Gündem Koridoru

2050'de yüzde 60 fazla üretmemiz gerekecek

Pandemi hem insanlığa hem ülkelere çok şey öğretti. Mesela insanlara sağlıklarının ne kadar kıymetli olduğunu, gönlünce sarılmanın kucaklaşmanın ne kadar büyük bir özgürlük olduğunu ve hatta zamanında gülüp geçtiğimiz film senaryolarının gerçek olabileceğini. Ülkelere de çok şey öğretti… Ekonomik yeterliliğin ihtiyaç değil zaruret olduğunu, acil durumlarda kapıların kapanabileceğini ve kendine yeterliliğin en önemli silah olduğunu…

6dk okuma
Türkiye'de İş Dünyası07.04.2022
2050'de yüzde 60 fazla üretmemiz gerekecek

Pandemi hem insanlığa hem ülkelere çok şey öğretti. Mesela insanlara sağlıklarının ne kadar kıymetli olduğunu, gönlünce sarılmanın kucaklaşmanın ne kadar büyük bir özgürlük olduğunu ve hatta zamanında gülüp geçtiğimiz film senaryolarının gerçek olabileceğini. Ülkelere de çok şey öğretti… Ekonomik yeterliliğin ihtiyaç değil zaruret olduğunu, acil durumlarda kapıların kapanabileceğini ve kendine yeterliliğin en önemli silah olduğunu…

Evet kendine yeterlilik denilince akla önce gıda da yeterlilik geliyor değil mi? Pandeminin başlaması ile rafların yağmalandığı ülkelerden gelen görüntüler ve karaborsaya düşen bazı ürünlere uygulanan fahiş fiyatlar bunun en büyük kanıtı. İşte bu bize de gıda güvencesinin ve tarımsal üretimde yeterliliğin ülkelerin stratejik planlarında ilk sırada yer alması gerektiğini gösterdi. Peki tarımsal üretimde sürdürülebilirlik ve gıda güvencesine sektörün paydaşları nasıl bakıyor? En önemli isimlerden mevcut durum ve çözüm önerilerini dinledik.

İSTİB Yönetim Kurulu Başkanı Ali Kopuz

İSTİB Yönetim Kurulu Başkanı Ali Kopuz;

"Sizlerin de bildiği gibi gıdanın öneminin her geçen gün arttığı bir dünyada yaşıyoruz. Gıdaya olan talep ciddi bir şekilde arttı. Bir taraftan tarım arazileri azalırken diğer taraftan iklim krizi büyüyor. Bu yapısal sorunlara, iki senedir tüm dünyanın mücadele ettiği pandemi sürecinin doğurduğu sorunlar da eklendi. Bu süreçte tarımsal girdi maliyetleri ve navlun fiyatları yükseldi. Tarım iş gücünde azalma yaşandı. Tüm bu sorun yumağının çözümü için en büyük görev ise bilim insanlarına, karar alıcılarına ve biz sektör mensuplarına düşüyor. Özellikle gıda enflasyonunun yüksekliği büyük bir sorun olarak gündemimizdeki yerini koruyor. Özellikle enerji fiyatlarındaki dalgalanma ve pandeminin doğurduğu sorunlar, gıda enflasyonunun temelinde küresel sorunların yattığının göstergesi. Sorun küresel kaynaklı olsa da çözüm için atacağımız adımlar elbette var. Gıda fiyatlarını dengelemek için öncelikle tarımsal üretimimizi artırmalıyız. Tarımsal desteklerimizin ele alınması ve yüksek teknolojinin üretimde kullanılması çok önemli. Sayın Cumhurbaşkanımız, 2022 yılında 25,8 milyar olarak planlanan tarımsal desteklerin 29 milyar liraya çıkarıldığının müjdesini verdi. Özellikle hububat üreticilerine verilen girdi desteklerinin geçen yıla oranla yüzde 127 oranında artması, temel gıda ürünlerimiz için hayati önemdedir."

İSTİB Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı ve Bakliyat Ticareti Meslek Komitesi Üyesi Hakkı İsmet Aral

İSTİB Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı ve Bakliyat Ticareti Meslek Komitesi Üyesi Hakkı İsmet Aral;

“Yaptığımız araştırmalarda Türkiye'de ortalama 33 milyona yakın bir çöp toplanıyor ve bunun yüzde 45’ine yakını organik madde içeriyor, bunlar bölgesel yaptığımız çalışmalarda ortaya çıktı. Yani 14,5 milyon ton gıda her sene Türkiye'de çöpe atılarak israf ediliyor. Bunun parasal değerini de yaklaşık 1 dolardan hesap ettik, toplam 14,5 milyon doları ülke olarak her sene çöpe atmış oluyoruz. Neredeyse ihracatımız kadar gıdayı çöpe atmış bulunuyoruz.”

TABADER Başkanı Prof. Dr. Mustafa Bayram

TABADER Başkanı Prof. Dr. Mustafa Bayram;

“2050 yılına geldiğimizde, bugün uluslararası ticarete konu olan gıdaların miktarı iki ila üç kat daha artmış olacaktır. Yani ülkeler gıda ham maddeleri açısından daha da bağımlı hale geleceklerdir. Ciddi bir protein savaşı verilecek ve 2030 yılında bugün tüketmiş olduğumuz proteinin yüzde 70 daha fazlasını tüketeceğiz. Türkiye hububat temelinde olan bir ülke. Bizim için buğday endüstriyel anlamda stratejik bir ürün ama değişen dünyada mevcut hububat ürünlerinin yanına artık soya, bezelye, mısır gibi proteince zengin ürünlere yönelim çok fazla. Daha önceki yıllarda bu ürünler üzerine ülkemizde devlet teşvikleri ol- muştu ama endüstri olmadığı için çiftçi ürettikten sonra bu ürünleri ne yapacağını bilememişti. Bizim önce bu ürünlerle ilgili endüstriyi oluşturup bu ürünlere doğru teşvik mekanizmalarını yaratmamız lazım.”

TMO Genel Müdürü Ahmet Güldal

TMO Genel Müdürü Ahmet Güldal;

“Bildiğiniz üzere tüm dünya, özellikle de Türkiye olarak zor bir dönemden geçiyoruz. Üretim miktarlarının yüzde 40’lara varan oranda düşmesi, kuraklığın çok etkili olması gibi sorunlar herkesin etkilendiği faktörler arasında yer almaktadır. Pandeminin getirmiş olduğu tedirginlik maalesef halen devam etmekte, navlun fiyatlarının yükselmesi, yüksek enflasyon rakamlarının oluşması, ülkeler arasında ihracat sınırlamalarının öngörülmesi bunlar olumsuzluğu tetikleyen faktörlerdir. Gıda fiyatlarında son 10 yılın en yüksek endeksinin yaşandığı bir yılı geride bırakmış olduk. 2021 hasadından sonra ortaya çıkan bu olumsuzluklara karşı geldiğimiz noktada daha olumlu bir tabloyu da görebilmekteyiz. Dünya piyasalarında gerilemelerin başlaması, fiyatların makul seviyelere doğru inmesi ve piyasaya ürün arzının arttığını gözlemliyoruz. Özellikle ithalatçı ülkelerin büyük ölçüde taleplerini karşıladıklarını ve bu talep noktasındaki artışın azalmaya doğru gittiğini görebiliyoruz. Özellikle Rusya’nın buğdayda başta olmak üzere uyguladığı vergi oranları yavaş yavaş geriye doğru alınmakta ayrıca yeni sezonun ekiliş ve üretim beklentilerinin tüm dünyada daha olumlu olduğunu izliyoruz. Güney yarım kürede buğday ve arpa hasadı büyük ölçüde tamamlanmış olup bu ülkelerde buğdayda yüzde 7-26 oranında bir artış, arpada ise yüzde 15’e varan artışlar kaydedilmiştir."

Reis Bakliyat Yönetim Kurulu Başkanı Mehmet Reis

Reis Bakliyat Yönetim Kurulu Başkanı Mehmet Reis;

“Küresel iklim değişikliği gıda güvenicisi için risk oluştururken beslenme güvenliği açısından da tehdit içermektedir. 2021'de etkisini giderek daha derinden hissettiğimiz küresel ısınma ve iklim değişikliğinin tek başına bir çevre sorunu olmadığı tarımsal, ekonomik ve sosyal yaşam için küresel ölçekte en büyük tehdit olduğu anlaşıldı. 2021'de yaşanan iklim krizi bazı ülkelerde gıdalar arası istikrarın bozulmasına ve fiyatların yükselmesine neden oldu. Tüm dünyada salgın süreci ve iklim değişikliği tarımsal üretim ve gıda güvencesi için öz kaynaklarla kendi kendine yeterliliğin önemli olduğunu gösterdi. Kömür, petrol, fosil yakıtları kullanılmaya devam ettikçe doğal bitki örtüsünü tahrip etmeye, ihtiyacımızdan fazlasını tüketmeye devam ettikçe iklim değişikliğinin oluşturduğu olumsuz koşullara daha fazla maruz kalacağız. Araştırmalarda 2050 yılında 10 milyara ulaşacağı hesaplanan dünya nüfusunu besleyebilmek için tarım ve gıda üretiminin bugünkü düzeyinden yüzde 60’tan daha fazla olması gerektiğini söylüyorlar. Ancak hükümetler arası iklim değişikliği raporları iklim değişikliğini, dünyada kuraklığın artacağını, tarımsal verilerinde düşeceğini ön görmektedirler. İklim değişikliği ile mücadele ve ürün stratejileri hayata geçirilemez ise sürdürülebilir gelecekten söz edemeyiz."

Gündem Koridoru
Söyleşi
Yorum Yaz