanlar DASK yaptırıyor fakat bir bakıyorsunuz yangınla ya da sel felaketi ile karşılaşıyor. Bu konuda neler yapılabilir?

DASK, zorunlu deprem sigortası yapıyor ama aslında Karadenizliler sürekli olarak sele maruz kalıyor. Biz de üç yıl önce bunun üstüne bu kapsamın genişletilmesi gerektiğine dikkat çekmiştik. Karadenizli DASK için belli bir ücret ödüyor, ama sonrasında sel hasarı ile karşılaşıyor ve sadece deprem sigortası olmasına rağmen konut sigortası var diye düşünüyor. Dolayısıyla sel hasarını karşılayamıyor. Evet İzmir’de deprem hasarını ödedik ama aynı durumu Karadeniz’de yaşanan sel felaketi ile ilgili söyleyemiyoruz. Dolayısıyla deprem sigortası ile birlikte sel sigortası da verirsek Karadeniz’deki insanlar da sel hasarından faydalanabilecek. Böylece sigortalılık oranını da artırmış olacağız.

Aklın yolu bir; şu anda hem Sigortacılık ve Özel Emeklilik Düzenleme ve Denetleme Kurulu (SEDDK) hem de DASK bu konu üzerinde çalışıyor. Sanırım kısa süre içerisinde bu alandaki eksikliğe dair bir düzenleme yapılacak.

Örneğin tarımda çok güzel bir sistem uygulanıyor. Tarımda faaliyet gösteren çiftçilerimiz tarım sigortası yaptırdıklarında primin yüzde 50’sini devlet destekliyor. Aynı sistemin konutlarda da uygulanması gerekiyor. Biz depremden sonra konutları yaptırmak yerine deprem öncesinde devlet; “Arkadaşlar, DASK kapsamına seli de depremi de dahil ettik ve DASK sigortanızın priminin yarısını biz ödeyeceğiz” demeli. Böylece bütçelenebilir bir yapı ortaya konulabilir. Türkiye’deki konut sayısı belli, yapılacak poliçe sayısı belli, dolayısıyla devletin ayıracağı bütçe de belli. Ama şimdi “İstanbul depreminden ne gelecek?”, “Arada başka bir deprem olacak mı?” “Nasıl bir maliyetle karşılaşacak?” devlet bilmiyor. Halbuki bu belirttiğimi yapsak, hem bütçelenebilir bir şey olacak, hem de vatandaşı sigortaya teşvik edeceğimiz bir yapı oluşacak.

Quick Sigorta Genel Müdürü Ahmet Yaşar

Sigortacılık sektöründe dijital hizmetlerde oldukça iddialısınız. Dijital sigortacılık nasıl işliyor?

Gerçek anlamda ilk olarak pür online yani uçtan uca poliçeyi teslim edecek şekilde ilk başlatan biziz. Bizden sonra bu sistem yayılmaya başlarken şu anda birkaç şirket online ortamda poliçe satışı gerçekleştiriyor. Bir çok şirketten farklı
olarak bizim online satışımız var. İnsanlar isterse direkt evini, arabasını, işyerini online kendisi sigortalayabilir. Bu durum bazı riskleri de taşıyor, çünkü diğer yöntemde acente bir kontrol mekanizması niteliğinde. Geçtiğimiz yangın ve seller sırasında otorizasyon koymayarak bu riskleri göze almamıza rağmen öyle yoğun bir sigorta talebi ile karşılaşmadık. İşte kötü olan nokta aslında burası. Afetlere rağmen sigorta farkındalığının artmaması. Bizlerin oturup bunu konuşuyor olmamız lazım.

DİJİTAL DÜNYA ENDİŞE VERİYOR

Dijital dünya, acenteler için bir tehdit olarak mı görülüyor? Bu durum neden kaynaklanıyor?

Acenteler dijitalleşme konusundan oldukça endişe ediyor. Onlara bu korkunun çok yersiz olduğunu söylüyoruz, çünkü hiçbir makinanın bu uzmanlıkla yarışması mümkün değil. Neye ihtiyaç var dersek; hibrit modellere ihtiyacımız var.

Türkiye’de ilk olan bir şeyden bizim de Londra’da ödül aldığımız “Agent Değil Acente” kavramından bahsedeyim sizlere. Şimdi sadece online sigortacılık yapan yapılarda sizi bir Agent karşılar (tabi onların içinde de kendini uzmanlaştırmış arkadaşlarımız var.) ve siz her defasında yeniden konuyu anlatırsınız. Bizdeki sistem ise şöyle; online ortamda sisteme girdiğinizde pür online poliçenizi alıp gidebilirsiniz. Ama siz orada biraz takılıyorsanız sistem; “Galiba bir soru sormak istiyorsunuz” diyor. Bu soruyu soracağınız kişi de bu işin uzmanı yani bir Agent Call Center görevlisi olmuyor. Buradaki yapay zeka sayesinde ihtiyacınız olan video karşınıza çıkıyor. Siz de isteğinize göre seçeneklerden birini seçiyor ve o noktadan sonra gerçek acentelerden destek alıyorsunuz. İşte biz böyle hibrit modeller geliştiriyoruz.

RİSKLER ASLA UYUMAZ

Pandemi süreci içinde bulunduğunuz sektörü nasıl etkiledi?

Türkiye’de pandeminin ortaya çıktığı 11 Mart 2020 tarihinden sonra sigortacılığın pirim hacminde hızla azalma başladı. İnsanlar kısıtlamalardan dolayı eve kapandı, trafik azaldı derken risk azaldı diye düşünüldü. “Riskler uyumaz” diye uyarılarda bulunduk. Geriye dönük baktığımızda da depremler, tsunami, seller , yangınlar, kum fırtınası, havai fişek patlaması, müsilaj derken aslında çok sayıda olay atlattık. Dolayısıyla risklerin uyumadığını fark etti insanlar. Haziran ayından itibaren de sigortacılık büyüme trendine girdi. Pandemiden dolayı insanlar toplu taşımayı kullanmayı azaltınca bu defa da araç kaza sayıları arttı. Bu olaylar sigortacılığın büyümesini de beraberinde getirdi. Burada tabii ki reel bir büyümeden söz edemiyoruz.

Bu süreçte tam kendimizi anlatma fırsatı yakalayıp, hızlanacağız derken bu defa da bazı hukuki süreçler önümüzü tıkadı. Tüm bu olumsuzluklara rağmen bunların da aşılacağını, yeniden bir ivmelenme sürecine gidileceğine inanıyoruz.

Bazı yasal süreçlerin önünüzü kapattığından söz ettiniz. Nedir bu engeller?

Özellikle ülkemizde yeni gelişen finansal sigortalar alanında hızla tamamlanması gereken mevzuat düzenlemelerine ihtiyaç var. Hem Cumhurbaşkanlığımız hem de Hazine ve Maliye Bakanlığımız aslında kendi programlarında sigortacılık
sektörünü stratejik sektör olarak nitelendirdiler ve banka dışı finans sektörünün gelişmesini hedeflediler. İşte bu noktada size tablo halinde sunduğum, banka teminat mektubuna eş değer kefalet sigortaları ve bugün kentsel dönüşüm ve maketten satışlarda bir çok sorunu ortadan kaldıracak ve konut alıcısını koruyacak bina tamalama sigortaları başta olmak üzere finansal sigortalarda bazı mevzuat düzenlemelerine ihtiyaç var. Vergi, icra iflas, gümrük, elektronik imza kanunu alanların da acil düzenlemelere ihtiyaç duyuluyor. Bunun dışında en yoğun hacme sahip trafik sigortalarında beklediğimiz ikincil düzenlemeler var.

SİGORTACILIKTAKİ FARKINDALIĞI ANADOLU’YA İNDİRGEYECEĞİZ

Gelecek projeksiyonunuzda neler yer alıyor?

Quick Sigorta olarak çok yakın bir süreçte tamamlayıcı sağlık sigortasına başlıyoruz ve Quick Sigorta’nın ürün gamını tamamlıyoruz. Bu alanda yeni ürünlerle geliyoruz, klasik sağlık sigortacılığı işlemlerini çok iyi yapan iki üç tane şirket var. O sebeple biz sadece tamamlayıcı sağlık sigortacılığına yöneleceğiz. Kendi uzmanlığımıza yakın yönetilebilecek tarzda tamamlayıcı sağlık sigortasıyla çıkacağız yola. Ancak orada da iki üç tane farklı ürünler ortaya koyacağız. Anadolu için çok farklılaştırılmış bir çalışma planlıyoruz. Çok yaygın bir sigorta şirketi olduğumuz için İstanbul odaklı bakmıyoruz konulara. Dolayısıyla sigortacılıktaki farkındalığı Anadolu’ya indirgeyeceğiz aslında.

Şirket Haberleri
Yorum Yaz